AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRK HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI

                                                                                                                                               DR. TEKİN MEMİŞ*

GİRİŞ

Sigorta işlemlerinin bizzat sigorta şirketleri tarafından yapılması imkansızdır. Bu sebeple sigorta şirketleri bütün dünya uygulamasında sigorta sözleşmelerinin kurulması aşamasını sigorta aracıları ile gerçekleştirirler. Sigorta aracıları, sigorta hizmetlerini halka arz etmekte ve bu arzı en geniş sınırlara ulaştırabilmektedir. Sigorta aracıları, bu işlemlerin yanında sigortalılar için bir çeşit danışmanlık görevini de üstlenmiş durumdadırlar.

Sigorta aracıları, sigorta tellalları ve sigorta acenteleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu aracılar, sigorta işlemlerini arz etmekteki müspet fonksiyonlarını tam olarak ifa edebilmeleri için bir takım şartları da yerine getirmeleri gerekmektedir.  Bu yüzden kanun koyucular sigorta aracıları ile ilgili düzenlemeler getirme ihtiyacını her zaman hissetmişlerdir.

I. KONUNUN SEÇİMİ

Sigorta aracıları ile ilgili Türk hukukunda var olan düzenlemelerin yetersizliği ve karmaşıklığı konunun ele alınması için ilk sebep teşkil etmektedir. Özellikle kanun koyucuların dahi aşağıda inceleneceği gibi kavramları tanımlamada ve ayırt etmede gösterdiği zafiyet konunun seçimi için bir diğer teşvik unsuru olmuştur. Bunun yanında bu çalışmanın yapıldığı zaman zarfı içinde sigorta aracılarından acenteler hakkındaki Yönetmeliğin iptali dolayısıyla bu alanda bir boşluk da bulunmaktadır. Kanun çıktıktan sonra yapılan de lege feranda tekliflerin Türkiye’de ne derece dikkate alındığı ise herkesin malumu bulunmaktadır. İşte bu çalışmanın yapılmasının önemli bir sebebi de  çıkarılacak yönetmeliğe bir yol gösterme ümididir.

II. KONUNNUN ÖNEMİ

A. SİGORTA ARACILARININ FONKSİYON VE ÖNEMİ

Ticaret hayatında aracı denen iş adamı tipi 19. asırda ortaya çıkmıştır. Sanayileşme ve bunun neticesinde seri halinde ve çok miktarda üretim dolayısıyla, büyük müesseseler yeni mal çıkışlarını sağlamak amacıyla yeni teşkilatlar kurmak mecburiyetinde kalmışlardır. Üretilen mal ve hizmetlerin geniş kitlelere ve belli bölgeler içinde devamlı bir şekilde arz edilmesini sağlamak için bağımsız yardımcıların varlığı gerekmiştir. Seyyar tüccar memurları ise bu fonksiyonu eda edememişlerdir. Bu sebeple büyük sınai kuruluşlar aracılarla çalışmaya başlamışlardır[1]. Gerçekten bu anlamda sigorta aracılarının en büyük özelliği olan sigorta sözleşmelerinde araya girme özellikleriyle sigortanın daha geniş çevrelere yayılması sağlanabilmiştir[2].

Sigorta aracıları, her şeyden önce sermaye toplama araçlarıdır. Sigorta aracıları toplanan kolektif tasarrufların büyük kısmının toplayıcısı oldukları gibi, aynı zamanda bu tasarrufların oluşmasında da rol oynarlar. Bu yönüyle sigorta aracılarının ekonomi üzerindeki önemi hiç bir zaman azalmamış, bilakis giderek daha da önem kazanmıştır[3]. Büyük meblağ tutan tasarruflar sigorta şirketlerine bu aracılar tarafından kanalize edilirler. Aracıların ayrıca tasarrufların toplanmasının yanı sıra bir tür vergi toplayıcılığı fonksiyonunu eda ettikleri de görülür. Çünkü toplanan bu sigorta primleri vergilendirilmektedir[4].

Sigorta aracıları, kişileri etkileyerek sigortalanmaya teşvik ederler. Sigorta şirketlerinin kendi elemanları ile halkın bütün kesimlerine ulaşması bir hayli güçtür. Oysa bu işi meslek edinen aracılar halkın her kesimine ulaşmakta ve onları etkileyebilmekte ve sigortaya teşvik edebilmektedirler[5].

Sigorta aracılarının en önemli fonksiyonlarından biri de müşterilerine sigorta konusunda danışmanlık görevi yapmalarıdır[6].

Sigorta aracılarının üstlendikleri bu fonksiyonlar yanında, müşterilerden topladıkları bu meblağları riske atma ihtimalleri de göz ardı edilmemelidir[7].

Sigorta aracılarının sigorta piyasasındaki fonksiyon ve önemleri karşısında Avrupa Birliği hukukunda da konunun özel olarak ele alınması ihtiyacı hissedilmiştir. Bu amaçla sigorta aracıları için kuruluş, hizmet ve yerleşme serbestisi getirilmiş, ancak bu serbesti bir takım şartlara bağlanmıştır. Sigorta aracıları Avrupa Birliği içinde kuruluş, hizmet ve yerleşim serbestisinden faydalanabilmek için bir takım şartları da yerine getirmesi gerekecektir.

Sigorta sektöründe kuruluş serbestisi, bir üye ülkede kurulmuş olan sigorta müessesesinin, diğer üye ülkelerde de yerli şirketlerle aynı şartlar altında çalışabilmesini ifade eder. Hizmet serbestisi ise,  üye devlette faaliyet gösteren sigortacıların diğer üye devlet vatandaşları ile sigorta sözleşmesi yapabilmesi anlamına gelmektedir. Sigorta aracıları için Avrupa Birliğine üye ülkelerde kuruluş ve hizmet serbestisi esası kabul edilmiştir. Buna göre bir üye ülkede faaliyet gösteren sigorta aracıları bu faaliyetlerini ve mesleklerini diğer üye ülkelerinde de gerçekleştirebilecekler hatta şube açabileceklerdir.

Üye devletler, sigorta aracılığına ilişkin yerleşme serbestisinden yararlanmak isteyen kişilere talep halinde yerine getirilmesi gereken şartları bildirmekle yükümlüdürler[8].

Sigorta aracılarının faaliyet serbestisinden yararlanabilmeleri ve şube açabilmeleri, Avrupa Birliği kararlarında bazı şartlara bağlanmıştır. Bunlar genel, ticari ve mesleki yeterlilik, mesleki sorumluluk sigortası yaptırma ve merkezi bir sicile kaydolunmalarıdır.

III. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI VE ELE ALINIŞ BİÇİMİ

Bu çalışmanın amacı, sigorta aracılarını bütün yönleri ile incelemek değildir. Bu çalışma ile sigorta aracılığı için gerekli şartların incelenmesi hedeflenmiştir. Bu sebeple sigorta aracıları ile ilgili bütün konular, özellikle de faaliyet ve hizmet serbestisinin ve şube açabilmenin bütün ayrıntıları ele alınmamıştır. Burada özellikle Avrupa Birliği hukuku açısından Türk hukukunda sigorta aracılarının durumu ele alınmıştır

İnceleme Avrupa Birliği Hukuku ve Türk hukuku bakımından ayrı ayrı ele alınmıştır. Çalışma Avrupa Birliği hukuku ile kıyaslama yapılarak incelenmiştir. Bu sebeple Türk hukukunda sigorta aracıları ile ilgili hukuki düzenlemeler ayrıntıları ile ele alınmamıştır. Birinci bölümde aracı kavramları üzerinde özellikle durulmuştur. Çalışma kısa bir karşılaştırmanın yapıldığı ve Türk hukuku için önerilerin bulunduğu bir bölümle sona erdirilmiştir.

