sahinartan@yahoo.com
Anasayfa
Seçme
Tematik
Portre
Sörf Hatırası
Linkler
Beşeri Durumlar
Çizgi Roman
Cyberman-29 Eylül 2001
"E-devlet'e hiç bakmamak daha iyi!"
Savaş Ünsal 1999'da Super Online genel müdürü olan Savaş Ünsal'la "Net Krizi"ni, "girişimci"yi, "e-devlet"i konuştuk. Yurtdışında olduğu yıllarda, tabiri yerindeyse, "elini taşın altına sokmaya korkmamış" Ünsal, "2001 krizi"nin ardından gerileyen Internet sektöründe ve genel olarak "Türkiye koşulları"nda biraz çaresiz kalmış, biraz da sıkılmış gibi geldi bana.
Superonline'a ilk gittiğimde yerleri Gayrettepe'de, Yapı Kredi'nin bulunduğu binadaydı. Yanlış hatırlamıyorsam 1995 yılının sonbaharıydı. Oraya buraya yerleşmişlerdi. Ama sığıntı gibi değillerdi. Bir şeylerin öncüsü olduğunun bilinciyle çalışan bir ekip vardı. O zaman AOL modeli gibi bir modele gitmeyi düşünüyor, kendi şemsiyeleri altında farklı içerikleri toplayıp kullanıcıya sunmak istiyorlardı. ISP'liğe de daha başlamamışlardı.

Geçen hafta Superonline Genel Müdürü Savaş Ünsal'la konuşmak üzere Yıldız Caddesi'ndeki son yerlerine gittim. Aradan geçen yıllar içinde önce Ulus'taki ofislerine, sonra Yapı Kedi plazalardaki yere taşınmışlardı. Buraya yeni gelmişler. Digiturk'le aynı binayı paylaşıyorlar.

Superonline'ın kısacık tarihi, Türkiye'de Internet üzerindeki ticarileşme çabalarının tarihi demek.

Son söylenecek lafı ilk söyleyerek başlayacağım. Bana Savaş Ünsal burada sıkılıyor gibi geldi! "Geldiğim için pişman değilim" dese de, bir eli kolu bağlanmış havası var. Kanada'da, General Motors'da çalışırken, "Sistem çöktü" haberi gelince kara ekranın önüne geçebilecek gözü karalıkta bir adam. O zaman daha 20'lerinde. Malezya'da telekom özelleştirilirken müşteri ilişkileri otomasyonu çalışmalarında danışman rolü alıp 11 yıl bu ülkede ter dökmüşsün. Turkcell'le ülkeye kesin dönüş yapmışken ufukta doğan yıldızı görüp tereddütsüz Internet şirketinin başına geç. Sonra? Sonrası, onun deyişiyle "2001", yani "maalesef kriz."

"2001 geldi çattı"

"Internet erişimi pazarlanması ve Internet üzerinde içerik ve uygulama geliştirme anlamında Superonline bugün hangi noktada?" diye bir soruyla giriyorum. Ünsal değerlendirmeye ilk dönemden başlıyor.

"Superonline 96'da herşeyi birlikte yapmak zorundaydı. İçeriği de kendisi yaptı. En az 50 - 60 kişilik bir içerik grubu vardı" diyor. 1999'da, genel müdür olduktan sonra, bazı önemli kararlar almak üzere İstanbul'dan kaçmış, yönetimdeki ekip olarak hepberaber Bodrum'a gitmişler. 'Böyle gitmez. Herşeyi biz yaparsak bir yere gidemeyiz. Bir şeye focus olmak, onu yapmak zorundayız' dedik" diye devam ediyor.

İçeriğin Superonline dışında üretilmesi, moda tabiriyle "outsource" edilmesi böylece başlamış. Superonline'ın içinde bulunduğu Çukurova grubunda medya kuruluşları da var ya, mesela işin haber tarafı tamamen Akşam gazetesinde çözülebilir anlayışı gelmiş.

Ama benim asıl sormak istediğim uygulama geliştirme. Ayrıca sözünü ettiği "içeriği outsource etme" fikri zaten 95'den beri - en azından kafalarda - olan bir şey. Yahoo'nun community'lerine çeviriyorum sözü.

"Community" deyince laf Super Online'ın commınity uygulaması World Club"dan açılıyor. Yahoo ve Internet'teki benzerleriyle karşılaştırıldığında kullanıcıya sunduğu olanaklar açısından ne kadar yetersiz kaldığını ben söylemeden o giriyor: "World Club'ı istediğimiz noktaya getiremedik. Geliştirmek istiyordum. Ama 2001 geldi çattı. Bir community ile bir brand'e el sıkıştırıp gelir de sağlanabilir. Bunu da düşünüyorduk. Genel anlamda uygulama geliştirmeyi ise gene yapacağız. Ama daha çok kurumlara dönük bir hosting işi olarak. Finansal araçlar mesela. İşlem başına gelir elde etme işi.."

"Zaten Web sayfamız var"

Ama gerek community altyapıları oluşturma gerekse genel anlamda uygulama geliştirme açısında üstünde durduğu temel kriter, yapılacak işin bir gelir getirmesi. "Bu gelir modellerini kim geliştirecek? Bu iş, en fazla Super Online'ın başındaki insanın işi değil mi?" diye sorduğumda ise, "girişimci" diyor. Bu iş, "girişimcinin işi."

Ünsal'a göre Internet üzerinde uygulama geliştirmenin koşulları bundan sonra daha da zorlu olacak. "Birim bize gelip, 'Elimizde şöyle bir şey var. şu kadar da gelir getirecek' derse, ancak ona açığız" diye devam ediyor. "Gelirin yüzde 80'ini alsın. Ona da razıyım. Ama artık kimse, 'Büyük server'lar alayım, büyük yatırımlar yapayım' demeyecek."

Bu kez, bir yıl önce ABD'de başlayan ve tüm dünyaya yayılan "Net krizi"ne geliyor söz. Borsadaki Internet şirketlerinin hisselerinde yaşanan olağanüstü düşüşlerle başlayan kriz hakkındaki düşüncesini soruyorum.

"Yatırım bankalarına bakmak lazım" diyor. "Amerika'daki yatırımcılar Internet'i portföylerinde göstermek istediler. Herkes 'Portföyüme bir Internet şirketi koy' demeye başladı. Kim trafik alıyor, ikinci gün borsaya çıkıyor, üçüncü gün milyarları vuruyor. Bir ay, iki ay geçti. Yatırımcılar bir yerden sonra baktı. 'Bu adam nereden para kazanacak?' demeye başladılar. Böylece o sürecin sonuna gelindi."

Konuyu e-devlete kaydırıyorum. E-devletin ağızlarda sakız olduğu bir ortamda, community yazılımlarının rahatlıkla e-devlet sistemlerine altyapı oluşturabilecek hale getirilebileceğini söylüyorum.

"Bence e-devlet'i hiç konuşmasak daha iyi" diyor. Sesinde ve bakışlarında o çok iyi bildiğim kırıklık var. "Malezya'da 10 sene önce e-devlet işine başladılar. Bill Gates altyapısını kurdu. Türkiye'ye geldiğimde ilk gittiğim yer Tapu Kadastro'ydu. Elektronik iletişim sistemi kuralım dedik. Biz yaparız, zaten elimizde bir Web sayfası var dediler. Devletteki vizyonların değişmesi gerektiğini düşünüyorum. E-devlet çok gerekli. Ondan önce e-belediyeyle başlamak lazım."

Savaş Ünsal kim?
bu şekilde reklam
Wallpaper'ını indir!
Ganimetler Sörf Hatırası'nda