|
Dumur Demlenmiş Akşam gezmesinden dönerken duyduğum tanıdık melodi duraksamama neden oldu. Çalan müzik meşhur lambada dansının müziğiydi. Kafamı çevirip baktım, düğün salonundan geldiğini anladım. Merakımı yenemeyip camdan içeri baktığımda dumur da bana bakıyordu.Bir sünnet düğünü ,piyanist-şantör lambada çalıyor ve davetliler pistte halay çekiyor... İşte gerçek doğu-batı sentezi... Ceyhun Öğüt/Tekirdağ Haziran ayında otobüsle Van'dan Mersin'e gidiyordum.Yola çıkmıştık. 2
saat geçtikten sonra muavin mikrofonla otobüste bir anons yaptı:"değerli
yolcularımız arabada kaset yokmuş hepiniz sırayla şarkı söyliyceksiniz"
dedi ve bütün otobüs dumura uğramış bir şekilde kahkahayı bastı:)) Ben Bilkent Üniversitesi ne yeni başlamış bir gencim.Ortama yeni yeni
adapte olmaya başlamışken işte bu dumur dalgasına kapıldım.Evim üniversiteye
bir hayli uzak ve dolayısıyla ben de metroyu kullanıyorum.Bir gün saat
gece 10 gibi metrodan inmiştim ve evime doğru ufak ufak seyirtiyordum.Okul
kıyafetleri hala üstünde olan bir kız dikkatimi çekti ve cep telefonuyla
konuşuyordu.Ama diyalog beni şok etti. 'Kız selin,buradan şahane üniversiteli
tipler geçiyor,kap gel eteğini aşağıda bekliyorum bak.Acele et kaçıracaksın'.
Hala bu dumur dalgasından kurtulamadım. Yaz tatilimizi geçirmek için Ankara'dan İzmir'e yolculuğa çıkmıştık.Afyon
yakılarında bir dinlenme tesisinde mola vermiştik.Ailemle birlikte bir
masaya oturmuştuk.Az sonra arkamdaki ağaca baktımda sabah sabah feci şekilde
dumura uğramıştım, ''Aşağı ormana işemek tehlikeli ve yasaktır'' yazıyordu...
Bir gün arkadaşlarla sinemaya gitmiştik.Hangi filmi seçeceğimizi düşünüyorduk
ve sonra "görevimiz tehlike" filmine girmeye karar verdik.Sırada
beklerken birden dumura uğradık.En önde bilet alan kız aynen şöyle demişti:''Mission
in possible yani görevimiz tehlikeye iki bilet alabilirmiyim'' 1998 Kıbrıs taki öğrencilik hayatımızda arkadaşlarlaucuz olduğu için
sık sık gittiğimiz lokantadaarkadaşın lahmacunundan (dünyanın en ağırhayvanı)sümüklü
böcek çıkınca hepimiz dumurlarkulübüne üye olduk.Bu durum karşısında garsonun
bizeverdiği cevap ise, -İsterseniz değiştireyimolunca okulu bırakmaya
karar verdik... Kırşehir'de okuyorum. O gün derbiyi seyretmek için arkadaşlarla birahaneye
gittik.Devre oldu, reklamlar ve hani ineklerin futbol oynadığı bir reklam
varya o başladı. önümdeki dayıda pür dikkat bu inekli reklamı seyrediyordu.
Reklam bitti ve önümdeki dayının tepkisi "Vay anasını yav ne güzel
eğitmişler inekleri futbol bile oynuyorlar" Bu sözleri duyunca yaşadığım
dumur bana epeyce yetecekti... Bu dumur hayatımda özel bir yere sahip. Bir gün oda arkadaşım Fatih'le
yurt parasını yatırmak için bankaya giriyoruz. Tam mesai biticek biz yetişelim
diye uğraşıyoruz. Fatih kapıdaki güvenlik görevlisine saat kaç diye sordu.