 

1.      BÖLÜM : SİGORTA ARACILARI KAVRAMI

 

I. GENEL OLARAK SİGORTA ARACILARI KAVRAMI

Sigorta aracıları kavramı ile bir sigorta müessesesinin kendi teşkilatı dışında kalan istihsal organları  anlatılmak istenmektedir[9]. Fakat savunulan bir diğer görüşe göre ise, sigorta aracıları kavramı ile anlatılmak istenen akit yapmak yetkisine sahip olmayan ve sadece sigortacı ile sigorta yaptırmak isteyeni bir araya getiren kimselerdir[10]. Savunulan bu görüşe göre, sigorta aracıları içine sadece prodüktörler ve aracı acenteler girecektir. Sözleşme yapmaya yetkili acenteler ise sigorta aracısı sayılmayacaktır[11]. Avrupa Birliği Hukuku’nda ise sigorta aracıları kavramı ile anlatılmak istenen, sigortacının teşkilatı dışında kalan istihsal organlarıdır[12].  Kavram birliğinin sağlanabilmesi amacı ile biz de bundan sonra sigorta aracıları kavramını, sigortacının teşkilatı dışındaki organları anlatmak için kullanacağız.

Türk hukukunda sigorta acenteleri, sigorta prodüktörleri ve sigorta brokerleri sigorta aracıları kavramı içinde mütalaa edilmektedir. Bu sayılan üç sigorta aracısı kavramının Türk hukukunda yerleşmiş olmasına rağmen mahiyet farklarının yeteri kadar ortaya konulamadığı da bir gerçektir. Hiç şüphesiz sigorta aracıları ile ilgili hukuki düzenlemelerin yapılmasından önce sigorta aracıları tiplerinin hukuki mahiyetinin ortaya konulması ve yeterli tanımlara kavuşturulmaları gerekir. Avrupa Birliği hukukunda da bir direktifte sigorta aracıları kavramının netliğe kavuşturulması gerektiği vurgulanmıştır[13].

II. AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI KAVRAMININ TAYİNİ

A. GENEL OLARAK

Avrupa Birliği, üye ülkeler arasında mevzuat uyumunu sağlamak için çalışmalar yapmaktadır. Roma Andlaşması’nın 189. maddesine göre Ortaklık Komisyonu, üye ülkeleri bağlayacak kararlar (direktifler) ile tavsiye mahiyetinde kararlar alma yetkisine sahiptir. Direktiflerin hazırlanmasında Komisyonun ön çalışmaları ile tespit edilen teklifler, Komisyonun Avrupa Parlamentosu ve Asamblesi’nin görüşlerini almasından sonra, metni kesin hale getirilen direktifi kabul ve ısdar ederler. Söz konusu direktiflerde, iç hukuk mevzuatının uyum sağlaması için belirli bir süre de vazedilir[14].

Yapılan bu çalışmalar içinde tabii olarak sigorta hukuku ile ilgili mevzuat uyum çalışmaları da bulunmaktadır. Sigorta hukukunun çeşitli alanlarına ait  Avrupa Birliği kararları arasında sigorta aracıları ile ilgili uyum çalışmaları ve içinde sigorta aracıları ile ilgili vazedilen hükümlerin de bulunduğu kararlar vardır. Bunlar tarih sırasıyla şunlardır: 13 Aralık 1976 tarihli Direktif ( Sigorta acenteleri ve sigorta tellallarının çalışmaları için hizmet serbestisi ve şube kuruluşunun kolaylaştırılması ile ilgili bulunmaktadır)[15], 29 Kasım 1990 tarihli Direktif ( Direk sigorta için idari ve hukuki hükümlerin koordinesi ve serbest hizmet dolaşımının kolaylaştırılması ve de 79/267/EWG direktifinin değiştirilmesi hakkında ikinci direktif)[16], 12 Aralık 1991 tarihli Tavsiye Kararı (Sigorta Aracıları Hakkında Tavsiye Kararı)[17], 3 Ocak 1994 tarihli Uyum Protokolü (Avrupa Ekonomik Topluluğu hakkında Andlaşma için Uyum Protokolü)[18].

B. SİGORTA ARACILARI KAVRAMI

Avrupa Birliği hukukunda tanımlanması yapılan üç tip aracı kavramı görülür. Bunlar, tellal (prodüktör), acente ve tali acente kavramlarıdır. 77/92/AET’nin[19] gerekçe bölümünde sigorta acenteleri ile sigorta prodüktörleri arasında faaliyetlerinin sınırlanması ile ilgili olarak üye ülkeler uygulamasında farklı hükümler bulunması sebebiyle sigorta aracıları kavramının tanımlanması gerektiği vurgulanmıştır[20]. Buna göre sigorta aracıları;

Bir sigorta veya reasürans koruması temin amacı ile sigorta alıcısı ile sigortacı veya seçilen reasürör arasında aracı olarak çalışan ve taraflardan bağımsız olarak hareket eden, sözleşmenin yapılması için hazırlık işlemlerini yapan ve gerekli işlemleri özellikle zarar olaylarında yerine getiren kimseler (77/92/AET, m. 2, b.1/a)[21],

Bir ya da birden fazla sözleşmeyi yapmaya görevlendirilen ve bunları bir ya da birden fazla sigortacı adına ve hesabına veya sadece hesabına arz eden, hazırlayan veya akdeden veya gerekli işlemleri, özellikle zarar olaylarında yerine getiren kimseler (m.2, b. 1/b)[22],

Yukarda tanımlanan aracılar arasına girmeyen, ancak orada belirtilen kimseler hesabına faaliyet gösteren, mükellefiyetler üstlenmeksizin verilen işleri yapan, sigorta sözleşmelerinin örneklerini ve primlerin toplanmasını üstlenen kimselerdir (m.2, b. 1/c)[23],[24].

Üye devletler tarafından direktifin 2. Maddesinin 1. Fıkrasının a ve b bentlerinde yazılı aracılık faaliyetlerinin yapılabilmesi, genel, ticari ve mesleki bilgi ve yeteneğe sahip olmaya bağlanmış olabilir. Bu durumda üye devlet, şu faaliyetleri bir başka üye devlette icra eden kişilerde aranılan niteliklerin varlığını kabul eder:

a.       Bağımsız veya yönetici olarak, kesintisiz dört yıllık faaliyette bulunanlar,

b.       Bir ya da birden fazla sigortacı acentesi veya prodüktörü yanında en az üç yıl çalıştığını ispat edenlerden bağımsız veya yönetici iki yıl çalışanlar,

c.       Söz konusu faaliyetle ilgili önceki bir mesleki eğitimi devlet veya yetkili bir kurum tarafından onaylanan bir diploma ile ispat edenlerden bağımsız veya yönetici mevkiinde bir yıl çalışanlar.

Söz konusu direktifin 5 ve 6. maddelerinde de mesleğe giriş ile ilgili benzeri hükümler bulunmaktadır. Bu hükümlerde öngörülen sürelerin, başvuruda bulunulmadan  önceki 10 yılı geçmeyen bir sürede bitirilmiş olması gerekir (m. 7).

Direktifin 8. maddesinde ise hangi faaliyetlerin 4 ve 5. madde anlamında “yöneticilik” sayılacağı belirtilmektedir. Şartların yerine getirildiği, kişinin vatandaşı olduğu veya faaliyetlerin gösterildiği ülkede yetkili kurumlarca belgelenir ve kabul eden ülkeye sunulan belgelere eklenir. Direktifin 10. maddesi ise sigorta aracılarının güvenilirliğine(sabıka kaydı) ve iflas edilmediğine dair belgeler hakkındadır.

Direktifte sigorta aracılığının yürütüleceği ülke, bu mesleğe kabul için yemin edilmesini veya bir merasimi öngörüyorsa bu takdirde üye devlet bu yemin veya irade açıklamasının metnini kullanmak istemeyen diğer üye devlet vatandaşları için aynı değerde uygun bir fomüleri hazır bulundurmakla mükelleftir.

III. TÜRK HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI KAVRAMI

A. GENEL OLARAK

Türk hukukunda  sigorta aracıları kavramı ile sigorta acenteleri ve sigorta tellalları (prodüktörü)  anlatılır. Bu iki aracı tipi arasında temelde mahiyet farkları olmasına rağmen işlevsel benzerlikleri de vardır. Bu iki aracı kavramına kanun koyucunun prodüktör ile mahiyet farkının ayniyetini gözden kaçırdığı bir aracı kavramı daha eklenmiştir ki, o da broker kavramıdır.

a. Acente Kavramı

Kanunlarda özel olarak sigorta aracılarının tanımlandığı görülür. Sigorta aracılarından acente, hem Türk Ticaret Kanunu m. 116’da genel olarak, hem de Sigorta Murakabe Kanunu’nun 9. maddesinde özel olarak tanımlanmıştır[25].

