Salondan Fox Kids'in sesi geliyor. Oğlum Emre'nin çizgi filmlerinden biri.. Filmde baba bir çığlık atıyor: "Bu sabah gene mi klonlama yaptın?"
Kafamı salondan içeri uzatıp öylece donakalmışım. Dur bir dakika, dur. Vay be! Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki artık.. Çocuklar akıllarına estiğinde klonlama yapıyor. Öyle bir dünyada yaşıyor - muşuz yani. Aç bir gün Fox Kids'i yarım saat seyret bakalım. Neler yapıyor - muşuz neler.
Hayal gücüne karşı olmam söz konusu değil. Hatta, hayal gücü ben demek, ben demek, hayalgücü. Benim gibi bir çizgi roman delisi nasıl hayalgücüne ters bakar? Üstelik Harry Potter'ın babası sayılabilecek "Books of Magic"i bayıla bayıla da okurdum yakın zamana kadar. Ama giderek, "fantastik" konusunda abartılı bir durum olduğunu düşünüyorum. O kadar kanıkasadığım Fox Kids kurguları, temaları da böyle böyle asabımı bozmaya başladı işte.
"Siyah" değil tabii. Ne Harry Potter, ne de Fox Kids'deki çizgi filmler. Ama öyle çok beyaz da değil. Asıl önemlisi de, Potter'ın ve çizgi filmlerin çocuklar açısından ne anlamı olduğunu oturup düşünmek zorundayız. Kestirip atmadan. "Ne var canım bunda, çocuklar eğleniyor işte" demeden. Onlar eğlenmeye devam ederken biz biraz düşünmeye başlamalıyız. "Fantastik" kapsamına giren her bir şeyi. Bilgisayar oyunlarıyla, çizgi romanlarla, FRP'yle (Fantasy Role Playing) birlikte.
"Beni klonla, gerisini merak etme"
"Bilgi çağı" muhabbetinde de benzer bir sara nöbetine kapılıyorum. Sonsuz bilgiye erişebiliyor - muşuz artık, Internet sayesinde. Ah o ağların ağı, evlerimize taşır çağı.
Babayı taşır. Çağ taşımakla biter mi be? Hayalgücü konusundaki ucuzculuğun ve mutabakatın tezahürünü bu "bilgi toplumu" zırvalamalarında da görüyorum. Zaten ikisi iç içe, tek bir yüzeyselliğin modları gibi. "Bilgi toplumu" mavalı da, o mavalı okuyanlar açısından bayağı "fantastik" bir şey zaten.
Gerçek şu ki, her nesil bir öncekine kıyasla bilgiden biraz daha uzaklaşıyor.
Tek bir adamın kafasında, o günkü dünyanın teknolojisinin topyekûn saklanabildiği bir dönem hayal edin. Mesela Leonardo Da Vinci'nin yaşadığı zaman kesitini. Bilgi toplumu diye ben ona derim. "Vay, Leonardo dâhi bir kişiydi, sen öyle bir adamdan nasıl genelleme yaparsın?" mı diyeceksin. Bak kardeşim, günümüzde dâhi mi yok yani dünyada? Üstelik "bilgiye ulaşma araçları"nın gelişmişliği bakımından cidden kıyas edilemez bir dünyada yaşıyoruz artık.
Söyle, hangi babayiğit dâhi, bugünün dünyasında var olan teknolojileri topyekûn saklayabilir kafasında? Hangi dâhi, milyarda birlik bir fragmanına hakim olabilir tüm teknolojilerin bilgisinin?
Herhangi bir olgunun bilgisi, bu olgu ister bir teknoloji olsun, ister bir doğa durumu, ister toplumsal ya da bireysel bir durum, artık o kadar farklı disiplinler altında ve farklı yöntemlerle edinilmekte, kümelenmekte ki, o olguya ait tüm bilginin tek bir kişide toplanabilmesi, özel çabalarla mümkün olabiliyor artık.
Basit bir ampülün camını biri bilir, o üretir, tellerini bir başkası. Sen bir de bilgisayarı düşün.. Uçağı düşün. Bir metronun nasıl farklı disiplinlerde bilgilerden yararlanılarak inşa edilip tamamlandığını düşün. Tek bir insan ortaya çıkıp diyebilir mi ki, "Bir beni klonlayın abi, metroyu yapıp bitireyim. Çünkü ben jeodezi de bilirim, inşaat mühendisliği diplomam da var, rayların kalıplarını da çekerim, metalürji mühendisliği zaten arka cepte, havalandırma konusunu hiç düşünme, elektronik sistemler kolay, onları yönetecek işlemciler sanma sanayi sırrı - vardır o da bende, kablolarım da anasını satiim, yaparım bir networkcük sana, arkeolojiden yana tasalanma - anlarım bizanstan da prehistoryadan da.."
Tek bir metro inşaatı olgusunu düşün yeter.
"Eh tabii, uzmanlaşma" öyle mi? Ben de onu diyorum işte. Uzmanlaşma, eşittir bilgisizleşme ve kültürsüzleşme diyorum. Öyle bir sisteme gelmiş dayanmış ki medeniyet, herkesin günü yeniden üretmede payı, çok büyük bir bütünün çok küçük bir parçasıdır artık. Ve o küçücük parça üzerine zimmetlenen her bir insan, ömrünün sonuna kadar başka bir parça üzerine kafa yormadan pekala yapabilmekte, yuvarlanıp gitmektedir.
Hal böyleyken iletişim kanallarında, özellikle de çocuk izleyiciye yönelik olarak, "sınırsız bilgi artık çocuk oyuncağı" imajları, "süper insan" portreleri çizilmesi kafayı yedirtiyor işte. Büyüklerden saçılıp çocuklara doğru yağan Harry Potter histerisi, "fantastik modası" da.
Farkına varmadan öyle bir süper olmuşuz, öyle bir süper olmuşuz kii, sen hayal et yeter abicim. Herşey elinden gelir. Ne var canım, çocuk oyuncağı. Klonlarız da, aya da uçarız, biçki dikiş de yaparız. Bilim - teknik kesmezse büyü olayına da gir güzelim. Var say dünyanın bir numaralı büyücüsü sensin. Hayal et yeter.