Meclisteki iktidar ve muhalefet kulislerine Internet bağlantılı bilgisayarlar yerleştirilmesi düşünülüyor. Bunun hemen olamamasının bir nedeni, bilgisayarları meclise sponsor olarak sağlayacak şirketin reklamını yapıyor durumunda kalma endişesi. Bir neden daha varmış. Bazı milletvekilleri, "Ya oyun oynarsa bizimkiler. Ya porno sitelere girmeye kalkarlarsa" diyormuş.
Bunu duyunca aklıma "görücü usulü evlilik" gelmişti. Ne alâka demeyin. Alâkası şu. Bizde hâlâ çok yaygın olan bu tür evliliklerin, "kendi başına eş bulma aczı" dışında bir açıklaması olmaz. Kendi başına eş bile bulamayacak kadar az gelişmiş bir insanın, sorumluluklarının bilincinde olması gibi bir yetişkin işlevine sahip olması da beklenemez. Demek milletvekilleri de birbirlerini bu kategoride görüyor.
Milletvekilleri "sorumluluk duygusu" konusunda birbirlerini böyle görürken, Türk Telekom'un Internet kullanıcısını farklı görmesi beklenebilir mi? Kullanıcıyı "kendinden koruyabilmek" için Internet'i filtreleme işine soyunuyorlar şimdi. Adam savcı değil, yasama gücü yok, haberleşmeyi kısıtlama yetkisi yok. Ama soyunuyor. Hem bizi bizden koruyacak, hem de biz çocuklarımızı korumaktan aciz olduğumuz için, çocuklarımızı koruyor.
Türkiye'de görücü usülüyle evlenenler ile eşini kendi seçenler birarada yaşıyor. Zorunlu olarak. Kocasının oy at dediği partiye oy atanlar ile istediği partiye oy atan kadınlar da. Babası şu mesleği seçeceksin dediği için o fakülteye giren çocuklar ile gönlündeki mesleğe yönelik üniversite tercihi yapan gençler de.
Biz bireyi birey yapan ve yaşama sevinci veren şeyin "seçebilme" olduğunu düşünüyoruz; onlarsa "büyüğümün dediği doğrudur" diyorlar. Onlar bizi, biz onları garipsiyoruz. Ama hiç olmazsa "hukuk" noktasında bir uzlaşmaya varabilsek.
Bu vesileyle, şubat başlarında "Internet'teki zararlı içerik" konusunda çalışma başlattığını açıklayan Internet Kurulu'nun "demokrat" üyelerine de sonsuz saygılarımı sunuyor, içlerinden en az birkaçını önümüzdeki seçimlerde milletvekili adayı olarak görmeyi arzuladığımı bilgilerine sunuyorum.