VEDAT VAROL'DAN RUBAİLER

1930 yılında Artvin'in Ardanuç ilçesinde dünyaya gelmiştir. 31 Aralık 1955 tarihinde Türkiye İş Bankası'nda göreve başlamıştır. 21 Mart 1977 yılında İş Bankası Genel Müdür Yardımcılığına atanmıştır. 15 Nisan 1980 yılında emekli olmuştur. Çakıl taşlarından yaptığı gerçek sanat şaheseri olan resimleri vardır. Bilgili, deneyimli ve çağdaş bir bankacı, akılcı üslubuyla duygularını beyitlere döken bir Rubai şairi, gazeteci ve yazar, çakıl taşlarından tablolar oluşturan bir ressam olarak tanınır. Ümit Yaşar Oğuzcan'ın aziz dostudur. 4 Mayıs 1996 yılında yakalandığı hastalıktan kurtulamamış ve bir çok  güzel anı ve eser bırakarak aramızdan ayrılmıştır.

 

 

 

İsyanımı hoş gör, bana bir din verdin        Bin derdi de Kur'anına serdin verdin   İdrake yetişmezse yazık, aklıselim       İdraki de iz'anı da kendin verdin.
Şen rüzgar esermiş yeşeren başlarda   Sarhoşluğu bilmezdik o genç yaşlarda         İnsan nasıl içmez güneşin battığı an               Yaş kırkı döner, kabre gidiş başlar da.

               

 

 

 

Dünyaya geliş çığlığımız varsa neden       Senden seni kıskandığımız varsa neden     Tanrım bizi yalnızlığa attın diyerek           Senden sana dert yandığımız varsa neden

                                 

 

 

 

       

Hüsranla biten zevki kaderden biliriz Sarhoşluğu ister de, kederden biliriz.         Hiç bizde günah yok mu ki kaybettikçe  Kem talihi, maderle pederden biliriz.
Fethettiği yerler ve cihan dar gelmiş       Harpler kazanan bunca hükümdar gelmiş      Hiç var mı yenik düşmeyen aşkın gücüne    Tarih boyu hükmetmeye hep yar gelmiş.

 

Yıllar boyu bir köhne hayat, sürdüğümüz    Ahlakla fazilet babadan gördüğümüz               Pek çokları yermişse de sersemcesine         Namus dolu defter, kapayıp dürdüğümüz.

 

 

Yıllar yılı toz pembe hayaller kurulur       Bir gün gelir elbette tahayyül durulur Bomboş kalır alemde beden keyfince Aşkın da biter, beynine zincir vurulur.

       

Saldırsana enginlere yelken yelken               Koş sevgiye, tırman göğe imkan varken          Hiç durma, yaşam zevkini kaybetme sakın     Her yerde ve her yaşta ölüm çok erken

 

 

 

Yıllar ne çabuk geçti durulduk birden        Bir koşmacadır bitti yorulduk birden Uçmaktı çocuklukta hayal ettiğimiz      Devrildi kanat, sanki vurulduk birden
Kıskançlığı gördük küçücük; geçti fasıl Düşmanlığı gördük, büyüdük; hem de nasıl     Bir dost bulabilmek ne zormuş Tanrım    İnsanda vefasızlığı gördük biz asıl.