ELEKTRONİK YAZIŞMALAR

 

İÇİNDEKİLER

 

E Gruplar

               

Anayasa (sivil-anayasa)

                Sanal Zihin

                İnternet Hukuku

                Sivil İtaatsizlik

               

11 Eylül (future9)

 

11 Eylül (sivilanayasa) (ikisi ayrı)

 

Ordu, Yine Ordu (eMeclis)

                Referanslar

 

Elektronik Postalar

 

                Sema Pişkinsüt’e 

 

 

ORDU, YİNE ORDU

 

Türkiye ordusu, son 30 yıl içinde 1 trilyon dolar harcadı. Buna örtülü ödenekler, vakıflar gibi kayıtdışılar dahil değil. Körfez Savaşı’nın 40 milyar dolar, PKK’nin 100 milyar dolar zararı dahil değil.

Dünyada bankası olan iki ordu var: Guetemala’nınki ve bizimki.

Genelkurmay 2000’de bir askerin yiyecek masrafını, toplamı sendika hesabınkinden yılda 1 milyar dolar daha pahalıya mal olmuş olarak açıkladı.

Ordu asla finansal denetime girmedi.

 

Son 41 yıl içinde 4 darbe yaptı.

28 Şubat’çılar ‘post-modern darbe yaptık’ dediler.

12 Eylül’cü Evren, 100.000 kişi için katliam emri verdiğini televizyonda canlı yayında açıkladı.

12 Mart’çı Batur, ülkede demokrasi olsaydı yargılanacağını televizyonda belirtti.

Emekli askeri yargıtay başsavcısı darbenin idamlık bir suç olduğunu açıkladı.

 

Kore’ye asker yolladık. Şu anda Bosna’da, Kosova’da, Arnavutluk’ta, Nijerya’da, Nijer’de, Afganistan’da, Nahcıvan’da, Gürcüstan’da, Azerbaycan’da, Kıbrıs’ta Türk askeri var ve bunların hiçbiri için Meclis’ten onay alınmadı.

Anayasa Mahkemesi, asker gönderme hakkının hükümete devrinin iptalini görüşmeyi reddetti.

Hükümet de hemen ardından hakkı, genelkurmaya devretti.

 

1971’de ve 1980’de toplam bir milyona yakın kişi işkence gördü. 1983’ten sonra 50.000 korucu vahşeti oldu, 2 milyon iç göç oldu, 10.000 faili meçhul oldu, Hizbullah’ı asker eğitti. 50.000 kişilik ordunun 10.000’i öldü. Sınır dışında verdiğimiz ve verdirdiğimiz kayıplar kayıtlı değil.

Güneydoğu’da ABD çekiç gücü PKK’lilere yardım etti. Ordu bunu inkar etti. Tanıklar: Hakan Evrensel, Güneydoğu Öyküler 1. Vedat Yenerer, Ateş Ortasında.

MHP milletvekili Yahnici, Güneydoğu’da askerin uyuşturucu eskortu yaptığını beyan etti. Asker inkar etti.

Her ikisi için de doğrudan tanığım var ama can güvenliği için açıklayamam.

 

Öyleyse: 1959’da 14 yaşında veya daha büyük yaşta olup, Kuleli Lisesi’ne giren ve bugün orduda halen görevli olan tüm karacı subaylar, zaman aşımsız insanlık suçu işlemekten yargılanmak durumundalar.

 

Ben bunları gazetede yazarsam veya televizyonda söylersem ne olur?

Telefonum dinlenir mi? Dinlenir. Ölüm tehdidi alır mıyım? Alırım. Öldürülür müyüm? % 50. Hapsedilir miyim? % 100. İşkence görür müyüm? % 100.

 

Ben ne yapayım? Susayım mı?

Beni siz yargılayın sayın milletvekilerim…

 

(28 Kasım 2001)


REFERANSLAR

 

‘Ordu, Yine Ordu’ metnine gelen sert tepkilere, hatta katlimin vacipliğine varmasına (*) şaşırdım, özellikle de sivillerin ordudan çok orduculuğuna... O nedenle biraz kaynakça yazayım dedim (ki bir tepki bunu belirtiyordu). Benim yaptığım yalnızca bir derlemeydi. Altalta koyunca bilanço vahim oldu.

 

Muhsin Batur, Hulki Cevizoğlu’nun programında 7 Mart 1997’de Türkiye’de demokrasi olsaydı, 12 Mart darbecisi olarak yargılanmış olacağını belirtti.

Kenan Evren, Mayıs 2001’de Mehmet Ali Birand’ın programında katliam emri verdiğini açıkladı.

Erol Özkasnak, Hulki Cevizoğlu’nun programında 13 Ocak 2001’de ‘post-modern darbe’ dedi ve aynı zamanda darbenin anayasaya göre suç olduğunu belirtti.

Emekli askeri savcı Ümit Kardaş, Neşe Düzel’le röportajında darbenin idamlık suç olduğunu belirtti. (Türkiye’nin Gizlenen Yüzü, İletişim Yayınları, 2001, 344 sayfa. Bundan sonra ‘age’ (adı geçen eser) olarak anılacak.) (Sayfa: 188.)

Şevket Bülent Yahnici, uyuşturucu eskortu konusunu Neşe Düzel’le röportajında belirtti (age). Aynı kişiyle  Kasım 2001’de yapılan röportajda, konu kendisine anımsatıldığında düşüncesini yineledi.

Sadettin Tantan, uyuşturucu konusunu belirtti. (Age, sayfa: 227-228.)

Susurluk belgelerinde hemen tüm tanıklar Güneydoğu’da uyuşturucu taşındığını şöyle ya da böyle dile getirdiler. (Susurluk Belgeleri, Cilt 1, Scala Yayıncılık, Nisan 1997, 620 sayfa.)

