ORUÇ |
Konular:
• Orucun Önemi ve
Faydaları
• Oruç Kimlere
Farzdır
• Sahur ve İftar
• Oruca Ne Zaman ve
Nasıl Niyet Edilir
• Oruç Nasıl Tutulur
• Orucu Bozup Hem
Kaza, Hem de Keffareti Gerektiren Şeyler
• Orucu Bozup Yalnız
Kazayı Gerektiren Şeyler
• Orucu Bozmayan
Şeyler
• Oruçluya Mekruh
Olan ve Mekruh Olmayan Şeyler
• Fıtır Sadakası
• Türkiye'de Ramazan
Yaşantısı
Orucun Önemi
İslâmın beş
şartından üçüncüsü Ramazan ayında oruç tutmaktır. Ramazan
orucu, hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.
Oruç, niyet ederek
tanyerinin ağarmaya başlamasından itibaren, akşam güneş
batıncaya kadar yememek, içmemek ve karı-koca ilişkisinde
bulunmamaktır.
Ramazan ayı, müslümanlar
için kutsal ve çok mübarek bir aydır. İslâm güneşi bu
ayda doğmuş, dünyayı aydınlatan Yüce Kitabımız Kur'an-ı
Kerim bu ayda inmeye başlamıştır. Bin aydan daha hayırlı
olan Kadir gecesi bu ayın içindedir. İçimizi kötü
düşüncelerden, dışımızı çirkin davranışlardan
temizleyen oruç bu ayda tutulmaktadır.
Yüce Allah şöyle
buyuruyor: "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere
farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Ola ki,
korunup sakınırsınız." (48)
Oruç, bizi dünyada
kötülüklerden sakındıran, ahirette cehennemden koruyan ve
günahlarımızın bağışlanmasına vesile olan önemli bir
ibadettir. Sevgili Peygamberimiz şu müjdeyi veriyor: "Kim
inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu
tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (49)
Orucun Faydaları
a) Oruç Ahlâkımızı
Güzelleştirir
Oruç, bize daima Allah'ı
hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Kalbimizi kötü
duygu ve düşüncelerden temizler, başkalarına fenalık
yapmaktan korur. Oruç, bize en güzel ahlâkî davranışları
kazandırarak adeta melekleştirir.
Orucun farz olmasındaki
hikmet, Allah'a karşı kulluk görevini yerine getirmek ve
kötülüklerden sakınmaktır.
b) Oruç, Merhamet ve
Yardım Duygularını Geliştirir
Hayatında açlık nedir
bilmeyen varlıklı bir kimse, yoksulların çektiği açlık ve
sıkıntıyı gereği gibi anlayamaz. Fakat bu kişi oruç
tutarsa açlığın ne olduğunu anlar ve yoksulların
sıkıntılarını yüreğinde daha iyi hisseder, onlara karşı
şefkat ve merhamet duyguları uyanır. Bunun sonucu olarak da
yoksullara yardım elini uzatır, sıkıntılarını gidermeye
çalışır.
c) Oruç Tutmak İnsanı
Sağlıklı Yapar
Bu konuda Peygamber
Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Oruç tutunuz, sıhhat
bulursunuz."(50)
Senenin onbir ayında
yorulan sindirim organları oruç sayesinde dinlenir. Bilim
adamları, orucun sağlık yönünden vücudumuza bir çok
faydaları olduğunu belirtmişlerdir. Nobel tıp armağanı
kazanan ünlü Fransız bilim adamı Doktor Aleksi Karel oruç
hakkında şunları söylüyor: "Oruç sırasında
vücutta depo edilmiş besin maddeleri harcanır, sonradan
bunların yerine yenileri gelir, böylece vücutta bir yenilenme
olur. Oruç sağlık bakımından çok faydalıdır."(51)
d) Oruç İnsana Sabırlı
Olmayı Öğretir
Oruç tutmakla, belirli bir
zaman yeme, içme arzusuna karşı koyan kişi, hayatta
karşısına çıkabilecek güçlüklere kolaylıkla sabreder,
acılarave sıkıntılara dayanır, iradesi güç kazanır.
