ÖLÜMSÜZLÜK ENSTİTÜSÜ

 

Dün geceyarısı bir ölüm travması daha geldi. Bu kezki en öldürücü olanıydı. 3 kere uykudan uyandırdı. Kalp spazmı yaptı. Panik atak uluttu. Kendimi yerden yere attım.

 

Sonuncusundan sonra, sakinleşeyim diye bilgisayarı açtığım için, internette dolandım ve bir adres buldum:

 

www.imminst.org

 

Bugün ona üye oldum. Bulup bulabileceğim en doğru yer. Son haftalarda epeyi İngilizce yazdığım için, daha önceki anlatım aksaklıklarını bu kez minimuma indirebileceğim kanısındayım. İletişime hazırım: Yabancılarla. Kendinin insan olmadığını sanan insanlarla, beyaz batılı insanlarla.

 

Sitenin bir de ‘neden’ (why) bölümü var. Üye olduktan sonra oraya bir göz attım. Bir tane ölümsüzlük istemeyen var, diğerleri onunla tartışmış. Demek ki varyanslar burada da var. (İlginç bir not, tam anlamaya İngilizce’m yetmemiş olabilir ama belirtildiğine göre, ABD’deki yasal zorunluluklardan dolayı, karşıt düşüncelerin de yayınlanabilmesi kuralı varmış: Güldürücü bir özgürlük anlayışı.)

 

Toplam 3.000 küsur üye var, tıpkı transhumanistler’deki gibi ve bu bir gösterge. (İleride arakesiti öğrenirim.) Bunların % 2-20’si, yani 6-60 kişi, yani milyarda ve/ya yüz milyonda bir kişilik bir azınlık içinde azınlık eder. Şerh: İnternete ulaşabilen global nüfus oranı, % 10, benim gibi geç intikale (yani potansiyelin aktuele dönüşümüne) de % 10 demek gerekli, yani asıl katsayı 10-100 kez daha büyük olabilir. Ne olursa olsun, bu oran bile, 6 küsur milyar kişide 6-7 kişi ve benim haricimde 5-6 kişi daha demek. Örnek: Listede 3.000 AFL mezununun, 1.500 tanesi işe yararken ve 3 kişi bana yetebilecekken, 10 kişiden çok işe yarar kişi buldum ama hepsi gereken konularda % 10 verimde. Yani: İronik olarak, ölümsüzlük konusundan girip robot konusunda işe yarar birini bulabilirim ama bunlar kesinkes işe yarayacak kişiler.

 

Gelelim ana konumuza: Ölümsüzlük konusunda diğer ölümlülerle yazışmak ne iş(im)e yarayacak?

 

Öncelikle 45-50 yılım daha olabilir ve bu sürede çok şey yapılabilir, biraz önce doğduğum yıl olan 1960’ta daha henüz bir insanın uzaya gitmemiş olduğunu anımsadım, fark bu kadar açık ve ivme o zamankinden daha çok (ama ileride bu eksi ivme bile olabilecek ama beni ilgilendiren katedilen yol ve varılan menzil, çünkü şimdilik ölümlüyüm).

 

Devamında 4 neden:

 

Acım azalabilir, artabilir de ama azalma olasılığı daha yüksek, çünkü daha önce paylaşılan acıların (benimkilerin ve başkalarınınkinin de) azaldığını gözledim. Bu, tek neden olarak, yeter de artar bile ama tek neden o değil.

 

En az 10 kitap daha yazabilirim bu konuda, çünkü tek başıma tıkanmıştım. Zaten yalnızca sözünü ettiğim forumdan (why) ‘kes-yapıştır’ ile bir çok kitap ortaya çıkar.

 

Yaşamımı ölümsüzlüğe değilse bile, daha uzun bir biçime ancak bu referans taşıyabilir. Zaten, 100 seneden uzun yaşamın şimdilik tek kerede geleceğine ilişkin hiçbir bilimsel hazırlık ortada yok.

 

Yalnızlığım azalacak. Bu acıdan başka bir şey. Yalnızlık acı verici ama ikilemsel biçimde, hem acı, hem de yalnızlık, kimi yaratıcılığımı arttırıyor, kimi azaltıyor. İronik biçimde, bu denli ayral olduktan sonra bile, denge peşinde olan bir mizacım var. Ayrıca, aracı amaç kılmıyorum, kılmadım da. Bariz biçimde başkalaşıma gereksinimim vardı ve yavaş yavaş gerekli araçlara ulaşmaya başladım. Yol(um) açıldı ve yürümeye niyetliyim.

 

Durgu:

 

Dün geceyi yaşamak istemezdim. Ancak yaşamasaydım, şu an bunları yazabiliyor olamazdım. Bu da, ister istemez, ötesinde bir yerlere varmış da olsam, beni ‘manik-depresif’ tanımlı kılıyor. Biyoçiplerle, korku moleküllerimi ölçen ve izleyen bir yapıya dönüştürülmüş olmak isterdim. Eğer böyle olsaydı, dün kesinlikle orta uzunlukta bir bilimkurgusu yazmış olurdum ve ben kesinkes realist bilimkurgu öyküsü yazmak istiyorum, Gelecekbilimi zaten başardım ama öyküyü henüz başaramadım.

 

Demek ki:

 

Çok yavaş, yılan kıvraklığında bir ters burgu ve ters takla; zaten ortam hava değil, su kıvamında.

 

İronik dipnot: Bugün dünya kadınlar günü ve bir erkeğin yazdıklarına bak.

 

(8 Mart 2006)