Adamın cevabı "şimdi mi?" Adam rölativiteyle falan uğraşıyodu
galiba. :) Merhaba ben İstanbul doğumluyum ve İstanbul'da yaşıyordum.8 ay önce Aksaray'a
geldim ve İstanbul hayatında alıştığım şeyleri tabi ki yapmak istiyordum
ama burada onları yapmak nerdeyse imkansız yani.Neyse dumur olayına geçeyim
Aksaray'a ilk geldiğimden beri nargile içmek istemiştim. Burada bir,iki
cafe varmış bende yeni öğrendim.Geçenlerde nargile içmek için cafeye gittim
tabiki.Neyse cafeyi buldum ve içeri girdim.Selamünaleyküm filan diye muhabbete
girdim elemanla nargile varmı diye sordum var dedi bende alabilir miyim
? bir tane diye sipariş verdim eleman bana ne cevap verdi dersiniz.Damsız
almıyoruz birader dedi. Ders çalışırken, klasik müzik dinlemenin insanı rahatlattığını duymuştum.Bende
bunu denemeye karar verdim.Aslında hiçde fena değildi, hatta o kadar rahatlamışım
ki kendimden bile geçmişim.Sonra babaennemin sesiyle irkildim.Herhalde
müzikten sıkılmış olacak ki, yarı kızgın yarı sıkılmış bir şekilde oğlum
şu müziği kapat be! Zaten adamın ne dediği de anlaşılmıyor!!!...Bu seferde
müzikten değil, gülmekten kendimden geçtim.. Bir gün diş çekimi yapıyordum Dişi uyuşturmadan önce herkese sorduğum
gibi koltukta oturan adamcağıza da sordum: Bir arkadaşım anlattı.Arkadaşım yanında bir arkadaşıyla beraber bir işyerine
giderler.4. kata çıkmaları gerekiyormuş .Asansörü çağırmışlar.Asansör
geldiğinde Yanlarında ilginç tipli üç kişi belirmiş.Diğer üç kişinin de
işi 4. kattaymış.4. kat düğmesine basmışlar.Adamlardan biri "bu niye
yavaş gidiyo" demiş.Diğeri de "e tabi sen 4 kişilik arabaya
beş kişi bin , bi de sür rampaya daha nolcekti" demiş.. Biz okulla topkapı sarayına geziye gitmiştik.Topkapı sarayıda ayasofyanın
yanında bildiğiniz gibi.Yalnız topkapıya girerken ayasofyanın arka kapsındaki
yazı dikkatimi cekti.Sıkı durun dumur geliyor.Kapıda yazı aynen şöyleydi."kusura
bakmayın açığız"!!!
İçel'in bir ilçesi, bir minibüse biniyoruz.Muavin gelince parayı uzatıp
"iki kişi" diyoruz. normal hesaabı, Muavin "öğrenci mi
tam mı?" diyor yine normal hesaabı, Biz de "öğrenci" diyoruz
daha da normal hesaabı, Muavin "abi öğrenci alamıyoruz" diyor
bilmiyorum artık ne hesaabıysa..
Geçen salı,kız arkadaşımla TIP FAKÜLTESİ ARAŞTIRMA HASTANESİ'ne gitmiştik..Gidişimizin
sebebi sevgilimin şikayetinin 6 aydır süren tetkik ve araştırmalarının
sonucunu öğrenmekti.Elimizde böbreküstü bezlerinin tomografisiyle sıramızı
bekliyorduk ,derken kız arkadaşımın adı okundu.Doktorun odasından çıktığında
suratı bembeyazdı.Sebebi doktorun teşhisinin 'PROSTAT KANSERİ' olmasıydı.Sorun
şuydu ki o bir kızdı ve nasıl prostat kanseri olabilirdi??? Yoksa ben
bir erkekle mi beraberdim?? İşin aslı sonra anlaşıldı meğerse bir tahlil
sonucu karışmış .Şimdi herşeyi silbaştan yapacağız.Ama bu olay ikimizi
de çok güldürdü ve sevgilimle; devamlı dalga geçip gülüyoruz.Keşke herkes
bizim gibi böyle kötü hastalıklara gülebilse..
Bir internet sitesine üye oluyodum, üyelik formunun cinsiyet bölümünde
şu uyarı vardı "en çok birini seçebilirsiniz" Bir kaç yıl evvel sarılık olmuş bir arkadaşı ziyaret etmek için kütahya
ssk hastanesine gittik.girişte görevli bize ayağımıza takmamız için onun
tabiri poşet almamızı söyledi. bizde tabiki dedik ''ne kadar'' diye sordum
''500 000 tl'' dedi. parayı uzattım aldı ''tamam'' dedi. ben bekliyorum
bana ne bekliyorsun dedi galoşu ver dedim adam bana döndü başhekim yok
takmasanda olur geç dedi ve gitti.ben şoklar şokunda kalakaldım. Bugün beni dumurun doruklarına çıkaran bir olayı anlatmak istiyorum.Ben
özel bir firmanın tuketici danisma merkezinde calisiyorum.Sabah geldim
bilgisayarimi actim maiilerime baktim ve bir müsteri mektubunuactim kadin
bize Amerika'dan yazıyordu ve sorusuda şuydu:Projektor cihazım var "acaba
duvarı beyaza mı boyasam daha iyi sonuc alirimsiyaha mi?"Yahu kardesim
Amerika'da yasıyosun projektör kullanıyorsun ve Türkiye'yeİngilizce bir
maille bunu soruyosun.Bu sabahın ilk saatlerinde beni güldürenvahim bir
dumur vakasıydı. Kuzenim bi keresinde sırtında eşşek kadar çantasıve üzerinde üniformasıyla