Gerektiğinde düşmanla savaşmaktan yılmaz, bu uğurda
karşısına çıkabilecek zorluklara dayanmasını bilir.
Oruç Kimlere Farzdır
Orucun Farz Olmasının
Şartları Şunlardır:
1) Müslüman olmak,
2) Akıllı olmak,
3) Erginlik çağına
gelmiş olmak.
Erginlik çağına gelen ve
akıllı olan her müslüman erkek ve kadına Ramazan ayında
oruç tutmak farzdır. Allah'ın kesin emridir. Erginlik
çağına gelmeyen çocuklara oruç tutmak farz değildir. Ancak
bünyelerine zarar vermeyecek şekilde çocukları da yavaş
yavaş oruca alıştırmak uygun olur.
Kadınlar, lohusalık ve
adet görme hallerinde oruç tutamaz, namaz kılamaz. Bu halleri
geçtikten sonra tutamadıkları oruçları kaza ederler, yani
gününe gün tutarlar. Fakat kılamadıkları namazları kaza
etmezler.
Sahur
Oruç, tan yerinin
ağarmaya başladığı imsak vaktinin girmesi ile başlar. Bu
vakitten sonra yemek yenmez, her hangi bir şey içilmez ve orucu
bozan şeyler yapılmaz. Bu sebeple oruç tutacak olan kimse,
imsak vaktinden önce yemeğini yemelidir. İmsaktan önceki bu
yemeğe «sahur» denilir.
Sahurda kalkıp yemek
müstehabdır. Sevgili peygamberimiz: "Sahurda yemek
yeyiniz, çünkü sahur yemeğinde bereket vardır."(52)
buyurmuştur. Sahur yemeği, oruca dayanma gücü verir.
Duaların kabul edildiği vakitlerden biri de sahur zamanıdır.
Sahura kalkan bir oruçlu, dilekleri için dua etmeli ve
Allah'tan günahlarının bağışlanmasını istemelidir.
Oruç ibadetini tamamlayıp
iftar vaktine yetişen kimse bundan büyük bir mutluluk ve
sevinç duyar. Tuttuğu orucun mükâfatını almak üzere,
kıyamet gününde Allah'ın huzuruna vardığı zaman en büyük
sevinci tadacaktır.
Peygamberimiz şöyle
buyuruyor: "Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri iftar
ettiği vakit, diğeri de Allah'a kavuştuğu zamandır."
(53) İftar vakti yapılan duaların geri çevrilmeyeceğini,
Allah tarafından kabul edileceğini Peygamber Efendimiz
bildirmiştir.
İftar
İmsak vaktinde başlayan
oruç, akşam güneş batıncaya kadar devam eder. Güneş
batınca yemek ve içmek suretiyle oruç açılır. Orucu açmaya
«iftar» denir.
İftar Duası:
İftar vaktinde şu duayı
okumak sünnettir:
"Allahümme leke
sumtü, ve bike âmentü, ve aleyke tevekkeltü, ve alâ
rızkıke eftartü, ve savmel'ğadi min şehri ramazane neveytü,
fağfir lî ma kaddemtü ve mâ ahhartü"
Anlamı: "Allahım,
senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim,
senin rızkınla orucumu açtım. Ramazan ayının yarınki
orucuna da niyet ettim. Artık benim geçmiş ve gelecek
günahlarımı bağışla!"
Oruca Ne Zaman ve Nasıl
Niyet Edilir
Orucun sahih olması için
niyet etmek şarttır. Niyetsiz oruç makbul değildir.
Ramazan orucuna, akşamdan
itibaren kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Şöyle ki:
Normal olarak oruca, sahur
yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayıp
yeme içme zamanının bittiği imsak vaktinden sonra kalkan bir
kimse, güneş doğmuş olsa bile, kuşluk vaktine kadar o
günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra
orucu bozacak bir şey yapmasın.
