Yine geldik bir Draft zamanına…
Geçen yıl draft edilenler takımlarına katıldı, Free Agent oyuncular yer değiştirdi, Yaz Turnuvaları oynandı, Hazırlık Maçları geçildi, ve sonra 82 maçlık uzun normal sezon dönemi ve artık playoff'lar da nihayete ermek üzere…
Geçen Haziran Los Angeles Lakers üst üste üçüncü şampiyonluğunu kazandığı zaman, diğer 28 takımın söz sahibi kişileri gelecek sezonun hesaplarını çoktan yapmaya başlamışlardı bile…
Playoff zamanı bir sonraki sezon için yapabileceğiniz tek değişiklik teknik kadroda olabiliyor. Ama sahaya çıkıp topu sepetin içinden geçirmeye çalışanlar elbette onlar değil. Salona gelen 15-20 bin kişinin ve de ekranları başına mıhlanan milyonlarca kişinin seyretmek istedikleri kişiler de teknik kadro değil. Elbette Head Coach pozisyonunda Jack Nicholson ya da Jennifer Aniston'ı kullanıyorsanız, o başka…
Evet o dünyanın en büyük basketbol takımın belirleneceği son maç oynanana kadar, takıma yapabileceğiniz katkı, ancak genç yetenekleri izlemek, değerlendirmek ve de draft etmek ile sınırlıdır…
Önce biraz geçen seneki draft'ı hatırlayalım. Çinli dev Yao Ming, NBA tarihinde NCAA'de oynamadan seçilen ilk yabancı oyuncu olmayı başarmıştı. Yapılan onca tantana arasında Çin Hükümeti gereken izni vermiş ve NBA Başkanı David Stern'in globalleşme planındaki en büyük kilometre taşı yerine oturtulmuştu. Sonrasında Yılın Çaylağı olamasa da Yao Ming, Amare Stoudemire ve Caron Butler ile birlikte tartışmasız en iyi üç çaylaktan biri olmuş ve de çok aranılan pivot mevki için NBA'in en büyük umutlarından biri olacağını kanıtlamıştı.
Aslında bazen draft olayını biraz abartıyor muyuz diye düşünüyorum. Örneğin geçen yıl ilk turda seçilen 28 oyuncudan 27'si takımlarıyla kontrat imzalamış (Bir tek Nenad Krstic Avrupa'da kaldı). Ama bu 27 oyuncudan ancak 11 tanesi doğru dürüst süre alabilmiş. İkinci turda seçilen 29 oyuncudan ise aklımda kalan sadece 3 oyuncu var (Boozer, Yarbrough ve Butler). Evet zevkli, heyecanlı, umut dolu bir hadise ama; koç tercihleri, takım hedefleri, oyuncu egoları ve sorunları gibi herkese göre değişik şeyler ifade eden kriterler yüzünden takım reorganizasyonları ve yeni yüzlerin NBA'e katılımı konusunda zorluklar yaşandığını düşünüyorum.
Nedir bu koç tercihleri, takım hedefleri ile oyuncu egoları ve sorunları ile kastettiğimiz?
Çaylaklar hakkında koç tercihleri dediğimiz zaman geçen yılın baş aktörü kesinlikle Rick Carlisle idi. Bir önceki senenin ikinci tur seçimi Mehmet Okur ve 2002 yılı 23. sıra seçimi Tayshaun Prince ile yola çıkan Carlisle, Mehmet'i Zeljko Rebreca'nın kalp rahatsızlığı geçirmesi sayesinde, Prince'i de playoff maçlarında son çare olarak oynatmayı içine sindirebilmişti. Bu iki yetenekli genç, playoff'a damgalarını vurdular. Doğu Konferansı'nı birinci bitiren bir takımın kritik oyuncuları pozisyonunu aldılar. Hatta New Jersey maçında son saniyedeki ikili oyunlarında Prince'in pasını Mehmet tipleyebilseydi, kesinlikle bundan 15 sene sonra NBA Tarihi ile ilgili yapılan belgesellerde birer efsane olarak anılacaklardı. Bu iki çaylağı sezon boyunca yeteri kadar kullanmayan Rick Carlisle ise Doğu Finali oynatmasına rağmen işinden oldu. Elbette Joe Dumars gibi bir efsane ile çalışmanın getirdiği zorluklar ve de Carlisle'ın pek medyatik olmaması da bu sonu hazırlayan etmenlerdendi ama Memo ve Prince onu kurtarabilirlerdi, ama o sağlamcı oynamayı seçti.
İlk tur'da draft edilen bir çaylak için Rick Carlisle'ın başta olduğu bir takım kabus gibidir. Aynı şekilde bu sene Haislip ve Gadzuric'i, o mevkilerde ihtiyacı olmasına rağmen, paslandıran Milwaukee Bucks koçu George Karl gibi.
Takım hedefleri yüzünden süre alamayan çaylaklardan söz edelim biraz da. Bu çocukların süre alamamasında koçların hiçbir suçu yok. İyi oyunculara sahip, şampiyonluğa oynayan bir kadroda çaylakların süre alması normal olarak biraz zor. Bu olayın bilincindeki takımlar zaten birinci tur haklarını, gelecek yıllarda geri almak üzere takas ediyorlar yada hemen kontrat yapmayacakları ve pişmesini bekleyecekleri yabancı oyuncuları tercih ediyorlar. Ama her sezon illaki birkaç kurban oluyor. Bu seneki örnekleri Phil Jackson'ın bütün iyi niyeti ile süre vermeye çalıştığı Kareem Rush, çok iddialı bir şekilde sezona başlayan ama hüsrana uğradığını anlayana kadar tecrübesiz oyuncularını oynatmayan Los Angeles Clippers'ın çaylakları Melvin Ely ve Chris Wilcox, sezona süper başlayıp gerisini getiremeyen Indiana Pacers'ın çaylağı Fred Jones (aslında Jones'u yanlış draft tercihi olarak da sayabiliriz), ve de Portland'ın yıldızlarla dolu kadrosunda sıkışıp kalan bir Qyntel Woods…
2001-02 NCAA sezonunda fırtına gibi esen, sezonun en iyi beşine seçilen Steve Logan Golden State Warriors tarafından ancak ikinci turun ilk sırasında tercih edilince şok olmuştu. Hem ikinci turda seçildiği için bozulan, hem de kendisini seçen takımda Gilbert Arenas ve Jiri Welsch gibi iki rakibi olacağı için korkuya kapılan Logan, sakatlığını da bahane ederek kimse ile anlaşmadı ve koca bir sezonu boş geçirdi. Logan'ın egosunu, boyu yüzünden ikinci turda seçilmesi tatmin etmemişti.
