HİCLİGİ BİLMEK

Hiçliği bilmek Bilim ne kadar ilerlemiş olursa olsun, teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun; Allah’dan başka yaratıcı yoktur. O’ndan başka can veren yoktur.İnsanlar otomobil yapabiliyor, uçak yapıyor, bilgisayar yapıyor, her çeşit robot yapıyor; ama bir sinek yaratamıyor, can veremiyor. Ama insan kendisini üstün görüyor ve Allah’a kulluk etmeye tenezzül etmiyor. Halbu ki Allah’a kulluk etmesi, kulluk eden kişinin kendi menfaatine, Allah’ın bir menfaati yok; Allah’ın ibadetlere ihtiyacı da yok. Ama, Allah’a kulluk etmeden, insanın bazı şeyleri anlaması imkansız. Örneğin; gereği üzere namaz kılmayan bir kimsenin iç huzur bulması imkansızdır. Bir başka örnek, gereği üzere oruç tutmayan birinin; Afrikada aclıktan ölenlerin halini kavrayabilmesi imkansızdır.Askerden gelen arkadaşım, Sarıkamış’daki bir olayı anlatıyor “Karavana artıklarını, yemek bulaşıklarını dökmek için Tuğay’ın çöplüğüne gidiyoruz; yemek artıklarını çöpe dötükten sonra, yüz metre ileride arabadan, çöplerin başında kavga eden insanları seyrediyoruz. Askerlerin artıklarına sahip olabilmek için, birbireriyle kavga eden insanları”. Söyle dostum, yaşadığımız toplumda böyle insanlar var, bunların halini bile bile tok uyuyabilirmisin? Yeryüzü insanının yarıdan fazlası açlık sınırının altında, Afrika’da ve dünyanın bazı yerlerinde acından ölen insanlar varken, lüx restauranlarda rahat rahat yemek yiyebilende dert olabilirmi? Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav) :”Komşusu aç dururken, tok yatan bizden değildir.” Buyuruyor. Müslümanlar da kendilerine göre işin kolayını bulmuşlar, Ramazan ayında akşama kadar oruç tutuyorlar, akşam olunca kuş sütü hariç, her türlü yiyecekle donatılmış sofrada iftar ymeği yiyorlar. Hem de çevrelerindeki açları hiç düşünmeden. Hem de dünyanın diğer yerlerindeki açları akıllarına bile getirmeden. İşte dostum, Rabbimizin bize verdiği kulluk görevlerinin her birinde sonzuz hikmetler var. Kendi kendine şunu sormanı tavsiye ediyorum: “Heves ederek, canla başla çalışarak öğrendiğim mesleğimi uygulamak için ömrüm olacakmı acaba?” Dostum, Rabbimizin huzuruna herkes çıkacak. Herkes, yaşamış olduğu dünya hayatının hesabını O’na verecek. O’na kulluk yapmaktan başka kurtuluş yolu yoktur. O’na kulluk yapmak da çok kolaydır. Osmanlı döneminde yaşanmış bir olayı aktarmak istiyorum: Perişan kılıklı bir vatandaş, bankın üstünde oturuyor. Süslü elbiseleriyle divan katibi yanına gliyor ve ikisinin arasında şu konuşma geçiyor: Divan katibi: Ben yanına glince niye ayağa kalkıp bana saygı götermedin? Vatandaş : Sen kimsin? Divan katibi: Ben saray divanının katibiyim. Vatandaş : Peki sonra ne olacaksın, katip efendi? Divan katibi: Divan başkatibi olacağım. Vatandaş : Daha sonra ne olacaksın? Divan katibi : Divan müdürü olacam. Vatandaş : Peki daha sonra ne olacaksın? Divan katibi: Vezir olacam. Vatandaş: Ondan sonra ne olacaksın? Divan katibi: .Veziri azam olacam. Vatandaş : Peki ondan sonra ne olacaksın? Divan katibi: Hiiç. Vatandaş, gördünmü? En sonunda hiç olacaksın. Ama, hiç olacağını henüz anlayamamışsın. Hiç olacağını anlayabilmen için pek çok mevkilere geleceksin, ömrünü bitireceksin, ondan sonra hiç olacağını anlayacaksın. Ama ben hiç olacağımı şimdiden anladığim için, sana ayağa kalkmadım. Öyleyse dünyanın sonu nedir? Cevap: Hiiiçç. Ama sonsuz saadet hiç olunan bu dünya hayatında ve hiç olmazdan önce kazanılıyor ..oOo..