Mad dergisinden beri Amerika'nın ve tüm dünyanın aşina olduğu "mizah-ideoloji eleştirisi karışımı" eleştiri formunun tadı giderek acılaşıyor.
1950'lerde, Soğuk Savaş'ın tam göbeğinde ortaya çıkan Mad, "daha ciddi" eleştiri kaynakları (partiler, farklı politik akımlar, yayınları, vs.) ve söylemlerin yanında, "marj"ında yer alıyordu. Eleştirileri ne kadar acı olursa olsun, o "ciddi kaynaklar" varolduğu sürece Mad dergisi marjinal bir mecra ve mizah ağırlıklı bir söylemdi.
Oysa adeta Soğuk Savaş"ın yerine geçmeye aday bir "çelişki"nin büyük gayretlerle aranıp tarandığı günümüzde, bu tür "ciddi eleştiri kaynakları"nın yerinde yeller esiyor. Galiba bu yüzden, "dalga geçme"yle karışık da olsa, mizahı kullansa da, "yeni Mad'ler"çok daha acı eleştirilerle, ortadan toz olan ciddi kaynakların yerini doldurma güdüsüyle ortaya çıkıyor.
Internet'te alabildiğine popülerleşen "culture jamming"in sınırları öylesine geniş ki, türevleri "ciddi taklidi yapan gazeteler"in köşe yazılarına kadar uzanıyor. Ciddilikte sınır tanımayan Türkiye'de bile örneği var. Ne yapmak istediğinden kendisi de emin değilmiş izlenimi bıraksa da, en azından güdülerini bastıramayan "natural born" culture jammer'larımıza bu köşe yazarını örmek vermek isterdim. Ama belli olmaz, böyle adlandırılmak hoşuna gitmeyebilir. Kendisini kırmak istemem. Ama bence bu tanıma epeyce uyuyor. Onun deyişiyle "kendini kandırarak ayakta durma çabası"ndan vazgeçildiği ölçüde culture jamming'in bizde de yayılışına tanık olabiliriz.