otobüse binmiş.Öğrencikartını soran şoföre"belli olmuyo mu öğrenci
olduğum?"diye sorunca aldığı "ben ne bileyim senin ucuza binmekiçin
öğrenci kılığına girmediğini?"cevabı üzerine ortaşiddette bir sabah
dumuruna uğramış. Ben adanalı bir gencim adanada bir gün çarşıya gitmek için dolmuşa bindim
ilk başta iyi giden yolculuğum hatanelr kavşağına gelince bozuldu orada
yayaların karşıya geçebilmeleri için üst geçit yapılmıştı ve araç yolları
arasında karşıya geçiş engellenmişti fakat bir yerinden nasıl olmuşsa
fire vermiş ve açıklık vardı araçtaki yolculardan biri yanındaki arkadaşına
dönerek'hadi duraktan önce inelim de şuradan geçeriz şimdi kim tırmanacak
orayı'dedi şöförde onları duraktan önce öylece indirdi ben hala onların
karşıya demirlerin arasından nasıl geçtiklerini izliyordum bilmiyorum
yani... Enistem Rize den tasınalı bir sene olmus izmir'e..ilk defa izmirden rizeye
otobusle gidecekmis,otobuse binmis gecenin yarisinda,cay servisi yapilmis..hani
biliriz ya otobuslerde sallama cay olur.enistemde ne bilsin rizeliya:)uyku
sersemi poset caya soyle bi bakmis allah allah demis,demesiyle birlikte
poseti yırtıp icindeki cayi suya bosaltmis.az sonra hostes gelip "pardon
efendim posetiniz delik galiba değiştireyim "deyince enistem sinirlenmis
ve soylenmiş "kizim ben rizeliyim, cay icmesini bana mi ogretiyosun
"demez mi !!! Ben kastamonu da ogrencıyım zaten olay burda kopuyor kendılıgındengecen
gun bır duragın onunden gecıyordum heryerdekı durakların durumunu bılırsınız
ask ılanları,kinler,nefretler hep oralara dökülür gelelim sadede herneyse
yürüyorduk duragın önünden geçerken bir baktık çok güzel bir sekilde durak
boyanmıs ama gel gelelım bu boyamanın uzerıne duragı boyayan elemanımız
GENÇLE DURAGIMIZI LÜTFEN TÖMÜZ DUTALIM!diye devasa harflerle dipnot bırakmıs
eee soyleyın sımdı dumur kim? Yaşlı bir teyzeyle amca muayenehaneye geldiler. Teyzehastaymış. Muayene
bittikten sonra teyzeye röntgençekilmesi gerektiğini söyledim. Amcanın
eline röntgenistek kağıdını verdim. Amca teyzeye dönerek 'sen burdaoturadur,
ben şunu halledip geleyim' dedi. 'Amcanaapıyosun sen şimdi?, Kime çekilcek
bu film yani?'diye sordum. Teyze araya girdi: 'Oğlum, bey gitseyanlız
çekmezler mi?'. 'Çekmezler teyzecim' diyebildim usulca. Dün ÜSTÜ AÇIK SAHIN gördüm ben... Artık hiç bir sey beni sasırtamaz. Hemen herkes bakkala ,kasaba filan gittiğinde "Lütfen veresiye teklif
etmeyin" veya "veresiye satışımız yoktur" türünde bazı
yazılar görmüştür.Fakat burda öyle bir kömürcü varki kendini biraz aşmış.
Adamcağız bundan öyle bıkmışki koskoca metal levha üzerine şu yazıyı yazmış
: "Veresiye isteme ,vallahi yeminliyim , istersen mahçup olursun."
Bu yazıyı hergün okula giderken görüyorum.bigün gidip adamla tanışacağım.Çok
merak ediyorum acaba nasıl mahçup olabilirim.. Gelibolu'da üniversite ögrencisiyim.Bir gün çarsida yürürken züccaciyeci,baharatçi benzeri bir dükkanin camindaki afise gözüm takildi.Aynen ve sadece sunlar yaziyordu; "Sagliginiz için Simli ZuZu Holihop Afrika Sesli"... Direk dumur oldum orada.Bir de yamyam resmi vardi afisin üzerinde.Içeri girip de ne oldugunu sormadim daha. Yine bir gün Canakkale'ye merkez kampüse gitmistik arkadaslarla.Vapurla karsiye geçtikten sonra vapurdan iner inmez iskelede bir kokoreççi dikkatimi çekti.Amcam aynen sunlari yazmis kokoreç arabasının üzerine; "No mac donald Yez kokareç.isxir W.W.W.KOKAREÇÇİ.COM.tr. " Yine ayni gün Canakkale'de dolasirken bir pasaja girdik arkadaslarla.O sirada tuvalete gitmem gerekti.Tuvaleti buldum ve bir anda tuvaletin kapisindaki yaziyla karsi karsiya geldim : "Bu is bedava olmaz!" Bizim siniftan bir arkadas geçenlerde kiz arkadasiyla beraber minibüse
biniyor.Gelibolu'daki minübüslerde elli bin lira ögrenci indirimi vardir.Elemanin
kiz arkadasi ögrenci degil.Arkaya geçip oturuyorlar ve parayi uzatiyorlar;
"Bir ögrenci,bir tam".Soför arkaya söyle bir dönüyor ve; "Her
saçini uzatan,küpe takan ögrenci oluyor kardesim!,hani senin kravatin
ceketin?" Arkadas yanitliyor ,"Iyi de abi ben üniversite ögrencisiyim".
