Şimdi bu yaklaşım, mesela otomobil üretiminde çok garip kaçmayabilir. Yüzyıllık çabaya saygı göstermemek de olmaz. Ama yayıncılıkta, hele online iletişim gibi çiçeği burnunda bir sektörde etmiyorlar mı bu lafı, cinlerim tepeme çıkıyor.

Internet'e bağlanınca üşenmezseniz önce e-kolay'ı açın, arkasından bir de MSN'i. İkisini bir karşılaştırın bakalım. E-kolay'ın tasarımını her kim yaptıysa, tasarımda MSN'den "fena halde esinlenmek"le kalmamış, bir de sol bar'daki "explore", "play" gibi lafları, aynı zemin rengi üstünde ve aynı sırada, "bul", "eğlence" diye tercüme etmiş.

"Her kim yaptıysa" diyorum, ama birinin bunu "kendi kafasıyla" yaptığını da zannetmiyorum. Böyle cinlikler ancak patronlara ve "o biçim" yöneticilere özgüdür. Gözümün önüne getirebiliyorum. Tasarımdan sorumlu kişi ani bir telefonla patron huzuruna çağrılır. Odada konuşma üç buçuk dakika falan sürecek, patron (ya da patroniçe), "Bak şu siteye, yap, anlaşıldı mı?" diyecektir.