Medeniyetlerin beşiği Mezopotamya’nın en eski sakinleri ve dünyanın ilk Hıristiyan toplumları olan Süryani, Nasturi(Asuri), ve Keldani’lerin siyasi ve demokratik hak ve taleplerini dünya kamuoyunun gündemine taşımak, dil, kültür ve sanat ürünlerini tanıtmak ve geliştirmek, terör örgütleri ile anti-demokratik tutum ve davranışlar içerisindeki tüm güçlerin; Süryani, Nasturi(Asuri) ve Keldani’lere yönelik inkârcı, asimilasyoncu, baskıcı ve şövenist yaklaşımlarını teşhir etmek amacıyla, 01 Eylül 1997 tarihinde, “MEZOPOTAMYA DEMOKRATİK FORUMU” adlı oluşum faaliyete geçirilmiştir.

Son yıllarda halkımızı imhaya yönelik çeşitli senaryolar geliştirilmek istenmektedir. Bunun öncülüğünü yapanlar da daha çok Kürt örgütleridir.

Terörist Kürt örgütü PKK da dahil, tüm Kürt örgütleri ve ideologlarının savunduğu “Kürt Tarih Tezi”, Anadolu’nun doğusunda ve Mezopotamya’da bugüne kadar tarih sahnesine çıkmış ne kadar kavim varsa, tümünü “Kürt” saymakta, bunlara ait tüm tarihsel yapıtlara, dil, kültür ve uygarlıklara da aynı şekilde “Kürt” damgası vurmaktadır.

Mezopotamya’nın asli unsuru olan Süryani, Nasturi(Asuri) ve Keldani Hıristiyanların, Kürt şövenistleri tarafından “Kürtleştirilmek” istendiklerine dair kanıtlar da mevcuttur. Kürt yazarlarının eserlerinde, bu halklar için “Süryani Kürtler”, “Nasturi Kürtler”, “Hıristiyan Kürtler” vs. gibi ifadelerin kullanılması, Süryani, Nasturi (Asuri) ve Keldani’lerin kimliklerinin inkârının en belirgin bir kanıtıdır.

Bu toplumların tarih boyunca üzerinde yaşadıkları ve hâlen de yaşamaya devam ettikleri Mezopotamya topraklarının, “Kürdistan” haritaları içinde gösterilmesi, bir başka kanıt olarak gözler önünde durmaktadır.

Son dönemlerde, bir yandan Süryani, Nasturi (Asuri) ve Keldani toplumlarını “Kürtlük” potası içerisinde eritmeye yönelik girişimler başlatan (Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’na 4 Hıristiyan üyenin alınması gibi) PKK’nın, diğer yandan, daha şimdiden söz konusu halkları imha amaçlı yöntemlere başvurduğu bilinmektedir.

1984’ten bu yana, Güneydoğu Anadolu’daki Hıristiyan halkları da hedef alan PKK, bunlardan pekçok kişiyi katlettiği gibi, yüzlerce Hıristiyan aileyi de bölgeden göçertmiştir. Tabii ki bu tür saldırılar yalnızca Güneydoğu Anadolu’daki Hıristiyanlarla sınırlı kalmamış, Kuzey Irak’ta yaşayanlara da aynı türden saldırılar yapılmış ve yapılmaktadır. Bununla da yetinmeyen PKK, Hıristiyan gençlerini de zorla kaçırarak terörist eylemlerde kullanmakta ve ölüme sürüklemektedir.

Tarihte, Kürtler tarafından Süryani, Nasturi (Asuri) ve Keldani toplumlarına uygulanan soykırımlarla, günümüzde PKK ve diğer Kürt örgütlerinin yine aynı topluluklara yönelik insanlık dışı saldırıları arasında hiçbir fark yoktur.

“Mezopotamya” adının, “Mezra Botan”dan çıktığını ve Kürtçe’de “Botan mezrası” anlamına geldiğini iddia eden Kürt ideologları, ürettikleri bu tür uyduruk tezlerle bölgeyi sahiplenmeye kalkışıyorlar. Oysa tarihi gerçekler, Kürtlerin Mezopotamyalı bile olmadıklarını, başka yerlerden gelip bölgeye yerleştiklerini ortaya koymaktadır.

Mezopotamya Demokratik Forumu, açtığı bu sayfada, Mezopotamya’nın Hıristiyan halklarını hedef alan saldırganların tüm kirli oyunlarını sergileyip, gerçekleri dünya kamuoyunun gündemine taşıma kararındadır.

Dünyanın her yerindeki Süryani, Nasturi(Asuri) ve Keldani kişi, kurum ve kuruluşlarının da her türlü ilgi ve katkılarını bekliyor, bu mücadelede bizi yalnız bırakmamalarını diliyoruz.

Her türlü ırkçı, inkârcı, baskıcı ve asimileci politikaların karşısında olan Mezopotamya Demokratik Forumu, halkların eşitliği ve barış içinde bir arada yaşama ilkesini esas alan demokratik mücadele anlayışının savunucusu ve takipçisidir.

Bu anlayışı benimseyen herkese, “merhaba” diyoruz.