Utah Jazz'in adamakıllı bir pivot bulabilme rüyasıyla, sakatlık riskine rağmen kadrosuna kattığı Curtis Borchardt konusunda uğradığı hayal kırıklığı, bir önceki senenin 1.tur seçimi Real Madrid'li Raul Lopez ile sakatlığına rağmen kontrat yapılınca katmerlenmişti.
Bütün bunların bu seneki draft ile ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz. Ama yıl yıl draftları inceleyen biri olarak, takımların draft anlayışlarının bir önceki yılın draft sonuçlarına göre şekillendiğini saptamış biri olarak draft ile ilgili yazı yazarken mutlaka bir önceki senenin sonuçlarına ve daha önce kendini gösterememiş, ama sonradan patlama yapmış oyuncuların dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi gelelim bu yılın şanslı isimlerine. İncelememizi Oyunculara göre yaparken, sırası gelen oyuncunun sahip olduğu özelliklere ihtiyacı olan takımları da göz ardı etmeyeceğiz.
LeBron James (6-8; 240; 1984) : Draft'ın tartışmasız bir numarası olacak. Magic'in paslarına, Jordan'ın atletizmine, bin şahinin gözlerine, bin aslanın cesaretine ve bin ayının gücüne sahip olduğu söyleniyor… Nike firması, onun geleceğine tam 90 milyon dolar yatırdı. Son iki senedir NBA'de oynamadığı halde en çok konuşulan oyuncu. Müthiş bir medya desteğine sahip. Onu seçen takım için sağlayacağı yararlar sadece oyunculuk yetenekleri ile sınırlı değildi, medyatik gücüyle komple bir paket olacaktı. Kader piyongosu Cleveland Cavaliers'a vurdu ve Cavaliers, ben bu yazıyı yazdıktan yaklaşık 10 gün sonra ona resmen sahip olacak. Zaten ilk sırayı kazandıkları anda önceden hazırlanmış formasını bohçalarından çıkartmışlardı. LeBron'un katılımı ile ligin en zayıf takımı Cavaliers, herkesin ilgi odağı olacak, bu sene Jordan'ın Washington'una olduğu gibi, LeBron'un Cleveland'ını da naklen yayınlarda bol bol izleyeceğiz. Ancak düşünürsek takımın çiçeği burnunda Head Coach'u Paul silas'ın da işi oldukça zor. Zira salona ve ekran başına seyirci LeBron'un izlemeye gelecek. LeBron'a her maç süre vermek ve onu bu mücadeleye hazırlamak zorunda. 18 yaşında her şeye sahip olmuş bir oyuncunun egosunu tatmin edecek hücum setleri hazırlamak, takımın geri kalanıyla LeBron arasında köprü oluşturabilmek hep Paul Silas'ın görevi. NBA Başkanı David Stern'in gözü de onun üzerinde elbette. LeBron fenomeninin yaratılmasında elbette onun da parmağı var ve de LeBron'un büyük bir balon olmasına asla razı olmayacaktır.
Benim bu konudaki naciz fikirlerime gelince. Ben de LeBron'un az sayıdaki video görüntülerini izledikten sonra, bu çocuğun ciddi bir yetenek olduğuna ikna olmuş durumdayım. NBA standartlarına göre oturmuş fiziği ile de NBA mücadelesine alışmakta pek zorluk çekmeyeceği açık. Kabullenmesi gereken en önemli şey, kendisinin kabul görmüş bir star değil, potansiyel bir star olduğu gerçeğidir. Sonradan büyük yıldız olan Kevin Garnett, Kobe Bryant gibi liseden profesyonel olmuş oyuncular kadar yetenekli olduğu kesin. Hatta fiziksel yapısı onlara göre çok daha gelişmiş. Yapması gereken tek şey hiç durmadan çalışmak ve kendisi için hazırlanan parlak geleceğe bir an önce kavuşmak. Bu konuda takımı Cleveland Cavaliers'da da önemli gelişmeler görülüyor. Tecrübeli ve başarılı bir koç olan Paul Silas'ın gelişi LeBron için büyük bir şans. Umarım tüm dünyanın gözü üzerindeyken oynamak onu strese değil de havaya sokar. LeBron için şu takım iyi olur, bu takım kötü olur diye bir yorum yapmıyorum elbette, zira artık onun kaderi Cleveland, Cleveland'ın kaderi de LeBron…
