UNUTULMAZLAR
ANA SAYFA ] MAÇ ANALİZLERİ ] KÖŞE YAZILARI ] TARİHİMİZ ] [ UNUTULMAZLAR ] ENLER & İLKLER ] TEZAHÜRATLAR ] KADROMUZ ] KUPALAR ] ALBÜM ] EFSANE RAKİBİMİZ ]

 


 

 

22 YILLIK ACI BU SKORLA İKİYE KATLANIYOR

Avrupada hüsran üstüne hüsran, hezimet üstüne hezimet yaşayan fenerbahçe Türkiye Süper Ligi'nde yine lider gitmektedir. Aziz'in milyon dolarlarıyla aldığı bir iki futbolcunun becerisi ile, hiç top oynamadan, üç pas yapamadan Süper Lig takımlarını dize getiren(!) ancak boğaz köprüsünü geçtiği anda -parasıyla- rezil kepaze olan fenerbahçe yine boğaz köprüsünü geçip Olimpiyat Stadının yolunu tutmuştur. Bu kez amaç 22 senedir alınamayan Türkiye Kupasını Galatasaray'dan almaktır. Sonuç fenerin avrupa maceralarıyla aynı olmuştur; 5-1. 23 yaşına gelmiş bir fenerli yine o kupanın yüzünü görememiştir. Hagi, ilk yarının kahramanları, dikine futbol oynayan ve fener defansını allak bullak eden Ribery ve Necati'nin yerine enlemesine top oynayan ve çok top kaybı yapabilen Hasan ve Sabriyi ikinci yarının hemen başında oyuna sürünce skorun iki basamaklı sayılara ulaşmasına engel olmuştur. Tüm Fenerbahçeliler herhalde Hagi'ye dua etmiş, yarı finalde keşke Gençlerbirliğine penaltılarla elenseydikde bu günü görmeseydik diye iç geçirmişlerdir.

AĞLARI YIRTAN GOL

Metin Oktay'ın ağları yırtan golü, Türk futbol tarihinin en ilginç olaylarından biridir. 1959 yılında iki grup halinde yapılan Türkiye Ligi maçlarının finalinde Galatasaray-Fenerbahçe karşı karşıya gelir.
10 Haziran 1959 günü İnönü Stadı'nda oynanan maçın 39.dakikasında soldan dalan Metin Oktay, Fenerbahçe'nin santrhafı Naci Erdem'i geçtikten sonra ceza alanına girdiği anda müthiş bir sol vuruş yapar. Özcan Arkoç'un bakışları arasında ağlara giden top oradan da dışarı çıkar.

"Ağları yırtan gol" olarak tarihe geçen bu olay herkesi şaşkına çevirir. Golden sonra Fenerbahçeli futbolcular ağları kontrol etmekten kendilerini alamazlar. Sarı Kırmızılı takım bu maçı Metin Oktay'ın tek golüyle 1-0 kazanır.

YIL 1911, YER FENERBAHÇE

Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin en unutulmaz olaylarından birisi 1910-1911 sezonunda yaşanmıştır. 12 Şubat günü Kadıköy'deki Union Club sahasında yapılacak maça, aşırı lodos nedeniyle bazı Galatasaray'lı futbolcular karşıya geçemez. 11 kişilik takımı tamamlayamayan Galatasaray, Fenerbahçe sahasındaki maça ancak 7 kişi çıkabilmiştir. İnanılmaz bir inançla mücadele veren 7 kişi Fenerbahçe'yi kendi sahasında 7-0 yener. Sarı Lacivertli takım da bu maçta kalecisi Ali Said'in sakatlanıp çıkması sonucu 10 kişi ve kalecisiz oynamak zorunda kalmış ve gol yiyenin kaleyi bir diger arkadaşına devretmesi şeklinde öteki futbolcularda bir bir kaleye geçmiştir. Bu inanılmaz zaferi kazanarak ezeli rekabetin en parlak sonuçlarından birini elde eden Galatasaray takımının o maçı hangi kadrosuyla oynadığını saptamak ne yazık ki mümkün olmamıştır. Bu konuda, kaynaklar arasındaki çelişkiler içinden çıkılabilecek gibi değildir. Yanlışı göze alarak verebileceğimiz kadro şöyledir: Ali Sami - Ali, Bekir Bircan, Horace Armitage, Celal İbrahim, İdris, Emin Bülent. (Cem Atabeyoğlu, bu maçta kalede Ahmet Robenson'un oynadığını belirtiyor. Ayrıca, onun verdiği kadroda Horace Armitage ve Bekir Bircan yok. Emin Bülent de iki ayrı kişi olarak verilmiş... Ancak, bütün bu isimlerin anılmış olması nedeniyle yine de belli bir sonuca varmış oluyoruz.)