Sahura kalkmak istemeyen
bir kimse, akşamdan sonra yarının orucuna niyet edebilir,
geceleyin kalkıp tekrar niyet etmesi gerekmez. Ramazan ayında
tutulamayan orucu, başka günlerde kaza ederken niyetin
geceleyin «tan yeri ağarmadan önce» yapılması gerekir.
Keffaret oruçları da böyledir. Bu oruçlara imsaktan sonra
niyet edilmez.
Niyet esasen kalp ile olur.
Yani geceleyin, yarın oruç tutacağını kalbinden geçiren
kimse niyet etmiş demektir. Oruç tutmak düşüncesi ile sahur
yemeğine kalkan kimsenin bu düşüncesi de niyettir. Oruca kalp
ile niyet etmek yeterlidir. Ancak kalp ile yapılan bu niyeti dil
ile söylemek daha iyidir. Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse,
hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: "Niyet
ettim Ramazan-ı şerifin yarınki orucuna" diye
söylemelidir.
Oruç Nasıl Tutulur
Oruç, imsâk vaktinde
başlar. Oruca niyet eden kimse bu vakitten itibaren herhangi bir
şey yiyemez, içemez ve orucu bozan şeyleri yapamaz. Bu durum
akşam güneş batıncaya kadar devam eder. Güneş battıktan
sonra yiyip içmek sûretiyle orucunu açar. İşte niyet ederek,
imsâk vaktinden akşam güneş batıncaya kadar yememek,
içmemek, ve orucu bozan şeylerden sakınmakla bir günlük
oruç tutulmuş olur.
Orucu Bozup Hem Kaza, Hem de
Keffareti Gerektiren Şeyler
Oruçlu olduğunu bildiği
halde kasden;
1) Yemek, içmek, (ister
gıda maddesi, isterse ilaç olsun)
2) Cinsi ilişkide
bulunmak,
3) Sigara içmek.
Orucu bozar, kaza ve
keffareti gerektirir.
Kaza: Bozulan orucun
yerine gününe gün oruç tutmaktır.
Keffaret: Bozulan
bir gün orucun yerine iki ay veya altmış gün peşpeşe oruç
tutmaktır.
Ramazan ayında niyet
ederek oruca başlayan bir kimse özürsüz olarak bile bile
yiyip içse veya cinsi ilişkide bulunsa orucu bozulur. Bozulan
bu orucun gününe gün kaza edilmesi, ayrıca oruç özürsüz
olarak ve bile bile bozulduğu için de keffaret tutması
gerekir.
Başlanan bir orucu bilerek
bozmanın dünyadaki cezası keffarettir. Yani altmış gün
birbiri ardınca oruç tutmaktır. Herhangi bir sebeple keffaret
orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden başlayıp
altmış günü kesintisiz tamamlamak lazımdır. Kadınlar
keffaret orucu tutarken araya giren âdet günlerini tutmazlar,
âdet halleri bitince ara vermeden temiz günlerinde oruca devam
ederek altmış günü tamamlarlar.
Orucu Bozup Yalnız Kazayı
Gerektiren Şeyler
1) Yenmesi mutad olmayan ve
ilaç olarak da kulanılmayan şeyleri yutmak, (toprak, kağıt,
pamuk gibi)
2) Buruna ilaç çekmek,
3) Kulağın içine yağ
damlatmak,
4) Abdest esnasında
ağzına ve burnuna su alırken kendi elinde olmayarak boğazına
su kaçmak,
5) Ağzına aldığı
renkli ipliğin boyası tükrüğe geçip, boyanan bu tükrüğü
yutmak,
6) Zorla orucu bozulmak,
7) Ağız dolusu kusmak,
(Kendi isteği ile)
8) Akşam vakti girmediği
halde, akşam oldu zannederek iftar etmek,
9) İmsak vakti geçtiği
halde, İmsak'a daha vardır zannederek yemek.