Darko Milicic (7-0¾; 250; 1985) : Hakkında şu takım iyi olur, bu takım kötü olur tartışması yapamayacağım bir diğer oyuncu da Darko Milicic bu sene. Zira gideceği takım çok büyük ihtimalle ikinci sırada seçim yapacak olan Detroit Pistons olacak. Nowitzki'nin keşfinden sonra habire draft edilen Avrupalı Forvet Uzunlar'ın kesinlikle en yeteneklisi olduğu söyleniyor. Draft'a katılabilmek için NBA Yönetimi'ni oldukça zorladı. Zira Draft'a başvuru süresinin bitim tarihi olan 12 Mayıs günü henüz 18 yaşını doldurmamış durumdaydı. NBA, Milicic için kural değişikliğine gitti ve kuralı "Draft Gecesi 18 yaşını doldurmuş olanlar" şeklinde değiştirdi. Bu sayede Milicic de 6 gün fark ile NBA Draft'ına katılma hakkı kazandı. Gideceği takım Detroit Pistons açısından olaya bakıldığında, 7-0 boyunda yetenekli ve skor tehdidi bulunan bir oyuncuya sahip olabilmek güzel. Ben Wallace gibi savunmacı ve ribaundçu bir canavarınız olduktan sonra, forvet pozisyonunda oynayacak oyuncuları takıma monte etmek daha kolay. Olaya Darko Milicic açısından bakarsak, en önemli şansı Rick Carlisle'ın ayrılması oldu sanırım, yoksa oynamak için çok beklerdi. Ancak Larry Brown da, çaylak yetiştirmeye değil, şampiyon olmaya gelmiş bir koç. Milicic'in oynama süresini Detroit Pistons'ın offseason hareketleri belirleyecek. Milicic hakkında benim pek kapsamlı bir görüşüm yok, zira sağlıklı bir şekilde izleyemedim ama benim güvendiğim bir şey varsa, o da Joe Dumars'ın gözleridir…
Carmelo Anthony (6-7½; 233; 1984) : Daha önce söylemiş miydim? Ben Denver Nuggets'lıyım. Ve Nuggets bu sene 3. sıradan seçim yapacak. Carmelo Anthony de, draft'a dahil olan en değerli üçüncü oyuncu olarak gösteriliyor. Tek bir senelik NCAA kariyeri var ve bu tek senede takımının yıldızı olarak NCAA Şampiyonluğu'nu tattı. Müthiş bir skor tehdidi var, harika bir ribaundçu, atletik yetenekli üst düzeyde. En önemlisi seyirciyi onu izlemeye çekecek spektaküler oyun tarzı değerini arttırıyor. Onun için gideceği takımda ilk beşte yer bulup, oyununu geliştirmesi çok önemli. Lottery Takımları Denver Nuggets, Toronto Raptors, Miami Heat ve Chicago Bulls açısından biçilmiş kaftan. Takımım Nuggets, şu ana kadar Carmelo'yu kesin olarak seçeceğini açıklamadı. Bu yüzden dedikodular aldı başını yürüdü. Şu anki en büyük tartışma Carmelo'nun 3. sıradan seçilip seçilmeyeceği. Bu konudaki fikrim, Carmelo'nun Denver'da oynamasa bile 3. sıradan seçileceği şeklinde. Yani takas olacaksa da Denver seçtikten sonra olacak, çünkü takas değeri şu an oldukça yüksek.
Chris Bosh (6-11½; 225; 1984) : Yaşıtı Carmelo Anthony gibi Lise yıllarında oldukça önemli bir oyuncuydu ve aynı Anthony gibi o da doğru bir karar verip NCAA'lerde tecrübe kazanma yolunu seçti. Zorlu ACC'de ilk yılında 15.6 sayı ve 9 ribaund ortalamaları tutturmak her babayiğidin harcı değil. 6-10'luk boyuna göre sahip olduğu çabukluk, içerden ve dışarıdan sahip olduğu skor tehditi, iş ahlakı ve sahada bir an bile durmaması onu kadrosuna katacak takım için büyük artılar getirecektir. Kondüsyon ve tecrübe açığını kapatabilmesi için forvet pozisyonunda açığı bulunan bir takıma gitmesi onun için olumlu olacak. Bence en geç 7.sıraya kadar seçilir. Skorer uzun bir forvete ihtiyaç duyabilecek Raptors, Heat ve Bulls tarafından seçilmesi olumlu olur. O pozisyonu dolu olan Clippers'da Bosh'a yazık olur. 8. sıraya kadar da seçilmezse Milwaukee Bucks için tam bir piyango olur ama zannetmiyorum.
TJ Ford (6-0¼; 162; 1983) : Prestiji yüksek olan Kolej Ligi Ödülleri Naismith ve Wooden'a bakarsak yılın en iyi oyuncusu olan Ford'un en önemli eksiği NBA ölçülerine göre kısa olan boyu. İnanılmaz çabukluğu ve süper pasları ise onu bu denli yüksek sıralara taşıyan özellikleri. Chicago Kampı öncesinde resmi boy ölçüsü verileri 5-10 civarında dolanıyordu. Chicago'da ayakkabılı 6-0'dan biraz uzun çıktı. Bu onun için olumlu bir gelişme olsa da, 6-0 bile şu an için kısa bir boy sayılıyor ve dahası Ford'un kolları da extra uzun değil, wingspan'ı 6-0'ı bile bulmuyor. Bu rakamların ne önemi var ki diyenleriniz olabilir, ancak NBA'de maalesef boy takıntısı inanılmaz boyutlarda. Yine de TJ Ford extra bir yetenek ve kendisine oyun kurucu pozisyonunda şans verebilecek Miami Heat ya da Los Angeles Clippers (Andre Miller'ın ayrılması halinde) gibi bir takımda başarılı olabilir. En geç 6. sırada Clippers tarafından seçilebileceğini düşünüyorum, ancak Sibiryalı dev Podkolzine'in alt üst etme durumu bulunan sıralamada, herhangi bir takas da olmazsa sürpriz bir şekilde ilk 10 sıranın dışında kalabilir.