Türk Ticaret Kanunu m. 116, acenteyi, “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfatı olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimse” olarak tanımlarken; Sigorta Murakabe Kanunu m. 6’da sigorta acentesi, “ her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak, belli bir yer veya bölge içinde daimi bir surette Türkiye’deki sigorta şirketlerinin ruhsatlı bulundukları sigorta dallarındaki sözleşmelere aracılık eden veya bunları yapan gerçek veya tüzel kişiler” olarak tanımlanmıştır.

Kanunlardaki bu tanımlamalara uygun olarak sigorta acenteleri akdi yapan veya aracı acente olarak ikiye ayrılmaktadır. Acentelerle ilgili ayrı alt tanımlamalara rastlamak da mümkündür[26].

 

b.  Prodüktör Kavramı

Sigorta uygulamasında prodüktör olarak kullanılan kavram esasen Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlaması yapılan tellaldan başka bir kavram değildir.

Tellal, Türk Ticaret Kanunu m. 100’de, “taraflardan hiçbirine ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru ve müstahdem yahut acente gibi bir sıfatla bağlı olmaksızın, ücret karşılığında ticari işlere aracılık yapmayı meslek edinen kimse” olarak tanımlanır.

Acente ile müvekkili arasındaki ilişki, daimi bir mahiyet arz eder. Sigorta acentesi özellikle daha çok benzerlik gösterdiği için sigorta tellalı ile karıştırılabilmektedir. Acente ve tellallık sözleşmeleri özel nitelikli vekalet sözleşmeleridir[27]. Fakat sigorta tellalı, sigorta acentesi kavramı içinde mütalaa edilemez. Bu durum, tellalın sigortacı ile sigorta edilen arasında bulunup, akdi hazırlamış olması halinde bile değişmez[28]. Tellal, acentenin aksine sigortacının sınırlamalarına tabi olmayıp, daha ziyade sigortalı namına hareket etmekte ve sigortalının vekili gibi davranmaktadır[29]. Ayrıca acentenin inhisar hakkının bulunması, onu tellaldan ayıran en önemli özelliğidir[30]. Acente ile tellal arasındaki bir diğer farklılık ise, acentenin müvekkiline bir sözleşme ile bağlı olmasına rağmen, tellal de ise böyle bir bağımlılıktan söz edilemeyip,  sadece işinin bir veya bir kaç işlem için aracılık yapmaktan ibaret olmasıdır[31].

Doktrinde savunulan bir görüşe göre, prodüktörlük, tellallığın özel bir türü olarak kabul edilmeli ve prodüktörler de sigorta şirketleri ile daimi bir ilişki içinde bulunmalıdır. Bu görüşe göre, prodüktörü sigorta acentesinden ayıran husus da acentenin inhisar hakkının bulunmasıdır[32]. Fakat burada sigorta prodüktörüne sigorta şirketi ile sürekli ilişki unsurunu ilave ederek onu, meslekten aracılar şeklinde bir tanımlamaya gitmenin sigorta hukukunun ölçülerine uygun olmadığını belirtmek gerekir[33]. Öncelikle Sigorta Murakabe Kanunu 37/3. Maddesinde prodüktörün taraflardan hiç biri ile sürekli ilişki içinde olamayacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca bu görüşün, tellal ve acente ayrımını dayandırdığı inhisar hakkı unsuru olmasa bile, sigorta acentesini prodüktörden ayıran başkaca ölçüler de mevcuttur[34].

TTK. m. 117’de “hususi kanunlardaki hükümler mahfuz kalmak şartı ile bu fasıl hükümleri şunlar hakkında da tatbik olunur” denilmekte ve 2. bendinde ise “ sigorta mukavelelerinin akdi hususunda aracılık edenler” sayılmaktadır. Kanunun bu ifadesi karşısında doktrinde sigorta acentesi ile tellal arasındaki mahiyet farkının kalmadığı ifade edilmekte, bu hükmün, acenteliğin ayırıcı ve kendisine has unsurlarından olan ve şirkete devamlı bağlılık ve işi meslek olarak icra şartı unsurları aranmaksızın sigorta sözleşmelerinde aracılık yapanları acentelik hükümlerine tabi tutmak için konulduğu bildirilmektedir[35]. Öyle bir yorumun tabii neticesi ise, özel hukuk bakımından sigorta acentesi ile sigorta tellalı arsında bir farkın kalmadığını kabuldür. Halbuki Ticaret Kanunu’na ait Hükümet Gerekçesi ve Adalet Komisyonu Raporu’nda bu yorumu destekleyecek bir kayda rastlanamayacağı gibi, Ticaret Kanunu’nun acentelik hükümlerinin kaynağı olan  İtalyan Medeni Kanunu’nda da böyle bir iddiayı destekleyebilecek bir hüküm de bulunmamaktadır. Ayrıca acentelik hükümlerinin sigorta acentelerine uygulanabilmesi, sigortacılığın mahiyeti ile bağdaşma şartına da tabi tutulmuştur [36].

Sigorta Murakabe Kanunu’nun değişiklikten önceki 37. Maddesi hükmü, sigorta acentesi ile prodüktör arasındaki farkları bertaraf eder mahiyette idi[37]. Bu sebeple doktrinde haklı olarak bu hükme binaen sigorta prodüktörünün bir sigorta şirketine devamlı olarak aracılık etmesi gerekçesine dayanarak, sigorta prodüktörünün aracı acente olduğu görüşü ileri sürülmekteydi[38] Fakat şu anda yürürlükte bulunan Murakabe Kanunu’nun (539 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilmiş şekli) 37. maddesinin  3. fıkrasında prodüktörün, “sigorta ettiren ve sigortacıya bağlı olmaksızın” çalışacağı açıkça belirtilmiş, acente ve prodüktör arasındaki farklar Murakabe Kanunu açısından ortaya konulmuştur.

c. Broker

Sigorta Murakabe Kanunu’nun 37. Maddesi sigorta aracılarına bir yenisini ilave etmiştir: “Broker”. Brokerin tanımı “ Sigorta sözleşmelerinde sigortalıyı temsil ederek ve sigorta şirketinin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak, tehlikelerin sigorta edilmesi için sigorta sözleşmesi yapmak isteyenlerle sigorta şirketlerini bir araya getiren, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki gerekli hazırlık çalışmalarını yapan ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında özellikle tazminatın ödenmesinde yardımcı olan gerçek ve tüzel kişiler” olarak verilmiştir[39]. Halbuki aynı Kanunun aynı maddesinde prodüktör ise “ sigorta ettiren ve sigortacıya  bağlı olmaksızın çeşitli sigorta dallarında sigorta olmak isteyenlere bilgi vererek sigorta sözleşmesinin şartlarını müzakere ve tehlikenin konusu ve özelliklerine göre sigorta teklifnamesini hazırlamada yardımcı olan ve çalışmalarının karşılığında komisyon alan gerçek ve tüzel kişiler” olarak tanımlanmıştır.

Aynı madde içinde iki farklı sigorta aracısı tipi tanımlanmak istenmiş ise de, bu tanımlar incelendiğinde kanunun saydığı bu aracı tipleri arasında herhangi bir hukuki mahiyet farkının bulunmadığı görülecektir. Esasen prodüktörden farklı bir mahiyeti olmayan brokerin ayrı bir tanımla verilmesi, üstüne üstelik brokerler için ayrı yönetmelikler ihdas edilmesi[40] bir yönüyle konunun ele alınışındaki dikkatsizliği göstermektedir [41].

Türk Ticaret Kanunu ve Sigorta Murakabe Kanunu’nda bulunan tanımlar incelendiğinde sigorta aracılarının net olarak ortaya konulamadığı, mahiyetlerinin yeterli olarak açıklanamadığı görülmektedir. Burada akademik çevrede olmasa bile bir kavram karmaşasının olduğu ve bu karmaşanın yargı kararlarına yansımış olduğu da belirtilmelidir.