Orucu Bozmayan Şeyler
1) Oruçlu olduğunu
unutarak yemek, içmek, (unutarak yiyip içerken oruçlu
olduğunu hatırlarsa hemen ağzını yıkayıp oruca devam eder,
oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra boğazından aşağıya
bir şey geçerse orucu bozulur.)
2) Kulağına su kaçmak,
3) Göze ilaç damlatmak,
4) Gece yıkanması
gerekirken sabahleyin yıkanmak,
5) Kendi isteği olmayarak
kusmak,
6) İhtilâm olmak, (yani
uyurken cünüplük hali meydana gelmek)
7) Kan aldırmak,
8) Kendi isteği olmayarak
boğazına toz , duman girmek,
9) Ağzındaki tükrüğü
yutmak.
Oruçluya Mekruh Olan
Şeyler
1) Bir şeyin yutmadan
tadına bakmak, (eğer kadının kocası, yemeğin tuzundan
dolayı karısına anlayışsız davranır, huzursuzluk yaparsa,
kadın yutmadan yemeğin tuzuna bakabilir.)
2) Tükrüğünü ağzında
biriktirip yutmak, (eğer ağzında biriktirdiği tükrüğü
dışarı çıkardıktan sonra yutarsa orucu bozulur.)
3) Kendini zayıf
düşürecek derecede kan aldırmak, ağır işlerde bulunmak.
Oruçluya Mekruh Olmayan
Şeyler
1) Gül ve misk gibi
şeyleri koklamak,
2) Dişlerini fırçalamak,
3) Ağzına su alıp
çalkalamak,
4) Burnuna su çekmek,
5) Yıkanmak,
Fıtır Sadakası
Borcundan ve aslî
ihtiyaçlarından başka en az nisab miktarı malı (80.18 gr.
altın) veya onun değerinde parası olan müslümanın fıtır
sadakası vermesi vacipdir. Buna kısaca "Fitre"
denilir. Fıtır sadakasının vacip olması için zekâtta
olduğu gibi malın üzerinden bir yıl geçmesi ve artıcı
nitelikte olması şart değildir.
Fitre, Ramazan ayında
fakirlere verilen bir sadakadır. Bayramdan önce verilmesi
iyidir. Bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Dini
ölçülere göre zengin olan kimsenin, hem kendisinin, hem de
erginlik çağına gelmemiş olan çocuklarının fitrelerini
vermesi vaciptir.
Fitre Şu Dört Cins Yiyecek Maddesinden Aşağıdaki Miktarlarda Verilir:
Cinsi:
Miktarı:
1–
Buğday
1460 Gram
2–
Arpa
2920 Gram
3– Kuru
üzüm
2920 Gram
4–
Hurma
2920 Gram
Bu gıda maddelerinin kendileri
verilebileceği gibi para olarak değerleri de verilir. Hangisi
fakirin yararına ise onu vermek daha uygundur. Bir fitre yalnız
bir fakire verilir, ikiye bölünmez. Bir fakire birden fazla
fitre verilebilir. Fitre niyet edilerek verilir. Ancak bunun
fitre olduğunu fakire söylemek gerekmez. İçinden niyet etmesi
yeterlidir.
Zekât hangi fakirlere
verilirse fitre de onlara verilir. Bir özürden dolayı
ramazanda oruç tutmayanlar da, nisap miktarı mal veya paraya
sahip iseler fitrelerini vermekle yükümlüdürler.
Varlıklı müslümanlar
fitre vermek suretiyle fakirlere bayram sevincini tattırırlar.
Böylece, hem borcunu ödemiş, hem de sevap kazanmış olurlar.
Fitre vermek, orucun kabul edilmesine, ölümün şiddetinden ve
kabir azabından kurtulmaya vesile olur.