Pavel Podkolzine (7-5; 303; 1985) : 7-5 (2,26) boyundaki dev Sibiryalı, bir hafta öncesine kadar sadece boyuna ilgi duyulan çok bilinmeyenli bir denklemdi. Ama Chicago Kampı sırasında çıktığı bir Workout bütün dengeleri alt üst etti. Bu workout'da boyuna göre iyi sayılabilecek olan hızını, yumuşak bileğini ve taşıdığı potansiyeli gösterme fırsatı bulan Podkolzine, pek çok otoriteye göre 4. sıraya kadar yükseldi. NBA'de pivot aramayan takım sayısı çok az. Bu yüzden kendini geliştirmek için şans bulması pek zor olmayacak. Ancak onu seçecek takımın bir takım zorlukları aşmak zorunda olması da açık. En büyük zorluk İtalyan Varese takımının elindeki 10 yıllık kontrat. Öyle ki, Podzolkine'i seçecek takımın vereceği 350.000 Dolar'ın yanı sıra, dev oyuncunun ilk 4 yılda kazandığı tüm parayı da Varese'ye vermesi gerekebilirmiş. Seçim yapacak takımları düşündüren bir başka unsur da, bu oyuncudan hemen yararlanamayacak olmaları. Podkolzine, ilgi çekici özelliklerine rağmen, şu an NBA'de oynayacak düzeyde değil, yani sadece gelecek için bir yatırım olacak. Büyük ihtimalle de ilk birkaç yıl Avrupa'da kalacak. Lottery takımları da hemen katkı yapacak oyunculara ihtiyaç duyduğuna göre, seçim yapacak olan GM'ler oldukça zorlanacak. Bence her takım es geçse, New York GM'i asla seçmeden bırakmaz. Ya da bırakır mı? Layden akıllanmış mıdır ki?
Chris Kaman (7-0½; 252; 1982) : Draft listesindeki en rahat oyunculardan biri. İlk 10 sırada seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. 7-0 boyunda ve pivot pozisyonunda oynuyor. Zayıf bir takımdan geliyor, ancak kendisi oldukça hırslı bir kişilik. NCAA'deki son sezonunda sergilediği performans memnuniyet verici. Şu an ligde oynayan bir çok pivot'un aksine oyuna skor yönünden katkısı fazla. Uzun boyu sayesinde ribaundlarda etkili, ancak yer tutuş konusunda eleştiriler alıyor. Alonzo Morning'i bırakacak Miami Heat ve Olowokandi'yi bırakacak Los Angeles Clippers'a ilaç gibi gelebilir. Onlar burun kıvırırsa Milwaukee Bucks ve New York Knicks takımları onu asla sektirmezler.
Dwyane Wade (6-4¾; 212; 1982) : Marquette Üniversitesi'nin harika çocuğu, 2003 NCAA Turnuvası'nın Yıldızı olan Wade için en önemli handikap fiziği gibi gözüküyor. 6-4 olarak bilinen boyunun daha uzun olduğunu kanıtlamak için Chicago Kampı'nda ölçüm yaptırdı. 6-4'den çok 6-5'e yakın çıkan boyu düşmeye yüz tutan draft değerini biraz olsun yükseltti. Bana göre zaten çok uzun olan kollarıyla bu boy handikapını rahatlıkla kapatabilecek bir oyuncu. Hücumda müthiş bir silah, patlama yaparak yüksek skor üretme potansiyeline sahip. Defansiv yönü de oldukça kuvvetli. Bence Wade için söylenebilecek tek olumsuzluk pozisyon elastikiyetinin az olması, yani o bir shooting guard ve o kadar, başka bir şey değil. Eddie Jones'u elden çıkartmayı düşünen Miami Heat, Jalen Rose'u göndermek isteyen Chicago Bulls, Ray Allen'ı göndermiş olan ve seneye yine Cassell-Payton ikilisiyle oynama şansı olan Milwaukee için iyi bir alternatif olabilir. Eğer ilk 10 sırada seçilmezse, kendini gösterme şansı oldukça zor gözüküyor.
Kirk Hinrich (6-3¾; 186; 1982): NCAA Turnuvası'nda Final oynayan Kansas Üniversitesi'nin müthiş ikilisi Collison ve Hinrich'in guard oynayanı. Dört yıllık kolej kariyeri başarılarla dolu. En büyük özelliği asla sorumluluktan kaçmayan, lider bir ruha sahip oluşu. Son yılında daha çok skorer guard gibi oynamasına rağmen, her iki guard pozisyonunda da rahatlıkla oynayabilecek kapasitede. Onu kadrosuna katacak olan takım mükemmel bir dış tehdite ve çok iyi bir savunmacıya aynı anda sahip olacak. Şu an draft değeri Luke Ridnour ve Leandrinho Barbosa gibi oyun kurucu pozisyonunda oynayacak başarılı isimlerden yüksek görünüyor. Boyu 6-4'e oldukça yakın olan Hinrich, bir sürpriz olmazsa ilk 10'da seçilir. Özellikle Washington Wizards'ın kulaklarını çınlatalım.
Nick Collison (6-10; 255; 1981) : Kansas Üniversitesi'nin müthiş ikilisi'nin power forver oynayanı. Lise'den beri tam bir başarı ve istikrar abidesi. 6-10'luk boyu ile harika bir ribaundçu ve blokçu. Kendisini tam bir 4 numara olarak tanımlayabiliriz. Belki de eksik sayılabilecek tek yanı bu. 4 numara için boyu, yetenekleri müthiş, ama 3 ve 5 numarada oynatamazsınız, yapamaz. Yine de uyumlu kişiliği, sahaya yansıttığı hırsı ile front-court'u zayıf takımlar için kaçmaz bir oyuncu. Draft değeri ise maalesef hak ettiğinden düşük. Nedeni ise Christian Laettner. Ne alakası var demeyin. Çok şeyler beklenen Laettner hiçbir zaman bir süperstar olamayınca, o zamandan beri uzun beyaz power forvet'lere karşı bir önyargı var. NBA gibi büyük bir organizasyonun içinde daha ne saçma inançlar var, bilseniz şaşarsınız. Ama bu Collison için problem olmaz kanımca, o boy ve yetenekte bir oyuncu her yerde kendini gösterecek süreyi bulur.