B. TÜRK HUKUKUNDA ARACI KAVRAMLARININ ETİMOLOJİK AÇIDAN TAHLİLİ

Türk hukukunda sigorta aracıları kavramı içinde acente, prodüktör ve broker kullanılmaktadır. Bunlardan etimolojik bakımdan acente kavramının  yerinde kullanıldığı belirtilmelidir. Gerçekten de sigorta acentesinin tanımının verildiği Murakabe Kanunu m. 9’da acente kavramı, doğru bir şekilde tayin edilmiştir.

Prodüktör kavramı ise Fransızca kökenli bir kelime olup sigorta istihsali ile ilgili bütün kişileri anlatmaktadır. Yani acente (agent), tellal (courtier), istihsal görevlisi (démarcheur), memur (employé) ve vekil (mandataire)leri anlatmak için prodüktör kavramı kullanılır[42]. Fransız hukukunda sigorta tellalını anlatmak için kullanılan kavram ise “courtier d’assurance”dir.  Türk hukukunda kullanılan sigorta prodüktörü kavramı Fransız dilinde kullanılan anlamından kaydırılmış ve hukuki mahiyeti itibariyle sigorta tellalına dönüştürülmüştür. Halbuki Türk hukuk dilinde bu kavram yerleşmiş bir kavram olan “tellal” kavramı ile karşılanabilirdi. Kaldı ki, “sigorta tellalı” kavramı sigorta istihsali ile ilgili kişilerden sadece bir kısmını ifade etmesi ve de bu kavram kapsamına giren kimselerin hukuki durumlarını açıklaması itibariyle daha isabetlidir[43].

Broker kavramı ise İngilizce bir kavramdır ve İngiliz hukukunda tellal kavramını karşılamaktadır. Bu hukuk sisteminde sigorta tellalı kavramını ifade etmek için kullanılan kavram ise “insurance broker”dir[44]. Sigorta Murakabe Kanunu m. 37 ile Türk hukukuna broker kavramı ithal edilmiştir. Fakat sigorta prodüktörü ile aynı hukuki mahiyette olan bu kavramın ve suni bir ayrımın herhangi bir faydası bulunmamaktadır ki; bu aracı tipi de sigorta tellalı kavramı ile karşılanabilirdi.

C. KANUN YAPMA TEKNİĞİ BAKIMINDAN SİGORTA ARACILARININ İHDASININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Sigorta aracılarından acente kavramı, diğer özel hukuk mevzuatında tanımlanmasına rağmen Sigorta Murakabe Kanunu’nda tekrarlanmıştır.  Sigorta prodüktörü ve sigorta brokeri ise Sigorta Murakabe Kanunu’nda ihdas edilmiştir.

Sigorta murakabesi ile ilgili bir kanun içinde ticaret hukukunun temel kavramlarından olan acente ile tellal kavramlarının yeniden tanımlanması ve üstelik suni ayrımlar getirilmesi kanun yapma tekniğine aykırıdır. Aracı kavramlarının  bu konuyu düzenleyen özel hukuk kanunlarına bırakılması ve Sigorta Murakabe Kanunu’nda sadece bunların denetimi ile ilgili düzenlemelerin getirilmesi daha uygun olurdu[45].

2. BÖLÜM: SİGORTA ARACILARI İLE İLGİLİ HUKUKİ DÜZENLEMELER

I. GENEL OLARAK

Kanun koyucular sigorta aracılarının üstlendikleri fonksiyonlar yanında taşıdıkları riskleri de engelleyebilmek ve sigorta sektörünü güvence altına alabilmek için sigorta aracıları ile ilgili bir takım düzenlemeler getirmiş, onları murakabeye tabi tutmuş, onlarla ilgili düzenlemeler yapma ihtiyacı hissetmişlerdir. Aracılarla ilgili bu düzenlemeler, en başta ve genellikle onların mesleki yeterlilikleri ile ilgilidir. Bu düzenlemelerde ayrıca sigorta aracılarının merkezi sicile kaydolmaları ve mesleki sorumluluk sigortası yaptırma zorunlulukları gibi hususlarda belirtilmektedir.

Avrupa Birliği de, 12. 12. 1991 tarihli tavsiye kararında konuyu şu gerekçelerle düzenleme ihtiyacı duymuştur:   Sigorta aracıları, üye ülkelerde sigorta piyasasında önemli roller oynamaktadır. Ortak pazarın kuruluşu çerçevesinde hizmet dolaşımının serbestisi sonucu olarak sigorta arz ve talepleri gittikçe daha da artmaktadır. Sigorta aracılarının mesleki yeterlilikleri, sigorta ve potansiyel sigortalıların korunması için önemli bir unsurdur. Bütün üye ülkelerde sigorta aracılığı faaliyetine kabul için genel, ticari ve uzmanlık bilgi ve becerisi aranmamaktadır. Bu bilgiler, temelde bütün sigorta aracıları için istenilmeye değer bilgilerdir. Kuvvetli bir uyumun sağlanabilmesi için bu yönde tedbirlerin alınması zaruridir.

Aracılara ilişkin karşılıklı olarak kabul edilen diplomaların veya düzenlemelerin bulunmayışı sebebiyle 77/92/AET’de, sigorta acenteleri ve sigorta prodüktörlerinin faaliyetleri için serbest hizmet dolaşımı ve şube açabilmelerini kolaylaştırmak için geçiş mahiyetinde tedbirler öngörülmüştür.

Üye devletler, AET-Andlaşmasına uygun olarak meslek organizasyonları ile, sigortalı ve potansiyel sigorta alıcılarının, sayılan aracılar tarafından yeterli şekilde bilgilendirilmesini garantileyen genel, mesleki ve ticari bilgilerinin tespitinin yapılabilmesini mümkün kılacaklardır. Bu anlaşmaya göre, sigorta aracıları, duruma göre rekabet serbestisi ve güvenilirlik ve de mesleki sorumluluk sigortası bakımından mesleki gerekleri de yerine getirmeleri gerekir. Ayrıca ortaklık hükümleri ile uyum içinde sigorta sözleşmelerini icra eden ve müşterilerin paralarını toplayan acenteler için finansiyel verimlilik bakımından gerekenler de yapılmalıdır.

Anlaşmaya göre, sigorta acenteleri, sigorta tellallarından bağımsız olarak net bir şekilde tanımlanmalıdır. Yetkili sigorta aracıları üye ülkeler içinde bir sicile kaydolunmalıdır. Bu sicile kayıt, sigorta aracılarının mesleğe kabulü ve icrası için şart koşulmalıdır. Şayet merkezi bir sicil mevcutsa, bağımlı ve bağımsız sigorta aracıları arasında ayrım yapılmalıdır.

Üye ülkelerin işbirliğini geliştirebilmeleri için etkili bir tarzda uygun düzenlemeleri yapmaları gerekir. Bu hususta üye devletlerin, kendi ülkelerinde şube açan sigorta aracıları için bu tavsiye kararında belirlenen hükümlere uygun olarak mesleki gerekleri ve sicile kayıt görevini sağlamaları tavsiye edilmektedir[46].

II. AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER

Sigorta aracılarından acente ve prodüktörler için aranacak şartlar genel olarak üye ülkelere göre farklı düzenlemelere tabi tutulmaktadır. Bu farklı düzenlemelere bir yeknesaklık kazandırılmak istenmiştir. Bu amaçla sigorta aracıları ile ilgili genel yeterlilik esasları getirilmeye çalışılmıştır.

Sigorta aracılarının Avrupa Birliğine üye ülkelerde faaliyete başlayabilmeleri ve hizmet serbestisi için sıralanan bazı mesleki gerekleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu mesleki gerekler Avrupa Birliği hukukunda genel olarak sıralanmıştır. Acente, prodüktör ve alt acente olarak bir ayrım ve bu ayrıma göre özel şartlar konulması yoluna gidilmemiştir. 92/48/AET tavsiye kararı ile sigorta aracıları için üye ülkelerden şu temel noktalarda düzenlemeler getirilmesi istenmiştir  (Her ne kadar bu karar, Avrupa Birliği’nin bir tavsiye kararı da olsa ve de tavsiye metninde bağlayıcı olmadığı vurgulansa da üye ülkelerin kanun koyucuları üzerinde önemli ölçüde baskı gücüne sahip olduğu belirtilmelidir[47] ):

1. Sigorta aracıları, genel, ticari ve mesleki bilgi ve kabiliyetlere sahip olmalıdır. Üye ülkeler, 77/92/AET m. 2’de zikredilen her aracı çeşidi için gerekli bilgi ve kabiliyet seviyesini tespit etmelidirler. Tespit edilen bu bilgi ve kabiliyet seviyeleri üye ülkeler tarafından onaylanacaktır. Bu bilgi ve becerilerin seviyesi ve bunların stajları (uygulamaları) üye devletlerin kabul edilmiş mesleki organizasyonları tarafından ya da sigorta girişimcileri tarafından da tespit edilebilir ve düzenlenebilir (92/48/AET m. 4, b.2).

