KÜLTÜREL MUTASYON
AFL
listesindeki yazışmalarda ilginç bir başlık ortaya çıktı: Kültürel mutasyon.
Genetik
mutasyonlara alışığız ama kültürel mutasyonlardan nasıl söz edebiliriz?
Tarihe
bakalım:
Neolitik
devrim, yani yerleşik yaşama geçiş, 12.000 yıl sonra bile dünya nüfusunun ancak
% 80’ini etkilemişti. Kent 1960’larda, 6.000 yıllık yazı 1980’lerde kürel yarı
nüfusu kapsıyordu. Bunlar kültürel mutasyonlardı ve kültürde süreksizlik
yaratmışlardı.
Aristo,
tüm dünyayı etkileyecek duruma 1200’lere 3 dil ve 5 ülke değiştirerek gelmişti.
Bilimsel
devrimlerin yapısı ise Kuhn’dan beridir çalışılan bir konu.
Hepsine
birarada baktığımızda ortak ne görüyoruz?
Yeniliklerin
kabulu zaman alıyor. Bazı azınlık insanlar yeniliklerin kabulüne daha açık, çok
daha azı ise yenilik icat etmeye açık ki bu çok önemli bir farklılık, çünkü
yenilik icadı kişiyi de değiştiriyorve bu geleneksel kültürlerde sorun
yaratıyor. Yeniliklerin aktarılmasında epeyi zaman (yüzyıllar), mekan (çok ülke), araç (dil) değişmesi gerekebiliyor.
Sinemanın doğrusal olmayan zamanlar kavramının fizikte tümüyle yerleşip
sistematize edilmesi çok zaman alacak.
Ben
bir kültürel mutasyonum. Epeyi değişik konuda. Bunların
bir bölümü aktarılabilir, bir bölümü aktarılamaz, ya henüz erken olduğu için,
ya da ben uygun değişim olmadığım (katır olduğum) için.
20.
Yüzyıl o denli çok kültürel mutasyon getirdi ki bir bölümü (Tsiolkovsky’nin
uzay düşünceleri veya Verne tarzı bilimkurgu) aktarılamadan ya da
kalıcılaşamadan yitti gitti, yani onların yolunu izleyen şimdilerde yok. Gerçi
Aristo’nun da aktarılmasında süreksizlikler olmuştu, böyle bir durum sözkonusu
olabilir.
En
yeni ve en farklı kültürel mutasyon, trans, post, meta, zeno hümanizm yolu.
İnsanın biyolojik değil de, kültürel olarak başka bir tür olmasını tartışıyor.
Yer zamanı çok uygun, kabul edecek insanlar var. Destek altkültürler
(uzaycılık, robotçuluk, klonculuk, vd) var.
Kuramsal
olarak bu kültürel mutasyonun yerleşmesi gerekli ama bundan kuşkuluyum. Neden?
Gözlem: Transhümanizm sitesindeki yazılardan dolayı. Bir de bu çok az sayıdaki
insanın farklı yönlere eksodus yapmak istemesi sorunu var ve ben de bu sorunu
yaratanlardan biriyim, çünkü onlarla aynı yöne gitmek niyetinde değilim. Onlar
hümanizmin devamı olan ve yine çıkmaz olan bir sokağa girmek istiyorlar, bense
açar yol ve toyol genişliği peşindeyim.
Azınlıklar
içinde azınlık içinde azınlık… Kafkaesk bir durum. Ancak bu kez öykü ölümle
bitmeyecek, çünkü daha önce çok kez ölüm geldi ve bitmedi.
Kültürel
bir mutasyon nasıl korunur? Yazarak. Yazdım ve metinlerim okundu ve başka
zihinlere aktarıldı. Kuluçkayı beklemek yeterli mi?
Kültürel
mutasyonun genetik değişimden farkı, değişimi alanın bunu çokça ayırsayamaması
ki zaten zihinsellikten değil, kültürellikten söz ediyoruz. Birşeyin bilinmesi
ama bilindiğinin bilinmemesi gibi kültürel durumlar, çokça kültürel bilinç
yokluğundan söz etmemizi getirebilir.
(6 Şubat 2006)