İçerde (Simurg'da değil, evde) az önce Makber çalıyordu, Hamiyet Yüceses'den. Şimdi Münir Nurettin "dönülmez akşamın ufkundayız" diye başladı.. Allahım bu ne gaddarlık. Hani benim rakım. Saat da çok erken, akşamın ufku daha çok uzaklarda. Perdeleri kapatsam da bakkaldan bir büyük mü istesem? Buzlu buzlu devirsem. Veya perdeler açık kalsın, kış güneşinin ışıkları kütüphanemin raflarına düşsün böyle. Nedense hayalimdeki sahaf kokusu şu müzikle birleşince oturduğum yerde "Allaaah", "Oohh" çekmeye başladım. Nasıl çekmezsin. Ne varmış abilerde diye bir olta attım, daha baştan Turhan Selçuk'un "Söz Çizginin"i geldi. 1979 baskısı. Turhan Selçuk'un hayatımızın bir parçası olduğu o yıllardan kalma bu kitabı yüzde 20 indirimli 35 liraya ("milyon"u sen ekle, ben eklersem havamı bozar) satıyorlar. Bak kardeşim, şu an itibariyle DNR'cilere değil artık sözüm, ona göre dinle lafımı. Turhan Selçuk kimdir, bilmeyebilirsin. Bu adam, dünyanın en büyük karikatürist ve çizgi romancılarındandır. Medeniyetin basamaklarında fazla yükseldiğimiz için albümleri yeniden basılmaz, adı "modern" meclislerde artık pek hatırlanmaz, anılmaz. "Söz Çizginin"i ya da Abdülcanbaz albümlerinden birini şimdi ara ki bulasın. Simurg'da var işte. Aaa, dur be, aramada Abdülcanbaz'lar da çıkıyor hakikaten. Listeye bak. Vay, amma gaf yaptık. Yapı Kredi geçen yıl seri olarak basmış meğer. "Abdülcanbaz: Kürre-i Devr-i Daim Vel Kara El Derya", iki lira kırk kuruş.
Bu arada Yapı Kredi Yayınları'nı Abdülcanbaz serisi yaptıkları için tebrik ediyor, sitelerinde aranan kitaplara ulaşılamadığı için de eleştiriyorum. "Site içi arama" diye bir şey görmedim Tepeye bir arama kutusu koymuşlar, Google'da aratıyor.
Kapıdan girmeden indirim
Simurg'a dönelim. Bir olta daha attım, "polis" diye yazdım arama kutusuna, "Meşrutiyetten Cumhuriyete Bir Polis Şefinin Gerçek Anıları" geldi. Bursa'da 1957'de basılmış. Bunu da yüzde 20 indirimli 35 liraya satıyorlar. "Tiyatro" dedim, Özdemir Nutku'dan "Darülbedayi'in Elli Yılı, Darülbedayi'den Şehir Tiyatrosu'na" (Ankara, 1969) geldi mesela. Gene indirimli.
Şu "indirim" meselesi, işin içine Internet girince "peşin pazarlıklı" gibi bir şey olmuyor mu yahu? Hani sahafın kapısından girersin. Dikkânın sahibiyle göz ucu bir selamlaşma, sonra raflara dönersin, başlarsın kitapları atmaca gibi kesmeye. Ama "alıcı" olduğunu da fazla çaktırmamaya çalışırsın. Gerçi patron muhtemelen daha ilk anda öyle olduğunu anlamıştır ya. Neyse, seçersin iki - üç kitap, götürür uzatırsın. "Kaç para ediyor bunlar?" Adam bakar, biraz düşünür, bir rakam söyler. Sen bir adamı, bir kitapları süzer, ağır ağır, heyecansız bir ses tonuyla, "Kaça olur?" dersin. "Valla hiçbir şey yapamam" diyen patronun dükkânına bir daha gitmem zaten. Ama genellikle karşı bir rakam gelir. Anlaşır, alırsın kitapları. Tabii alışveriş Internet'te olunca böyle bir mutluluğu tatma şansı yok, ama burada da "pazarlık varsayımlı, peşin indirimli" fiyatlar söz konusu işte.
Oltama arka arkaya, Münir Tevfik Uras'dan "Denizle Başbaşa: İzmir Körfezi'nin Romanı" (İstanbul, 1967), Peyami Safa'nın "Korkuyorum"u (İstanbul, 1944), "Çağdaş Türk Edebiyatı'ndan Kedi Hikayeleri" (1995), "Dede Korkut Hikâyeleri" (1980), Reşat Nuri Güntekin'den "Bir Yağmur Gecesi" (Ankara, 1941) gibi kitaplar takıldı. Yani beş - altı yıllıklar da var, elli - altmış yıllıklar da.
Simurg'cular veri tabanını, arama motorunu fena hazırlamamışlar. Yalnız birkaç şey daha ekleseler çok daha iyi olacak. Mesela Amerikalılar ikinci el kitapta "grading" ("sınıflandırma") diye bir şey yaparlar. Hani ikinci el, tamam da, ne kadar yıpranmış ya da yıpranmamış. Bazı kitaplar çok iyi saklandığı için gıcır gıcırdır, bazıları dökülür. O dökülene de para verecek meraklısı çıkar, ama adam bilerek alsın. Bir de, kitap kapakları büyütülebilse nefis olur. Üçüncü bir nokta da, kelime verip arama yapabiliyorsun, ama kategorik bir dizin yok. Halbuki kitaplar değişik kategorilerin altında listelenmiş olsa, belki daha çok kitap görecek gelen, dükkânın satışı da daha fazla olacak.
Bu tür eksikleri giderdiğinde ve daha açmadığı birkaç bölümü de tamamlayıp açtığında, Simurg ikinci el kitapta şu anda olduğunun da çok ötesinde bir merkez haline gelebilir.
Pamuklu, yüzüklü, poturlu kitaplar falan iyi tabii de, dünya da bir tek bunlardan ibaret değil ki. Ne de "düşünme" ve "yazma", sadece bugüne özgü. Simurg, hiçbir şey almasan da, bir güzel bunu hatırlatıyor insana.