Hacialinin websitesi
DEMOKRASİLERDE SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI
Hacı Ali Özhan
17 ekim 1997 tarihli Cuma dergisi ile Hukuk Dünyası dergisinin ekim sayısında yayımlanmıştır.
1961 Anayasasının 56. maddesinde "siyasi partiler ister iktidarda, ister muhalefette olsunlar demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır” hükmü gerekçesinde de muhalefetin farklı muameleye tabi tutulduğuna hatta yok edilmek istendiğine şahit olan diğer demokratik memleketlerde de 'anayasaya konulmuştur" demektedir.
1924 Anayasasında siyasi partilerle ilgili hüküm ve siyasi partiler kanunu bulunmadığından Dernekler Kanunu ve Medeni Kanun hükümleri kıyasen uygulanmakta olup Millet Partisi 1954 yılında Sulh Ceza Mahkemesince,Demokrat Parti Asliye Hukuk Mahkemesince kapatılmışlardır.
1961 Anayasasının 57. maddesi siyasi partilerin kapatılması davalarına Anayasa Mahkemesince, bakılacağım ve gerekçesinde de ."siyasi partilerin bir sulh hukuk, mahkemesi tarafından değil, devlet hayatında en önemli kararlan vermeye yetkili olan en. yüksek mahkeme tarafından kapatılabilmesi, .onların arz ettiği önemin tabii neticesidir" diyerek isabetli bir düzenleme yapmıştır.
1982 Anayasa' sının 68. maddesi ve gerekçesinde-" siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olduğu yeniden vurgulanmış ancak ister muhalefette ister iktidarda olsunlar deyimine ihtiyaç duyulmamıştır. Demokraside partiler demokrasi kuralları içerisinde muhalefet ve iktidar partisi rolünü oynarlar” diyerek vazgeçilmezlik unsuru önemle belirtilmiştir.
Anayasa' nın siyasi parti yasakları yanında 69/son. maddesinde siyasi partilerin kapatılmaları yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir" amir hükmüne rağmen 1983 tarihli 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununda (SPK) anayasa dışı, Örneğin aralıksız iki dönem seçimlere katılmamak, üniforma giymek ve güvenlik güçlerinin görevlerini üstlenmek, kesin hesap, bütçe mali denetim yasağı, olağan kongrenin yapılmaması, birden fazla partiye üye olunması, genel merkez adresinin belirlenmemesi, zorunlu defterlerin tutulmaması, görevden el çektirilmiş organlar yerine 45 günde seçim yapılmaması, disiplin kurulunun .görevlerinin ayrıntılı düzenlenmemesi, vb. yasaklamalar kaynağını. anayasadan almayan hatta anayasaya aykırılığı ciddi, olarak iddia edilebilen SPK' nunda ki bu yasaklamalardan dolayı siyasi partiler kapatılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, anayasanın geçici 15. maddesini sürekli ve geniş yorumlamasıyle anayasaya aykırılığı iddia edilemeyen 12 Eylül mevzuatından olması nedeniyle, SPK' nun anayasaya aykırılığı ciddi görülse veya ciddiye alsa bile inceleme konusu yapmadan reddetmektedir.
Anayasa Mahkemesince ilk kapatılan siyasi parti 1968 yılında İsçi ve Çiftçi Partisi olup, 1971 yılında Milli Nizam Partisi, . Türkiye İleri Ülkü Partisi, Türkiye İşçi Partisi, 1972 yılında Büyük Anadolu Partisi, 1980 yılında da Türkiye Emekçi Partisi kapatılmıştır.
1981 yılında 2533 sayılı kanunla bütün siyasi partiler feshedilmişlerdir. 1983 yılından bu yana 93 adet siyasi parti kurulmuş bunlardan 14 adet siyasi parti (tarih sırasına göre) Huzur P., Türkiye Birleşik Komünist P., CHP, Sosyalist P, HEP, ÖZDEP, Sosyalist Türkiye P, DEP, Demokrat P, Sosyalist. Birlik P, Demokrasi ve Değişim P, Emek P, Diriliş P., Anayasa Mahkemesi'nce kapatma kararı verilmiş, 9 adet siyasi parti hakkında (tarih sırasına göre) Muhafazakar .P. Yeni Düzen P, DYP, Büyük Anadolu P, Halk P, Sosyalist P, Bayrak P, MÇP, Demokratik barış hareketine açılmış kapatma istemli dâvalar reddedilmiştir.
Yine 5 adet siyasi parti hakkın da (tarih sırasına göre Yüce Görev P, Bizim P, Fazilet P,-Yeni Düzen P,. Büyük Anadolu P.) hukuki varlıklarının sona ermesi tesbit kararı verilmiştir.
Bugün 33 siyasi parti faaliyetini sürdürmekte olup, halen Anayasa Mahkemesi' nde, Refah P, Demokratik Kitle P, hakkında açılmış bulunan kapatılma istemli dâvalar devam etmektedir. Siyasi partiler, milli iradenin oluşumunda, egemenliğin temsili ve demokrasinin işlemesinde zorunlu bir organizasyon olup demokrasinin varlığıyla özdeş adeta demokrasiyi var eden kurumlardır.
