SİNEMA KİTABI
·
Giriş
·
Koyutlar
·
‘Lumiere and Co.’
·
Eisenstein’ı Okumak
·
Leni Riefenstahl İçin
·
Fassbinder ve Ötesi
·
Anti-Godard Manifesto
·
Jarmusch’un ‘Dead Man’i
·
Jarmusch’un ‘Samurayın Yolu’su
·
Leos Carax ve ‘
·
Brecht Babasız von İdiot : Trier
·
Dancer in the ‘Ma’
·
Asit Evi
·
Tango & Tango
·
Olmak veya Ma
·
Matrix
·
Cronenberg ve eXistenZ’i
·
Star Wars
·
Holywood
·
John Woo
·
Nirvana Siyahtır
·
Porno
·
Akira
·
Savaş Filmleri Üzerine Saptamalar
·
Barut Fıçısı
·
Karakedi Akkedi
·
Derek Jarman ve Savaş Ağıtı
·
O Susanna, Go Uteria
· Errol Morris İçin
· Benim Cici Silahım ve Ölüm Oyunu
·
Savaş Fotoğrafçısı Nachtwey
· 2000’lerde Deneysel ve/ya Öncü Sanat / Sinema
· Butoh, Anime, Miike
· Bresson’a Karşı Notlar
· Sinemada Eleştiri
· Sinemada Ne ve Nasıl
· Sinema Dili
· Belgesel ve Kısa Film Notları
· Belgesel Film İçin Yeni Bir Söylem Denemesi
· Sinemada 21. Yüzyıl Momentleri
· Kısa Film olarak Jenerik, Demo, Klip, Reklam
· Kültürolojik Açıdan Sinema Estetiği
· Sinemada Türlerin Melezlenmesi
· Film ve Yazın
· Film Müzikleri
· Sinema ve Dans
· Sinema ve Düşün
· Sinema ve Mantık
· Gözden Kaçanlar
·
Sinemanın Enleri, İlkleri,
Tekleri, Hiçleri ve Eksikleri
·
TC Sineması İstatistikleri
·
Dünya Sineması İstatistikleri
·
35 yıllık seyir ve 15 yıllık okuma sonucunda, 'Herşeye İsyan Ediyorum'
gibi en yenisinden, 'Film Duyumu' gibi en eskisine, en niteliklisinden en
niteliksizine kadar karşılaşılan örneklerde, doyurucu bir sinema kitabı
bulamadım. Oturup düşündüm: Nasıl bir sinema kitabı okumak isterdim? Beş yıllık
bir çabanın sonucunda, bu kitap ortaya çıktı. Sinemada öznellik ağır
bastırıldığı için, bunu da başkaları beğenmeyecek. Başarılmak istenen,
sinemanın ilk yüzyılı ertesinde, ikinci yüzyıla giden bir yol açmaktı.
Metinlerdeki hata payı koyutu % 5'tir; yani, 100 sayfalık kitapta
ortalama 400 civarındaki (önerme-anlatı birimi kabul edilen) paragraftan 20
tanesinde hata yapma payı bırakılıyor. Aslında, düşünülen 4 hatalı paragraf.
Fazladan tolerans tanınıyor. Ayrıca; Fassbinder dizisinde olduğunca, metinlere
dalgalanmalar eklendi. Bunlar yazarın zihninde değil, tarihte ve kültürolojik
yorumlarda oluştu. Okuyucunun, tüm bu varyanslara açık bir okuma yapması gerek.
Yıl 2000
itibarıyla minimum veri tabanı ise: Tahmini toplam bir milyon filmden, 2.000
Holywood / tür filmi, 250 festival / sanat filmi örneklemesi düzeyinde. Sonul
erim sayılan 2040'ta ise bu, 3.000 ve 750 olacak. Giderayak, sinemanın yüz
ellinci yılı şerhleri de, düşülmüşebilir.
(2/ 1999)
KOYUTLAR
·
Sinema, ilk yüzyılının ertesinde
başlatılamamış durumda ama yanısıra en kısa zamanda en hızlı gelişen sanat dalı
durumunda da…
·
Sinema, Avrupa kültürünün
parçasıdır, yani en iyi filmleri daimaya yakın Avrupalılar yarattı.
·
Holywood-Avrupa ayrımı, tür-sanat
filmi ve bayağı-seçkin sanat ayrımına koşut seyreder ama ayrıldıkları (ya da
kaotik gergefe geçtikleri) yerler de vardır.
·
Holywood-Bolywood ve Holywood-Hong
Kong ayrımları, bir önceki ayrımın dışında yer alır. Hong Kong’un Çin’e
katılması duruma ek etki yaptı.
·
Sinema dili, kimyasal dil dışında
(o da ‘henüz değil’ kaydıyla) tüm dilleri kullanır.