Michael Sweetney (6-8; 262; 1982) : Chicago Kampı'nda ölçüm yaptırıp da boyu bilinenden uzun çıkmayan tek oyuncu. O da Collison gibi sadece 4 numarada oynuyor. 6-8'lik boyu, o pozisyon için kısa sayılsa da, iri fiziği ve örneğin Collison'dan 5 santimetre uzun kolları bu açığı tamamiyle kapıyor. Yeni bir Elton Brand olamasa da, ribaund almayı ve blok yapmayı çok sevmesi ile ona benziyor. Kilosu biraz fazla, yeni bir Tractor Traylor olmamak için dikkat etmeli. Draft'a adını yazdırdı, ama ayın 19'una kadar vazgeçebilir. Lottery Pick olmak için bence tek şansı Seattle Sonics. Geçen sene ilk beş çıkardıkları Reggie Evans'ın yerine rahatlıkla Sweetney'i çıkartabilirler, Evans da yedek olur.
Luke Ridnour (6-2; 167; 1981) : Draft edilecek en iyi dört oyun kurucudan biri. İyi bir pasör ve dış tehdit. TJ Ford'un seçilecek ilk oyun kurucu olacağını düşünürsek Kirk Hinrich, Luke Ridnour ve Leandrinho Barbosa arasında daha üstte seçilmek için bir savaş olacak. Bu savaşı da workout'larda kendini daha iyi gösterebilen kazanacak. Şu anki görünümde ibre Hinrich'den yana. Ridnour'un fizik ve savunma konusunda biraz eksikleri var. Golden State Warriors onu 11.sırada draft etmek istiyor. Ancak Hinrich o sıraya kalırsa işi zor.
Maciej Lampe (7-0; 240; 1985) : 7-0 boyunda düzgün bilekli bir uzun forvet daha. Avrupa'da üst düzey maçlarda zayıf kalıyor, ama ikinci lig seviyesinde yıldız. 1985 doğumlu ve kendisini geliştirmek için zamana ihtiyacı var. Büyük ihtimalle bir lottery pick olacak, ancak draft değeri günden güne azalıyor ve 19 Haziran günü kararı ne olur bilemiyorum. Onu seçen takımın ya geçen sene Nuggets'ın yaptığı gibi tam bir kayıp sezonda olması ya da onu gelişmesi için Avrupa'da bırakması gerekecek. Ya da bir mucize olacak, Lampe gelecek ve Gasol gibi oynayacak…
Mickael Pietrus (6-6; 200; 1982) : Jerry West'e göre çok iyi bir oyuncu. Bana göre ise tesadüfen iyi süre alacağı bir takıma gitmedikçe pek bir şey elde edemeyecek bir oyuncu. %75 ihtimalle lottery pick olacak. Oynayabileceği mevki kısıtlı, ancak 2 numara oynar. Avrupa'da yaptığı gereksiz içeri zorlamaları NBA'de yaparsa, cevabı habire şapkalanmak olacaktır. Avantajları üç yıldır üst düzey mücadelenin içinde olması ve savunmadaki hırslı oyunu. Belki onu seneye Grizzlies'da seyrederiz, kim bilir? Tabi önce Jerry West'in takımdaki SG bolluğunu azaltması lazım…
Leandrinho Barbosa (6-3; 190; 1982) : Çok hızlı ve agresif bir oyun kurucu. Çok iyi pas dağıtmasının yanında oldukça skorer bir oyuncu. Uzun kolları ve çabuk elleri sayesinde çok iyi top çalıyor. Bence Lottery Pick olmalı. Alt sıralardan giderse de steal olur. Onun çok süre alabileceği bir takıma gitmesine de gerek yok. Herhangi bir veteran oyun kurucuyu da yedekleyebilir. Her takımın ihtiyacı, bence seçen mutlu olacaktır.
Reece Gaines (6-6; 185; 1981) : Her iki guard pozisyonunda da başarıyla oynayabilecek, dört yıllık başarılı bir kolej kariyeri olan oyuncu, görünüşe bakılırsa 13 ve 20.sıralar arasında draft edilecek. Ağırbaşlı, sorun çıkarmayan bir takım oyuncusu olması, yeri geldiğinde takımına liderlik edebilmesi ile Detroit Pistons'a yakıştırdığım Gaines'in, ne yazık ki 25. sıraya kadar kalma ihtimali zor görünüyor. Yararlı bir oyuncu olacağı açık, ama mükemmel diyebileceğiniz bir yanı yok. Büyük ihtimalle seçecek iyi bir uzun bulamayacak olan Orlando Magic tarafından seçilebileceği düşünülüyor…
Jarvis Hayes (6-7; 220; 1981) : Çok iyi bir şutör, çok atletik, hem 2, hem 3 numarada rahatlıkla oynayabilecek bir swingman. Kendinden emin yapısı, aklına koyduğunu başarması pozitif özellikleri. Onu süperstarlıktan uzak tutan en büyük zaafı ise Ball Handling'i. Birebir oyunu hiç yok. Her türlü pozisyonda şut atıp sayı bulabiliyor ama birebirde adam geçip sayıya gidemiyor. Bu handikapı yüzünden Lottery Pick olma ihtimali çok zor. Draft değeri de her geçen gün düşüyor. O da 19 Haziran'a kadar okula dönüp dönmemeye karar verecek. Bence dönmeli ve seneye daha büyük bir oyuncu olarak hak ettiği yerde seçilmeli.
Sofoklis Schortsanitis (6-8½; 255; 1985) : Draft'a dahil olan en genç oyuncu. 22 Haziran 1985 doğumlu. Annesi Afrikalı, babası Yunan. Son derece kuvvetli bir oyuncu. Pota altında oldukça yırtıcı, ribaundlarda yer tutuşu mükemmel. Ağır fiziğine rağmen hızı şaşırtıcı. Tam anlamıyla bir "Baby Shaq". NBA için eksik görülen tarafları boyu ve tecrübesi. 6-8 civarındaki boyu NBA'de pivot oynamak için kısa. Ancak dedesinin 6-11 civarlarında olması ve Sofoklis'in de henüz 18 yaşında olması uzama ihtimalini arttırıyor. Savunmada çabuk faul problemine girmesi ve blok kabiliyetinin az olması da negatif veriler. 20.sıradan sonra kadroda yeni bir oyuncuya ihtiyacı olmayan takımların ileriye yönelik yapacağı bir uzun yatırımı olabilir.