Anayasamızda güzel bir şekilde ifade edilen vazgeçilmez unsur olan siyasi partiler, mevzuatımızdaki yasaklayıcı hükümler ve uygulamada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ve Anayasa. Mahkemesinin yasaklamaları geniş ve siyasi >parti aleyhine yorumlar ile kapatma kararı vermektedir.Vazgeçilmez unsurdan vazgeçildiği görülmektedir.
Anayasa' nın geçici 15. maddesi geçicilik özelliği, amacı ve geçiş dönemi ile sınırlı uygulanmaması, 12 Eylül ara döneminde, çıkarılan 670 adet kanun, 90 adet KHK, 76 adet MGK kararından oluşan 12 Eylül mevzuatının anayasaya aykırılığının ileri sürülmemesi sonucunu doğurmaktadır. Bu yorum ve uygulama ile 12 Eylül mevzuatı adeta anayasa gücüne yaklaşmakta anayasadan farklı hükümleri ile çift başlı anayasa görünümü vermekte, anayasanın üstünlüğünü tartışır hale getirmektedir.
Anayasa Mahkemesinin geçici 15. maddenin sürekli yorumundan vazgeçmesi veya hukuk tekniği açısından yasaları iptal etmemekle beraber “ihmal yöntemi” ile uygulama dışı bırakabilmelidir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, kapatma hükümleri, dar ve kesin hallerde uygulanmalı, uyarı ve ihtar davası kuruluş ve faaliyet döneminde tüzük ve programın; aykırılığı hallerinde de uygulanması, günümüz koşulları ve demokrasiye daha uygun düşecektir. Siyasi partilerin kapatılması davasının açılmasının bile önemli etkileri nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı "mümkün oldukça' titiz olup, lehe ve aleyhe bütün delilleri toplayıp "gerçeğe ulaştıktan "sonra dâva açmalıdır.
Yalnızca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına özgü bu yetkinin, Başsavcılıkça takdirinde isabetsizlik halinde veya kötüye kullanımı olasılığına karşın, SPK' da düzenlenen ve uygulamasına rastlanılmayan "Siyasi partilerle ilgili yasakları inceleme kurulu"nda dâva açma kararına onay aldıktan sonra iddianame tanzim edilmesi bir çözüm olarak önerilebîlir kanısındayım.
Demokrasilerde siyasi partilerin kapatılıp kapatılamayacağı tartışması çok boyutlu siyasal, felsefi, hukuki bir konu olmakla beraber; tarafsız, objektif, bilimsel açıdan naçizane görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Hiçbir yasağın gerçek anlamda ' çözüm olmadığı, ançak göreceli olabileceği siyasi partileri kapatarak fikir gerçeğinin yok edilemediği yaşadığımız gerçeklerden açıkça anlaşılmaktadır.
Bir siyasi partinin eleştiri ve yorumlan ile sisteme zenginlik verdiği bir gerçek olup seçmenlerce oy verilmeyerek cezalandırmanın dışında bir müeyyidenin demokrasi ile ne kadar bağdaşaçağı ciddi bir tartışma konusudur.
Siyasi partilerin kapatılmaları özelliği ve rolü gereği yargısal değil yürütme kuvvetiyle ilgilidir. Bu nedenle siyasi partiyi yargılayan millet adına Anayasa Mahkemesi olmamalı, bizzat Millet olmalıdır.
Anayasa çerçevesinde düşünmeye zorlamak zaten mümkün olmadığı gibi anayasanın değişebileceği ilkesine da aykırıdır.
Anayasa' nın herhangi bir hükmüne aykırılık ile siyasi parti yasaklarına aykırılık birbirinden ayrılmalı, bir siyasi parti anayasa dışı bir talebi hatta anayasaya aykırı bir talebi de savunabilmelidir. Kanunlarda belirtilmemiş bir hakkı, yanlış sanılanları savunma hakkı olmalı ve doğruya halk karar vermelidir. Özgürlükler sınırlanabilir. Sınırlandırmanın sınırlanması konusu çok önemli ve can alıcıdır. Siyasi partinin temel yaşam hakkını yok eden kapatma kararı bizzat hakkın kendisini yok etmektedir. Bu nedenle sınırlanamaz özgürlük, siyasi partilerimize tanınmalı ve demokrasinin havası, suyu gibi özdeşi olan bu kurumlar istisnasız, mutlak anlamda kapatılmamalıdır.
Anayasa Mahkemesince, anayasanın bütünü, asıl amacı, hukukun genel ilkeleri, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi belgeleri, hakkaniyet ğereği anayasanın başlangıcındaki "...dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma yönünde.." amaçlara uygun yorumlar yapılabilmelidir. Kapatılan her siyasi parti ile demokrasiden biraz daha vazgeçilmiş olunacaktır. Siyasi partilerin vazgeçilmezliğinden vazgeçmeyelim.
Hacı ali özhan
hacialiozhan@hotmail.com hacialiozhan@mynet.com17 ekim
cuma dergisinde ve hukuk dünyası (ekim 1998 sayısı) dergisinde yayımlanmıştır.