"Saygın'dan sanal sekse hapis önerisi" başlıklı haberde (29 Ocak 2002, Hürriyet) deniyor ki, "ANAP İzmir Milletvekili Işılay Saygın, özellikle çocukları etkileyen sanal seks yayınları ve porno sitelerinin hapisle cezalandırılmasını içeren bir yasa önerisi hazırlamış."
Saygın'ın tasarısı, "bilişim teknolojisi ve Internet ortamında ar ve hayayı inciten sayfa açılması, elektronik gazete ve bülten suretiyle yayımlanan her türlü yazı, resim, işaret, sesli ve sessiz görüntü ve benzerleriyle telefon hatları aracılığıyla bu işlemi yapanlar hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmesini öngörüyor"muş.
Şimdi çocuk pornosu gündemde ya, tam zamanı. Saygın öyle düşünmüş olmalı.
Benim de bu "ar ve haya duyguları " deyince aklıma annemle babam geliyor. Sonra da bir baba olarak kendim ve oğlum. Annemle babamın "edepsizlik işlerinde" ne kadar ileri gittiğini tabii bilmiyorum. Ama benim kadar gitmiş olamazlar diye düşünüyorum. (Yoksa olabilirler mi? Bu sorunun cevabı hiçbir zaman olmayacak ve neyse ki önemli değil.)
Öyle eski Yunan için falan konuşamam, ama edepsizlik konusunda son birkaç yüzyıldır nesillerin giderek edepsizleştiği söylenebilir. Sonra hemen oğlumu düşünüyorum. Eminim Saygın, özellikle çocukların ruh sağlığına gösterdiği hassasiyet nedeniyle böyle bir yasa önerisi getiriyordur. Ama orada durum ne?
Şimdi oğlum yedi yaşında. Bilgisayarın başına oturmasına bugüne kadar engel oldum ve otoritem yettiği sürece de, hiç olmazsa daha birkaç yıl engel olmaya çalışacağım. Herşeyden önce "fiziksel" sağlığı için. Ekran ışınlarına uzun süre maruz kalmasının hayırlı olmadığını düşünüyorum. İkincisi de, ruh sağlığı için. İki yaşında Photoshop'ta renk seçmeyi, alet seçmeyi, ok'leri falan tıklamayı becerip ekranda boyama yapmıştı. Zaten o günden sonra uzak tuttum. Çünkü biliyorum ki, değil teşvik etmek, azıcık ön versem, saatlerini bilgisayar başında geçirmeye başlayacak. Oyundur, grafik programlarıdır, şudur budur.
Nesilden nesile dozu giderek artan bir başka şey de asosyalleşme. Zaten çocuklar için artık mahalle arkadaşlıkları, evden eve taşınıp akranlarıyla gruplaşmalar eski seviyede değil. Zaten çok daha eve kapalı bir hayat sürüyorlar. Bir de evin içinde odaya kapanmaya, çok daha asosyalleşmeye ne gerek var?
Edepsizliğe saygı
Gelelim ondan sonrasına. Bence çocuğun bilgisayar başına oturma vakti olan sekiz - dokuz yaşlarından itibaren, onun Internet'le ilgili faaliyetlerini bir şekilde - işi bir karakter ve güç mücadelesine dönüştürmeden - izlemek gibi bir anne babalık görevi var. Ne zamana kadar? Bilmiyorum. Ama bildiğim, gene kendimden yola çıkarak bildiğim bir başka şey var.
Bugüne kadar ulaşabildiğim en edepsizce şeyleri hayal ettiğim yaş 12 - 13 falandı. Yani cinsel uyanma başlar başlamaz. Ve bugüne kadar, Internet'te o kadar porno siteleri, neler neler gördüm geçirdim, o kadar edepsizine daha rastlayamadım, açık konuşmak gerekirse. Tabii ben 12 - 13 yaşındayken ne Internet vardı, ne de benim gibi bir iyi aile çocuğu tezgâh altlarında satılan porno yayınlar falan satın alırdı. Sıfır malzemeyle edepsizliğin bu kadarı olur yani. Yani, bunun adı hayal gücü, Işılay abla. Ne yapsan ilacı yok. Ayrıca daha az edepsiz, sadece daha "üryan" bir sürü tema, görüntü, cidden edepsiz bir çocuğu öyle sanıldığı gibi etkilemez, emin ol.
12 - 13'den sonra hiçbir edepsizlik bir çocuğu ruhsal olarak kolay kolay incitmez. Şu incitir sadece: Cinsel ilişkide (en genel anlamda; göz temasından başlayıp ten temasına kadar, "fantezi"lerler çeşnilendirilmiş cinsel temasa kadar) kabalık, özensizlik, sevgisizlik. Bunu işleyen bir Internet sitesi de "pornografik" diye genel bir tanım altına alınamaz. Hele "üryanlık" diye hiç alınamaz.
Ve bence bir insanın - edepsizce de olsa - hayallerini, isteklerini, beklentilerini umursamamak da önemli bir kabalık, özensizlik, sevgisizliktir. Ruh sağlığı meselesini "zararlı porno" çerçevesine sıkıştırmaya çalışmak da.
Sadece çocuklar değil, büyükler için "zararlı", "aklı incitici" yayınlar meselesinde Internet'i öne çıkarmak gibi bir eğilim var. Bir kez daha evde yaşadıklarımdan bir örnek. Fox Kids diye gayet masum bir çocuk kanalı var. Kim farkında ki, bu kanalda Pinokyo filminde dolarla alışveriş yapılıyor? "Oliver Twist" diye bir başka çizgi filmde, filmin kahramanları, domuzlar, tavşanlar, tilkiler? Hem de 19. yüzyıl Londra dekorunda. Charles Dickens'ın Oliver Twist'ini ben çocukken film olarak seyrettiğimde kahramanlar bayağı insandı. Bildiğim kadarıyla Pinokyo masalının çıktığı İtalya'da da dolar falan kullanılmıyor. Korumacı erkekler, ciyak ciyak zavallı çaresiz kızların uçuştuğu, her birinde en az bir kez Amerikan bayrağının görüldüğü, çocuklara Amerikan örf, adet ve dini bayramlarını pek güzel ezberleten, hayatı yamuk yumuk bir kurguyla ve yamuk yumuk senaryolarla ekrandan fışkırtan Fox Kids ne kadar masum?
Ayrıca evlerin yüzde bilmem kaçında erkeklerin eşlerini ve çocuklarını, kadınların çocuklarını dövdüğü, okullarda öğretmenlerin öğrencilere sille tokat giriştiği, girişmese de ezdiği, aşağıladığı bir dünyada hangi zararlı yayınlardan söz ediyoruz? Çocuğun akıl ve ruh sağlığı için şiddete tanıklık etmek, şiddete maruz kalmak ve her ikisini de kanıksamaktan daha korkunç bir şey olabilir mi?
Çocuk ruh ve akıl sağlığıyla cidden ilgiliyse, Saygın'ın dönüp bakması, el atması gereken çok şey var.