Hazar denizi ve çevresinden çıkarılan petrol ve doğalgazı taşıyacak boru hatlarının bir ülkenin sınırlarından geçmesi, bu ülke için hem her yıl yüz milyonlarca dolar gelir, hem de politik güç demek.
Bakü - Ceyhan boru hattının en ciddi proje alternatiflerinden biri olduğu ve birçok ülkede yöneticilerin uykusunu kaçırdığı bir ortamda Türkiye'de konuya ilgi kaybolmuş gibi görünüyor.
Bu kritik bölgeye yönelik operasyon planlarının basında hergün manşet olduğu düşünülürse, bölgenin en hassas konusunun, adeta sistematik olarak gündemden çıkarılmış olmasını yorumlamak zor.
Afganistan'dan başlayacak bir askeri operasyonun, bölgedeki dengeleri sarsacağı ve petrol - doğalgaz rezervlerinin çıkarılması, işlenmesi ve dünyaya iletilmesiyle ilgili çelişkileri derinleştireceği hemen hemen kesin.
Bu süreçte tarafların, müttefiklerin, düşmanların henüz net olarak belirlenmediği, olayların akışı içinde adım adım belirleneceği de söylenebilir. Dolayısıyla süreç, sürecin dinamikleri, yaşanacak olaylardan yarar ya da zarar sağlayacak tüm ülkelerin kamuoyları tarafından yakından takip edilmek durumunda. Ama bu takip, yorumlar, hamasetle yoğrulmuş bir "anti - terör kampanya" yaftasından öteye gitmiyor; sürece dair çözümlemeler yapması, tartışması gerekenler, bu son derece hassas ve hayati konuyu hiç gündemlerine almıyorlar. Ya da alıyorlar, ama bu işi "kamuoyunun önünde", şeffaf bir biçimde yapmanın gerekliliğine inanmıyorlar.
Aslında durum sadece bize özgü de değil. Bizdeki kadar gündem dışına itilmiş olmasa da, başta ABD ve İngiltere olmak üzere, ilgili tüm ülkelerin medyalarında da "Hazar petrolü meselesi"ne karşı görece bir sessizlik başlamış durumda.
Internet'in değeri böyle zamanlarda daha iyi anlaşılıyor. Yeni çıkan tek tük yazıyı ve eski yüzlerce makaleyi aramayla bulmak ve "Medeniyet Savaşı"nın arka planına değişik perspektiflerden bakmak mümkün.