Banknotlardaki Diğer Resimler Neler Söyler?

Gökhan Orhan

Gökhan Orhan

Balıkesir Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü

Para. Varlığı her zaman saadet getirmiyor desek de, zaman zaman elden ele gezen kirli bir nesne olduğunu düşünsek de o olmadan olmuyor. Çocukluğumuzdahayatımızda sadece metal paralar vardı ve bunlar rahatça isimizi görürdü. Düşünün ki bir simidin 25 ila 50 kuruş olduğu dönemlerde bir metal iki bucuk lira nasıl prestijliydi. Tabi sonradan kronik enflasyon gibi malum nedenlerle metal paralarımız kısa sürede pul oldular, mercimek tabir edilen alüminyum paralara geçildi. Bugün benzeri mercimekler tekrardan piyasada ama artık bu paralara fazla itibar kalmadı, hem de kuruşlardan yüz binlere geçildiği halde. Banknotların durumu da pek farklı değil doğrusu. Yine malum nedenlerden dolayı onlar da çok çabuk değişime uğradılar. Bundan yaklaşık 20 yıl önce bugün esamisi dahi okunmayan kağıt 100 liraların insanların hayatini nasıl değiştirebildiğini detaylı olarak anlatmaya gerek yok sanırım. Böylesine bol malzemeli bir alanda koleksiyonculuğuna başlamamsa beni paralara daha başka bir türlü bağladı. Artık kağıt paralar benim için birer koleksiyon nesnesiydi. Harcamakla saklamak arasındaki tercihimi uzun yıllar saklamak lehine kullandım. Kağıt paralar hemen herkes için bir değişim aracıyken benim için birer koleksiyon nesnesiydi. Normalde elden ele, milyonlarca kasa, cep ve cüzdan arasında gezen ve el değiştiren bu nesne koleksiyoncuların eline geçtiğinde belki yine elden ele gezer ama ona el değmez, katlanmaz. Ona el değmemesi değerine değer katar. Batılıların deyisiyle bir “collectable item” olan banknotlar pek çok diğer benzerleri gibi sanatsal bir değer de taşır. Banknotlar ayni zamanda sirkülasyonu oldukça fazla olan sanat eserleridir. Tasarımından basımında kullanılan kağıdına ve hatta kullanılan resimlere kadar kağıt paralar birer sanat eseridirler. Belki de en popüler sanat eserleri. Çünkü dolaşımda binlerce, kim bilir belki de milyonlarca kopyası var.

Peki banknotların özellikleri acaba bunlarla sinirli mi? Kesinlikle hayır deyip, kağıt paraların basıldıkları yılların bazı temel toplumsal değerlerini ve ideolojik eğilimlerini yansıttıklarını ileri sürebiliriz. Ahmet İnsel 23 Aralık 2001 tarihli Radikal 2”de yayınlanan yazısında banknotlardaki Atatürk resimlerinden hareketle Türkiye”deki siyasal rejimin sorunları hakkında gerçekten de önemli ve çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuştu. Ahmet İnsel banknotlarda yer alan Atatürk resimlerine kimlerin resimlerinin alternatif olabileceği konusunda yaptığı değerlendirmelerden hareketle, günümüz Türkiye’sinin ortak kültürel ve siyasal paydalarının ne kadar sinirli olduğu konusuna değiniyor. Ayrıca bize hatırlattığı İnönü dönemi banknotlarındaki değişikliklerin Türk siyasal hayati üzerinde bırakmış olduğu izler hala daha oldukça canlı.

Daha geniş bir perspektiften baktığımızda Türk siyasal hayatıyla ilgili bazı detayların kendilerini banknotların üzerinde gösterdiğini iddia edebiliriz. Tahta geçen hükümdarların kendi adına hutbe okutup sikke bastırdığı bu coğrafyada yeni Cumhuriyetin ilk banknotlarının basımı hemen hemen 1927 yılını bulmuş, ve Cumhuriyet rüştünü ancak bu tarihte kendi paralarını kullanmaya başlayarak ispat edebilmiştir. Geçmişte sikkelerde hükümdarın tuğrası kullanılırken artık Atatürk portreleri kullanılmaya başlanmış ve günümüz Türkiye’si bu durumu verili olarak görüyor. Durum böyle olunca dikkatimizi banknotlardaki diğer değişkenlere, yani banknotlarda kullanılan resimlere çevirmemiz gerekiyor. Bu resimlerin basıldıkları dönemin resmi ideolojisini ve toplumsal ruh halini yansıttıklarını iddia edebiliriz ve sanırım sadece Cumhuriyet döneminin birinci emisyon banknotlarına bir göz atmak bile bize dönemin siyasi eğilimleriyle ilgili belli ipuçlarını verecektir.