Adam sinirleniyor, "En azindan bi kravat tak bari".Neyse mevzu
kapaniyor.Soför elli bin lira daha istiyor elemandan.Daha sonra yol boyunca
soför sinirinden kendi kendine söyleniyor.Biraz ileride bastonlu yasli
bir amca minübüse biniyor ve soför lafi patlatiyor; "Ne o amca yoksa
sen de mi ögrencisin?" Birgün evde televizyonda haberleri izliyorduk bir uçagın düştüğünü haberini
aldık ve bunun nedeni olarakta şu cevap verilmişti"TEK MOTORLU BİR
UÇAĞIN MOTORLARINDAN BİRİ ARIZALANINCA DÜŞMÜŞTÜR" Kartal'da otobüs duraklarında bekliyorum. Birden bir gürültü koptu ve
sağımdaki solumdaki insanlar kaçışmaya başladı. Doğal refleks olarak bende
bulunduğum yerden geriye doğru çekildim . Bu arada tepemizden aşağı bir
şeyler dökülmeye başladı. Kenara çekilip ne olduğuna baktığımızda yüksek
bir iş makinesinin elektrik ve diğer kablolara takıldığını ve bunları
direkleriyle söktüğünü gördük, neredeyse üzerimize düşende bu direklerden
biriydi. Neyse bu küçük dumuru atlatınca büyük dumur geldi. İş makinesinin
sürücüsü makinenin üzerine çıktı, bir taraftan çıplak elle makineye takılan
kabloyu elliyor, elektrik var mı hesabından, bir taraftan da eli kablodayken
vücudunu uzak tutmaya çalışıyor. Çarpılırsa sadece eli çarpılıp vücudu
kurtulacak! Neyse elektrik yokmuş, kabloyu atıp, direksiyona geçip direklerin,
kabloların harabe yerine çevirdiği duraktan hiçbir şey olmamış gibi ayrıldı
,gitti. Ekonomik kriz yeni iş kolları,yeni iş kolları da yeni dumurlara davetiye
çıkarıyor.bir gün kızılay dan okula giderken iş yerlerinin bulunduğu bir
apartman penceresinde aynen şöyle yazıyordu."pratik yapmak isteyenlerle
ingilizce muhabbet edilir." Geçenlerde işyerim adına fiyat almak amacıyla İstanbul'da bir firmayı
aradım. Yetkili kişi ile görüştükten bir süre sonra fax numarasını istemeyi
unuttuğumu farkettim. Firmayı tekrar aradım. Sekreter olduğunu sandığım
bir hanımefendi telefonu açtı.Telefon görüşmesini aynen yazıyorum.:-Hanımefendi
ben ..... firmasından Turhan. Az önce arayıp ...... beyle görüşmüştüm.
Faksınızı almayı unutmuşum. Öğrenebilir miyim? (Kalem elimde bekliyorum.)-(Sorgular
gibi) Siz kimsiniz? Niye istiyorsunuz?-(Tekrar kendimi tanıtıyorum)-Hayır
efendim veremem.-Pardon!!..Hanımefendi faksınız diyorum. ........bey faksımı
bekliyorda. Faksınız yok bende.-Veremem beyfendi yasak. Bir kere başım
derde giriyordu. Az daha işimden oluyordum, zaten yenigirdim. Çok zor
buldum bu işi ben. Bir daha nasıl işbulurum....(vs. vs. vs.)-Ya hanımefendi
faksı vermek nasıl yasak olurmuş(falan filan.... dedimsede anlatamadım.)-O
zaman ..........beyle görüşmek istiyorum.-Yok efendim yarım saat sonra
gelecek.Yaşadığım dumurun balyoz etkisiyle telefonu kapattım.Sonra daha
önce konuştuğum şahısla konuşmak nasip oldu. Özürler özürler...Olayı arkadaşlarıma
anlattığımda kahkahalar arasında yorumları şu oldu: -Fax makinesini istediğini
sanmasın dumure hanım.Sizce??? Bi gün Diyarbakır'dan Ankara'ya giderken sabah çok yaklaşmışız artık..
Ankara'nın orta Anadolu müzikleri çalan fingirdek radyolarından birini
açtı şoför..Bir reklam girdi sonra.. Fon meşhur "Güz Gülleri"..
Reklam şöyle: "Güz Gülleri Yapı Kooperatifi"... O an çok güldüm..
