1997 yılında Yahoo'ya piyasada bir milyar dolar değer biçiliyordu. O zaman bu parayı ödeyip Yahoo'yu almaya kalkışan bir yatırımcı çıkmadı. Çıkmış olsaydı, o yatırımcı geçen baharda 100 milyar dolar değer biçilen bir şirketin sahibi olacaktı. Yahoo'nun değeri yalnızca üç yılda 100'le çarpıldı. Ama geçen baharda başka bir yatırımcı 100 milyar dolara Yahoo'yu satın almış olsaydı, bu kez de o yatırımcı sonbahar aylarına gelindiğinde 80 milyar dolar zarar etmiş olacaktı. Yalnızca 6 ayda!
Bir Internet şirketinin değerini ölçebilmek gerçekten mümkün mü?
Bugüne kadar yaşananlar, bu soruya "hayır" demek gerektiğini gösteriyor. En azından şimdilik ve bir süre daha. Internet şirketleri üzerindeki spekülasyonlar sürdükçe de, yeni online krizleri yaşanacak.
Yahoo'nun değerinin şu anda - altı ayda hızla iniverdiği - 20 milyar doların üstüne çıkmış olması güçlü bir olasılık. Ama bu olasılığın bir olasılık olmaktan çıkıp güvenilir bir bilgiye dönüşmesi ne kadar tutarlı bir analizin sonucu olabilir? Ama belki de gerçekten öyle. Herşey o kadar matrak ki. Tek bir gelişmeyi ele alalım.
Hotmail, Internet'in tartışmasız bir numaralı bedava Web mail sevisi. Milyonlarca abonesi var. Üç ay öncesinden bakıldığında, en azından önümüzdeki birkaç yıl boyunca Hotmail'in tahtını herhangi bir rakibin zorlayacağını iddia edebilecek biri çıkmazdı herhalde. Oysa bugün tahta ciddi bir aday olduğu pekala iddia edilebilir. Bunun Yahoo olması ise düşük bir olasılık değil. Neden mi? Şundan: Hotmail, kısa bir süre önce, üstelik de insanlar arasında mektuplaşmaların belki en kritik olduğu yılbaşı döneminde, spam'i engellemek adına öyle acemice bir hata yaptı ki, milyonlarca Hotmail abonesinin yolladığı mektuplar adrese gideceğine çöpü boyladı. Üstelik aboneler bundan haberdar da olmadı. Hiçbirine, "Mektubunuz bir hata sonucu adresine ulaşmamıştır" uyarısı gelmedi. Bir mektup servisi için bundan daha kötü bir gaf olamaz.
Gafın anlaşılması üzerine milyonlarca abonenin kapıldığı psikoloji pek de olumlu bir şey olmasa gerek. Şu anda yapılacak bir araştırma, binlerce Hotmail abonesinin başka bedava Web mail servislerine kaydığını gösterecektir. Kim bilir, belki bu, Hotmail dışındaki büyük Web mail servisi sağlayıcılarından Yahoo için tarihi bir fırsattır.
Belki Yahoo'nun piyasa değeri, Hotmail'den "transfer edilen" yeni aboneler sayesinde bir kez daha yükselişe geçecek. Çünkü daha çok abone, daha çok reklam geliri, bire bir pazarlamadan elde edilecek daha çok komisyon geliri demek. Belki 2001'in bahar aylarında bu değer ikiyle çarpılmış olacak. Yalnızca "belki" ama. Bunu şu anda kim kesin bir bilgi olarak söyleyebilir? Ama Internet gibi ele avuca sığmayan bir şey söz konusu olduğunda, öngörülmeyen tek bir gelişme bile rakamlarda dramatik oynamalara yol açabiliyor. Bu yüzden Internet şirketleri açısından hala "marka değeri"nden çok, işlevselliği, kazanç modelleri ve rekabet gücü ile "ürün değeri" önemli.
Bugün, iki kolalı içecek devinden birinin altı ay içinde değerinden yüzde 80 kaybetmesi ne kadar olası? Ama Internet'te, olasılığın da ötesinde yaşanan gerçekliğin kendisi bu işte. Bir yatırımcı, işlevselliği, kazanç modelleri ve rekabet gücü ile "ürün değeri"ni kanıtlamış, kendi ayakları üzerinde durabilen, ama büyüme ivmesini yukarılara çekecek sermayeden yoksun bir Internet girişimine finansman sağladığı zaman dünyanın en doğru işini yapmış olacaktır. Pazarlamayla şişirilmiş kof "marka değerleri"ne para akıttığında ise bundan hem kendisi, hem de son dönemde yaşanan online krizinde olduğu gibi küçük hissedarlar, şirket çalışanları ve bütün bir sektör zarara uğruyor.
Yahoo gibi kendini fazlasıyla kanıtlamış şirketlerin piyasa değerlerinde bile anormal oynamalar yaşanabilirken, dün milyonlarca dolar değer biçilen şirketlere bugün üç kuruş bile verilmemesi bundan.
Bizde ise herşey öyle hızlı gelişti ki. 2000 başlarına kadar online iletişim ve pazarlama adına birazcık profesyonelce yapılmaya çabalanan işler gazetelerin uzantılarından ibaretken, 2000 yılıyla birlikte piyasayı yeni "marka"lar doldurdu. İxir, e-kolay, Turkport, Porttakal.. Amerika'daki son Super Bowl'un yayınındaki 30 saniyelik bir reklam slotuna bazı .com'lar tereddüt etmeden nasıl 3 milyon dolar bastırıverdiyse, bizde de yeni İnternet şirketleri milyonlarca dolarlık tanıtım bütçelerini son kuruşuna kadar kullandı. Bir dönem televizyon reklamlarında "Internet"ten, "online"dan geçilmedi. Sonuçta, 2001'e girerken önce Turkport'un "geçici olarak yayınına ara verdiği"ne tanık olundu, şirketin çalışanları işten çıkarıldı. Ardından Ixir'in yayınları (Yepnew, Basamax, Sosyetix, Champiyon) ardı ardına kepenk indirdi, işten çıkarılanların sayısı 200'e yaklaştı. Erişim hizmetleri açısından yerini sağlamlaştırmış olmasına karşın online iletişim ve pazarlama açısından ürün değeri tartışmalı Superonline'da da işten çıkarmalar oldu.
Geride kalanlar, ders alınabildiği sürece paha biçilmez bir deneyim olarak yarını olumlu etkileyecek. Ama bugünden sonra, "ürün değeri"ni kanıtlamamış girişimlere finansman sağlayan, destek olan yatırımcılar, online iletişimin gelişimine darbe indiriyor olacaklar. Yoksa, yoksa ben ilüzyonlar içinde yaşıyorum da, şu kubbenin altında "ürün değeri" diye bir şeyin hiç mi itibarı yok?