KENDİMLE
KONULAR
1. Ölüm (1-10) + 1
2. Delilik (11-20)
3. Faşizm (21-30)
4. Savaş ve Şiddet
(31-40)
5. İstanbul (41-50)
6. TC (51-60)
7. Ma (61-70)
8. Negasyon (71-80)
9. Asallık (81-90)
+1
10. Kadın (91-100)
11. Yazmak
(101-110)
12. Alkol (111-120)
13. Tek Tek sorular
(121-130)
14. Biyografik
Sorular (131-140)
15. Terör (141-150)
16. Sinema
(151-160)
17. Ahlak (161-170)
18. Siyaset
(171-180)
19. Din (181-190)
20. Eğitim
(191-200)
21. Felsefe
(201-210)
22. Psikoloji
(211-220)
23. Tarih (221-230)
24. Evrim (231-240)
25. Bilim (241-250)
26. Diğer
Söyleşilerden Sorular (251-270)
27. Kime Ne
Sorardın? (271-290)
28. Kapanış
(291-300)
SONSÖZ
Bu kez de, onun
yerine ve/ya önsözsüz bir sonsöz olacak.
Daha önceleri de
başıma geldi: Öznel konuları yazarken çok canım yanar. Aradan altı ay veya bir
yıl gibi bir süre geçer. Yeniden okurum. Bakarım, bu kez canım yanmıyor.
Üstelik okuduklarım, gayet de iyi yazılmış gelir.
Bu kez de öyle
oldu.
Kitap, 300 sorunun
250’si yanıtlanmış iken tamamlanmış durumda sayılırdı. Basılırken öyle de
basılabilir, ekler de konulabilir.
Bu süre içinde,
Oriana Fallaci’nin ‘Tarihle Söyleşiler’ini ve ‘20. Yüzyıl’ın 100
Politikacısı’nı okudum. Her ikisi de, her zamanki gibi olduğunca, negasyon
yoluyla, bundan sonraki söyleşi kitaplarını etkileyecekler.
Kısa ve sert içimli bir ürün oldu. Beyni
sağlam olana afiyet olsun.
(Kasım 1999)
Konu : 1 : ÖLÜM
Soru : 1 : Ölümden korkar mısın?
Yanıt:
‘Korkmuyorum’ deseydim, yalan olurdu. Ancak, ölümü doğrudan dört-beş kez yaşamış
biri olarak, doğmamışlıktan değil, var olamayacaklıktan; ayıkken değil,
sarhoşken korkuyorum.
Soru : 2 : Ölüm olmasaydı, ne olurdu?
Yanıt: Herhalde
insanlar, sıkıntıdan ne yapacaklarını bilemezlerdi. Bense, bir gerekli parayı
kazanıp, bir istediğimi yapardım. Uzaya giderdim, Dünya'yı gezerdim, vb...
Yapılacaklar biter gözükse de, muhakkak birşeyler yaratırdım. En sonunda da,
yeterli teknoloji yaratılırdı, ben de Dünya'yı terkederdim...
Soru : 3 : Ölümsüz olmak ister miydin?
Yanıt: Tam öyle
denemez. Tanıdığım tüm insanlara oranla, zamanını en iyi değerlendirenlerden
biri olduğum halde, yaşamımı verimsiz bulurum. Böylesi bir verimsizlik için
değil, çok verimlilik için ölümsüzlük isterdim. Merak ettiğim, bininci yılda
intihar edip etmiyeceğim, olurdu.
Soru : 4 : Ölümü yaşamak nasıl bir duygu?
Yanıt: Valla, yirmi
yıldır bunu bir türlü tam ifade edemedim. Beceriksizliğim olduğunu da
düşünmüyorum. Bütün söylenmiş basmakalıp sözler yalan söylem. Herkesin ölümü
biricik. Yazımı da, oldukça istisnai olurdu. Bir gün anlatmayı becereceğime
eminim. 'Ölüm Diyalogları' ve 'Ölüm Kitabı', yalnızca bir kaç çaba kırıntısı...
Soru : 5 : Ölüm nedenin ne olacak?
Yanıt: Savaş değil,
intihar değil, cinayet değil, idam değil, trafik kazası değil, işkence değil, sürgün
değil. Doktorlar, en yakın olasılığın akciğer kanseri olduğunu söylüyorlar /
söylediler. Kalp krizi değil, böbrek değil, salgın hastalık değil. Nasıl böyle
emin konuşuyorum? Şeytan söz verdi: Uzun yaşayacağım, o da bana çok daha fazla,
yeni, farklı acılar çektirecek. Muhtemelen yaşlılık hastalıklarından biri
nedeniyle olacak. (Babamın babası, 90 yaşında E-5 karayolunda yürürken kamyon
çiğnemesi sonucu öldü. Öbür dedemse, sanırım prostat kanserinden gitti. Ailede
üç kuşaktır kalp hastalığından ölen tek bir kişi bile yok.)
Soru : 6 : Nasıl ölmek istersin?
Yanıt: Dediğim
gibi, ölmek istemezdim. Kuramsal olarak ölümsüzlük mümkün olsa da, pratikte
öleceğim kesin. O yüzden acısız ve kısa sürede ölmek isterim. Bilincimin
silinmesini de istemem. Hatta, öldükten sonraki ilk bir kaç dakikayı
gözleyebilmek isterdim.
Soru : 7 : Doktorları ne yapmalı?
Yanıt: Öldürmeli.
Soru : 8 : Kimi öldürmüş olmak isterdin?
Yanıt: Aslına
bakılırsa, beni aldatarak terkeden üç uzun süreli sevgilimi ama bugün onlara
beni bıraktıkları için teşekkür borçlu olduğumu düşünüyorum.
