HOCA AHMED YESEVİ

DİVAN-I    HİKMET

[ TÜRKİYE     TÜRKÇESİNDE     TERCÜMESİ ]

***

Görülen Lüzum Üzerine Divan-ı Hikmet ile İlgili Zorunlu Bir Açıklama

Websitemizde yayınlanan Hoca Ahmed Yesevi hakkındaki inceleme ve Ahmed Yesevi’ye ait Divan-ı Hikmet’teki şiirlerin özgün metni ve Türkiye Türkçesi’ne aktarım metinleri eser sahibi Dr. Hayati Bice’nin özel izni ile sitemize konmuştur. Bu yazılı materyallerin her türlü telif hakkı yayınlanmak üzere Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları’na devredilmiş olup bilimsel araştırmalar dışında kısmen ve hiçbir şekilde tamamen kopyalanması-yayını yasaktır. Özellikle bu metinlerin  kitap şeklinde yayınlanması halinde her türlü hukuki takip yapılacaktır.

Websitelerinde bu materyallere yer vermek isteyen webmasterların hayatibice@yahoo.com adresinden izin istemeleri ve yaptıkları her alıntıda websitemizi referans olarak göstermeleri önemle rica olunur.

[ 61-70.Hikmetler ]

HİKMET-61

Aşk ateşini gizli tutup saklar idim,

Canı yakıp, yürek bağrımı kebap etti.

Pirden yardım olmaz olsa, şimdi bana,

Bu dert bizi dostlar hadsiz harap etti.

Aşk sırrını her nâmerde söyleyip olmaz;

Nice yaksan, rüzgarlı yerde çıra yanmaz;

Yolunu bulan merdleri bilse olmaz;

Ağlaya ağlaya göz yaşını habap etti.

Gerçek âşıklar geçer imiş canını bırakıp

Edhem gibi berhem vurup malını bırakıp,

"Hu-Hu" diye Hakk zikrini söyleyip, hoşlanıp,

İman-tasdik eyleyip bağrını kebap etti.

İbret al yola giren merdlerden;

Canı cana ekleyerek yürüyenlerden;

Yolu sorup yoldan emin varanlardan;

Öyle kullar halini hadsiz harap etti.

Kul Hoca Ahmed, nefs dağından çıkıp aştı;

Yürek bağrı coşarak kaynayıp taştı;

Allah'â hamd olsun, yolunu bulup yakınlaştı;

İç kanından kendi kendine kebap etti.

 

HİKMET-62

Hâlık'ımı ararım gece gündüz cihan içinde;

Dört yanımdan yol indi evren ve mekân içinde.

Dörtten yediye yettim, dokuzu geçip gittim,

Ondan ikiye geldim çerh-i keyvan içinde.

Üçyüzaltmış su geçtim, dörtyüzkırkdört dağ aştım,

Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde.

Çünkü düştüm meydana, meydanı dolu gördüm,

Yüz bin arifi sordum, bütün cevlan içinde.

Dalgıç denizine girdim, varlık şehirini gezdim,

İnciyi sedefte gördüm, cevheri hazine içinde.

Arş ve Kürsü'yü yürüdüm, Levh ve Kalem i gördüm,

Varlık şehrini gezdim, söyledim bu can içinde.

Canı gördüm cânanda, aşkı gördüm meydanda,

Aşıkların meydanı cümle bostan içinde,

Eri gördüm erleştim, istediğimi sordum,

Hepsi sende dedi, kaldım hayret içinde,

Hayran olarak kaldım, şuursuz olarak daldım,

Kendimi derde saldım, buldum derman içinde.

Seyr ister mi bülbül açılmıştır kızıl gül

Her gülü uzak görme gülü gül bahçesi içinde.

Miskîn Hoca Ahmed canı, hem cevherdir hem hazine,

Herşey O'nun mekânı, O lâmekan içinde.

