29.11.05, 10:40.

 

GÜNDEM

 

Gündem makro bir şeydir. Makroluğu da görelidir. Türkiye’nin makro gündemi dünyanın mikro gündemi olabilir. Çok nadir olarak, mutant olaylar (11 Eylül 2001 gibi) makro tarihin gidişini belirler.

 

Bu bakış açısıyla:

 

Son birkaç gündür Türkiye’nin gündemi, ulaştırma bakanının karısının harem-selamlık ayrımıyla tek başına yemek yemesi değildir. Şemdinli olaylarının artık Güney Türkiye - Kuzey Irak makrolaşmasına uğramış Kürt derdini hangi duruma taşımasının istendiğidir. Buna iç ve dış makro güçler birarada dahil.

 

Burada müdahalelerin müdahaleyi yapanların istediği sonuçları vermeyecebileceğini ve istemediği sonuçları verebileceğini anımsatalım. Örnekse, 1980 darbesi Demirel’in cumhurbaşkanı olmasını engelleyemedi ve aile kurumunu istemeden çökertti.

 

Güney Türkiye Kürtleri tam anlamıyla yönsüz durumda. Başlarına 1 milyonluk kriminalite nüfusu belasını aldılar. Siyaseten lümpenleştiler. Çok küçük bir uzman askeri kesim dışında, ordularını besleyecek sivil genç akımında kesiklik oluştu. Burada önemli bir saptama: Suç savaştan daha kolaydır ve daha karlıdır ama aynı adrenalini verir, özellikle de gençlere.

 

Yine de:

 

Türkiye’nin en makro sorunu bu değil, kesinlikle iktisadi. İşsizler Kürtler’den daha kalabalık. Küçük ve orta büyüklükteki iktisadi güç olan esnaf, zanaatkar ve memur çok kötü sıkışmış durumda. Artı köylü cırk oldu ama örgütü yok, sesini duyuramıyor. TÜSİAD hempaları Türkiye’yi satmakta kararlı. En büyük açmaz bu. Bunu başarabilecekler mi bilmiyorum. Mantıken başaramamaları gerekli ama 3 liberalizm insanların aklını başından aldı. Örneğin bir uzman çavuş kredi kartı borcu nedeniyle intihar ederken, ailesine borcunu reddi miras etmesini belirten bir mektup bırakmayı akıl edebiliyor ama ona o faizi yükleyenleri öldürmek aklına bile gelmiyor. Yani kitlenin toplumsal ve kültürel direnci sıfıra limitlendi ama tarihte tam da bu durumlarda sürpriz halk isyanları görülmüştür. İsyan olmadıkça, suç giderek artacaktır.

 

Diyelim ki olumsuz senaryo işledi. Türkiye tümden satıldı. Ne olur? Çin gibi birkaç yüzyıl sömürülür, sonra kırılma başlar ve Çin şimdiki gibi yükselir. Türkiye bunu 1980’lerde yapabilecekken, 2030’larda yapabilir. Bu da 3 kuşağın daha harcanması demek. 3 darbe ve 3 liberalizm de o kadar kuşak yedi. Demek ki sonuç 6 kuşak ve bir yüzyıl demek olacak. Tanzimat’ın 160 küsur yıldır başarılamadığını ve en az 40 yıl daha başarılamayacağını düşünürsek, hem Türkiye’nin tarihten ders almadığını, hem de ikinci zararın göreli daha küçük olduğunu imleriz.

 

Bu ölçekten sonrası gündem değil, tarih olur.