Daha Internet yokken, Hasan'ın annesinin bir modemi olur ve Hasan onu kurcalarken BBS nedir görür. Bilmeyenler için söyleyelim. BBS, telefon hatları aracılığıyla data bağlantısı yapılmasını sağlayan ve insanların dosya paylaşımına ve mesajlaşmasına olanak veren bir teknoloji. O zamanlar Türkiye'de 50 cıvarında BBS vardır. Hasan bu mütevazı network'te cirit atarken, dünyanın heryerinden binlerce insanın konuştuğu IRC odalarından haberdar olur ve Türk BBS'lerine dünya haliyle ilgili bilgiler geçmeye başlar. Herkes bunları heyecanla dinlerken 18 yaşındaki bu üniversiteli çocuğun kendi BBS'i olur. Sonra da kısa bir sürede "kayıtlı 3 bin kullancısı." Hasan böylece, kendi deyimiyle, "Internet'i tanıtma ve sevdirme müdürü" gibi bir şey haline gelir.
Sonra... Sonra, Amerika'ya okumaya giden arkadaşlarıyla daha rahat haberleşmek için Boğaziçi Üniversitesi'nin bilgisayar laboratuarında bayağı zaman geçirmeye başlayan Hasan bu sıralarda Internet'i tam olarak keşfeder. Amerika'daki arkadaşlarına, aslında okulda hepsinin birer "e-mail adresi" olduğunu önce o haber verir. Sonunda evinden Internet'e bağlanmaya başladığı günler gelip çatar ve Hasan için olay, arkadaşıyla ilk defa evden chat yaptığı zaman gerçekten "kopar"!
Bu sıralarda IBM de Türkiye'de dial up erişim vermeye başlamıştır. Dünyada World Wide Web'le Internet patlaması yaşanmaktadır. Internet yükesldikçe BBS dünyası inişe geçer. O sırada Turk.net kurulur. Hasan' ın ev arkadaşı burada çalışmaya başlar ve sabah akşam bir Turk.net account'u "sömürülerek" eldeki avuçtaki bütün para telefon faturasına yatırılır.
Okul uzayıp da paraya ihtiyaç olunca, Hasan Chip dergisine girer ve Chip'in Web sitesinin yapımını üstlenebilmek için Web tasarımı konusunda bilgilenmeye başlar. Bu sıralarda, Jeffry Zeldman'ın sitesinden "bir hayli" etkilenerek namıkkemal.com'u tasarlar. Şehir efsanelerini toplayan bu site çok ünlü olur, ama "araklama" durumu da ortaya çıkar. Feyz aldığı ve heryerde söz ettiği Zeldman'a utanarak yazdığı mektuba "üstad"dan gelen cevap ilginçtir: "Problem değil. Ben de böyle başlamıştım. Sende yetenek var, devam et!"
Hasan böylece, "iyice" kopar.
"Nerde ulan chat burada?"
Hasan, "olgunluk dönemi"ne doğru Yeni Yüzyıl gazetesinde "Chatkapı" adlı bir sayfa da hazırladı, belki hatırlarsınız. O sayfalarda, öğretmen misali, mail atmayı öğretti, okurlarına ödevler bile verdi. O sırada chatkapi.com alan adını da alır ve gazetede söz ettiği yerlere link verir. Yeni Yüzyıl kapanınca bir süre işsiz kalan Hasan, bu dönemde sitesine yüklenmeye başlar. Kendisinin ve arkadaşlarının yazılar yazdığı bu siteyi chat sitesi sanıp servis bekleyenlerden "Burada niye chat yok ulan?" başlıklı mektuplar atmaya başlayınca, başka bir domain'e geçmesi gerektiğini düşünerek Hafif.org'a taşınır.
"Kaptanın seyir defteri" formatında hazırlanan Hafif.org'a herkes girip üye olabiliyor. Hasan da rastladığı ilginç şeyleri hemen koyuyor siteye, beğendiği yazılara link veriyor ve Hafif için program yazmaya devam ediyor.
"Tırnak içinde alternatif site olmak ne demek?" diye soruyoruz. "Herhalde para kazanmayan, diline çok özen göstermeyen, başında bir editör olmayan, kendi başına giden siteler" diyor. Chatkapı'yı tek başına yaptığına inanmamış insanlar, arkasında bir şirket, bir grup aramışlar.
Internet kullanımında bugün gelinen noktadan söz edilirken, "Üzülüyorum" diyor; "Internet'te 'şu anda biri bizi gözetliyor' havası var. Sörf yapmaktan zevk alma mevhumu yok. Çürüme gibi bir şey var Internet'te. BBS'de de öyle olmuştu. İnsanın içindeki yaratıcılığı bir karıştırmak gerekiyor. O da bir şey yapsın, tek amacı kendine bir kız ya da erkek arkadaş bulmak olmasın."
"Nasıl düzelir?" diye soruyorum, bana hiç de yadırgamadığım bir cevap veriyor:
"MTV jenerasyonu 3 saniyeden fazla dikkatini toplayamıyor. Bu yüzden kısa yazı yazıyorum. Internet'in nasıl kurtulacağını bilmiyorum ama böyle aşırı teknik, aşırı edebi olmayan yazılar yazan insanlar olması gerekiyor. Türkçe içerik üreten adamlar olması lazım ki o insanlar bunun tadını anlayabilsinler. Şimdi Internet'ten alınan birincil zevk porno ve chat. Bu kadar. Buna kadar gelip duruyorlar. İşin çok daha ilginç kısımları var ama onu tanımıyorlar. İşte böyle. Alternatif Internet denen insanlar 20 tane site, ama o 20 tane site Internet kafedeki çocuklara hitap etmiyor. Ben çizgi roman anlatıyorum, adam "Çizgi romanı ne yapayım?' diyor. İnsanların nasıl bir içerik istediğini belki televizyonlara bakarak anlayabiliriz."