hacıalinin insan hakları sayfası                                            güzel insan akın birdal için

 ÖRGÜTLENMEYE EK YASAKLAR

 hacı ali özhan

Düşünce suçları diye bilenen ve yogun uygulanan kanun maddelerinin başında TCK. m.l58, l59, 169,312/2 ve TMK m.8 gelmektedir. Bu maddelerden mahkumiyet halinde, hapis cezası çekildikten sonra bazı yasaklayıcı hükümlerle cezalandırma devam etmektedir. Örneğin, Dernekler kanununa ve Vakıflar kanununa göre, bu maddelerden mahkum olanlar dernek veya vakıf kuramayacakları gibi üyede olamayacaklardır. Üye iseler üyelikten çıkarılmaları zorunludur.

Yine siyasi yasaklar diye bilinen hükümlerde, Siyasi Partiler kanunu (m.ll), Milletvekili seçimi kanunu (m.11) Mahalli idareler kanunu(m.9) ile dernekler kanunu (m.4 ) ve Vakıf mevzuatında da bulunmaktadır. Buna göre yukarıdaki maddelerden mahkum olanlar hapis cezalarını çektikten sonra,dernek üyeliği veya siyasi partilere üye olamayacakları, üyeler ise çıkarılmaları gerekmektedir. Nitekim Murat Bozlak, Doğu Perinçek bu nedenle partilerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Yine Belediye Başkan adayı, meclis üyeliğine aday olamadıkları gibi seçilmişlerse görevlerine son verilmektedir. Recep Tayyip Erdoğan bu nedenle görevinden uzaklaştırılmıştır. Dernek üyesi olunamayacağından, Akın Birdal İHD genel başkanlığından ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Milletvekili adayı olamayacaklarından, olduklarında da Yüksek Seçim Kurulunca adaylık başvuruları reddedilmektedir.

Kısaca feri cezalar olarak nitelenen yasaklayıcı hükümler nedeniyle, hapis cezaları çekildikten sonra da mahkumiyet hükmü nedeniyle örgütlenme özgürlüğü ve seçilme hakları ellerinden alınmaktadır.

Yukarıdaki maddeler de belirtilen örgütlenme ve siyasi yasaklayıcı hükümlerin tamamının kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Bir eylem suç olarak görülebilir ancak eylemle hiçbir ilgisi olmadığı halde dernek üyesi, vakıf üyesi, siyasi parti üyesi olamamak veya belediye başkanı, milletvekili olamamak gibi yasaklayıcı hükümlerle kişilerin cezalandırılması, hiçbir yönden haklı gerekçelendirilemez. Örneğin hapis cezasını çektikten sonra, Hasan Celal Güzel’ in, Akın Birdal’ ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fikret Başkaya’ nın, Eşber Yagmurdereli’ nin, Nazlı Ilıcak’ ın yasaklanması toplumsal fayda adına savunulabilir mi?

Ancak, mahkumiyet cezasının türü ile ilgili hakların sınırlanması makul görülebilir. Örneğin ekonomik suçtan mahkum olmuş bir kişinin bu suç türüyle ilgili konulardaki dernek veya vakıf üyesi olamaması , Adam öldürme suçundan mahkum olmuş bir kişinin, insan hakları konusundaki derneklere üye olamaması, hırsızlık, rüşvet gibi suçlardan mahkum olanların kamusal makamlara seçilme hakkı olamaması gibi yasaklar, yasağın amacı ve kamu düzenini sağlamak adına normal görülebilir.

İstisnai yasaklayıcı bu kurallarında, mutlaka bir süreye bağlanması ihtiyacı vardır. Bir mahkuma bütün yaşamı boyunca yasak getirmek, birçok yönden isabetli değildir. Yaşamının bir kesitinde suç işlemiş kişiye, değişmeyeceğini düşünerek, sürekli mahkum işlemi yapmak hukuk felsefesi ve sosyolojik olarak yerinde görülemez. Örneğin partisinin kapatılmasına neden olan kişiye bir süre parti üyeliğini yasaklamak yerindedir, ancak ömür boyu parti üyeliğini yasaklamak vicdanlı bir yasaklama değildir. Nitekim anayasa ve kanunlarımız bunu 5 yıl ile isabetli olarak sınırlı görmüştür. Kısaca örgütlenme yasaklamaları ancak suç türüyle ilgili ve mutlaka bir süre için konulmalıdır.

Bu maddelerin sonuçlarından olan yukarıdaki maddeler nedeniyle yakınmalar yapılmaktadır. Yani hapis cezası çekildikten sonra yaşanan ek yasaklılık ve örgütlenme hakkının ihlali nedeniyle mağduriyetin devam etmesi, asıl yakınma nedenidir. 159, 312/2, 8 ve 158, 169 gibi ceza maddelerinde hiçbir değişiklik yapılmasa dahi ki, kanımca bu maddelerin tamamı gereksizdir ve kaldırılmalıdır, bunların feri cezaları olan yukarıdaki kanun maddeleri kaldırıldığında, yakınmaların önemli bir kısmı giderilmiş olunacaktır.

Hükümet düşünce özgürlüğünü sağlamak istiyorsa; siyasi partiler, dernek, vakıf, milletvekili kanunlarındaki yasakları kaldırması ve ancak istisnai olarak suç türüyle ilgili ve belirli bir süre yasaklamalar getirmelidir. 1999 yılında siyasi partiler kanununda yapılan ve 6 aylık hapis cezası alanların (TCK. M 536- eğitim kurumlarında duvarlara afiş asmak v.b. suçlar) siyasi parti üyesi olamayacakları yasağını kaldırdığı gibi, örgütlenme ve siyaset hakkının önündeki yasaklayıcı kuralları kaldırır.

Hacı Ali Özhan
   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com         ana sayfa / main page