 

HİKMET-63

Seherlerde kalkıp ağlayıp dua eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Yaş yerine kanımı döküp dua eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Dergâhına başımı koyup feryad etsem

Göz yaşımı akıtarak süs eylesem

Kırları gezip özümü mecnun eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Nerede gitsem yadını deyip ağlasam ben

Hizmetinde belimi sağlam bağlasam ben

Hasretinde yürek-bağrımı dağlasam ben

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Her gün yüzbin elimi açıp "amin" desem

Musa gibi Tur dağında niyazını desem

Doksan dokuz niyazını deyip canımı versem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Bayezid gibi yetmiş yolu özüm satsam

Allah diye derdi ile ölüp gitsem

Riyazette yorulup, şaşıp, acıyıp donsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Allah için evlatlarımı yetim eylesem

Riyazette kemiklerimi hamur eylesem

Ehl-i âyâl ev-barkımı düşman eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Allah diyen kulların kulu olsam

Aşıkların yanıp savrulan külü olsam

Yol üstünde toprak gibi yolu olsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Allah, Allah, canım Allah, dilim Allah

Sen'den özge sığınağım yok Vallah-Billah

Ağlayıp geldim dergahına "Şey'en Lillah..."

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

İyilerin sohbetinde zâkir olsam

Her ne cefa değse bana şükreder olsam

Eyyub gibi belasına sabreder olsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Eşiğine başımı koyub tevbe eylesem

Gıybet yapan dillerimi yüz bin dilsem

Günah işleyen organlarımı parça eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Tevbe eyledim, tevbe eyledim kabul eyle

Tevbemi kabul eylemez olsan canımı al

Yolda kaldım, yolda kaldım, elimi al

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Allah için mertle gibi var canımı versem

Ehl-i âyâl, ev-barkımı bırakıp gitsem

Can ne ola imanımdan belki geçsem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Seherlerde erken kalkıp Hakk'a yansam

Büyük küçük günahlardan tevbe eylesem

Ağlayıp Hazretine boyun sunsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Kahhar Melik'im senden korkup uyansam ben

Günahımı kabul edip inlesem ben

Seherlerde yakamı tutup yalvarsam ben

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Taşkın gelen deryalarda yüzsem ben

Kaybolup kalan develer gibi böğürsem ben

Öleceğim vakitte binbir adını söylesem ben

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Vah yazıklar pişmanlık deyip korkup kalksam

Pir-i kamil dergâhını durmadan öpsem

İyilerin ayak tozu olup ölsem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Tan atana kadar ağlayıp dinmeden korkup çıksam

Sübhan derdini deyip devamlı inleyip çıksam

Toprak gibi âciz olup hor görülsem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Kul Hoca Ahmed canını ver mertler gibi

Candan geçip yola girsen göresin cemal

Muradını verir sana Allah

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

HİKMET-64

Bu alemde Hakk'tan korkup ağlayıp inlesem

Ahirette ruhum rahat bulur mu ki?

Erenlerin bastığı izini göze sürsem

Pir-i kâmil beni yola salar mı ki?

Başımı verip belimi bağlayıp kılsam ihlas

Nefs-şeytan çengelinden kurtulsam

Can verirken yardım etse Hızır-İlyas

Gavslar gavsı "Yasin hatmi" kılar mı ki?

Dağ ve çöller günahımdan eylemez tâkat

Hergün yüzbin günah, isyan bana adet

Bu iş ile ahirette var mı rahat

Tevbe eylesem adetlerim kalır mı ki?

Dergâhına başımı koyup ağlasam

Garib-yetim başını okşayıp dua alsam

Hakk'tan korkup dünya işini arkaya koysam

Hocam benim gönlümün halini sorar mı ki?

Adem Safi sünnetlerini dile alsam

"Yâ Rabbenâ zalemnâ" deyip feryad etsem

Kırlarda göz yaşımı akıtsam

Bir ve Var'ım beni yola salar mı ki?