Türkiye'de Ramazan
Yaşantısı
Onbir ayın sultanı olarak
nitelenen mübarek Ramazan ayı yurdumuzda büyük bir coşku ve
manevi heyecan içinde çok şerefli bir misafir gibi
karşılanır. Sahur ve iftar için farklı ve özel yemekler
hazırlanır.
Pek çok şehirde iftar
vakti, top sesleri ile duyurulur. Bu, Ramazan ayına milletçe
verilen önemin bir göstergesidir. İftar vakti cadde ve
sokaklar boşalır. Çünkü o saatte hemen herkes iftar
sofrasındadır.
Zengin yemek çeşitleri
ile donatılan iftar sofralarına zaman zaman dost ve akrabalar
dâvet edilerek yemekler toplu olarak yenir. İftar sofralarında
ibadet görevini yapmış olmanın sevinci yaşanır.
Bazı kişi ve
kuruluşlarca daha büyük kalabalıklara verilen iftar yemekleri
dostluk ve kardeşlik duygularını güçlendirir. Teravih
namazlarında câmiler dolup taşar, anne ve babaları ile
birlikte câmiye giden çocuklar bir çiçek gibi câmileri
süsler, Pırıl pırıl gençler Ramazan ayına ayrı bir
güzellik katar, büyüklerin geleceğe olan ümidini artırır.
Bu ayda câmilerde güzel
sesli hafızlar tarafından okunan Kur'an-ı Kerim cemaat
tarafından huşu içinde dinlenir. Kur'an-ı Kerim, sadece
camilerde değil evlerde de okunur.
Radyo ve Televizyonlarda
iftar ve sahur vakitlerinde yayınlanan özel proğramlar ilgi
ile izlenir.
Minarelerin
şerefelerindeki kandiller, Ramazan geceleri devamlı olarak
yanar. Bunlar sadece çevrelerini aydınlatmakla kalmaz, kalpleri
de huzurla doldurur. Birden fazla minaresi bulunan câmilerde
minareler arasına ışıklı yazıların yer aldığı
"mahya"lar asılır. Bu yazıları çok uzaklardan bile
okumak mümkündür. Minarelerdeki kandiller ve mahyalarla
süslenen câmiler, ülkenin görüntüsüne başka bir güzellik
verir.
Ramazan gecelerindeki
coşku Kadir Gecesinde zirveye ulaşır. Câmilerin içi ve
dışı cemaatle dolar. Bu mübarek gecenin bereketinden
yararlanmak için müminler bu geceyi ibadet ve dualarla
geçirir. Ruhlar iyice arınır, gönüller huzurla dolar Kadir
Gecesinde.
Ramazan ayının
özelliklerinden biri de zengin müslümanların zekat ve
fitrelerini bu ayda vermesidir. Verilen zekat ve fitrelerle fakir
ve kimsesizlerin ihtiyaçları karşılanır. Yoksulların
sevindirilmesi bu aya başka bir anlam kazandırır. Zengin fakir
kaynaşmasına vesile olur.
Ramazan coşkusu bayrama
kadar devam eder. Bayram yaklaşınca çarşı ve pazarlar,
bayram hediyelikleri için yapılan alışverişlerle iyice
hareketlenir.
Kalabalık cemaatlerle
kılınan bayram namazının ardından müslümanlar birbirleri
ile bayramlaşır.Bu bayramlaşma dost, hısım ve akrabaların
evlerde birbirlerini ziyareti ile devam eder, bu ziyaretlerde
misafirlere genellikle, şeker, çikolata ve tatlı ikram edilir.
Bayramda çocuklar hediyelerle sevindirilir. Yoksullara yardım
edilerek gönülleri hoş edilir. Dargınlar barıştırılır.
Ölülerin kabirleri ziyaret edilerek ruhları için Kur'an
okunur ve dua edilir.
Müslüman bir ülke olan
Türkiyede bu mmanevi havayı camilerden sokak ve caddelere kadar
her yerde hissedersiniz.