2. Sigorta aracıları, kendi faaliyetleri için mesleki sorumluluk sigortası yaptırmalı veya başka eşdeğerde bir garanti sunmalıdırlar (92/48/AET m. 4, b.3).

3. Sigorta aracıları, iyi bir şöhrete de sahip olmalıdırlar ve de iflas etmemiş olmalıdırlar (92/48/AET m. 4, b.4). Ayrıca 77/92/AET m.2. b.1-a anlamındaki sigorta aracılarından, yani prodüktörlerden finansiyel yeterliliklerini ispat etmeleri istenebilir. Bu yeterliliğin kapsam ve çeşidini tayin hakkı üye ülkelere aittir (92/48/AET m. 4, b.5).

4. Ayrıca üye ülkelerin sicil zorunluluğu da bu tavsiye kararının 5. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

“1. (bu tavsiye kararının) 4. maddesinin  2-5. bentlerindeki mesleki şartları sağlayan sigorta aracıları faaliyet gösterdikleri üye ülkelerde bir sicile kaydolmalıdırlar. Sigorta aracılığı faaliyetine sadece sicile kayıtlı kişiler kabul edilebilir ve bunlar tarafından aracılık faaliyetleri icra edilebilir.

2. Üye her ülke 1. bentte zikredilen sicilin yönetimi için yetkili bir merci tayin edecektir. Bir üye devlette kabul edilmiş bir mesleki organizasyon bu sicilin yönetimi ile görevlendirilebilir. Ayrıca m.4, bent 2 son cümle, yani sigorta aracılarının mesleki bilgi ve becerilerini ölçmeye sigorta girişimcileri yetkili ise bu takdirde bu sicili sigorta girişimcileri de yönetebilirler.

3. Şayet merkezi bir sicil varsa bu takdirde bağımlı ve bağımsız sigorta aracıları arasında bir ayrıma gidilmelidir.

4. Sigorta aracıları sicile kayıtlarını ispatlamalıdırlar”.

Tavsiye kararının 6. maddesi de üye ülkelerin bir sicile kayıtlı olmadan sigorta aracılığı faaliyetini icra eden kişilere uygun cezai yaptırımlar ve önlemler almasını öngörmektedir. Ayrıca bu maddede tavsiye kararının 4. maddesinin 3-5. bentlerindeki gerekleri artık kaybedenleri sicilden silme imkanına da sahiptirler.

III. TÜRK HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER

Türk hukukunda sigorta aracıları ile ilgili düzenlemeler kısmen Türk Ticaret Kanunu, kısmen Sigorta Murakabe Kanunu’nda bulunmaktadır. Sigorta Prodüktörleri Yönetmeliği, Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği’nde de sigorta aracıları ile ilgili doğrudan hükümler bulunmaktadır.

A.      SİGORTA ARACILARININ TABİ OLACAĞI HÜKÜMLER

 

Sigorta aracıları hakkında Türk hukukunda durum oldukça karışıktır. Öncelikle Kanunlar arasında düzenleme çelişkileri mevcuttur. Türk Ticaret Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanunu birbiri ile uyumlu değildir. Sigorta Murakabe Kanunu her ne kadar sigorta aracıları arasında farklılaştırma yapmış ise de bu farklılaştırmanın Türk Ticaret Kanunu açısından herhangi bir hükmü olmayacaktır. Sigorta prodüktörü, sigorta ve reasürans brokeri, farklı hukuki niteliğine rağmen, Türk Ticaret Kanunu 117/2. maddesi karşısında acentelik hükümlerine tabi olacaktır. Bu maddenin 2. bendine göre “sigorta mukavelelerinin akdi hususunda aracılık edenler”e acentelik hükümleri tatbik olunacaktır. Türk Ticaret Kanunu’nun bu hükmü karşısında sigorta prodüktörü ve brokerine de acente hükümleri uygulanır[48].

Hukuki mahiyeti itibariyle birbirinden farklı olan acente, prodüktör ve brokerin aynı hükümlere tabi tutulması yerinde bir düzenleme değildir. Taraflardan hiçbiri ile sürekli ilişki içinde bulunmayan aracılara sürekli ilişkinin varlığı esas alınarak düzenlenen acentelik hükümlerinin uygulanmasının uygun olmayan sonuçlar doğuracağı da ortadadır[49].

B. SİGORTA PRODÜKTÖRÜ VE BROKERİNİN HUKUKİ MUKAYESESİ

Sigorta prodüktörü ve sigorta brokeri mahiyeti itibari ile tellallığın özel çeşitleridir. Buna rağmen sigorta prodüktörü ve sigorta brokeri ayrı hükümlere tabi tutulmuşlardır. Hukuki mahiyeti itibariyle bir tellal kavramından prodüktör ve broker kavramının türetilerek bunlara ayrı hukuki nitelikler verilmesi isabetsiz düzenlemelerdir.

Sigorta prodüktörü ile sigorta brokeri arasında konumuz yönünden mevcut farklı düzenlemeler şunlardır[50]:

a.                       Mesleki Yeterlik bakımından

Prodüktörlerin mesleğe başlayabilmeleri için gereken asgari öğrenim şartı lise veya dengi okul mezunu olmaları iken, brokerler bakımından bu şart ağırlaştırılmış ve en az dört yıllık yüksekokul mezuniyeti veya alternatif şart olarak yurt içinde ya da yurt dışında faaliyet gösteren bir sigorta veya reasürans şirketinde sigorta branşları ile ilgili teknik servislerde imza yetkisine sahip yönetici olarak en az üç yıl veya sözleşme veya prim tahsiline yetkili acente olarak en az beş yıl çalışmış olmaları aranmıştır. Buna karşılık sigorta prodüktörleri için mesleki eğitim ve mesleki sınav şartı aranırken brokerler için böyle bir şart getirilmemiştir.

b.                       Sicile Tescil Bakımından

Sigorta prodüktörleri için Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde tutulacak bir sicile kayıt şart koşulmuşken, brokerler için ticaret siciline tescil öngörülmüştür.

 

 

c.                       Mesleki Sorumluluk Sigortası Bakımından

Sigorta brokerleri için mesleki sorumluluk sigortası şart koşulmuş olmasına rağmen sigorta prodüktörleri için böyle bir sigorta öngörülmemiştir.

C. SİGORTA ARACILARI İÇİN ARANACAK ŞARTLAR

a.       Acentelik faaliyetleri için aranacak mesleki bilgi ve tecrübeler

Sigorta acenteleri hakkında aranacak mesleki bilgi ve tecrübe şartları, Danıştay tarafından iptal edilen[51] Acenteler Yönetmeliği’ne[52] göre şunlardı[53]:

Gerçek kişilerin sigorta acenteliği yapabilmeleri için gereken asgari şart, en az lise veya dengi okul mezunu olmalarıdır (Yönetmelik, m.5/c). Sözleşme yapma veya prim tahsiline yetkili gerçek kişi acentelerde ise yönetmeliğin 5. Maddesine ek olarak şu niteliklerden birini taşıması da aranmakta idi (Yönetmelik, m. 7):

aa.   En az iki yıllık konusu ile ilgili  yüksek okul veya dört yıllık yüksek okul mezunu olmak veya Birlikçe kabul edilip Müsteşarlıkça uygun görülen bir kursu tamamlamış olmak,

bb.   En az iki yıl bir sigorta şirketinde imza yetkisine sahip olarak görev yapmış olmak veya en az üç yıl bir sigorta veya reasürans aracısı yanında bilfiil sigorta istihsal elemanı olarak çalışmak suretiyle belli bir mesleki deneyim kazanmış olmak,

cc.   En az iki yıl aracılık yetkisine sahip acente olarak çalışmış olmak.

