BACAKLAR, KALÇALAR VE KIÇ


	rahipten hoşlanıyorduk çünkü bir keresinde
	külahta dondurma satın alırken görmüştük onu,
	dokuz yaşındaydık o zaman, en iyi arkadaşımın
	evine gittim,
	annesiyle babası genellikle içki içiyor olurlardı,
	kapıyı açık bırakıp radyoda
	müzik dinlerlerdi,
	bazen annesinin eteği yukarı sıyrılır,
	bacakları beni heyecanlandırırdı,
	siyah cilalı ayakkabıları ve naylon çorapları
	beni tedirgin eder, ürkütür,
	ama bir şekilde de
	heyecanlandırırdı -
	kazma dişlere ve sıradan
	bir yüze sahip olsa da.


	on yaşına geldiğimizde babası
	beynine bir kurşun sıkıp
	intihar etti,
	ama en iyi arkadaşım ve annesi
	o evde yaşamayı sürdürdüler,
	annesini elinde alış veriş
	çantasıyla yokuşu tırmanırken görür,
	onunla birlikte yürümeye başlardım
	bacaklarının ve kalçalarının
	bir arada işleyişlerinin hayli farkında,
	her zaman sevecen konuşurdu benimle,
	bir keresinde oğluyla birlikte kiliseye,
	günah çıkartmaya gitmiştik,
	rahip şişman ve iyi bir kadınla birlikte
	kilisenin arkasındaki
	küçük evde
	yaşıyordu.
	ziyaretine gittiğimizde
	her şey sıcak ve rahat görünmüştü bana
	1930 yılında
	çünkü
	dünya çapında bir buhran yaşandığını,
	deliliğin ve hüznün ve korkunun neredeyse
	her yerde olduğunu
	bilmiyordum.

CHARLES BUKOWSKI 
Bir Tek Ben Miyim Böyle Yaşayan?

ateşin içinde ne denli iyi
yürüdüğündür mesele...

    Source: geocities.com/mehmetgorkem