Hans
Mehdiliğini İlan Ediyor
Nihayet Hanscilar artik Iskenderciciler gibi sevinebilirler.
Bu guzel incelemey egore hansda mehdiligini ilan etmek uzere.
Yeni mehdimizde hayirli olsun. Simdi bakalim Hans Mehdisimi
Iskender Mehdisimi Kazanacak. Ilginc
bir yazi bir dostumuzun uyarisi uzerine dikkatimi cekdi.
Hanscilar Mihrcilere karsi bolum 1:
Mehdi
Mustafa Oz
Size
Kıyamet işçilerinden biri olarak Hans Von Aiberg'ten söz
ediyordum.
Ustanın enerji aktarımı Müslüman dünyasına yönelik. Dolaysıyla
onu belirleyen ilk çerçevenin "İslâmî Öğreti" olduğu açık. Buna
tam olarak "İslâmî Öğreti" de denemez; "İslâmî Kriptoloji" yani
"Müslüman dünyasına özgü gizli öğreticilik" demek daha doğru.
İlginçtir, Hans Hadis dendi mi tüyleri diken diken oluyor, Hadis
yani peygamber sözü adına ne varsa o alanı külliyen dehliyor ama
İslâmi Kriptoloji'ye gelince dizlerinin bağı kesiliyor! Yani
İslâmî Kriptoloji, onda daha bir güvenilir görünüyor. Niçin
böyle bir tutum izlediğini yani Hadis yerine İslâmî Kriptolojiye
niçin Kur'an kesinliğinde bağlandığını açıklamalıdır.
Bu
küçük zumlamadan sonra hemen konuya geçmek istiyorum. Demek
istedim ki, Hans'ın kıyamet işçiliği İslâmî Kriptolojiye bağlı,
onunla sınırlanıp belirlenmiş durumda. Bu yüzden İslâmî
Kriptoloji'deki Kıyamet söylemine hemen hemen neredeyse birebir
bağlı.
Küçük işaretler, ortanca işaretler ve büyük işaretler kalıbı
onun için de yüzde yüz geçerli. Bu arada içerik farkı da yok
değil ve asıl konuyu eğlenceli hale getiren de Hans'ça bu
içeriğin farklandırılması.
"82
tane ortanca işaret var" diyor. On da büyük işaret varmış
Hans'a göre, son ortanca işaret, Mehdî'nin gelmesidir. O yüzden
burada Hans'ın Mehdî üzerine söylediklerini ele almak istiyorum.
Hans'ın anlatımında da Mehdî, çok sıkı bir biçimde
Müslümanlaştırılmış olarak yine Müslüman dünyasında,
Müslümanların Müslümanlarla yapacağı bir savaşı temsil ediyor.
Bu konuyu açıklamak üzere Hans, "İsa'nın Yahudi'lerin
hakkından geleceği, bir Allah vaadidir. Ama Hanif ile
Süfyanistin kavgası için, Allah "Size bıraktım." demektedir.
"Bir kavim kendini düzeltmezse Allah da onları düzeltmeyecektir"
âyeti uyarınca bu böyledir. Hatta şu da işarettir, "Azmak
isteyenin azmasına da yardım ederiz." Bu âyete göre, kendini
düzeltmeyen bir kavim için Allah, düzeltmeyeceği gibi, azmasına
da yardım edecektir. İşte Araplar bunun için Kur'an'da yerin
dibine sokuluyor, çıkarılıyor. Allah İsa'ya "Hak olan vaadi
gereği" yardım edecektir. Ama "Mehdî-Süfyani" savaşını bizim
gayretlerimize bırakmış." diyor.
Bu
açıklamadan sonra Hans'ın Mehdî konusunda söylediklerini elden
geldiğince sistemli bir biçimde toparlayabilmek için ilgimizi şu
sorulara yöneltmemiz gerekiyor:
1)
Mehdî'nin Kur'an'daki yeri nedir?
2)
Mehdî İslâm adına ne yapacak? (Mehdî'nin temel işlevi
nedir?)
3)
Mehdî ne zaman gelecek?
Mehdî'nin Kur'an'daki Yeri
Şurası
çok açık; Kuran'da
isim vererek Hızır'dan da Mehdî'den de söz edilmiyor. Bu konuda
Hans, "Zamanda "gelecekten" olanların daha Kur'an indiğinde
doğmadıkları için adları verilmez. Lâkapları vardır. Hızır
gelecekte değil, geçmişte de değil,"dehr" denen bir zamana
alındığından her çağda var oluyor ve böylece onun hiç mi hiç
ismi geçmemesi gerekiyor. Kur'an'da Hızır ismen yok ama tam 111
yerde de bir şekilde var..." diyor.