Sigorta acenteleri için asgari şart olan lise veya dengi okul mezunu olma şartı, sözleşme yapma ve prim tahsiline yetkili acenteler için ağırlaştırıldığı görülür.

b.  Sigorta Prodüktörleri İçin Aranan Şartlar

Gerçek kişilerin sigorta prodüktörü olabilmeleri için asgari şart burada da sigorta acentelerinde olduğu gibi, lise veya dengi okul mezunu olmalarıdır (Sigorta Prodüktörleri Yönetmeliği[54] m. 4/c). Ayrıca bu kimselerin Sigorta ve Resürans Birliği tarafından yılda en az bir defa açılacak ve en az dört hafta sürecek prodüktörlük kursuna tabi tutulacak ve meslek sınavını kazanmaları gerekecektir( Yönetmelik m. 5 ve 6).

c.  Sigorta Brokerliği İçin Aranan Şartlar

Gerçek kişi brokerlerde mesleki eğitim ve tecrübe için birbirine alternatif şartlar getirilmiştir. Gerçek kişilerin brokerlik yapabilmeleri için en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmaları veya yurt içinde ya da yurt dışında faaliyet gösteren bir sigorta veya reasürans şirketinde sigorta branşları ile ilgili teknik servislerde imza yetkisine sahip yönetici olarak en az üç yıl veya sözleşme veya prim tahsiline yetkili acente olarak en az beş yıl çalışmış olmaları gerekir (Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği[55], m. 5/c).

D. SİGORTA ARACILARINININ GÜVENİLİRLİĞİ

Avrupa Birliği hukukunda sigorta aracılarının güvenilir kişiler olması aranmıştır. Bu sigortalıların ve sigorta pazarının risklerden uzak tutulması için gerekli olan bir şarttır. Sigorta aracıları, iyi bir şöhrete de sahip olmalıdırlar ve de iflas etmemiş olmalıdırlar (92/48/AET m. 4, b.4).

Türk sigorta hukukunda da sigorta aracıları için iyi bir sicil ve iflas etmemiş ve konkordato ilan etmemiş olmaları şartı aranmıştır. Buna göre ağır hapis, ağır para cezası, sigortacılık mevzuatına aykırı hareketlerden dolayı hapis veya ağır para cezası alanlar, emniyeti suistimal edenler, dolandırıcılık, karşılıksız çek keşidesi, hırsızlık, zimmet, ihtilas, rüşvet, irtikap, sahtekarlık gibi yüz kızartıcı suçlardan  dolayı mahkum olanlar, müflisler ve konkordato ilan edenler sigorta acenteliği, prodüktörlüğü ve brokerliği yapamazlar (Sigorta Murakabe Kanunu m.9/2; m. 37/5).

E. SİGORTA ARACILARI İÇİN MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

Sigorta aracıları için Avrupa Birliği hukukunda önerilen bir husus da mesleki sorumluluk sigortasının tesis edilmesidir[56]. Böyle bir sorumluluk sigortası ile sigortalıların koruması hedeflenmektedir. Türk hukukunda mesleki sorumluluk sigortası sadece sigorta brokerleri için öngörülmüştür. Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği’nin 11. Maddesine göre brokerlerin faaliyetlerine başlamaları aşamasında, almaları gereken ruhsat için gereken belgeler arasında “mesleki sorumluluk sigortasını yaptırdığına dair sigorta poliçesinin bir örneği”nin  de başvuru belgeleri arasında olması gerekir. Ayrıca brokerler her yıl mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadırlar. Mesleki sorumluluk sigortasının sınırı 5 milyar ve her halükarda bir yıl içerisinde aracılıkta bulundukları sigorta ve reasürans sözleşmeleri dolayısıyla tahakkuk ettirilen prim tutarının %20’dir (Yönetmelik, m. 23).

F. MERKEZİ SİCİLİN TUTULMASI

Avrupa Birliği hukukunda sigorta aracılarının merkezi bir sicile kaydolmaları zorunluluğu getirilmiştir. Sigorta aracılarının mesleki faaliyetlerini icra edebilmeleri için merkezi bir sicile kaydolmaları gerekmektedir.

Türk hukukunda sigorta aracıları için genel olarak merkezi bir sicil öngörülmüştür. Acenteler için iptal edilen Sigorta Acenteleri Yönetmeliği m. 12’de; prodüktörler için Sigorta Prodüktörleri Yönetmeliği m. 10’da Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde tutulan bir sicile kaydolunacağını hükme bağlanmıştır. Ancak brokerler için Birlik nezdinde tutulan bir sicil mecburiyetinden inhiraf edilerek Ticaret siciline tescille iktifa edilmiştir (Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği, m. 11).

SONUÇ VE ÖNERİLER

Türk hukukunda sigorta aracıları ile ilgili düzenlemelerde hem etimolojik hem kanun yapma tekniği hem de hukuki bakımdan yanlışlıklar mevcuttur. Bu yanlışlıkların sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

a.                       Kanunlar ve yönetmeliklerin çıkarılmasında üniversitelerde ve uygulamada konunun uzmanı kimselerden görüş alınmaması

b.                       Kanunlar arasında herhangi bir uyumun gözetilmemesi ve aranmaması,

c.                       Avrupa Birliği hukukunun ve özellikle sigorta hukukuna kaynak teşkil eden yabancı sigorta hukuklarından faydalanılmaması,

d.                       Değişik hukuk sistemlerinden rastgele iktibaslar yapılması,

e.                       Kanun yapma tekniğinin esaslarına riayet edilmemesi,

f.                        Kavram aktarımlarında sözlük bilgileri ile iktifa edilmesi, kavramların hukuki karşılıklarının araştırılmaması.

Öncelikle sigorta aracılarının düzenlendiği Ticaret Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanunu arasında herhangi bir uyumdan bahsedilemez. Bütün sigorta aracılarının acentelik hükümlerine tabi tutulması doğru bir düzenleme değildir.

Kanun yapma tekniğine tamamen aykırı düzenlemeler mevcuttur. Özel hukukun temel kavramları denetimle ilgili bir kanun olan Sigorta Murakabe Kanunu’nda düzenlenmekte ve acente, prodüktör ve brokerlik mesleklerine ait sınırlamalar, yönetmeliklerle belirlenmektedir.

Aynı hukuki niteliğe sahip iki kavramın türetilmesi, yani prodüktör ve broker ayrımının yapılması ve ayrı düzenlemelere tabi tutulması suni bir ayrımdan öte bir anlam ifade etmemektedir. Sigorta brokerleri için mesleki sorumluluk sigortasının öngörülüp, prodüktörler hakkında bundan inhiraf edilmesi, mesleki bilgi ve beceri şartında ve mesleğe başlamada ayrı prosedürün uygulanması, sicile tescil konusunda prodüktörün Birlik nezdinde tutulan sicile kaydolup, brokerin Ticaret Siciline tescili şartının getirilmesi birbiriyle çelişen düzenlemelerdir.

Mesleki bilgi ve beceri hususunda Avrupa Birliği hukuku ile Türk hukukunun paralel düzenlemelere sahip olduğu söylenebilir. Gerçekten mesleğe kabulde belirli bir öğrenim veya tecrübe yahut  mesleki kurs ve sınav şartının aranması takdire şayandır.

Mesleğe başlangıç ve mesleğe devam esnasında sigorta aracıları için bir sicilin Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde tutulması gayet isabetlidir. Çünkü söz konusu sicil özel bir sicildir ve böyle bir sicilin Birlik nezdinde tutulmasının sigorta hukuku açısından bir çok faydası sıralanabilir.

Mesleki sorumluluk sigortasının sigorta brokerleri için şart koşulması, Türk kanun koyucusunun sigorta aracıları için sorumluluk sigortası tesisi meylini göstermesi açısından sevindirici olsa bile yeterli değildir.

Avrupa Birliği hukukunda aranan sigorta aracıları için getirilen güvenilir olma ve iflas etmemiş olma şartının Türk hukukunda da isabetli bir şekilde düzenlendiğini de belirtmek gerekir.

