Oğlum da kendi güçlerini (Umut, Fevzi Berk ve diğer çete üyeleri) biraraya getirip kendi payına düşeni yapacak.
"Oğlum, olur mu? Savaş öyle kolay çıkarılır mı?" dedim.
"Ama Batuğ savaşı başlattı!" diye çaktı cevabı.
"E peki bir kişiye karşı olur mu böyle? Alt tarafı dördüncü sınıflardan tek bir kişi bile başa çıkmaya yeter."
"Yoook. Onun da kendi güçleri var."
Başka zaman olsa sevimli gelirdi, eminim. Şimdi bile öyle geliyor. Ama rahatsız edici bir şey var. Küçükken ben de çok "savaş"a girdim çıktım. Hem de ne ciddiyetle. Ne stratejiler, ne planlar. Kim hangi silahı alacak, nerde bekleyecek, düşmanı nasıl pusuya düşüreceğiz..
Ama şimdi bir terslik var. Kurulan cümleler bir yerde duyulanlara fazla benziyor. Benzeyen sadece cümleler de değil. Bir tür kararlılık gösterisi, bir acaip hırs.
Altı buçuk yaşındaki oğlumun "düşman" ve "savaş" kavramları üzerinde çok düşüneceğinden eminim. Ama cümlelerini benzetmeye çalıştığı spikerler, yorumcular, devlet başkanları bugünkünden bir adım bile ileri gidemeyecekler. Onlar hep 6.5 yaşında kalmaya mahkumlar.
Kimin için dertlenmeliyim?