sahinartan@yahoo.com
Anasayfa
Seçme
Tematik
Portre
Sörf Hatırası
Linkler
Beşeri Durumlar
Çizgili Roman
Cyberman-6 Nisan 2001
"Eşinizi haritadan izleyeceksiniz"
Ertan Özerdem Bugün film izlediğimiz Digiturk, yarın televizyon ekranında bir harita sunacak. Bu haritadan, bir cep telefonunun gönderdiği sinyaller sayesinde, sadece eşiniz değil her cep telefonlu vatandaş, an be an izlenebilecek. Genel müdürleri Ertan Özerdem öyle diyor. "Biz yayıncı değiliz, sakın karıştırmayın" da diyor.
Digiturk, "Türkiye'nin dijital platformu" sloganıyla yola çıktı. Onlarca kanala, üstelik de kablo aboneliğiyle erişilemeyecek bir çeşitliliğe Digiturk üzerinden erişilebiliyor. Ayrıca televizyon izleyicisi "kısmi" bir interaktiviteye de kavuşmuş durumda. Televizyonuyla, neyi istediğini, neyi istemediğini anlatacak düzeyde bir ilişkiye girebiliyor. Bu da önemli bir aşama. Ama bütün bunlar, dijital televizyonun Türkiye'de online iletişimin bir parçası haline geldiği anlamına da gelmiyor. Üstelik Digiturk genel müdürü Ertan Özerdem'in söylediklerine bakılırsa, bunun birkaç yıldan önce yaşama geçme ihtimali de yok.

Oniki yıl tekstil, sekiz yıl da çimento sektöründe yöneticilik yaptıktan sonra Digiturk'ün başına geçen Özerdem, Boğaziçi Üniversitesi mezunu bir endüstri mühendisi. Boğaziçi'nden sonra eğitimini Amerika'da sürdürmüş. Sohbetimizin başlarında kullandığım "yayın" kelimesini, "Biz yayıncı değiliz. Taşıyıcız" diye düzelttikten sonra bu yeni sektörle ilgili yaklaşımını özetliyor:

"Bir televizyoncu gibi değil, bir sanayici, bir tüccar gibi düşünmeye başlıyorsunuz. Bir platform işletmeciliğinde pazarlama ve satış çok önemlidir. Oysa medyada rating önemli. Rating'in bizde hiçbir değeri yok. Biz ürünü satabiliyor muyuz, abone kaydedebiliyor muyuz, önemli olan bu."

Digiturk abonelerinin artırılmasında "online iletişim" fonksiyonu şimdilik epeyce arkalarda duruyor. Şu anda uydu üzerinden dünyanın verisini, onca kanaldaki onca görüntüyü ve sesi ışık hızıyla çanağına indiren Digiturk abonesi, kendi verisini Digiturk üzerinden ilgili noktaya iletme konusunda ise "cılız" bir modemle telefon hattını kullanabiliyor sadece. Dolayısıyla "yayıncı"yla izleyici arasında tam bir iletişimden, interaktiflikten de söz edilemiyor doğal olarak.

"Çözümü var aslında" diyor Özerdem. "Fakat fiyatların düşmesi bekleniyor. Siz televizyonunuza sinyali uydudan çanak anten vasıtasıyla alıyorsunuz. Çanak antenin ucuna da bir kablo bağlı, televizyona kadar geliyor. Neticede o sinyali havadan yakalıyor. Şimdi artık interaktif olmaya karar verdiniz. Resim olsun, yazı olsun, birtakım şeyler göndermek isteyeceksiniz. Bu takdirde telefon hattı yerine aynı yoldan, aynı kablodan, fakat başka bir çanaktan, ya da aynı çanaktan ama özel, ortasında LMB dediğimiz çatal gibi bir şey vardır, onun şimdi çift yönlüleri üzerinde çalışılıyor, bu çanaktan tekrar sinyali uyduya gönderiyorsunuz. Bu, insanların karşılayabileceği maliyette olduğu takdirde, çok hızlı. İnsanların hayatı çok kolaylaşacak. Ama şu anda çok pahalı. O nedenle geçilmedi. Ne kadar sürede geçilir derseniz, ancak atabilirim. İki senedir, üç senedir, ama 10 sene değil. Bu tür uygulamalar şu anda İsrail'de var mesela. Parasını veren olduktan sonra..."