·
Sinema kollektif bir sanat
dalıdır. Altkümelerinin kalabalıklığı, onu ‘ancak çok özel durumlarda tek
başına icra edilebilen’ kılmaktadır.
·
Bir yönetmen, oyunculuk hariç, tüm
öğeleri becerebilmek zorundadır.
·
Oyunculuk, zaman içinde (diyelim
yapay görüntü üretimi ile), sinemada sıfıra limitlenecektir ve sinemanın
halihazırdaki en sakıncalı öğesidir.
·
Reklam ve klip, giderek sinemaya
dahil edilmektedir. Bunda, yönetmenlerin para kaynağı olarak reklamcılığı
kullanmalarının büyük payı var. Böyle olmak zorunda değildi.
İkisinin asıl başarısı, zaman kısıntısını sonuna dek
kullanmalarıdır.
·
Televizyonun ve videonun sinemaya
kalıcı zarar vermediği ortaya çıktı. Şimdi sırada VCD ve DVD var. Onlar da
sırasını savacak. Holografinin etkisini öngörmek için henüz çok erken.
·
Sinema ve müzik, yıl 2000
itibarıyla, en ticari (‘en bayağı’ olarak da okunabilir) ve en kitlesel sanat
dallarıdır.
·
Sinema ve dans, yıl 2000
itibarıyla, en öncü sanat dallarıdır. Sinemanın durumu çelişik değildir,
parametreler farklıdır.
·
Bilgisayar, başta çizgifilm
uygulamalarıyla, şimdilerde gerçeğine eşit nitelikte yapay görüntü
uygulamalarıyla, sinemanın ayrılmaz parçası olmuştur. (Oyunculuğun panzehiri
olmaya da adaydır.)
·
Filmlerin % 99’u yok olacak.
(Örneklemeyse, yüz yılda bir milyon filmin on bini elde kaldı.) Bu durum,
çıkarsamalarda ve kestirimlerde belirsizliği arttıracak.
·
50 yılda 50 başusta çıkmadı.
(Gelecek 50 yılda 10 tane bile çıkmayabilir.)
·
100 yılda 500 başyapıt çıkmadı.
(Gelecek 50 yılda 100 tane bile çıkmayabilir.)
·
Sesli-sessiz ayrımı sürmedi ama
renkli-siyahbeyaz ayrımı, başkalaştırılarak verimlice sürdürülüyor.
·
Sinemaskop-fransızkop ayrımları
gereksiz.
·
Sinema, er geç hologramlaşacak.
DVD’lerdeki değişik açılı çekimler, buna limit uygulamalardır. Bilgisayarlarla,
hepsi birleştirilince, kendiliğinden üç-dört boyutluluk elde edilmiş olacak,
yani halihazırdaki holografi teknolojisi kullanımı zorunlu değil. Ancak,
ötesinin de gerçekleştirilmiş olabileceği şerh düşülmüş olsun.
(Ağustos 1999)
LUMİERE and Co.
Künye: Yönetmen: Sarah Moon, 1995, 90 dakika, ortak yapım.
Sinemanın yüzüncü yılı için tasarlandığı belli olan bir filmdi. Tüm
eksikliklerine karşın, birisinin bunu tasarlayıp pratiğe koyması takdire şayan bir
sonuç-edim.
Eksik olanlar; yönetmenlerin seçimi (ki öznel bir alanda kaldığı için
şerhli bir itiraz), kurgu (yönetmenin ne yapmak istediği hiç açık değildi),
filmin süresi (en az iki katı olmalıydı ki ısmarlama bir yapım olduğu buradan
anlaşılıyordu) idi...
1.
52 saniyelik plan.
2.
Eşlenik ses ve yapay ışık yok.
3.
En çok 3 çekim.
Sorular ve yanıtları, bağımsız bir kitap hacmi doldurabilirdi. Ayrıca
bunlar, sinema dergisi okuyan birinin muhakkak okumuş olacağı türden sorulardı.
(Holywood’lu yönetmenler bile, (buna nasıl cüret edebildiklerini tartışma dışı
bırakıyoruz) neden sinema yaptıkları sorusuna yanıt verebiliyorlar.) Sorular ve
yanıtlayanlar, açıkça belirtilmeden peşpeşe dizilmiş. Kimin ne dediği
anlaşılmıyor. Bazı yönetmenlerin adları görüntüsüne yazılmışken, bazıları
yazılmamış.
1. Neden film çekiyorsunuz?
Yanıtlar:
Ün için, ölümden korktuğu için, yapacak başka bir şey yok, hayallerde
kaybolmak için, öykü anlatmak için, eğlenmek için, sağ kalmak için, bilmiyor,
elinden başka bir iş gelmez, ölümsüzlük için, bu küstahça bir soru, sevilmek
için, soru değil yanıt, tahribi sevdiği için, zamanın uçuşunu yumuşatmak için,
başka hiçbirşey yok, yaşamak için, bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum, sağ
kalmanın en etkili yolu olduğu için…
2. Sinema ölümlü mü?
Yanıtlar:
Evet; insan ölümlüyse, evet. Hayır; insan türü sürecekse hayır ama
bundan kuşkuluyum. Ne yazık ki öyle. İmgelem ve bellek var olduğu sürece evet.
