Kopyayı Yahoo, MSN ve Lycos'tan çekmiştik o zaman. Bu üçlünün nereye doğru gittiği yeterince açıktı. Şimdi üç portal, Internet'te nasıl para kazanılacağını, aradan geçen yıllarda hakkında yeterince bilgi sahibi oldukları kullanıcıyı ürünle buluşturarak gösteriyorlar. Pazarlama açısında tarihi bir durum, bugüne kadar hiç tanık olunmamış bir marka algoritması söz konusu. "Markalar üstü" bir marka. "Super brand" dersem daha şık olur hatta. Hani kullanıcının "içinde taşımaya" adeta mecbur olduğu, başka markalara referans vermesi de bu yüzden neredeyse "kişisellik" ve "özdeşlik" içeren bir marka. Seni tanıyan bir telefonun arada bir kulağına bir şey fısıldaması gibi bir durum. Ama dikkat, seni tanımayan bir telefonun arada bir kulağına bir şeyler saçmalaması ve anında kapatılması demiyorum. "Seni tanıyan", anahtar kelime.

Internet krizinin zirvesinde, 2001'in şubat ayında Hannover'de, "mobile" histerisine boğulmuş CEBIT'te dolaşırken çok yadırgamıştım. Sanki çıkış yolu "mobil Internet"ten geçiyormuş gibi bir hava alabidiğine hakimdi. Bense çıkışın, "düpedüz kullanıcıyla yatağa girmek"ten geçtiğini söyleye söyleye kendimi hiçliğin ortasında bulmuştum o sıralarda.

Garip, çünkü hiçlik beni öyle yerlere götürdü ki, şu anda "para kazanan bir Internet operasyonu"yla ilişkili olmadığım için mutluyum. Kullanıcıyla yatağa girmediğim için de.. Aynı teranelerden sıkılmayan pazarlamacılarla, markacılarla, reklamcılarla, satışçılarla, "üretme" eyleminden nasiplenemeyen parazitlerle burun buruna çalışmadığım için..