Şu anda "kısmi" de olsa Digiturk abonelerinin yararlanabildiği "evet-hayır", "isterim-istemem" iletişiminden başlayıp, yaptıklarını ve kısa vadede yapacaklarını ise şöyle anlatıyor: "Bir kere, gayet basit olan, oyun oynatabiliyor. İkincisi, gayet basit olarak yes-no sinyalini gönderebiliyorsunuz. Bu sene içinde mail gönderebileceksiniz. Anormal uzun olmamak kaydiyle... SMS kullanır gibi, dört-beş satırlık mail'ler gönderebileceksiniz televizyondan. Ayrıca, shopping dediğimiz, o da bir yes-no meselesi aslında, servis var. Burada zor olan, malın eve teslimatı. Lojistiği zor yani. Örneğin piza ısmarlayacak o kişi. Pizacı o pizayı ne kadar zamanda o eve gidip teslim edecek? Bunu ayarlıyabiliyorsanız mesele yok. Bunun lojistiğini ayarlayabiliyorsanız, o da bu sene devreye girecek. Bunlar daha basit olanlar. Bunların hepsini birden yapmak istemiyoruz. İnsanların kafası zaten yeteri kadar karışık Digiturk hakkında. Yıl sonuna kadar yavaş yavaş bu interaktif hizmetleri devreye koyacağız. Ondan sonra neler olabilir? Böyle koyduğunuz zaman çok şey bekliyor. Mesela hemen bu senenin sonuna doğru yapacağımız bir şey var. Televizyonda bir harita çıkaracaksınız ve eşinizin cep telefonu varsa onun İstanbul'un neresinde olduğunu görebileceksiniz. Turkcell bunu zaten şu anda da yapabiliyor. Bunun bize taşınması basit bir şey. Eğer telefonun sahibi olan abone bu işe okey diyorsa bu servis satılabilir. İşyerlerini düşünün. Sizin bir sürü adamınız hergün çıkıp bir şeyler yapıyor İstanbul'da. Bunları takip etmek istiyorsunuz. Böyle bir servise para ödersiniz o zaman. Ama bunu televizyon üzerinden yapmak daha güzel. Televizyon dediğimiz şeyin en büyük avantajı büyük ekran. Bu, dijital televizyonla GSM'nin bir noktada birleşmesi. Başka nerede birleşecek, bir başka örneğini söyleyim. Televizyonunuzun üzerinden telefon işlemi yapabilirsiniz. Konuşabilirsiniz, ses alabilirsiniz. Burada İnternet'e giriyorsunuz, İnternet kanalıyla bu bağlantıyı kuruyorsunuz. Ayrıca İnternet'teki içeriğin televizyon ekranında görüntülenmesi işi var. İleride bilgisiyarı tamamen atın, televizyondan İnternet'e girip içeriği izleyebilecesiniz."

İnternet'e ise, yeni bir iletişim modundan çok göz ardı edilmemesi gereken bir altyapı gibi bakıyor Özerdem. Ona göre, İnternet üzerinde fazla yatırım yapmanın sakıncaları bile var. "Ben meselelere hep ticari açıdan bakmaya alışığım" dedikten sonra şöyle devam ediyor: "İnternet piyasasının para kazanmasının mümkün olamayacağını bundan 5 sene önce söyleyenlerden biriydim. Şu anda iyice kanıtlanıyor bu düşüncem. İnternet güzel bir teknoloji, ama ticari anlamda paraya dönüştürülmesi çok zor bir şey. Ticari olarak baktığınızda, çok fazla yatırım yapmamanız gereken bir yer olarak görünüyor. Çok büyümeyi düşünmemeniz gereken bir yer. İçinde bulunmanız gerek; ama gelecek yeni teknolojilerin altyapısı orada olduğu için. Mesela Superonline bir tarafa bırakılmamalı, daima yaşamalı. O ayak orada olacak. Para kaybetseniz de olacak. Ama Superonline derse ki, 'Ben Türkiye'deki tek İnternet operatörü olacağım', çok yanlış bir strateji olur."

Profesyonel ilgi açısından iki yıl öncesine kadar İnternet'le ilgili olmadığını da açık yüreklilikle belirten Özerdem, "temkinli" yaklaşımını teknoloji geliştirme ve yeni teknolojileri uygulama konusunda da elden bırakmıyor. "İçinde bulunduğumuz grubun, teknolojinin içinde yetişmekten aldığı bir tane ders var" diyor. "Al teknolojiyi, ama çok da aceleci olma. Çünkü gelen teknolojinin ticari olarak kabul edilip edilmeyeceği belli bir şey değil. Şimdi bizim AR-GE departmanları kurup da burada, kendi kendimize araştırıp da kendi kendimize bulmaya çalışmamız en uzun yol. Bir de pahalı bir yol."

Wallpaper'ını indir!
Ganimetler Sörf Hatırası'nda