Öyküler yitmeyecek. Özel bir düşüncem yok. Doğum varsa, ölüm de vardır.
3. Lumiere kamerası
kullanmayı neden
Yanıtlar:
Gabriel Axel:
Bir yönetmen, ‘sınırlama’ denince, bunu bir meydan okuma
1. Neden (sanat É) sinema?
Bir insanın neden sanat (ve/ya sinema) ile uğraşacağına yanıt
vermesinden önce, varlık nedenine, varoluş kaygısına yanıt vermesi gerekir
(enazından 20. ve 21. yüzyıllarda). Sanat; varlığın ifade, dışavurum, vb
yollarından yalnızca birisidir.
2. Hangi (sanat É) sinema?
Hemen hiç bir yönetmenin ‘sinema ve yalnızca sinema’ diye yola çıkıp
devam etmediği, yanıtlarından belli. Bir sinema okulunu bitirmek de, yanıt
olmazdı.
3. Nasıl (sanat É) sinema?
Bu soru, aynı zamanda 'neyin filmi?' sorusunu da içeriyor.
Kurosawa ve Jeunet, fimlerini çekmeden önce, neredeyse kare kare elle
resimlerlermiş. Yönetmenlerin ressam olması gerektiği kastedilmiyor (eldeki
örneklerden anlaşıldığınca, Kurosawa ortanın altı yetide bir ressammış
örneğin). Soru-n-sal, tasarımın tam olması gerektiği. İstenirse raslantıya (ya
da başka bir deyişle doğaçlamaya ) yer bırakılabilir ama her şey rasgele
olursa, o film o yönetmenin yaratısı olmaz. (Burada ‘auteur’lük övülmüyor.)
ONLARIN 40 YÖNETMENİ, BENİM 30 YÖNETMENİM
Filmdeki Yönetmenler
Merzak Allouache, Theo Angelopoulos, Vincente Aranda, Gabriel Axel,
John Boorman, Alain Corneau, Raymond
Depardon, Costa Gavras, Francis Girod, Peter Greneaway, Lasse Hallstrom,
Michael Haneke, Hugh Hudson, Merchant Ivory, Gaston Kabore, Abbas Kiarostami,
Cedric Klapisch, Andrei Konchalovsky, Patrice Leconte, Claude Lelouch, Spike
Lee, Bigas Luna, David Lynch, Claude Miller, Idrissa Ouedraogo, Arthur Penn,
Lucian Pintilie, Jacques Rivette, Helma Sanders, Jerry Schatzberg, Yusuf Şahin,
Nadine Trintignant, Fernando Trueba, Liv Ullmann, Jaco van Dormael, Regis
Wargnier, Wim Wenders, Zhang Yimou, Kiju Yoshida.
Benim Yönetmenlerim
Woody Allen, Hector Babenco, İngmar Bergman, John Boorman, Leo Carax,
Lilia Cavani, Francis Ford Coppola, David Cronenberg, Milos Forman, Jean Luc
Godard, Werner Herzog, Tran Anh Hung, Jim Jarmusch, Elem Klimov, Spike Lee, Ken
Loach, Joseph Losey, David Lynch, Louis Malle, Goran Paskalyeviç, Carlos Saura,
Volker Schlöndörff, Martin Scorcese, Istvan Szabo, Bertrand Tavernier, Lars
Trier, Margaret von Trotta, Andrej Wajda, Wim Wenders, John Woo.
(Ortak ad olarak, yalnızca 4 yönetmen var.)
PLANLAR
Yönetmenler, genelde 52 saniyenin çok kısa olduğunu öne sürdüler. David
Lynch ise, o süreye bir plan değil, bir kısa film sığdırıverdi, hem de mecaz
anlatımıyla birlikte…
Lumiere’lerin kendi çektikleri planları, hesaplayıp, daha
doğrusu tasarlayıp çekmedikleri kesin. O nedenle, ekstra olarak yönetmenlerin
kendi ideal 52 saniyeleri de pekala eklenebilirdi ve/ya seyredip taptıkları
diğer 52 saniyeler de…
İtirazlar
1.
40 yönetmenin hangi kritere göre
seçildiği belirtilmemiş.
2.
Kurgu fecaat.
3.
Seyirlikten çok okunası bir film
olmuş.
·
EK BİLGİ
Ana düşünce: Phillippe Boulet.
Makine çekiyor, basıyor ve oynatıyor. Motoru yok, elle çevriliyor. 3
kilo 900 gram ağırlığında. 12,5 x 19 x 19 cm boyutunda. Fransa Lion 1895
yapımı.
(Nisan - Ekim 1999)