Sadık Avunduoğlu, askerin PKK’ye yardım ettiğini belirtti. (Age, Sayfa: 249.)

Genelkurmay’ın, erlere yapılan masraflarla ilgili açıklaması, Temmuz 2000’de yapıldı. Hemen her gazetede yer aldı. Sendikaların aylık mutfak masrafı açıklaması her ay gazetelerde yer alır, hala da yer alıyor.

Demirel, ordunun Güneydoğu’da başarısız olduğunu Cüneyt Arcayürek’e açıkladı. Sonra inkar etti. Arcayürek de tanık gösterdi. Demirel de bu kez sustu.

Türkiye’nin sınırları dışındaki askerlerle ilgili tüm açıklamalar ilk gönderildikleri zamanlarda gazetelerde yer aldı. En son Genelkurmay, Bosna’da 5 yıldır savaş olmamasına karşın, Türk askeri bulunduğunu geçen hafta açıkladı. Bunların hepsi de eğitim amaçlı olarak gösteriliyor ama Arnavutluk-Makedonya ve Nijer-Nijerya savaş durumunda oldular.

Hakan Evrensel’in ve Vedat Yenerer’in kitaplarını künyesiz olarak yineliyorum.

 

Neşe Düzel’in kitabının tıpkı, uyuşturucu konusunda daha ayrıntılı bilgiler içeren, toplatılan ama sonunda beraat eden ‘Mehmedin Kitabı’ (Metis Yayınları) gibi toplatıldığını belirtirim.

 

Doğrudan gözlemlerim:

 

15 Ocak-15 Şubat 2000’de Çanakkale’de bedelli askerlik yaptım. Yalnızca bir ayda zorunlu olarak (yani katılmama hakkı olmaksızın) 7’şer milyona Yonca Lodin konseri ve Çanakkale anıtları gezisi parası ödedik. 2.000 kişi için 28 milyar yapar. Her ikisinin de maliyeti 4-5 milyarı bulur ancak.

Dönüşte otobüs eskortu yapıldı. Ben tek başıma o fiyatın üçte ikisine döndüm. 6 milyar da onun için diyelim. Bu sayıları Aralık 2001 için 2,5 ile çarpınız.

Aynı yerde yemekhaneye demiryolu döşendi. Maliyetinin neredeyse (sanırım 4 yerine 40 milyar) on katı gösterildiği yine gazetelerde yer aldı.

Şu ya da bu satıcılar her gün birliğin içinde fink atıyorlardı. Eğitimin ortasında bize birşeyler pazarlıyorlardı.

 

Referanslar:

 

Konuyla daha derin ilgilenecek olanlara aşağıdaki kitapları öneririm:

 

Silahlı Bürokrasinin Ekonomi Politiği, Suat Parlar, Bibliotek Yayınları, Şubat 1997, 330 sayfa.

 

Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi, Fikret Başkaya ve Ömer Leventoğlu, Öteki Yayınevi, Eylül 1998, 126 sayfa.

 

Asker Partisi Ne İstiyor?, Aydemir Güler ve Kemal Okuyan, Gelenek Yayınları, Mart 1998, 184 sayfa.

 

(30 Kasım 2001)

 

Dipnot (*):

 

Eski MHP milletvekili ve gazeteci yazar Altemur Kılıç, ilk metne intihar etmemi öneren bir karşılık verdi. İşin tuhafı, bunu diğer bir katılımcı ‘katli vacip’ olarak algılamadı.


TDP

 

Sayın Sema Pişkinsüt,                         27.05.02

 

27 Mayıs 2002 tarihli Radikal gazetesinde sayın Neşe Düzel’in sizinle yaptığı söyleşiyi okudum. O metnin bana çağrıştırdıklarını size iletmek istedim.

 

TDP’nin iktidar seçkinleriyle, yani medyayla, orduyla, işadamlarıyla ve entellektüellerle gelecekteki ilişkisini açımlayamamışsınız. Ayrıca; kitleyle ve altkümeleriyle, örneğin çiftçiyle, memurla, işçiyle, evkadınıyla olan konumunuzu da açımlamamışsınız. Bu sizleri, izleğinizi henüz belirleyememiş bir konumda bırakıyor. Genel sözler yerine, daha belirgin bir kaç uygulama önerisi, size daha çok oy kazandırır kanısındayım. Örnekse, sayın Murat Karayalçın’ın kurduğu SHP, HADEP ile dirsek temasına geçerek, % 10 barajını geçmeyi neredeyse güvenceye almış olacak. Size benzeri bir edim öneriyor değilim ama 2003’te % 3 oranında oy alamazsınız, partiniz tarihçede silinir gider.

 

2003 genel seçiminde partinize üye olmuş olmaksızın, partinize oy vereceğimi beyan ederim. Biricik dileğim, sizi bir gün Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın cumhurbaşkanı mevkisinde görebilmek…

 

Saygılarımla…

 

Dipnot: TDP, ÖDP’ye katılınca ona oy vermedim, daha doğrusu oy vermedim.

 

Ayrıca: 2001 yılı içinde eMeclis grubunda kendisini ilk kadın cumhurbaşkanı olarak görmek istediğimi belirten bir mesaj yazmıştım. O da bana telefon numurasını belirten ve onu aramamı isteyen bir mesaj atmıştı. Telefonda sekreteri çıktı ve mesajlarımı kendisinin beğendiğini belirtti. Pişkinsüt’e sempatim, DSP kongresinde karşı çıkılmasına ve neredeyse dövülecek olmasına karşın, Ecevit’e karşı başkan adayı olmasıydı. Tabii güncel olaylar çabuk unutuloyr, bunu şimdi kimse pek anımsamaz.