Otobüsteki tipler de çok komik göründü bana.. İşte en delikanlı kunduz Ben deu .müh fak. makina müh. bölümü öğrencisiyim.okulun ilk haftasıydı
müh. malzemeleri dersimiz vardı.ders saatinin başlamasının üstünden 30dak.
geçmesine rağmen hoca gelmemişti.biz de ders düştü diye çektik gittik.ertesi
ders hoca bize şu şekilde bağırdı:'madem ders vardı bana niye haber vermediniz'
.haliyle esaslı bir dumur olayı yaşadık. GECE 01.30, KÖPEĞİMİ GEZDİRİYORUM.KARŞI KALDIRIMIN KENARINDA BİR ARAÇ
SÜREKLİ KORNAYA BASIYOR.UYARDIM "BEYFENDİ ÇILDIRDINIZMI?NEDEN KORNAYA
BASIYORSUNUZ?SAATTEN HABERİNİZ VAR MI?"O ANDA BİNANIN 8. KATINDAN
BİR HANIMEFENDİ BANA SESLENDİ "SİZ NE KARIŞIYORSUNUZ BEYFENDİ O BİZE
KORNA ÇALIYOR".CEVAP VEREMEDİM TABİİKİ.HOŞ VERSEM ANLAŞILIRMIYDI
VE FAYDASI OLURMUYDU BİLMİYORUM. Bir bekar evi, iki üniversiteli ve alkol üçgenini oluşturmuş, muhabbet
ediyorduk. Sabah 04.30 gibi, geğiğin dozunu arttırmış, sesimizi yükseltmiştik
-ki kapımız ısrarla çalındı. Tırstık, sevgili komşularımızı(?) uyandırdığımızı
ve kavga zamanının geldiğini düşündük. 2,3 dakka açmadık kapıyı mamafih
kapı hala calınıyordu,açmaya karar verdik en sonunda. Alkolün yardımıyla
sapıtmış, gerilmiş ve kavgaya hazır durumda kapıyı açtıkki karşımızdaki
adamın elindeki 10 milyonu göstererek; şunu iki beşlik yaparmısınız, çocuklara
para verecem, köye gidiyorumda; demesiyle vucudumuzdaki tüm alkol arındı,
ağzımız açık kalakaldık! (Parayıda bozduk icabında). Sarıyerden beşiktaşa dolmuşla giderken dolmuş şöförüindi bindi durumuna
geçti ve dolmuş malumunuz balıkistifi gibi oldu bir teyzemiz dolmuşu durdurdu
söölebir içeri baktıktan sonra aaa çok dolu ben binmicemdedi dolmuşcu
amcam ne dese beğenirsiniz sen gel sanayer bulunur zaten ben ilerde inicem
dumur olduk. Merabalar, ben de yaşlı bir amcayı muayene ederken yaşadığım olayı anlatmak
istiyorum. Bu yaşlı amcada yüz felcinden şüphelendim ve ona dudak hareketleri
yaptırarak yüz kaslarının durumunu öğreneceğim ama ne mümkün! Önce "dişlerini
gösterir misin" diye sordum. Amcanın cevabı "dişim var mı ki
göstereyim kızım" oldu. Doğru söylüyordu çünkü dişi kalmamıştı pek.
Ben de "o zaman gülümse" dedim. Bu sefer de " gülecek hal
mi kaldı be kızım" dedi. Yine haklıydı, yalnız hastalarda değil,
bu kriz ortamında hiçkimsede gülecek hal kalmamıştı zaten. Son şansım
ıslık çaldırmak olacaktı ama yine nafile, cevabı " sizler kızım,
bacım sayılırsınız, size nasıl ıslık çalabilirim " oldu ki artık
bende ipler kopmuştu. :)) Muayenemi nasıl tamamladım hatırlamıyorum bile. Geçen gün bir kavşak ta köprü altından geçerken baktımdilencilik mesleğini
icra eden bir profesyonel (adamınbacakları kesikkti) bürosunu açmış (önünde
bir mendilve birikmiş bir takım bozukluklar) cep telefonu ilekonuşuyordu.
dumura uğradım hani bunlar yalvararakacındırma duyguları ile para isterler
ya acabatelefonla görüşürken insanlar nasıl karşılardı bunu,çoğu geçip
gidiyordu tabii (bu arada işine ara vermişoluyo telf konuşurken )yafda
birisi para veririkentel. konuşmasına ara verip ahizeyi kapatıp allah
nemuradınız varsa deyip tekrar konuşmasına devam mıederdi ..asıl dumura
uğranılacak taraf ise arkadaşlarıma buolyı anlatığımda gayet normal karşıladılar
işte ceptelf ikinci elde şu kadar fiatı düştü almıştır diye... ulan dedim
adam teknolojiye ayak uyduruyo amainnsanlığın bin yıllık yüzkarası dilencilik
yapmayıbırakmıyo bu nasıl iştir. Benim dumurlarımdan biri Bursa'da Dikkaldırım semtinde bir arkadaşın
görüp bana anlattığı bir yazı. Bu yazı bir manavın camındaymış ve içeriği
aynen şöyle: "Kınalara Piyanist Sağlanır" Diğer dumuru ise ben
gördüm; Bursa'da yine göçmen pazarının orada cep telefonu satan bi dükkan
ve adı: "Özjapon Eloktrinikçisi" Ben Kastamonu da öğrenciyim buraya geldik geleli ortalıklarda çirit atan
bir sürü ilğinç yazılarla karşılaşıyoruz.En ilginçlerinden biriside bir
kebabçının tabelası oldu dışarıda kocaman bir yazı KEBABİSTAN DÜRÜM CENTER..... Burada oturmuş dumurları okurken benim de geçen yıl Kuşadasında gördüğüm
şey geldi aklıma .Karnımız fenahalde acıkmıştı ve kuşadasındaki çarşının
içindeyiyecek bi şeyler arıyorduk.Baktık baktık ve bize en cazip 750 bin
liraya yarım kızarmış tavuk yemek gibi geldi.Bu arada benim tipim biraz
daha yabancılara benzediği ve o an yanımda olan kız arkadaşım alman asıllı
oldugu için heralde bizi hep turist zannediyorlardı.Oraya yaklaştıgımzda
adamın bize come in please the half roasted chicken is 1.500.000 lira.(yarım
kızarmış tavuk bi bucuk milyon lira)dediğini
Bir dönem rehberlik yaparken Adıyaman ilinin Kahta ilçesine gitmiştim.