Mehdî'nin Temel İşlevi
Sıkı sıkıya Müslümanlaştırılmış görünen Mehdî'nin Müslüman
söylemi içindeki temel işlevi, Hanif Müslüman'lığın lideri
olarak Süfyani Müslümanlığı ile savaşmak. Bu konuda Hans, "Mehdî
(Mighty) önce kıyas icmaül ümmet, fıkıhı kaldıracak. Sonra
şeriat ve mezhepleri. Sonra da İslâm'ı kaldırıp yerine Hanif
İslamı koyacak... Bunun böyle olduğunu bir çok "Kıyamet
alametleri kitaplarından" mutlaka duymuşsunuzdur."
diyor ve şunu ekliyor: "Mehdî'nin
birinci ve tek düşmanı (ikincisi yok) Ebu Süfyan Milleti'dir.
Bunlar İbrahim Milleti'nin düşmanıdırlar. İbrahim milleti onları
sevse de onlar bizi sevmezler ve tırnaklarını yerler. Biz din
sahibiyiz, onlar da kin sahibi. Kinlerinden dolayı geberecekler"
diyor.
Böyle bir tanıtımdan sonra ilgimiz ister istemez Hanif
kavramına ve Mehdî'nin arkasına alacağı güçlere yöneliyor.
"Hanif" kavramından ilerleyen sayfalarda yeri geldikçe söz
edeceğiz. Mehdî'nin arkasına alacağı güçlere gelince; onlara "Kara
Sancaklılar" deniyor. Bu konuda Hans şunları söylüyor: "Filistin,
Lübnan, Ürdün, Batı Irak ile Güney Suriye... Bunları münafık
defterine kaydettirecek Mehdî... Suudi, İran ve Pakistan dahil
diğerleri de Süfyani'nin üçte-birlik ordusunu oluşturacak.
Mehdî'nin ordusu sadece batıdaki Müslümanları da katarsak, Orta
Asya'dan ibaret. Oraya eskiden Orta-Asya denmezdi, HORASAN
eyaleti denirdi. Yani, yine YESEVÎ'den çıkacak Karasancaklılar...
Yesevî intikamını (Buharî'den) alacaktır. Buharî, 3 yüz yıl
içinde dört milyar Hafif Müslümanı daha cehenneme odun yapmaya
devam edecektir. Allah'ın gazabı onun üzerindedir. Müslim'in de
elbette. O da iyice saçmalamış."
Eğer
geleceği -ah bir bilseydiniz- Afganistan'ın Karasancaklılar
safina geçecek kadar dosdoğru bir yola girdiğini de görürdünüz.
Karasancaklılar ki, Mehdî'nin süper kuvvetleri... Yenilmekte
olan Mehdî'nin son ümidi. Kafkaslardan, batıdan ve Afganistan'in
kuzeyi dahil Orta Asya'dan oluşan kuvvetlerdir."
Ne
mutlu bizlere ve sizlere, şu bir avuç insana ki, işaretli Rabbin
askerleri, elinde kara sancak tutanlar. Bu sancak asla ve asla
kazanana kadar başka renk olmayacaktir. Kapkara olacaktır. Ta
ki, Süfyanizm bitirilene kadar. Bu sancağa hiç bir renk
vermeyin. Bu sancak kapkara kalacaktır."
"Neden
kara sancak? Niçin koyu yeşil değil? İslâm, barış ve barış
demektir. Böyle bir düşüncenin sembolü ancak beyaz bayrak
olabilirdi fakat Müslüman'ın Müslüman ile kan içmece yapacağı
savaşta Karasancak boşuna değil! Şimdi ana sır şu: Müslüman
Müslüman ile savaşırsa, ikisi de beyaz olamıyor...böyle bir kötü
yazgı, ancak kara bir sancakla ifade edilebilir!"
Peki
Hilâl’li sancak ne olacak? Hans'a göre, "Hilâl artık
bayrağımızda ve klasik İslâm armasında kalacak. Çünkü Ay, Güneş,
yıldız, İbrahim atamızın taptığı üç şirk idi. Bayrakta
kullanılabilir ama, İislâm'ın ana sembolü olamaz! Çünkü bizden
önce Yahudiler Hilâli kullanıyorlardı. Kabbalah ağzına kadar
Hilâl dolu..." diyor.
Mehdî ne zaman gelecek?
Hans,
26 Ağustos 2001 tarihli e-söyleşisinde Hanif Milâdı'nı ilan
ediyor. Bir zaman kırılmasından ya da zelzelesinden söz ediyor
ve 53 yıl kazanıldığını söylüyor. Hanif Miladı için 50 yıl daha
beklenmesi gerekirken, oluşan yeni koşullar nedeniyle, daha
önce, Hanif'liğin ve sırların açığa çıkması için 2050'nin
hesaplanmasına rağmen artık buna gerek kalmadığını söylüyor.
Buna göre, Mehdî'nin gelmesi 26 Ağustos 2001 hesabıyla artık 359
yıl değil, 310 yıldır.
ANA SAYFA
http://www.derki.com/sayfalar13/mehdi.html |