Blogculuk 4
Milliyet blog doktora tezi
konusu oldu. Bu işin ciddi bölümü. Tez
Hanım’ın talebi üzerine, bu konuyla ilgili
düşüncelerimizi, tezin yayınlanmasından sonraya
bıraktık.
Milliyet blog çok
yakında Reha Muhtar’ın programına da konu olur. Bu işin gayrı ciddi bölümü. Bu
iş için, ‘big brother’ adayımız da belli.
Yalnız, o yunusun nereye sokulacağını pek merak ediyorum
doğrusu.
Bunlar beni ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren şu:
21.
Yüzyıl’da, yepyeni medya kaynakları yaratılma
yolundayken, tamamen epeski alışkanlıklar neyin nesi oluyor?
Epeskiler mi?
Refleks
yavaşlığı, iletişim eksikliği,
ortalığı devlet dairesine çevirme
yaklaşımı (eskiden medyatörler dokunulmaz devlerdi). Say
say bitmez. Yakında Kafka’nın ‘Dava’sını
oynayacağız: Görünmez yargıçlarımız
kimlerdir acabası?
Haa, yepyeniler mi?
Onlar da epeski: Yazarlar
okumaz olduğu için, ‘ay yepyeni gıcır
laço’ diye yazılan konuların, medyada artık
Pinochet turları attığı gerçeğini bilmeme
rahatlığı.
Kardeşim, insanın
‘dünya tatlısı’ çocuğu olmaz. Hacı
Bekir lokumcusu mu burası?
Hadi bir hata ettin. Elma
şekerinin sapı elinde kaldı. Onu, ne demeye millete lanse
edersin?
Dünya aşk meşk
üzerine değil, para üzerine dönüyor.
Yazacaksanız, anafikir üzerine yazın. Belkim, biz de
nasipleniriz.
Biz blogcular, hamamda kendi
sesini güzel bulan deliler korosu gibi olduk çıktık. Kapitalizmin yeni oyuncağı bugün bu. Yarın
şu olur, bizi de aynen çöp tenekesine… Ondan sonra,
gelsin Şener Şen’in ‘Arabesk’teki
şarkısı: “Terkedildim, terkedildim…”
Daha yazacak çok
şey var ama bu metin bakalım 3.000 metre ‘steple’da ne
yapacak? Kolay mı, top geçer, adam geçmez…
Dipnot: Metin reddedildi.
(4 Aralık 2006)