Nemrut dağına gidenler bilir Kahtaya uğranmadan gidemezsiniz Nemruta.
GÖlün kıyısında bir balık lokantası vardı programda. Baraj gölü oluştuktan
sonra uyanık bir girişimcinin açtığı bilr alabalık restoranı. Yemekler
yendikten sonra üzerimdeki rehaveti atmak amacında yürümeye başladım.
Asfalt yolu takip ederek gölün kıyısına ilerlediğimde dumura uğramıştım.
Çünkü yol bir metre kadar göle giriyor ve bir metre sonra bitiyordu. Bir
an ulan hep mevzu bahis olan yolun bittiği yeri buldum sonunda diye düşünüp
dumura uğramıştım. Sonra yaklaşık 500 metre ileriye yani gölün karşı ucuna
baktığımda dumurum daha da arttı. Yol aynı hizadan başlayıp gölden çıkarak
devam ediyordu bilinmeyen bir istikamette. Dumurum iki katına çıkmıştı.
O kadar garipsemiştim ki olayı, barajın bir çok yerleşim bölgesi gibi
yollarıda sular altında bırakabileceği fikri bile dumurumu azaltamamıştı:)) Eski Izmit otogarini bilenler vardir. Istanbul'dan gelen ve Anadoluya
gide otobuslerin cogu orada dururdu. Tam peronlarin oldugu yerlerde ise
pismaniyeciler falan vardi. Ama pismaniyecilerin arasinda bir kuralmi
var nedir, otobus yanasir yanasmaz ilgili peronun pismaniyecisi hazirlik
yapar, bagirir, digerleri kendi peronuna gelecek otobusleri beklerlerdi.
Neyse bende o gun baska bir yerden alisveris etmek istedim, pismaniyeci
"hop bilader buraya geleceksin" dedi. Sanane anlaminda bir bakistan
sonra ben alisverise devam ettim. Bi baktim herif yakami tuttu beni dovecek.
Dumurmu olsam, ne desem bilemedim. Gerçekten de özdumur bi olay anlatıcam size! Hani şu İETT'nin yeşil otobüsleri
var ya; çevreci ve ABS frenli olanlar... Abi gayet güzel bir gün herkes
kendi kıvamında ve tadında yolculuk ederken, birden bir telefon sesiyle
irkildik. Gazman'ınki gibi çalıyodu. Neyse adam çalan telefonu açtı ve
konuşmaya başladı. Biraz argosu rahatsız ediyordu çevreyi ama, asıl rahatsızlık
veren kapalı olması gereken telefonun açık ve kullanılır vaziyette olmasıydı.
Tabi çok geçmeden İETT şöförünün ikaz sesi duyuldu; -Beyfendicep telefonuyla
bu otobüste konuşmanız yasak! Adam hiç iplemeden konuşmaya devam etti.
Şöför tekrar uyardı; - Beyfendi kime diyorum, cep telefonuyla konuşmanız
yasak, aaaa! Adam hala konuşuyor valla hiç tınmıyor. Şöför daha fazla
dayanamadı bir hışımla el frenini çektiği gibi, caaaart diye durdurdu
otobüsü ve herifin tepesine dikildi. - Kardeşim ne laf anlamaz adamsın
sen yaaaaa! Bu otobüste cep telefonuyla konuşamazssıııın. Yasak yaaa yasaaaaak!
Şöförün bu hiddetli haraketinin ardından telefonla konuşan adam bir an
duraksadı ve telefonda konuştuğu kişiye dönerek; - Aloo, Hilmi abi benim
bu otobüste cep telefonuyla konuşmam yasakmış abi. Naapalım abi, tamam
sen konuş ben sadece dinliyorum aabiii... Cümleten apıştık kaldık billa... Ege üniversitesi kampüsünün içerisinde erkek berberine traş olmak için
gittigimde hayatımın dumurlarından birini yaşadım. Kapıdan içeriye girdim
2 kişi var sadece bir hatun ve bir adam adam ın o sırada sırası geldi
ve geçti oturdu buraya kadar anormal birsey yok gibi gorunuyor. Ama bekleyen
o hatun kişi sıra gelince berber koltuguna oturup her iki kaşinin ortasindan
da 1 cm uzunlugunda bir bölgeyi kazıtıp berber den çıkması ile hayatımın
dumurlarından birini yaşamış oldum. Benim dumurum klasik ssk dumuru. Kalp ameliyatı oldum. 4 ay rapor aldım
ve bu 4 ayın sonunda rapor paramı almak için fatih ssk'ya gittim. klasik
bir şekilde eksik evrakları parti parti söyledikleri için 3 gün uğraştım
ve büyük gün geldi. param hesaplanıyor. bankodayım sorular geldi. hastanede
yattın mı? heralde abi dedim henüz evlerde kalp ameliyatı yapamıyorlarmış.
