HADRA

HADRA

MasjidAnNabawi.gif (36590 bytes)

BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHiM

ESSELATU VESSELAMU ALEYKE YA RESULALLAH

Sabah şafak sökerken bürünürdük yünden abalarımıza
Çökerdik dizlerimizin üzerine
Hiçliğimizle yalvarırdık dostumuza
Uzak gelen akşamlarda,bürünürdük ipek şallarımıza,unuturduk hüzünleri
Saklanırdık akşamın renklerine
Annemizin eteğini tutardıkta, devler kaçardı
Gecenin içine saklardı sırlarımızı
Sönmeyen ocaklarımızda hikmet helvaları karardı.
Beyaz güvercinler uçardı bizim ocaklarımızın üzerinde
Bütün çocuklar gibi bizde ümitlenirdik
Açardık kucaklarımızı, güller dolu sabahlar olurdu
İşte öyle...
Akşamlar, sabahlar...
Ömrün rengarenk olan kah düz, kah dolaşık yollarını yürür giderdik
Ağlardık biz gerçekten gülmek için,
Kulaklarımızı o dosta yönlendirir,
Susardık sırrı bilmek için
Hoş...
Annem demişti bize
"O, sabahların kandilini, akşamların ümitlerini O yakar." demişti
Utanırdık, yüzümüz aynı gökyüzünün pembeliği gibi pembe pembe olur karanlık düşüncelerden
kaçar şafağın aydınlığına sığınırdık
Bir karış toprağımız üzerinde annem değirmen döndürür, durur;
hep isteklerimizi öğütür,99 elekten geçirir, bize macun yapardı.
Öyle bizim çıcukluk yıllarımız
Kader balı ile karıştırır, gözlerimizin içine baka baka bize yedirirdi.
Herkesin annesi öyle yapar zaten
Kader bala döndümü şifa olurdu
Gerçekten susmak anlamaktan gelir
Hikmetli konuşmalar, sönmeyen ocaklardan gelir
Gene gönül ocağına abamız değdi zahir
Buram buram O'nun ocağından yine kokular gelir
Ne güzel yıllar. Çocukluk yıllarım, Ne güzel yıllar.
Toprağın her yönünden can fışkırır sanki
Çocukluk yıllarım
İnsanın çocukluk yılları
Çok zor
Çok zor ama, benim ellerim, annemin ellerinin içinde
Tatlı tatlı o fısıldar bende anlardım
Neden anlatıyorum çocukluk yıllarımı
Nasılsa birgün anlatacağımda ondan
Nasılsa herkes birgün o yıllarını anlatacak
Selam sana, selam Ehline, Ehl-i beytine
Selam abasını, şalını annesinin elinden giyenlere selam