Seherlerde feryad edip ağlasam ben

Can verirken belimi sıkı bağlasam ben

Şevki ile yürek bağrımı dağlasam ben

Hakk ışığı kabrim içinde yanar mı ki?

Başımı, bedenimi toprak eyleyip yok olsam

Cemal dileyerek hasretinde tamam olsam

Ehl-i âyâl ev-barkımdan ayrı düşsem

Dostlar Hocam bana rahmet eyler mi ki?

Lanetli şeytan yoldan çıkardı halim perişan

Ağlamayayım mı nefsim beni eyledi heva

Alem halkı çiğneyip geçse beni layık

Kafir nefsim şeytandan ayrılır mı ki?

Garip canımı Hak yolunda adak eylesem

Şah Hasan gibi Kerbela'da susayıp ölsem

Hakk şarabını içerim deyip hevesli gitsem

Orada varsam sussuzluğum kanar mı ki?

Sahabe gibi din için savaşıp başımı versem

Şehr-ibanu imamlar gibi ağlayıp yürüsem

Allah için kafirlere esir olsam

Rahman Melik'im sana makbul olur mu ki?

Dertliyim, mahcubum elimden tut

Yoldan sapmış dertliyim yola sal

Allah diyerek yok oldum rahmet eyle

Asilere feyz-fetih verir mi ki?

Ey asiler tevbe eyleyin Hakk işitsin

Feryadınızdan yer ve gökler feryad eylesin

Melekler Hakk'tan dileyip pay versin

Pay alan kulun gamı olur mu ki?

Aklım şaşkın, gözüm yaşlı, evim viran

Hakk yolunu bilemiyorum özüm cahil

Ey talipler güçsüzüm nerde sevgili

Sevgilimden hiç kimse haber bilir mi ki?

Sevgiliyi bulayım desen seherde kalk

Aşıkların meclisine özünü vur

Hakk'ı arayıp ağlayıp yürüyüp yas tut

Yas tutmadan tarikata girer mi ki?

Hakk'ın vuslatına ereyim desen ağla

Zikrin deyip erenlere yarı ver

Cefa çekip erenlerden pay al

Pay almadan cemalini görer mi ki?

Kul Hoca Ahmed her ne dersen heveskarsın

Hakk'tan korkup ahirete gam çekmezsin

Başın ile geceler donup "Hu" demezsin

Heveskarı Hocam kabul kılar mı ki?

 

HİKMET-65

Her sabah vakti boynumu büküp "Rabbim"desem

Rabbim benim muradımı verir mi ki?

Kanlar döküp gözlerimden ağlayıp inlesem

Tanrım benim gönlümün halini sorar mı ki?

Muhabbetin meydanında can oynatsam

Mansur gibi başımı verip darağacını oynatsam

Yüzbin türlü cefa çekip can incitsem

Aciz kulun cemalini görür mü ki?

"Ya Râbbenâ"zikrini deyip zakir olsam

Sayısız sıkıntıyı başa alıp şükreder olsam

İyilerin sohbetinde hazır olsam

Fakir kulun feyz-fetih alır mı ki?

Zahidler gibi namaz kılıp ibadet eylesem

Aşıklar gibi ağlamayı adet eylesem

Öz yurdumda garipliği rahat bilsem

Dergahına Hocam kabul eyler mi ki?

Yiğitlikte ibadet eyleyip eğilmedim

"Ferib" çektim riyazetde boğulmadım

"La-La" deyip "İllallah"da sokulmadım

Hızır babam öz yoluna alır mı ki?

Bu dünyada benim gibi asi asla olmaz

Böyle günah tersa, cühud, kâfır eylemez

Ölüp gitsem cehennem içine yer vermez

Tevbe eylesem Hocam kabul eyler mi ki?

Hacet dileyip dergahına ağlayıp geldim

Candan geçip belimi sıkı bağlayıp geldim

Ayıp örtücü "Settar'lığını anlayıp geldim

Kan ağlasam hacet hazır olur mu ki?

