Anayasa Mahkemesin de ihtiyati tedbir kararı verilip verilemeyeceği hakkında bir değerlendirme

Zaman gazetesi-6/2/1999

HADEP’ E SEÇİM TEDBİRİ

KAPATMA DAVASI JET HIZIYLA İLERLİYOR. VURAL SAVAŞ’ IN HADEP’ İN SEÇİMLERE GİRMEMESİ İÇİN İHTİYADİ TEDBİR TALEBİNDE BULUNABİLEÇEĞİ İLERİ SÜRÜLDÜ.

............Hatırlanacağı üzere Başsavcı Savaş, Refah partisi kapatılması davasının son dönemlerinde partiye yapılan hazine yardımının engellenmesi için ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ve YÜKSEK Mahkemede Savaş’ ın bu talebini oybirliği ile kabul etmişti. Refah Partisi hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı bir ilk olarak yargı tarihine geçmişti. HADEP hakkında verilecek böyle bir karar da ilk olarak yargı tarihinde yerini alacak.

Refah Partisinin kapatılması davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götüren avukat Hacı Ali Özhan’ ın bu konudaki görüşü şöyle: “Başsavcının böyle bir talepte bulunmasına bir engel yok. Hedef partinin kapatılması olduğu için partinin seçimlere girmesi de engellenmek istenebilir. Anayasa mahkemesi bu talebi kabul ettiği takdirde bu karar bir ara karar niteliğinde olur ve ihsas-ı rey sayılmaz. Yüksek Mahkeme yargılama sonucunda bu ara karara rağmen kapatma kararı da verebilir veya talebi ret de edebilir. Bu tamamen mahkemenin takdirindeki bir iş.”

 Not: Anayasa Mahkemesine yapılan, HADEP’ in 18 nisan 1999 tarihli genel milletvekili seçimlerine girmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin Başsavcılık talebi, Mahkemece reddedilmiştir.

Demokrasilerde hiçbir siyasal partinin kapatılmaması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle HADEP davasının da red edilmesini isterim. Ayrıca hukuken de, HADEP ‘ in kapatılması isteminin reddedileceğine inanıyorum. Ancak Anayasa Mahkemesinin tedbir kararı verip veremeyeceği gibi hukuki bir konunun, hukuk içinde tartışılması gerekir. Bu konudaki görüşümün gerekçesini kısaca söylemem gerekirse, kapatma gibi bir müeyyide verme yetkisi olan mahkemenin bunun daha hafifi olan ağırlıktaki bir cezayı da verme yetkisinin olacağı yönündedir.

Anayasa Mahkemesi aynı tartışmayı ‘yürütmeyi durdurma’ yetkisinin olup olmadığında da yapmış, uzun yıllar yürütmenin durdurulması yetkisini kendisinde görmeyen Mahkeme, son yıllarda bu görüşünden vazgeçerek çok sayıdaki davada yürütmeyi durdurmaya karar vermiştir. Her iki konunun da özelliği, niteliği aynı dır. Bu konu hukuken tartışmaya muhtaç tır.

Hacı Ali Özhan

hacialiozhan@mynet.com