hacıalinin insan hakları sayfası                                            güzel insan akın birdal için

ABD TERÖRÜ

Serdar Arseven kardeşim, geçen gün naçizane benden bahsederek övücü sözler söyledi. Entelektüel birikim, diyalog gibi ideal kavramları biraz da olsa hak edebiliyorsam bana ne mutlu. Serdarın köşesinde bahse değer görülmek benim için gerçekten değerli. Serdarın alıntıladığı afganistan ve abd konusunda, insani ve hukuki açıdan görüşlerimizi ve duygularımızı ifade eden bir alıntı yapmak istiyorum.

Dünyanın bütün ülkelerinde objektifliği ve etkinliğiyle tanınan Uluslar arası Af Örgütü, 14 eylül 2001 tarihli basın açıklamasında konuyu şöyle değerlendiriyor.

".......ABD'nin başına gelen bu şiddet eylemleri en temel insan haklarının en ağır biçimde ihlalidir. Ancak, bu korkunç suçun kurbanları için adalet ararken dünya, tüm bireylerin haklarına karşı en yüksek saygıyı göstermelidir. Kurbanlarla uluslararası dayanışmanın amacı intikam almak değil, sorumluları hukuk düzeni içinde adalet önüne çıkarmak için işbirliği yapmaktır. Bireyleri ya da toplulukları günah keçisi olarak hedeflemekle hiçbir yere varılamaz....korku, insan hakları ihlalleri yapmak ve insanlığımızı unutmak için bir mazeret değildir. Hepimiz, kurbanlara yardım konusunda şefkatli, adalet arayışımızda kararlı ve tüm insanların hakları için temkinli olmalıyız........"

Yine örgütün genel sekreteri sn. İrene Khan 26 eylül 2001 günü yaptığı açıklamada şöyle diyor.

“........Dünya kuvvetli bir tepki için kenetlenmişken, dünya liderleri savaş dili kullanıyor. Devletlerin her zaman ve her koşulda insan haklarına ve uluslararası insani hukuka saygı göstermeleri gerektiği konusunda ısrarlıyız....Güvenlik ve bireysel özgürlükler arasında bir dengeye ulaşmak için insan haklarını korumak için uluslararası kabul görmüş önlemler feda edilmemelidir. En ağır krizlerde bile hükümetler başı boş davranamaz

11 Eylül saldırısının kurbanları, diğer tüm kurbanlar gibi, intikam değil adalet hak etmektedir. Ama adalet nasıl sağlanmalı? Hükümetler seçenekler konusunda hızlı davranıp kuvvet kullanımını seçiyorlar. İnsan hakları aktivistleri olarak bizim kaygımız, adaletin hukuk kurallarına uygun olarak yerine getirilmesinde ısrar etmek olmalıdır. Zanlıların aranması ve daha sonra yargılanmasında , kuvvet kullanma ve adil yargı prosedürlerine ilişkin uluslararası kabul görmüş standartlarına uygun davranılmalıdır.... İster tüm dünya medyasının gözleri önünde, isterse gözden uzak bir çatışmada öldürülmüş olsun tüm kurbanlar adalet hakkına sahiptir. 11 Eylül trajedisine verilecek yanıt, hükümetlerin gerek ABD’de olsun gerek Orta Doğu, Çeçenya ya da Sierra Leone’de, ağır insan hakları ihlallerinden sorumlu olan herkesin cezasız kalmasını sona erdirecek uluslararası bir etkin adalet sistemi kurmalarına neden olabilmelidir.........”

İnsan hakları açısından UAÖ nün bu yaklaşımına katılmamak mümkün değildir. Bugün saldırıların yaşandığı, ülkelerini terk eden yollara düşmüş insanların , yaralanmış çocukların televizyonlarda görüldüğü bugünlerde bu yaklaşımın doğruluğu iyice anlaşılmaktadır.

Burada ABD’nin yapması gereken uluslar arası hukuk kuralları uyarınca, tüm delillerini ortaya koyarak Bin Ladin’in yargılanması için gerekli başvuruda bulunmaktır. Nitekim Afganistan kendisinden bunu istemiş ve tarafsız bir ülkede yargılamayı kabul edeceğini açıklamıştır.

Aslında bu gibi durumlarda uluslar arası hukuk kurallarının yetersizliği de söylenebilir. (Gerçi hukuk kuralları ona uyacak devletler ve insanlar içindir.) ll eylül saldırısı uluslar arası yargı sistemine ihtiyacı açık olarak ortaya koymuştur. Suçun ülkeler arasında işlenebilmesi,suçların ve suçluların uluslararası işbirliği, aynı anda farklı ülkelerde suç işleyebilecek teknolojinin ortaya çıkması, birçok ülkeyi aynı anda etkileyebilecek çapta eylemlerin yapılabilmesi ihtimali, uluslar arası bir mahkeme ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Nitekim Uluslar arası Ceza Mahkemesi bu amaçla kurulmaya çalışılmaktadır.

ABD başta olmak üzere Türkiye ve diğer ülkeler, Uluslar arası Ceza mahkemesinin yargı yetkisini tanıyarak 11 eylül gibi suçların işlenmesini adalet içinde önlemeye çalışmalıdırlar. Terörle mücadele adalet içinde yapıldığında bir anlam ifade eder. Aksi halde devlet terörüne dönüşerek, terörü besleme, devam ettirme hatta büyütme işlevi görecektir.

Türkiye’nin ABD müttefiki olarak Afganistan’a asker gönderme kararına karşılık, ve asker göndermeyi ‘çıkar’ hesabıyla görenlere, 1921 yılında yapılmış Türkiye Afganistan dostluk antlaşmasından şu cümleyi alıntılamak istiyorum.

“.....Yüce Türkiye devleti ve Afganistan içtenlikle birbirine bağlı, bir umud ve kutsal amaçla gönülleri dolu olarak, bu devletlerden birinin mutluluk ve felaketinin, ötekinin mutluluk ve felaketine neden olacağı kanısı ve inancıyla........bir vücudun parçası gibi taraflardan birine gelecek sıkıntı ve dertten öteki tarafın etkilenip üzüntü duymasını doğal sayan bu iki kardeş devlet ve ulus........” Bu dostluk antlaşmasının tarihte kalmaması hepimizin dileği olmalıdır.

*Serdar Arsevene samimi teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

Hacı Ali Özhan

16 ekim 2001 tarihli akit gazetesinde yayımlanmıştır.

   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com         ana sayfa / main page