2004-ekim ayında seçilen baro yönetimlerine başarılar dilerim hacı ali özhan

Barolar ve Avukatlıkla ilgili makale, haber ve yazışmalara yer verilecektir. HAÖ.

Hukukun vicdanı

 hacı ali özhan

Memurların görevine son verilmesini sağlamak için hazırlanan KHK, Cumhurbaşkanınca geri iade edilmiş ve hükümetle Cumhurbaşkanı arasında büyük bir kriz yaşanmasına neden olmuştu.

Hükümet bu defa kanun tasarısı olarak Meclis'e sunmuş, Meclis' te de hiç ilgisi yokken Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmede, hakim ve savcıları da kapsayacak şekilde genişletilerek kabul edilmiştir. Görevini yapmayan, kötüye kullanan, suç işleyen personelin, hakim ve savcı olsalar dahi, cezalandırılmasına kimse karşı çıkamaz. Disiplin usul hükümleri içinde savunma alınıp, iddiayı ispatlayacak yeterlilikte bilgi, belge ve delil olması halinde mevcut kanun hükümleri içinde göreve son vermek mümkündür. Mevcut kanunda bu mümkün iken, çıkarılacak kanunla memurlara, hakim ve savcılara karşı yargısız infaz yapılmak istenmektedir.

Devlet, kendi memurlarına, kendine hizmet edenlere karşı hukuku çok görüp "savunmasını" dahi almadan hem de göreve son vermek gibi ağır bir ceza vermek istemektedir. Yıllarca devlete hizmet etmiş kişiler, duyumlarla, tahminlerle, özel yaşamındaki kişisel tercihleriyle, hatta iftiralarla kapı dışına konabilecektir. İki müfettişin raporu ve kurulun onayı ile görevine son verilecek Hakim ve Savcılar, Anayasa gereği yargı yoluna başvurmayacaklarından diğer memurlardan ayrı olarak ağır derecede mağduriyete uğrayacaklardır. Bir Hakim ve Savcının hak arayamaması yanında konu doğrudan 'yargının bağımsızlığıyla' ilgilidir.

Kanun irticai, bölücü, yıkıcı görüşleri benimseyenleri ihraç etmeyi düzenlerken bu kavramları tanımlamamaktadır. Gerçekte irtica, bölücü, yıkıcı faaliyet nedir tartışması sürekli yapılmakta ve tanımlanmaktan da özellikle kaçırılmaktadır. Böylesine içeriği, kapsamı belirsiz kavramlarla kişilerin suçlanması doğru görülemez. Yine belirtmek isterim ki, bir memur hakim veya savcı teorik olarak irticai, bölücü, yıkıcı görüşleri benimsiyor da olabilir. Ancak bu görüşlerini görevine karıştırmıyorsa, görevini hakkıyla yapılıyorsa yalnızca bu görüşleri benimsiyor diye görevine son vermek, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez.

Bir memurun, hakim veya savcının özel yaşamı, aile yaşantısı, giyim tarzı, sosyal etkinlikleri disiplin soruşturmasına konu edilemeyeceği gibi, meslekten çıkarmaya neden gösterilmesi asla kabul edilemez. Erkek personelin, devlet memuru olmayan eşinin türban kullanması veya çağdaş olmayan giyim tarzı tanımlaması, dini müzik dinlenilmesi gibi kişisel tercihleri suçlamak hukukla izah edilebilecek bir şey değildir.

Meslekten çıkarılan memur hakim ve savcının, diğer kamu kurumlarında veya serbest meslek faaliyetini yasaklamak, mağduriyetin ağırlığını ve haksızlığını açıkça göstermektedir.

Konu, bizden olmayanların hatta karşıtlarımızın ihracı yapılacak denilerek sessiz kalınamaz. Hukuksuzluk bir gün herkesi mağdur edebilir. Hukuk ihlal edilirse artık tuz da kokmuş demektir.

Meclis Genel Kurulu'nda "vicdanın" kazanacağını umut ediyorum.

28 kasım 2000 akit gazetesinde yayımlanmıştır.

Hacı Ali Özhan

  İnsan Hakları Mahkemesi   Any.Mah   Danıştay   Yargı   Yargıtay   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page
   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com