TÜRK HAT SANATI
İkiden fazla noktanın yan yana gelmesinden "hat" meydana çıkmaktadır. Hat, sözlüklerde çizgi anlamına gelmekte, çizgiler şekillenerek yazıyı meydana getirmektedir.
En eski yazı türleri eski Mısır'ın hiyeroglif yazısı, "hatt-ı mıhi" denilen çivi yazısı, eski Fenikeli'lerin yazısı, Eti ve Uygur'ların yazıları, Çin, Latin ve Arap yazıları gibi yazılardır.
Atalarımız Türkler, İslam dinine en büyük hizmeti onun kuruluşundan yayılmasına kadar siyasi ve askeri alanda olduğu gibi kültür alanında da yapan milletlerin başında gelmektedir. Yüzyıllar boyu, 1928 yılına kadar yurdumuzda Arap yazısı kullanıldığı, resmi daireler ve özel işyerlerinde yazılar elle yazıldığı ve daktilo makinesi ile yazma sistemi o kadar yayılmamış bulunduğundan güzel yazı yazan hattatlar büyük bir ilgi görmüşler, her yerde aranmış ve desteklenmişlerdir.
Gazneliler ve Selçuklu'lardan itibaren bütün Türk boyları ve kavimlerinin her yüzyılda yazı ve kitap san'atlarında zirve sayılacak eserleri bugün dünya kütüphaneleri ve müzelerinde üstün zevk örnekleri olarak saklanmakta ve sergilenmektedir.
Yazı tarihini son devrin bu konuda en büyük bilginlerinden İbnü'l-Emin Mahmut Kemal İnal'ın "Kemalü'l-Hattatin" adını verdiği "Son Hattatlaréından şöyle özetleyebiliriz: "İnsanlığın tarihi kadar eski olan yazı, yüzyıllarca çok yavaş bir ölçüde gelişmiştir."
Her yazı türü kullanıldıkları yere ve işe uygun kurala bağlanmıştır.
Bütün yazı ile uğraşanların ve ilgilenenlerin kabul ettikleri bir gerçek vardır: Türkler bu yazıyı aldıktan sonra ona kendi zevk inceliklerinden öyle şeyler katmışlar ve öyle geliştirmişlerdir ki, özellikle en çok kullanılan sülüs, nesih ve celi yazılarının gelişmesinde, bütün islam ülkeleri ve ulusları içerisinde üstün bir yere erişmişlerdir.
Atalarımız Kur'an yazısına çok büyük önem vermiş, İslam dünyasında halen okunmakta olan Kur'an nüshalarının çoğu Türk hattatları tarafından yazılmıştır.
Kaynak: Başlangıçtan Günümüze Türk Hat Sanatı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları