Geçen hafta Ankara'da "Internet", "e-mail" gibi kelimeler kim bilir kaç milyon kez yankılanmıştır. Hem de nerelerde. Belki hayatında "Internet ne ola ki?" diye bile düşünmemiş insanlar bu kelimeleri defalarca kullandı.
Bu Internet teyakkuzunun bir nedeni, "satanizm"le başlayan "Internet'teki zaralı odaklar" konusu. "Konusu" diyorum, "tartışmaları" diyemiyorum, çünkü onca lafın arasında "düşünce"ye uzaktan da olsa benzetebileceğim bir şey görmüş değilim.
Ani Internet gündeminin bir ikinci nedeni de, Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg'un elektronik mektuplarının başına gelenler.
Aslında özellikle bu ikinci konuda herşey başından sonuna kadar öyle Aziz Nesin'lik ki. Usta hayatta olsa evine kapanıp bir ay durmadan yazardı şimdi. Bir ağlayıp bir gülmekten katılarak hem de.
Herhalde, Fogg düzeyindeki bir diplomatik temsilcinin elektronik mektuplarının - teknik tabiriyle - "intercept" edildiği ("bir şekilde açıp okunduğu" diyelim), bugüne kadar hiç bu kadar kolay açıklanmamıştı. Yahu, elalem başına bu tür bir şey geldiğini anladığında kanıtlayabilmek için yıllarca yırtınır, bizde bir siyasi parti başkanı çıkıp öyle bir "ortaya koyuyor" ki, "interception" kanıtı aramaya bile gerek yok. Hem de basın toplantısı falan düzenleyip, büyük bir ciddiyetle yapıyor bunu.
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği de, Fogg'a ait elektronik yazışmalarla ilgili bilginin kendilerinden alındığını ima eder mahiyette haberler yayınlandığını belirterek, "MGK Genel Sekreterliği'nin hiçbir zaman bu tür faaliyetler içinde olmadığı" açıklamasını yapmak zorunda kalıyor.
Şimdi Cumhuriyet Savcılığı "konunun teknik boyutu"nu araştırıyormuş. Sonucu herkes gibi ben de merakla bekliyorum.