Kızıl yüzümü riyazetde sarartmadım

Seherlerde garip canımı inletmedim

Her gün tepip it nefsimi incitmedim

Allah desem kafir nefsim ölür mü ki?

Kul Hoca Ahmed gönül gözü açılır mı?

Dillerimden inci mücevher saçılır mı?

Çok ağlasam günahlarım dökülür mü?

O vakiti bana armağan eyler mi ki?

 

HİKMET-66

Sensin benim sığınağım deyip yola girsem

Bir ve Var`ım benim yolumu açar mı ki?

Haram, şüphe, karanlık basan gönlüm

Aydınlanıp inci-cevher saçar mı ki?

Nazar eylese hasta gönlüm aydın olur

Yüzbin hata, günahlarım gizli olur

Lutfeylesen yüzbin asi sevinçli olur

Nazarı değdiği kandil asla söner mi ki?

"Eûzubillahi mineşeytanirrâcim" desem

İbadet ile kemiklerimi hamur eylesem

Ehl-i ayal, ev-barkımı yetim eylesem

Lanetli şeytan benden uzak kaçar mı ki?

Yol altında aziz başımı toprak eylesem

Can ve gönlümü Hakk yoluna tutkun eylesem

Zikrini deyip pis bedenimi appak eylesem

Elest şarabını fakir kulun içer mi ki ?

Allah dedi Hazret'ine sığınıp varsam

Muhabbet şevki ile göğsümü varsam

Derdini çekip hamdını deyip açılıp varsam

Vücudumdan bu kaygılar göçer mi ki?

Dağdan ağır isyanım var geçeyim desem

Günahım çok, yere sığmaz bulayım desem

Başım alıp kırlara gideyim desem

Rahman Allah'ım günahımdan geçer mi ki?

Tarikatın pazarında sevda eylesem

Mansur gibi "Enel-Hakk" ı kavga eylesem

Hizmet eyleyip hâl derdini beyan eylesem

Göğsümdeki kürrelerini açar mı ki?

Kul Hoca Ahmed zâhid olup mescide girsem

Gaflet uykusunu haram eyleyip kâim olsam

İbret alıp kıyametden korkup varsam

Cennet içinde huri-gılman kucaklar mı ki?

 

HİKMET-67

Niyet eyledik Kâbe'ye, râzı olun, dostlarım;

Ya ölürüz, geliriz, râzı olun, dostlarım.

Niyet kıldık Kâbe'ye, Hakk Mustafa ravzasına;

Nasip kıla herkese, râzı olun, dostlarım.

Nasip olsa, varırız; nasip olsa, geliriz

Ecel yetse ölürüz; râzı olun, dostlarım.

Râzı olun özümden, iyi-kötü sözümden,

Geçin benim yüzümden, râzı olun, dostlarım.

Kudret olsa, yürüyün; güç olmasa, durunuz;

Dua kıla görünüz, râzı olun, dostlarım.

Dostlar bizi yoklarlar, fâsıklar çok uyurlar,

Mescid tarafına gelmezler; râzı olun, dostlarım.

Sırdan oldu işaret, burada eyledik imaret,

Eyleye Resûl şefaat, râzı olun, dostlarım.

Arslan Baba'dan beşaret, pirden dileyip icazet,

Dostlar eyleye ibadet, râzı olun, dostlarım.

Kâbe'ye doğru göçelim, zâlimlerden kaçalım,

Oğul kızdan geçelim, râzı olun, dostlarım.

Dilim sorsam, karar yok; garip ölse, sorar yok;

Yenilenlerde helâl yok, râzı olun, dostlarım.

Geçti kulun canından, çıktı halkın sayısından,

Dostlar gider ardından, râzı olun, dostlarım.