Boris Diaw-Riffiod (6-8; 201; 1982) : Bu oyuncuyu pek çok Avrupa'lı çok yakından tanıyor. Zira senelerdir Pau Orthez'in başarısı için ter döküyor. Seyrettiğiniz zaman pek öyle büyük bir yıldız gibi gelmiyor. Onun faydasını anlayabilmek için sadece ona konsantre olmak gerekiyor. Bir kere inanılmaz bir atletik yapısı var, her şeyi yapabilecek kabiliyette. Çok iyi bir savunmacı, boyuna göre oldukça hızlı olduğundan savunması için kimi verirseniz verin, fark etmez. Pozisyon elastikiyeti fazla, pivot hariç her mevkide oynar. Bunca yetenekle adı neden süper yıldızlar arasında geçmiyor derseniz, hücum gücü özellikle şut seçimleri oldukça kötü olduğunu söyleyebilirim. NBA'deki her takımda rahatlıkla faydalı olur. Yine de hücum gücünün zayıf olması onu ilk turun ikinci yarısına bırakacaktır.
Zaur Pachulia (6-11; 239; 1984): Ülkerspor'un başarılı pivotu Pachulia da bu sene draft'a katılıyor. Bu yüzden onu değişik bir gözle izledim bu sene boyunca. Pek çok maçta Blair'in soluklanması için az bir süre kaldı sahada. Ama sonlara doğru NBA scout'ları onu izlemeye gelmeye başlayınca coştu. Hücumda ve savunmada gayet agresif oynadı. Boyuna göre ayakları gayet hızlıydı. Ribaund almak için son derece hırslı davranıyordu. İkinci şansları iyi kovalıyordu. Bu sene her zamankinden fazla gelişti ve birinci turda draft edilmek için büyük şansı var. Eğer ilk tur son sıralarda seçileceğine dair bir işaret almazsa, hakkını gelecek sene kullanmayı deneyecektir.
Anderson Varejao (6-10; 230; 1982) : Türk basketbolseverlere Milli Takım'daki davranışları nedeniyle pek sempatik gelmeyen Brezilyalı oyuncu, bu sezonu güçlü Barcelona Takımı'nda hiç de parlak olmayan bir performans ile bitirdi. Geçen sezon draft değeri çok daha yüksekken hakkından vazgeçmişti. Son derece agresif ve güçlü bir uzun forvet olmasına rağmen, bu seneki performansı ile ilk turda seçilemez. Kişisel kanaatim bu seneyi de pas geçmesi yönünde, yoksa yazık olur.
David West (6-9¼; 226; 1980) : Amerikan basketbol otoritelerine göre sezonun tartışmasız en iyi uzun oyuncusu. Chicago Kampı'na kadar 6-8 olarak telaffuz edilen boyu onun için bir handikaptı, ancak Chicago'daki ölçümde boyu 6-9'dan uzun çıktı, ayrıca kollarının muazzam uzun oluşu da ona extra avantaj sağlıyor. İyi karakterli, takım oyununu seven, savunmada savaşan ve her ribaunda atlayan bir oyuncu. Basketbolu iyi biliyor. Pozisyon elastikiyeti az, tipik bir 4 numara olacak. Draft değeri ilk turun sonlarında gözüküyor. Ancak Lakers, böyle bir oyuncuya balıklama atlar ve diğer takımlar da çok üzülür. Draft Gecesine doğru biraz daha yükseleceğini tahmin ediyorum.
Aleksandar Pavlovic (6-7; 207; 1983) : Yugoslav Basketbolu'nun son yıllarda yetiştirdiği en sağlam hücumculardan biri. Şutu çok sağlam, birebir'de geçemeyeceği adam yok, atletik yetenekleri üst düzeyde. Kendine güveni tam. Geçmişte yaşadığı pek de başarılı olmayan bir yıllık bir NCAA macerasından sonra doğru bir karar verip ülkesine dönmüş ve kendini geliştirmiş. Pavlovic, süper yeteneklerinin yanında oldukça da bencil bir oyuncu. Her işi kolaylıkla yapabileceğine olan inancı zaman zaman onu hataya sürüklüyor. İlk turun sonlarında draft edilebilecek ve etkili bir hucüm silahı olabilecek bir oyuncu.
İşte benim şanslı gördüğüm en kaliteli oyuncular bunlar. Şimdi de biraz diğer oyuncular hakkında bilgi vereyim kısaca. Liselilerle başlayıp devam ediyoruz:
Liseliler
Kendrick Perkins (6-10; 285; 1984) : Lebron'dan sonraki en şanslı isim. Birinci tur garantisi alamazsa hiç zorlamasın, koleje gitsin. Seneye Lottery Pick olur.
James Lang (6-9¼; 316; 1983) : Chicago Kampı'nda oldukça başarılı idi. Ancak boyunun 6-9 civarlarında olması da düşündürüyor. Menajer tuttuğu için drafta katılmak zorunda, ikinci turun ortalarında seçilmesi bekleniyor.
Travis Outlaw (6-9; 210; 1984) : Outlaw, Lebron ve Perkins'den sonra en şanslı isim. İlk tur garantisi alamazsa Koleje gidecektir diye düşünüyorum.
Charlie Villanueva (6-10; 220; 1984) : McDonalds All American Maçı'nda yıldızı parlamıştı, ancak Chicago Kampı sırasındaki özel workout'da pek beğenilmedi. Draft şansı az, Koleje gitme kararı alması bekleniyor.