Sigorta aracıları ile ilgili somut hukuki düzenleme önerileri ise şu başlıklarda toplanabilir:

a.       Mevcut kavramların isabetli seçimi ve doğru kullanımı : Sigorta prodüktörü ve broker kavramları mevcut hukuki düzenlemelerinde aslından inhiraf edilerek kullanılmaktadır. Bunların değiştirilerek yerlerine daha isabetli olan “sigorta tellalı” kavramı kullanılmalıdır.

b.       Kanun  yapma tekniğine uygun hukuki düzenlemelerin yapılması: Öncelikle burada denetim kanunu olan Sigorta Murakabe Kanunu’ndan özel hukukun kavramlarının tanımları çıkarılmalıdır. Daha sonra ise ilgili yönetmeliklerle düzenlenen mesleğe giriş şartları kanun içine alınmalıdır. Türk Ticaret Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanunu uyumlu hale getirilmelidir.

c.       Türk Ticaret Kanunu m. 117/2’nin sebep olduğu hukuki karışıklığın engellenmesi için daha açık bir şekilde kaleme alınması gerekir. Sürekli ilişki unsurunu taşıyan acentelik hükümlerinin taraflarla sürekli ilişki içinde olmayan prodüktörlere uygulanması doğru değildir. Bu sakıncaları gidermek için ya bu maddenin 2. fıkrasının kaldırılması, yahut da mehaz İtalyan Medeni Kanunu’na uygun olarak “sigortacılık hükümleri ile bağdaşması” kaydı konulmalıdır.

d.       Aracılık mesleğine girişte öğretim şartının kademeli olarak ağırlaştırılması gerekir. Sözleşme yapmaya ve prim tahsiline yetkili acente ile aracı acente arasında bu denge sağlanmıştır. Fakat hukuki mahiyetleri aynı olan prodüktör ile broker arasındaki ağırlaştırma ve farklılaştırma yersizdir.

e.       Sigortalıların korunması hususunda mesleki sorumluluk sigortasının fonksiyonu, acentelik ve prodüktörlükte en az brokerlik mesleğinde olduğu kadar önem taşımaktadır. Mesleki sorumluluk sigortası bütün sigorta aracıları için tesis edilmelidir. Mesleki sorumluluk sigortasının sınırı Türkiye’deki enflasyon nazara alınarak her yıl yeniden belirlenmelidir. Aksi takdirde Ceza Kanunlarında yer alan komik rakamlara dönüşüp, sigortalıları koruma fonksiyonunu yitirebilir.

f.        Sigorta aracıları ile ilgili tutulan sicil tek merkezde bulunmalıdır. Özel bir sicil olması dolayısıyla bu sicilin Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde tutulması en isabetli seçim olacaktır.

g.       Sigorta prodüktörlüğü ve sigorta brokerliği hukuki mahiyetleri itibariyle tellallıktır. Dolayısıyla bu ikisi arasında düzenleme farklılıkları isabetli değildir. Bunlarla ilgili tanımların yer aldığı Sigorta Murakabe Kanunu m. 37 değiştirilmeli ve bu suni ayrım giderilmelidir. Bu aracılarla ilgili Yönetmelikler de tek bir yönetmelik halinde tekrar çıkarılmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ................. 1

I. KONUNUN SEÇİMİ......... 1

II. KONUNNUN ÖNEMİ......... 1

A. SİGORTA ARACILARININ FONKSİYON VE ÖNEMİ.... 1

III. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI VE ELE ALINIŞ BİÇİMİ......... 3

1.      BÖLÜM : SİGORTA ARACILARI KAVRAMI....... 3

I. GENEL OLARAK SİGORTA ARACILARI KAVRAMI.. 3

II. AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI KAVRAMININ TAYİNİ........ 4

A. GENEL OLARAK 4

B. SİGORTA ARACILARI KAVRAMI 5

III. TÜRK HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI KAVRAMI.. 7

A. GENEL OLARAK 7

B. TÜRK HUKUKUNDA ARACI KAVRAMLARININ ETİMOLOJİK AÇIDAN TAHLİLİ 10

C. KANUN YAPMA TEKNİĞİ BAKIMINDAN SİGORTA ARACILARININ İHDASININ DEĞERLENDİRİLMESİ................ 11

2. BÖLÜM: SİGORTA ARACILARI İLE İLGİLİ HUKUKİ DÜZENLEMELER...................... 12

I. GENEL OLARAK... 12

II. AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER................ 13

III. TÜRK HUKUKUNDA SİGORTA ARACILARI İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER................ 14

A.         SİGORTA ARACILARININ TABİ OLACAĞI HÜKÜMLER      14

B. SİGORTA PRODÜKTÖRÜ VE BROKERİNİN HUKUKİ MUKAYESESİ............ 15

C. SİGORTA ARACILARI İÇİN ARANACAK ŞARTLAR................ 16

D. SİGORTA ARACILARINININ GÜVENİLİRLİĞİ........ 17

E. SİGORTA ARACILARI İÇİN MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI................ 17

F. MERKEZİ SİCİLİN TUTULMASI............ 18

SONUÇ VE ÖNERİLER..... 18

 

KISALTMALAR

ABl.                 : (EWG) Amtsblatt

AET                 : Avrupa Ekonomik Topluluğu

B.                    : Bası

b.                     : Bent

bkz.                  : Bakınız

dn.                   : dipnot

EWG                : Europaeische Wirtschaftsgemeinsachaft

f.                      : fıkra

m.                    : Madde

Nr.                   : Nummer

RG.                  : Resmi Gazete

S.                     : Seit

s.                                          : Sahife

vd.                   : ve devamı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



*Yrd. Doç., Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

[1] KARAYALÇIN, Y.: Ticaret Hukuku Dersleri I, Giriş-Ticari İşletme, Ankara 1960, s. 356.

[2] KÖNİG, W.: Scheweizerisches Privatversicherungen, Bern 1969,  s. 47.

[3] DESCHAMPS, J. : L’agent général d’assurances, Paris 1970, s. 16.

[4] DESCHAMPS, s. 16, 17.

[5] KARAYALÇIN, Ticari İşletme, s. 360.

[6] DESCHAMPS, s. 17.

[7] Krş. DESCHAMPS, s. 17; BOZER, A.:  Sigorta Hukuku, Ankara 1965, s. 37.

[8]  77/92 /AET, ABl. Nr. 26, 31. 1. 1977, m. 3.

[9] KENDER, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku I, İstanbul 1999 s. 91; KARAYALÇIN, Y.: Tüzel Kişilerin Sigorta İşlerinde Aracılık Yapması, Sigorta Şirketlerinin Hukuki Durumu, Sigorta Semineri, Ankara 1968, s. 231.

[10] BOZER, Sigorta Hukuku, İstanbul 1965, s. 18.

[11] KARAYALÇIN, Tüzel Kişiler, s. 231.

[12] Bkz. ABl. Nr. L 26, 31. 1. 1977, s. 14 (77/92/AET), m. 2.

[13] Bkz. ABl. Nr. L. 19, 12. 12. 1991.

[14] KENDER, Sigorta Hukuku, s.  12.

[15] Bkz. ABl. Nr. L 26, 31. 1. 1977, s. 14 (77/92/AET). Ayrıca bu karar hakkında ekler içeren 31. 1. 94 tarihli Avrupa Birliği Kararına da vardır: Bkz. Abl. Nr. 1, 31. 1. 1994, s. 403.

[16] Bkz. ABl, Nr. L 330, 29. 11. 1990, s. 50.

[17] Bkz. ABl. Nr. L 19, 28. 1. 1992, s. 32.

[18] Bkz. ABl. Nr. L 1, 3. 1. 1994, s. 572.

[19] Bu direktif, sigorta aracılığına başlanması ve faaliyetine ilişkin üye devletler iç hukukunun eşgüdümüne kadar yürürlükte kalacaktır. Üye devletlere iç hukuk uyumunu gerçekleştirmek için 18 aylık bir süre tanınmıştır. Bu uyum kurallarını gerçekleştirenler, bu düzenlemelerin önemli hükümlerinin metinlerini Komisyona ileteceklerdir (m. 13, 14).

[20] ABl. Nr. L1. 26, 31.1. 1977, s. 14.

[21] 77/92/EWG. m. 2, b. 2/a’da ülkelere göre bu aracıların isimlendirilmesi de gösterilmektedir: Bu aracılar Fransa’da “courtier d’assurance, courtier d’assurance maritime, courtier de réassurance”; Almanya’da “Versicherungsmakler, Rückversicherungsmakler”; İngiltere’de ise “Insurance broker” olarak isimlendirilmektedir.