Hoca Ahmed, yum gözünü, halka söyle sözünü,

Kâbe'ye sür yüzünü, râzı olun, dostlarım.

 

HİKMET-68

Gözüm yaşlı, gönlüm gamlı, can elemli

Nasıl ilaç edeceğimi bilmem dostlar

Bu hasretde, pişmanlıkta yaşım akarak

Hangi tarafa gideceğimi bilmem dostlar

Türlü türlü belirtiler oldu peydâ

Yüreğimde cerahatlar oldu peydâ

Bu dünyada bir an rahat olmak nerede

Nasıl ilaç edeceğimi bilmem dostlar

Allah için evlatlarımı yetim etsem

Candan geçip, maldan geçip garib olsam

Kırlarda yalnız kaz gibi feryad etsem

Nasıl ilaç edeceğimi bilmem dostlar

Has kullar gibi geceleri kaim olsam,

Mertler gibi gündüzleri oruç tutsam

Geceleri dinlenmeden "Rabbim" desem

Nasıl ilaç edeceğimi bilmem dostlar

İsyan tohumlarını sayısız saçtım ibadetim az

Geçti ömrüm gaflet ile hem kış hem de yaz

Yakındır canımın kuşu uçup gitse pervaz

Nasıl ilaç edeceğimi bilmem dostlar

Kul Hoca Ahmed hizmetinde can vermese

Çiftçi değil ketman koşup ekmek vermese

Yazık, olmaz gül goncası su olmasa

Nasıl ilaç edeceğimi bilmem dostlar

HİKMET-69

Ey dostlar, haraplıkta uyuştu başım;

Eyleyim şimdi hasb-ı halimi, beyan şimdi.

Kervan gitti çar-çabuk menzil aştı

Hevesli olup eyledim âh ve figan şimdi.

Merkep yaralı, yüküm ağır, kendim gamlı

Hasret ile akıl ve şuurum gitti temkin;

Geçip kervan gözden kayboldu mu ki?

Gideceğim yeri bilemem ne yan şimdi.

Boşuna geçti sahibsiz ömrüm rezillikte

Hiç olmadım zaman tersi Allah yolunda

Daima yürüdüm nefsim için kölelikte

Her ne işlediğim sevdalarım ziyan şimdi

Bu durumda o Azrail gelse ansızın

Sıcak bedenden canı alır vah ne yazık

Şeytan alıp imanımı, eyler rezil

Kardeşler, ara yolda kaldım şimdi.

O durumda söz söylemeğe yoktur derman

Sönüp kalır vücud içinde iman mumu

Kızıl gül gibi yüzün olur saman misali

İhtarlayıp oldun yer altında gizli şimdi.

Kadın-evlat, büyük-küçük toplanıp gelir

Miras diyerek mal ve mülkünü bölüp alır;

İt gibi sürüyüp kara yere seni gömer

Lokma yapar karış adlı yılan şimdi.

Gel ey korkak, bu işlerden haber al

Tevbe eyleyip daima Allah'a doğru var

Kul Hoca Ahmed, dünyalıktan geçip yan

Meğer kıla Pir-i kamil nazar şimdi.

 

HİKMET-70

Ahiret haberini işitip dünyayı bırakıp giderim

Düştüm erenler denizine, dünyayı bırakıp giderim

Erenler dünya demedi, dünya gamını yemedi

Hakk'tan özgeyi demedi, dünyayı bırakıp giderim

Musa, İmran kalmadı, taht-ı Süleyman kalmadı

Bin yaşlı Lokman kalmadı, dünyayı bırakıp giderim

Dünya diyen huzursuz imiş akıllı kullar şikayetçi imiş

Cahiller ile dost imiş dünyayı bırakıp giderim

Sultan Hoca Ahmed Yesevi söyledi bu hikmeti tamam

İşitsin diye bütün cihan, dünyayı bırakıp giderim

 

intro.jpg (1964 bytes)

Anasayfaya  Dönüş