hiç yorum yapmadı 2. soruya geçti. Çıktınmı pekı?? ve ben dumur hayır
hala akşamları işten sonra yatmaya hastaneye gidiyorum. ve kafamı duvarlara
vuracak soru geldi. espiri bile anlamaktan aciz bu adam sordu: istanbul'da
kimsen yok mu yav. niye hastanede kalıyorsun ki hala.... Eski Izmit otogarini bilenler vardir. Istanbul'dan gelen ve Anadoluya
gide otobuslerin cogu orada dururdu. Tam peronlarin oldugu yerlerde ise
pismaniyeciler falan vardi. Ama pismaniyecilerin arasinda bir kuralmi
var nedir, otobus yanasir yanasmaz ilgili peronun pismaniyecisi hazirlik
yapar, bagirir, digerleri kendi peronuna gelecek otobusleri beklerlerdi.
Neyse bende o gun baska bir yerden alisveris etmek istedim, pismaniyeci
"hop bilader buraya geleceksin" dedi. Sanane anlaminda bir bakistan
sonra ben alisverise devam ettim. Bi baktim herif yakami tuttu beni dovecek.
Dumurmu olsam, ne desem bilemedim.
ŞİMDİ YİNE ANNEANNEMİN BİZE YAŞATTIĞI Bİ DUMUR OLAYINI ANLATAYIM.ÖZEL
TELEVİZYONLARIN YENİ ÇIKTIĞI DÖNEMDE HER KANAL BİR TAKIMLA ANLAŞIP ONUN
KENDİ SAHASINDA OYNADIĞI LİG MAÇLARINI YAYINLIYORDU.O ZAMAN HAVUZ SİSTEMİ
FİLAN YOK TABİİ.GEÇİYORUZ TELEVİZYONUN KARŞISINA AMA MAÇI SEYRETMEK NE
MÜMKÜN ZIRT REKLAM PIRT REKLAM..ÇILDIRACAĞIZ.TAM AĞZIMIZA GELENİ SÖYLEYECEKKEN
ANNEANNEM ATILDI: EVLADIM NE KADAR ÇOK REKLAM GİRİYOR MAÇIN ARASINA.PEKİ
REKLAM ARASINDA FUTBOLCULAR NE YAPIYOR? 2 sene önce felan izmirde otobüsteyim birden dev bir ilan dikkatimi çekti
aynen şöyle yazıyodu "EHLİYETİ OLUPTA ARABA KULLANAMAYANLARA DİREKSİYON
KURSU VERİLİR" işte beyin kıvrımlarına hayran oldumun yurdum insanı
kendini ne kadar güzel ifade ediyo dedim kendi kendime...! İzmir'den Hakan Cengiz'in gönderdiği dumur detayındaki "water pipe"
nargile anlamına geliyor, su böreği değil;) Ama arkadaş gene de haklı,
gerçekten tuhaf şeyler yapılıyor turistlere burada... Bu arada, örneğin
sigara "içmek" diyoruz ki, bu da zaten nargilenin kullanımından
hareketle yerleşmiş bir fiil. Pek çok batı dilinde, sigara içmek fiilinin
karşılığı, "duman çıkarmak" ya da ona benzer bi şeydir (çok
ayrıntılı bilmiyorum bütün dilleri, ukalalık yapmıycam o yüzden...) Hazır
nargilden bahsetmişken, işyerindeki yabancı bir arkadaşımızla beraber
bir gün öğle tatilinde çay içmeye gittiğimiz bir "café"de, başka
bir bölümde çalışan nargile içen arkadaşları gördüğünde dumur olmuş ve
"bunu içtikten sonra nasıl çalışmaya devam edecekler" diye sormuştu
bize... Bir süre, aslında pek çok insan için nargilenin sigaradan daha
hafif olduğunu anlatmaya çalıştık. Olay 1998 yılıda bağdat caddesinde gerçekleşmiştir.Gece saat 9.30-10
suları caddenin malum hızlı gençleri o ara iyice gaza gelmiş trafikte
deli gibi gidiyolar ben ve arkadaşımda arabamızda ağır aksak giderken
yanımızdan geçen herhalde en az 1975 model station bir ford arabanın sürücü
ve co-pilotu(!) bizim dimağımızı yerden yere vurdu.Arabayı kullanan şahıs
ve yanındaki yarış kaskı takmışlardı ilerdeki bağdat caddesinin rutin
polis çevirmesini görünce ikiside ani bir hareketle kasklarını çıkarıp
yavaşladı çevirmeyi geçer geçmez aynı çeviklikle kasklarını takıp devam
ettiler.Bizi dumur eden şehir trafiğinde kask takmakmıydı yoksa külüstür
ford a ralli arabası saygısı gösterilmesimiydi tam çözemedim ama baya
etkili oldu doğrusu... İşe gitmek için Harbiye'de İstanbul Radyosu'nun binasının önünde yürüyorum...Sabahın
onu daha...Afyon patlamamış henüz...Bi cenaze arabası da trafik olayından
dolayı benle aynı hizda, yürüme hızında ilerlemekte...Bıyıklı, gürbüz
bi arkadaş kullanıyo arabayı ve radyoda 80'lerden kalma dım-tıs bi müzik....Son
ses açmış giderken bi de utanmadan yarı beline kadar sarkıp ıslık çalmaz
mı adam.. Utan be...Cenaze arabasının kasvetinden utan..Orda taşıdığın
rahmetlilerin çoluğundan çocuğundan utan...