Birinci emisyon dönemi banknotları Arap harfleriyle ve ayni zamanda Fransızca olarak yurtdışında basılmış ve hepsinde birer Atatürk portresi var. Birinci emisyon dönemde basılan bir lirada, yani Cumhuriyet döneminin ilk banknotunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi binasını ve yine Ankara Kalesi panoraması altında karasabanla çift süren bir çiftçi resmedilmiş. Banknotun diğer yüzünde dönemin Maliye Vekaleti Binasının, ki bu bina hala Maliye Bakanlığının bazı birimleri tarafından kullanılıyor, bir resmi var. Dönemin beş Türk lirasının önyüzünde Meclis Binası ve bir de bozkurt resmi var. Arka yüzünde de Taşköprü perspektifinden uzaktan görülen bir Ankara resmi var. diğer banknotlarda da Ankara Kalesi ve bir bozkurt, yine Ankara Kalesi ve Tas Köprü, Afyon Karahisar’dan ve Sivas’tan bazı enstantaneler, Sivas Çifte Minareler ve oldukça derin bir vadiden (yarmadan) geçen bir demiryolu resmedilmiş. Bu demiryolu da dağların arasından geniş bir ovaya çıkıyor ve oradaki bir yerleşim yerine ulaşıyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk portrelerine ek olarak kullanılan bütün bu resimler yeni kurulan genç Cumhuriyetin Osmanlı mirasını reddetmesinin ve yeni bir başlangıç yaptığının bir göstergesi olarak görebiliriz. Çünkü bütün bu resimlerde Osmanlı mirasını hatırlatan hemen hemen hiç bir sembol yok. Tersine genç Cumhuriyet rejiminin yeni başkentinden resimler ve yine derin Anadolu”dan bazı resimler var. Cumhuriyeti Osmanlı dan bir kopuş ve yeni bir başlangıç olarak görenler için başkent Ankara kullanılabilecek en önemli sembollerden biri. Yeni rejimin merkezi, İstanbul’a karşı yeni bir merkez, hem de Anadolu'nun tam ortasında ve zaten bu dönem banknotlarında da Ankara Kalesi, Meclis Binası ve Köprü gibi Ankara manzaraları pek çok kere karşımıza çıkıyor. Bozkurt sembolü üzerinde sanırım fazla durmaya gerek yok, o dönemin Türkçü yaklaşımlarının bir yansıması olarak Osmanlılıktan Türklüğe geçişte kurulmak istenen yeni kimlik en eskiye, yani Türk mitolojisine, gönderme yapıyor. Sonrasında karşımıza çıkan Afyonkarahisar, Sivas ve Sivas Çifte Minare resimleri o güne kadar hep geri planda kalmış olan derin Anadolu’dan manzaralar sunuyor. Tabi bir de Kurtuluş Savaşı yıllarının önemli merkezleri buralar. Birinde Kongre düzenlenmiş diğeri ise önemli çarpışmalardan birine sahne olmuş. Bu emisyon döneminin son banknotlarından birinde de demiryolları resmedilmiş. Demiryolları dönemin en önemli atılımlarına sahne olan alanlardan biri. Özellikle de geçmişte kolonyal anlayışı andıran bir şekilde inşa edilen hatların birleştirilip ülke sathına yayılması ve Anadolu’nun pek çok yerine kadar uzanması ulusal birliğin kurulması açısından oldukça önemli. O zaman ortada daha doğru düzgün yollar olmadığı için pek çok yerde yüklerini deve kervanlarıyla taşıyan bir ülkede demiryollarının ulaştığı coğrafyanın ekonomisini ve toplumsal hayatini dönüştürücü bir etkisi olduğu da ortada. Cumhuriyetin sonraki yıllarda bastırdığı banknotlara göz atarsak durumun yavaş yavaş değişmeye başladığını söyleyebiliriz, ama sanırım onlar da başka bir yazının konusu olmalı. Olur ya hükümet paradaki bunca sıfırdan kurtulmak ister ve bir Yeni Türk Lirasını tedavüle sürmek isterse bu banknotlarda kimin resmi mi yer alacak? Tabi ki Atatürk”ün. Bu durumda başka hangi resimlerin banknotlarda yer alacağını (belki) tartışabiliriz. Ama ya bir de gün gelir Avrupa Para Birliğine girmeye hak kazanırsak, o zaman ne yapacağız? Yoksa bizler de Adalılar gibi ayak mi direyeceğiz? Yoksa diğerleri gibi Brüksel”e teslim mi olacağız? Kim bilir?