[22] 77/92/EWG. m. 2, b. 2/b’de ülkelere göre bu aracıların isimlendirilmesi de gösterilmektedir: Bu aracılar Fransa’da “agent général d’assurance”; Almanya’da “Versicherungvertreter”; İngiltere’de ise “agent” olarak isimlendirilmektedir.

 

[23] 77/92/EWG. m. 2, b. 2/c’de ülkelere göre bu aracıların isimlendirilmesi de gösterilmektedir: Bu aracılar Fransa’da “mandataire, ıntermédiare, sous-agent”; Almanya’da “Gelegenheitsvermittler, Inkassant”; İngiltere’de ise “sub-agent” olarak isimlendirilmektedir.

 

[24] 77/92/EWG’de bu aracıların, yani tali acentelerin ayrıca tanımlanmasının sebebi, bu aracı tipinin üye ülke hukuklarında farklı hukuki düzenlemelere tabi tutulmalarıdır. Türk hukukunda ise tali acente ile acenteliği asıl meslek olarak icra eden kimseler arsında hüküm ve sonuç farkı bulunmamaktadır.

[25] Burada özellikle Sigorta Murakabe Kanunu’nda acente tanımının verilmesi eleştirilebilir: Murakabe ile ilgili bir kanun içinde ticaret hukukunun temel kavramlarından biri olan acente kavramının tanımlanması kanun yapma tekniğine aykırıdır. Acente kavramı, bu konuyu düzenleyen özel hukuk kanunlarına bırakılmalı ve sigorta acentelerinin denetlenmesi ile ilgili hususlar bu kanunda yer almalı idi. Aynı yönde eleştiriler için bkz. KENDER, R.: Kanun Yapma Tekniği ve Mevzuat Açısından Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Taslağı, Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Taslağı Sempozyumu, İstanbul 1991, s. 15; DAMCI, A.: Tartışmalar, Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Taslağı Sempozyumu, İstanbul 1991, s. 25; KALPSÜZ, T.: Tartışmalar, Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Taslağı Sempozyumu, İstanbul 1991, s. 27.

[26] Bu tanımlamaların bazılarına doktrin, bazılarına da mevzuatta rastlanmaktadır. Bu tanımlamaları şu şekilde sıralamak mümkündür: Umumi acente: Bir sigorta şirketinin çalıştığı bütün sigorta dallarında aracılık yapan sigorta acentesine verilen addır. Hususi Acente: Sigorta şirketinin çalıştığı sigorta dallarından bir veya bir kaçında aracılık yapan acentedir. Tali Acente: Acentenin acenteliğini yapan aracı tipidir (KENDER, Hususi Sigorta Hukuku, , s. 93; ATABEK, R.: Sigorta Hukuku, İstanbul 1950, s. 20; BOZER, A.: Sigorta Hukuku, s. 19, dn. 15).

[27] Bkz. HATEMİ, H. /SEROZAN, R. / ARPACI, A.: Borçlar Hukuku, Özel Bölüm, İstanbul 1992, s. 464; KALPSÜZ, T.: Sigorta Prodüktörlerinin Hukuki Durumu, Sigorta Şirketlerinin Hukuki Durumu, Sigorta Semineri, Ankara 1968, s. 6; KARAHAN, S.: Ticaret Hukukunun Temel Kavramları, Konya 1991, s. 195; KARAYALÇIN, Y.: Ticaret Hukuku, I. Giriş-Ticari İşletme, B.3, Ankara 1968, s. 515.

[28] KÖNİG, s. 48.

[29] KÖNİG, s. 48.

[30] KENDER, s. 100.

[31] BOZER, s. 20; KARAYALÇIN, Ticari İşletme, s. 409. Ayrıca Diğer hukuk sistemlerinde acente-tellal karşılaştırma ve farklılıkları için bkz. KALPSÜZ, Sigorta Prodüktörleri, s. 6-8.

[32] BOZER, s. 32- 33.

[33] KARAYALÇIN, Ticari İşletme, s. 518, dn. 10.

[34] KENDER, Sigorta Hukuku, s. 100.

[35] ARSLANLI, H.: Kara Ticareti Hukuku Derslaeri, Umumi Hükümler, B.II, İstanbul 1959, s. 189.

[36] KARAYALÇIN, Ticari İşletme, s. 518, dn. 10/a

[37] Sigorta Şirketlerinin Murakabesi Hakkındaki 7397 sayılı Kanunun  değişiklikten önceki 37. Maddesi “ herhangi bir sigorta şirketinde doğrudan doğruya bir memur müstahdem bulunmayan (mutavassıt sıfatıyla) muhtelif sigorta branşları hakkında sigorta olmak isteyenlere malumat vererek sigorta mukavelesinin şartlarını müzakere ve tehlikenin mahiyet ve hususiyetlerine göre sigorta teklifnamesi  ihzar salahiyetini haiz ve teşebbüslerinin neticesi olarak komisyon almak suretiyle iş temin eden hakiki ve hükmi şahıslara sigorta prodüktörü denir”.

[38] KARAYALÇIN, Ticari İşletme, s. 502.

[39] Broker, Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği  m. 4 f  ve e bendinde ise şu şekilde tanımlanmıştır: “ Sigorta Brokeri: Sigorta sözleşmelerinde sigortalıyı temsil ederek ve sigorta şirketinin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak tehlikelerin sigorta edilmesi için sigorta sözleşmesi yapmak isteyenlerle sigorta şirketlerini bir araya getiren, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki gerekli hazırlık çalışmalarını yapan ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında, özellikle tazminatın ödenmesinde yardımcı olan gerçek veya tüzel kişileri,

Reasürans Brokeri: Sigorta brokerlerinin yaptıkları işleri sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri arasında yapan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder”.

[40] Bkz. Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği (RG. Tarih: 26.12.1994 Sayı: 22153).

[41] KENDER, brokerin Türk hukukunda ayrı bir aracı sanılmasının sebebini, İngiltere tatbikatına bakılması olarak tahmin etmektedir (Sigorta Hukuku, s. 101).

[42] Bu konuda bkz. PICARD, M. / BESSON, A.: Les Assurances Terrestes en Droit Français, II, Paris 1965, s. 271.

[43] KALPSÜZ, Sigorta Prodüktörleri, s. 170.

[44] Bkz. 77/92/EWG. m. 2, b. 2/a.

[45] Aynı yönde eleştiriler için bkz. KENDER, R.: Kanun Yapma Tekniği ve Mevzuat Açısından Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Taslağı, Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Taslağı Sempozyumu, İstanbul 1991, s. 15; DAMCI, A.: Tartışmalar, Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Taslağı Sempozyumu, İstanbul 1991, 25; KALPSÜZ, T.: Tartışmalar, Sigortacılık Faaliyetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Taslağı Sempozyumu, İstanbul 1991, s. 27.

[46] Bu uyumun sağlanması için 33 aylık bir süre verilmiştir (Tavsiye Kararının Gerekçesi).

[47] (PRÖLSS / SCHMIDT : Versicherungsaufsichtsgesetz, 11. Auflage, München 1997, s. 182).

[48] KALPSÜZ, s. 193; BOZER, s. 20; KARAYALÇIN, Tüzel Kişiler, s. 237; ARSLANLI, s. 189; TEKİNALP, G.: Acente Sözleşmesine Uygulanan Kanunlar İhtilafı Kuralı, İstanbul 1972, s. 163.

[49] KALPSÜZ, Sigorta Prodüktörleri, s. 192 vd.

[50] Burada ele alınan farklı hükümler konu açısından sınırlanmıştır.

 

[52] RG. 14 Aralık 1994, Sayı 22141.

[53] Çıkarılacak yeni Acente Yönetmeliğinin genel karekteristiğini de büyük bir ihtimalle bu eski yönetmelik teşkil edecektir.

[54] RG. 2. 8. 1995 Sayı 22362.

[55] RG. 26. 12. 1994 Sayı 22153.

[56] Bkz. Sigorta aracıları, kendi faaliyetleri için mesleki sorumluluk sigortası yaptırmalı veya başka eşdeğerde bir garanti sunmalıdırlar (92/48/AET m. 4, b.3).