Ndudi Ebi (6-9; 195; 1984) : O da Villanueva gibi McDonalds All american Maçı'ndan sonra şansını denemeye karar verdi. Chicago Workout'u beğenilmedi. Kolej'e gitmesi bekleniyor.
Yabancılar
Malik Badiane (6-10; 230; 1984) : Almanya'da oynayan Senegalli Badiane, hiç adı geçmezken, Liseliler Villanueva ve Ebi'nin tersine Chicago'da özel bir workout'da parladı ve ismi ilk tur için telaffuz edilmeye başlandı. Müthiş bir atlet olan Badiane, ribaundlarda ve savunmada oldukça etkili bir oyuncu, ancak hücum gücü oldukça sınırlı. Ayrıca 1984 gözüken doğum tarihinin yanlış olduğu ve gerçek yaşının daha büyük olduğu söyleniyor. Eğitimli biri olmaması, öğrenme kapasitesinin yavaş olması da işini zorlaştırıyor.
Zarko Cabarkapa (6-11; 230; 1981) : Hücumda etkili, savunmada zayıf bir uzun forvet. Bu sene draft için son şansı, ne çıkarsa bahtına. İlk tur sonlarında veya ikinci turda seçilmesi bekleniyor.
Carlos Delfino (6-6; 230; 1982) : Sert ve defansif oyunu seven, ancak çok iyi bir şutu olmayan Delfino, Mart ayından beri sakat. İlk tur garantisi alamazsa çekilebilir.
Aleksandar Djuric (6-10¾; 253; 1982) : Chicago Kampı'na katılan iki yabancıdan biri olan Djuric'in seçilmesi mucize olur.
Viktor Khryapa (6-8; 205; 1982) : Bu yıl ilk turun sonlarından seçilebilir. Ama bir yıl daha bekleyip de şutunu düzelterek ve tecrübe kazanarak gelirse şansı daha fazla olur. Bakalım kalacak mı, gidecek mi?
Kresimir Loncar (6-11; 245; 1983) : NBA'de iş yapmayacak türden bir pivot, en azından şimdilik. İkinci turda seçilme şansı var. Ama bence biraz daha beklesin.
Zoran Planicic (6-7; 195; 1982) : Son günlerde draft değeri artan Planicic, her iki guard pozisyonunda oynayabiliyor. Uzun boyuna rağmen oyun kurucu olarak oynayabilmesi ilgi çekiyor. İlk turun sonlarına kapağı atabilir.
Slavko Vranes (7-6; 279; 1983) : Ülkemizde de bir süre forma giymiş olan Vranes'in tek özelliği bulunmaz ölçüdeki boyu. Onun ileride kullanılmak üzere ilk turun sonunda seçilebileği söyleniyor ama bana ikinci turda belki seçilir gibi geliyor.
Sacha Vujacic (6-6¾; 193; 1984) : Uzun boylu bir oyun kurucu daha. Henüz çok genç. Vazgeçmezse ikinci turdan geleceğe yönelik seçilir. Yerinde olsam şansımı ileriki senelerde denerdim.
Birinci Sınıf
Erazem Lorbek (6-10; 240; 1984) : Michigan State'deki ilk yılı fena değildi. Yetenekli bir oyuncu. Babası Avrupa Basketbolu'nun güçlü isimlerinden. Menajer ile anlaştı ve draft gecesini bekliyor. İkinci turdan seçilme ihtimali yüksek. Seçilse, seçilmese Avrupa'ya gitme ihtimali yüksek.
İkinci Sınıf
Mo Williams (6-2; 189; 1982) : Ondan beklenen oyun kurucu olması. Oysa o skorer guard gibi oynuyor. Chicago Kampı'nda da süper değildi. Okula geri dönmesi kendisi için daha iyi olacak.
Rick Rickert (6-11; 216; 1983) : Bir menajer ile anlaşan Rickert kesinlikle drafta katılacak. Dış tehditi bulunan bir uzun forvet en azından ikinci turda kesin seçilir.
Chris Thomas (6-1; 182; 1982) : Thomas beki de NBA'in gördüğü en büyük oyun kuruculardan biri olacak. Son derece yetenekli bir oyuncu. Ancak bu seneki oyun kurucu bolluğunda alt sıralarda kalırsa yazık olur. Gelecek seneye Lottery Pick olabilir.
Josh Powell (6-9; 225; 1983) : İyi bir oyuncu, yaşı daha genç. İkinci turdan seçilmektense bir sene daha beklemesi ve gelişimini sürdürmesi yerinde olur.
Üçüncü Sınıf
Mario Austin (6-9; 260; 1982) : Oldukça güçlü bir uzun forvet. Kolejde pivot olarak oynuyordu, ama NBA'de imkansız. Kolej Ligi'nde yapacağını yaptı. Yedek uzun forvet arayanlar için ideal. Seçilme şansı yüksek.
Carl English (6-4¾; 201; 1981) : Kanadalı oyuncu bir menajer ile anlaşarak Kolej kariyerine son verdi. İyi bir şutör olan ve her iki guard pozisyonunu da oynayabilen oyuncunun yıldızı Chicago Kampı'nda parladı. İkinci turun ortalarında seçilecektir.
Chris Alexander (7-1; 240; 1980) : İki yıl Community College'da oynayıp, son senesini Iowa State'de geçiren Alexander, çok parlak bir oyuncu değil. Kaybedeceği bir şey yok. Uzun boyu tek avantajı.
Ronald Blackshear (6-5; 210; 1978) : Başarılı ama sorunlu bir oyuncu. Yaşı da oldukça büyük. İkinci turda şansı var, ama zannetmiyorum.
Marcus Moore (6-5; 208; 1980) : Uzun boyu ile ilgi çeken oyun kurucu oyuncu, draft hakkından vazgeçip okula dönen ilk oyuncu oldu. Gelecek sene birinci tur şansı var.