İşlek bir caddede yürüyordum. Kaldırımın kenarında yaşlı bir teyze tezgâh
açmış dileniyordu. Karşıdan gelen 17-18 yaşlarında bir bayana bir sürü
duadan sonra; - Kızım boş geçme, teyzene bir şeyler at, diye ekonomik
sarkmada bulundu. O da aşağılayıcı bir tavırla, hemen eğilip kaldırım
kenarında ki kim bilir hangi hanzonun buruşturup attığı boş sigara paketini
alıp; - Al sana bir şey teyzem! deyip hızla giderken, ben bir hoş olmuşum. Bundan 1 yıl kadar önce bir arkadaşımla beyoğlu`nda bir büfenin önünde
dinlenirken hemen yanımızdaki turist topluluğunu farkettik.bir yerleri
arıyorlardı ve yardımcı olabilecek az buçuk ingilizce bilen birini arıyorlardı.abilerimizden
birisi yanlarından geçerken ona da dertlerini anlatmaya çalıştılar.fakat
türkçeden başka yabancı dili olmayan şahıs ne dediklerini tam anlayamadı.turistler
Galata Kulesi`ni arıyorlardı ve "Galata Tower" diye yırtınıyorlardı.abimiz
ise civarda bulunan ve adında Galata bulunan yapıları aklından geçirdikten
sonra turistlerin Galatasaray Kilisesi diye adlandırılan yeri aradıklarına
kanaat getirmiş olacak ki,olanca sesiyle "Galatasaray Kiliiiss Kilisss"
diye höykürmeye başladı.hayırsever vatandaşın ingilizceyi yorumlama tarzı
ve yardım etme "iç güdüsü" gözlerimizi yaşartmıştı... Gaziantep ile Şanlıurfa arasında yolculuk edenler bilir, bu yol üzerindeki
bütün petrol istasyonları Fuel Oil satışı yapmaktadırlar ve hemen kemen
hepsinde de konuyla ilgili bir tabela asılıdır. "Fuel oil alınır",
"Fuel oil satışı yapılır" gibi, ama gelin görün ki hiçbiri "Fuel
oil"in nasıl yazıldığını bilmediğinden ilginç tabelalar çıkmış ortaya,
işte birkaç örnek; Fil oil Fue Oil Foil Fuil Oil Fioil F Oil Ful Oil Fol
Oil Foyl Oyl Fel Oil Full Oil Ful Oil Foil Oil Fuoil Geçen yıl samsundayız arkadaşlarla sahil kıyısındaki tabelasında restoran
yazan bi yere girdik yıllar sonra gelen ilk müşteriler olacaz ki daha
elli metre öteden hazırlık yapmaya başladılar.. bi masaya oturduk garson
gelip ne alırsınız diye sorunca arkadaşım seçenekleri görmek baabında
menü alabilirmiyiz dedi.. garson şöyle bi afalladı sonra arkaya dönüp
-abi bunlar menü istiyo ya dedi.. biz koptuk tabi.. ha bide samsunda bi
çok yerde peçete kullanılmıyo onun yerine kağıt kullanmayı tercih ediyolar
niyeyse?? Ankara Kızılay semalarında yürürken şöyle bir tabela gördük: "Pink
Floyd Kuaför ve Güzellik Salonu" Sene 1991.Bagcilarda minibuste gidiyorum...ve apartmanin birinin duvarinda soyle bir yazi .... - ODUN DEBUZU ELI METIRE SADA bu arada kutlarim...sadece odunun dogru yazilmasi bile buyuk bir basari.. ulan bilmiyorsan baskasina yazdir akardesim... 1996 yılında Ankara Ulus halinde sebze aldım.Ve paramın üstü verilmeyip
başka müşterilerle ilgilenince kibarca paramın üstünü istedim. Daha sonra
Haymanalı olduğunu öğrendiğim pazarcıdan aldığım cevapla dumura uğradım.
Ver lan marulları. senin parana mı kaldım dedi ve yanındaki adam tutmasa
üzerime yürüyecekti. Ondan sonra 1 yıl hale gidemedim.. |