Artı: Hala kim
olduğuna emin olamadığım muhbirimi, aldatılma eyleminin erkeklerini, beni
sokağa atan eski arkadaşımı, on yıl kaldığım pansiyonun sahibesini (ki iki yıl
önce öldü ve bu beni hala çok mutlu ediyor)... Bir kaç tane bana yaptıkları
nedeniyle o anda öldürmek istediğim kişi olmuştur ama şimdi onları
anımsamıyorum bile...
Siyasi açıdansa,
Özal'ı, Evren'i ve Demirel'i... Türkeş'in ne mal olduğu ortadayken hesabım onu
kapsamıyor, çünkü onunla birlikte yüz kusür kişi daha listeye girerdi. O kadarı
da beni aşar.
Soru : 9 : Seni birileri öldürmüş olmak isteyebilir mi?
Yanıt:
Olabileceğini düşündüğüm bir iki kişi var. Ayrıntılar mahremiyete giriyor,
atlayacağım... Belki ölmeden önce yazarım...
Soru : 10 : Sana ne ölümsüzlük verecek / verebilir?
Yanıt: Kuşkusuz
kitaplarım ama bunun bana hiç bir faydası olmayacak...
Soru : + 1 : Kendinize jilet attığınız söyleniyor, bunun anlamı nedir?
Yanıt: Bu bir
kendini yok etme değil, kendini yokluktan kurtarma çabası; ta baştan çözümü
olmadığını bile bile... Acı çekme evet ama mazohizm asla değil... Bilmiyorum bu
bir soru muydu, bilmiyorum bu bir yanıt mıydı ?...
KONU : 2 : DELİLİK
Soru : 11 : Gerçekten deli misin?
Yanıt: 38 yaşımda,
yanıtım sanırım ‘artık hayır’. Ancak, 18 yaşımdayken yanıtım kesinkes ‘evet’
idi.
Soru : 12 : Deliler deli olduğunu bilir mi?
Yanıt: Doktorlar
tersini söylese de, bazıları kesinlikle evet. Hem kendimden, hem en az on
kişiden biliyorum. Deliliğini bilmeyen deliler olabilir ama bu onların ve
doktorların sorunu; deli olduğunu bilen delilerin değil... Bize ‘kuralı
bozanlar’ olarak bakılmasından hiç hoşlanmadım. Yine de, bile isteye
elektroşoka giden, birden çok ‘deli olduğunu bilen deli’ gözlemek, beni daha
bir delirtti. Üstelik bu kişiler, ne kendilerine, ne de başkalarına bedensel
zarar vermeyecek durumdaydılar. Yalnızca toplum, genellikle aileleri (çünkü
(küçük) burjuvaydılar) onları olumsuzluyordu; onlar da buna katlanamıyorlardı.
Soru : 13 : Deliler ve delilik bir işe yarar mı?
Yanıt: Benim
deliliğim beni yaratıcı yaptı. İşe yarar deli görmedim. Deliliği, başkalarının
işine yarayan bir çok sanatçı tarihte kayıtlı.
Soru : 14 : Delilik iyileştirilmeli mi?
Yanıt: Hayır.
Soru : 15 : Kemoterapi ve elektroşok için ne düşünüyorson?
Yanıt: O
iyileştirmeyi, iyileştirenlere uygulasınlar. Her tür psikiyatrik kemoterapi, en
sert uyuşturucudan daha beter bir zihin yıkıcıdır. Yaratıcılığının
zirvesindeyken, bir ayda beyin enkazı haline getirilenler gördüm. Ayhan Songar
gibi, miras davalarında sağlam insanları, imza yetkisiz bırakanlar gördüm.
Elektroşok ise,
işkencenin ta kendisidir. Siyasi polis bile, o dozda enerji kullanmıyor. Kalıcı
bellek yitimlerini, doktorların kendisi kabullenmiş zaten. Bir insanı bitkisel
yaşama sürüklemek, hipokrat yeminine aykırıdır. Ayrıca, intihar bir haktır.
Her ikisini de
gönüllü kabullenenler olduğunu yineliyorum. Onlara diyecek sözüm yok.
Soru : 16 : Doktoru neden reddettin?
Yanıt: Diğer
sorularda, bunun yanıtları var. Ek olarak: Ölmek istemediğim halde, intiharı
arzular duruma birden çok kez geldim. Aşk ihaneti beni en çok yıkan şeydi.
(Yinelene yinelene bağışıklık yarattı.) Bu intihar durumlarında bile, başkaları
neredeyse zorla psikiyatriste götürmek istediler. Reddettim. Ağladım ve içtim.
Acı zamanla küllendi.
Yaşamımın ileriki
yıllarında yeniden delirirsem, yine doktora gitmem.
Soru : 17 : Deliler yaşamayı beceremezler mi?
Yanıt: Yaygın bir
kanı olsa da, asla öyle değil...
Soru : 18 : Delirmek bir seçim midir?
Yanıt: Delirmenin
verdiği acının öldürücü dozda olduğu hesaba katılırsa hayır. Delilik genelde, ‘dışarıda
yaşayamadığı için zihninin içerisinde acı çekme’ olarak tanımlanır. Kuşkusuz,
bu tanımın dışına epey durum taşar.
Soru : 19 : Deliler faşizmi besler mi?
Yanıt: Deliler,
hangi türü olursa olsun, faşizmin cellatı değil, kurbanıdırlar. Yine de, faşizm
zalimi Hitler’i deli saymamak pek mümkün değil...
Soru : 20 : Delirmemen mümkün müydü?
Yanıt: 25 yıllık
cehennemin ardından sağ kaldım. Şimdi mümkünmüş görünüyor ama deliliğin
sağladığı bilgiler ışığında...
ık...