Jameer Nelson (6-0; 193; 1982) : Chicago Kampı'ndaki formuyla bir anda dikkatleri üzerine çekti. Ancak kısa boyu ve oyun kurucu bolluğu şansını azaltıyor. Bir sonraki seneyi düşünse iyi olur.
Andre Emmett (6-4½; 217; 1982) : Chicago Kampı'na da katılan Emmett'in şansı az, bir sonraki seneyi beklemesi tavsiye olunur.
Ricky Minard (6-4¼; 198; 1982) : Zayıf bir kolejden gelen Minard'ın seçilme şansı oldukça az.
Son Sınıf
Chris Marcus (7-1; 285; 1979) : Dev pivot, herkesin gözdesi, ancak bir türlü sakatlıktan kurtulamıyor. Seçilmesi sürpriz olur.
Brian Cook (6-10; 240; 1980) : Harika bir Lise kariyeri olan Cook, Kolej Ligi'nde muhteşem olmasa da faydalı bir görüntü çizdi. Özellikle son yılında kendini fazlasıyla geliştiren oyuncuyu ilk turun sonlarında veya ikinci turun başlarında görebiliriz.
Josh Howard (6-6½; 202; 1980) : Wake Forest gibi bir takımda oynağından biraz abartıldığını düşünüyorum. Yine de ikinci turda seçilecek ve şansını deneyecektir.
Dahntay Jones (6-6¼; 214; 1980) : Oynayacağı pozisyon 2 numara olmasına rağmen bir forvet gibi oynuyor. Ribaund almayı skor üretmekten daha iyi beceriyor. Duke mezunlarının çok da başarılı olamadığı NBA'de ikinci turdan seçilip şansını deneyecektir.
Troy Bell (6-2; 178; 1980) : Chicago Kampı'nın yıldızlaşan ismi idi. Ancak bu boyla oyun kurucu oynamak zorunda, başka türlü şansı yok. Draft değeri ilk tur sonu ile ikinci turun başı arasında değişiyor.
Luke Walton (6-9; 235; 1980) : Chicago Kampı'nın bir diğer yıldızıydı. Onun kadar iyi pas verebilen bir uzun yok. Değerini oldukça yükseltti. En kötü ikinci tur başında gider.
Keith Bogans (6-5¾; 213; 1980) : Kentucky'nin yıldızını ikinci turda görmek oldukça üzücü, ancak Bogans iki yıl önce çok daha iyi durumdaydı. Yine de Kentucky'liler göz ardı edilemez. Bir bakarsınız steal çıkar.
Derrick Zimmerman (6-1; 190; 1981) : Chicago Kampı'nda herkesi süper hızıyla büyüleyen Zimmerman, ikinci turda draft edilmesi muhtemel oyunculardan.
Alt Ligler
Jerome Beasley (6-10¼; 237; 1980) : NCAA II'de North Dakota formasını terleten Beasley çok ilginç bir oyuncu. Eksik yanları çok olmasına rağmen ikinci ligde muhteşem istatistikler üretmiş. Şimdi NBA takımlarında eğitildiği takdirde neler üretebileceği merak ediliyor. Draft değeri ikinci turun hemen başı.
Yukarıdaki oyuncuların haricinde çoğunluğu son sınıf öğrencisi bir çok aday daha var, ancak hepsini anlatmaya yerimiz yetmeyeceğinden, en önemlileri ile inceleme faslını kapatalım.
Bu yılki draft'ın karakteristik yapısı nasıl olacak?
Daha önce de belirttiğim gibi her draft bir önceki draft'ın hatalarından ders alır. 2001 yılı draft'ında seçilen Liseliler ilk yıllarında başarısız olunca, 2002 draft'ında tek bir liseli draft edilmişti. Ama aynı draft'da seçilip kontrat imzalanan yabancı oyunculardan istenilen verim alınamamıştı. Bostjan Nachbar, Jiri Welsch ve Nickoloz Tsikitishvili daha hazır olmadıkları için ilk yıllarında NBA'e göre hafif kalmışlardı. Peki bu sene neler olur? Bir kere Liseli Fenomen LeBron James'in seçilmesi kesin, bunu hiçbir kuvvet ya da başarısızlık engelleyemezdi zaten. James haricinde draft'da kalması kesin olan bir tek James Lang var. O da muhtemelen ikinci turda seçilecek ve hayatı bundan sonra oldukça zor olacak. Diğer Liseliler de, eğer gerçekten hazırlarsa yola devam ederler, yoksa çekilirler. Liselilere karşı temkinli olma durumunda bir değişiklik olacağını zannetmiyorum.
Bence en önemli değişiklik yabancı oyuncuları draft etmede yaşanacaktır. Bu sene her seferkinden daha fazla yabancı oyuncu draft edileceğine eminim. Ancak ilk turda draft edilecek çoğu yabancının hemen kontrat imzalanmayarak diğer Dünya Liglerinde pişmelerinin bekleneceğini düşünüyorum. Bu açıdan seçilecek 29 draftee'den belki de ancak 20 tanesini gelecek sezon NBA'de görebileceğiz.
İlerleyen yıllarda kontrat imzalan birinci tur seçimi oyuncularının sayısı 10 civarına gerilerse hiç şaşmayın. Hatta seçilen NCAA oyuncularının Avrupa'ya tecrübe edinmeye yollanmasına başlanırsa, ki o zaman işin cılkı resmen çıkar, draft hadisesi de şov amacından sapmış, heyecan vermeyen bir gelenek halini alır.
Önemli Tarihler
19 Haziran 2003 Erken Başvurudan Vazgeçme Son Günü
26 Haziran 2003 NBA Draft, New York
Bu aylık da bu kadar, bundan sonraki yazımızda Draft Seçimlerini takımlara göre değerlendiririz. www.oocities.org/nbarookies/ adresinde güncel bilgileri ve oyuncu incelemelerini bulabilirsiniz. Son olarak size kendi hazırladığım Mock draft ile veda ediyorum.
|