.
bir varmış bir yokmuş demeden
develer tellâl pireler berber olmadan
bir salyangoz nazlı bir gelinciğe aşık olmuş
onun yanından yöresinden ayrılmamış
.
çiçeğinin gölgesinde uyumuş hayran hayran seyretmiş
ama gelincik süzülüp dururken seher yelinde
salyangoza dönüp bir kez olsun bakmamış
.
kurt börttü böcek ve hata sümüklü böcek
“yapma etme bu sevdadan vazgeç” demiş
sevince gönül ferman dinlemez
olmazı oldurur, olanı öldürür.
.
salyangoz dönüp durmuş etrafında
değdikçe gelinciğin dalına
gelincik tiksinmiş
“uzak dur benden” demiş
o aldırmadan kabuğundan uzatıp başını
en sevimli bakışıyla bakmış gelinciğe
.
ve bir gün yaman bir fırtına çıkmış
bir esmiş ki deli deli
kırda ne çiçek koymuş ne ot
fırtına sonrası bir nazlı gelincik ayakta kalmış
.
bütün bitkiler çiçekler derlenip toparlanırken
gelinciğe bir şey olmamasına şaşırmışlar.
ve bu işin sırını sormuşlar gelinciğe
oda yanında ters dönmüş salyangozu göstermiş
“eğer salyangozun aşkı olmayaydı
bende ne dal kalırdı ne çiçek” demiş
.
meğer salyangoz nazlı gelinciğin önüne geçip
ona siper olmuş
ve fırtınada ters dönmüş
çok uğraştılar çevirmeye
börttü böcek ve de sümüklü böcek, beceremediler
mevsim fırtınalar ve güneşli günlerin mevsimiydi
az sonra çıkan güneş onu kurutup ölüme götürecekti
bunu herkesten çak o biliyordu
geçtiği yerlerde ardında simli bir iz bırakan
yaşama iz düşüren salyangoz
gözleri nazlı gelincikte
tek damla göz yaşı dökemeden
sessizce son anı bekliyordu
.
nazlı gelinciğe gelince o hala
seher yelinde usul nazlı salınır
ve her aklına geldiğinde
sevgilisi için ağlar
.
H. Kaya