UEFA ŞAMPİYONLUĞU

Devleri bir bir dize getirdik Arsenal'e Parken'i dar ettik G.Sarayımız'la tarihe geçtik. 10 kişi kaldık ama yılmadık Sakatlandık, asla yıkılmadık Aslanımız'la yine destan yazdık! 17 Mayıs 2000... Tarihe yeni bir Türkiye bayramı olarak geçecek artık. Görenler görmeyenlere, bugünü yaşayanlar çocuklarına, torunlarına anlatacak. Dev Taffarel'i... Mehmetçik Bülent'i... Cengaver Hakan'ı... O aslanları... Tarih unutmayacak, efsaneleri Türkiye yıllar geçse de gururla anacak. NE devleri yıktık birer birer... Sahada yıkamadılar, her yola başvurdular, başaramadılar. Hagi'ye haksız kırmızı kart gösterildi, yetmedi. Bülent sakatlandı, pes etmedi. Arsenal ne yaptıysa yıkamadı. Çünkü onlar kahramandı, hepsi birer altın adamdı. Ve altın adamlar, hakları olan kupaya bilek gücüyle ulaştı.

SÜPER KUPA DA GELİYOR

Evet olmaz denilen oluyor UEFA Kupası Galatasarayımızın müzesine geliyordu. Olay günlerce, haftalarca, aylarca basına malzeme olurken, başarılar konuşuldukça sıradanlaşıyor, sanki günlük bir olguymuş gibi bahsediliyordu. Özellikle, durumu hazmedemeyen Galatasaray düşmanları göz ardı edilemez gerçeklerden "ne var canım avrupada bir kupa. Hem en büyük kupa değil ki. Kolay bir kupa. Aslolan Şampiyonlar Ligi. Orada gösterseydiniz gücünüzü" şeklinde bahsetmeye başlamıştı. Tarih geldi çattı. Şampiyonlar Ligi Şampiyonu ile, UEFA şampiyonu Galatasaray 2000 Sezonunun Avrupa da ve dolayısıyla Dünya da en büyüğünü ilan etmek için sahaya çıktılar. Maç öncesi söylenen "Real Madrid fark atar, sizinde kolay kupayı, kolay takımları eleyerek aldığınız bir kez daha ortaya çıkar" söylemleri zaten gerçekleri yansıtmasa da Galatasaray taraftarını ve futbolcularını bileyliyordu. Maç başladı, başabaş bir mücadele izlerken, Galatasarayımız golü buldu. Maç bu skorla devam ederken hakemin uydurma penaltısı Real Madrid'e sadece Galatasaray karşısında biraz daha oynama fırsatı veriyordu. Maç uzatmalara gitmişti. Altın golün geçerli olduğu o maçta, altın çocuk Jardel sahneye çıkıyor, durumu 2-1'e getiren, maçı bitiren, 2000'in en büyüğünü ilan eden, düşmanları bir kez daha susturan, Galatasaraylıları bir kez daha coşturan o golü atıyor ve son sözü söylüyordu: EN BÜYÜK BİZİZ ! ! !

Sahada ne dünyanın en büyük takımı denilen takım kalmıştı, ne de dünyanın en pahalı futbolcusu. Çünkü karşılarında Galatasaray vardı. Real Madrid'in müzesinde bulunmayan tek kupa, Galatasaray yüzünden başka bir bahara kalıyordu. Herkes gibi Real'e de "güle güle sana güle güle..."


Her Hakkı Saklıdır. 2008©
Galata Sarayı Efendileri

 

 

Galatasaray Resmi Sitesi
Galatasaray Haberleri
Galatasaray Store
Aslantepe AliSamiYen
Video Görüntülü Spor
Google