SİNEMA

İDEOLOJİK HOLLYWOOD Yahudi kadın çekinerek, abus çehreli Nazi subayına yaklaştı, bir şeyler söyledi, masum bir istekti, subay kayıtsız ve aşağılayacı bir bakış atarak reddetti. Bunun üzerine kadın ürkek adımlarla yanından uzaklaşırken, subay ani bir hareketle silahını çekerek, kadının kafasına nişanladı ve ateş etti. Kadın kanlar içinde yere yığıldı, ölmüştü... Bu sırada geniş,ferah, klimalı sinema salondan bir ses yükseldi: " Alçak herifler !" bu tepkiye salondaki diğer seyirciler hiç şaşırmadılar. Hep beraber yaşlı gözlerle filmi seyretmeye devam ettiler "ALÇAK HERİFLER!" Ünlü yönetmen Steven Spielberg'un "Yahudi Soykırımı"nı konu alan bol Oscarlı ' Schindlerin Listesi' filminde yaşanan bu olay sinemanın sarhoş edip, teslim alıcı, propagandacı gücünün bir seyirci için en canlı örneklerinden birisidir. Buna benzer tepkilere bir çok sinemasever salonlarda muhakkak şahit olmuştur. Mel Gibson'un 'Braveheart'ını izleyen İskoçyalı izleyicilerin ' Yaşa! Varol!' nidalarıyla seyretmesi meşhur örneklerden birisidir. Sinemanın seyirciyi bu sarıp-sarmalayıcı, o malum kitle iletişim araçları için kullanılan mesaj-alıcı- geri dönüşüm kuramını direkt olarak mesaj alıcı arasındaki ilişkiye indirgeyen propagandaya müsait yapısı daha yedinci sanatın ilk yıllarında keşfedilmişti. İlk sinema salonları nickelodeon'lara yığılan halk için sinema bir nevi rüya alemiydi. Tabi bu alemin bir kurgulayıcısı olmalıydı. imge ve imaj tacirleri boş durmadılar. ABD'de yaşayan yahudi tüccarlar, Kaliforniya'da zamanla milyarlarca dolarlık bir sektörün doğmasına yol acacak şirketlerin temelini attılar. (O yıllarda Nazi Almanyasında ve Stalin Rusyasına kurulan Propaganda Bakanlıkları da ideolojilerini halka ve dünyaya yaymak için sinemanın o büyüleyici imkanlarından yararlanmayı tercih ediyorlardı) Ve Hollywood inanılmaz bir hızla büyüyerek, dünya halklarının da "teveccühü" ile günümüze kadar varlığını taşıdı. Sinema Hollywood'du... Sinemanın bu hale gelmesi (veya getirilmesi) basit pazar kuralı olan arz-talep ilişkisiyle açıklanabilir miydi? Açıklanabilse bile ' tüccarlar' ne kadar ' ahlaklıydı' mallar ne kadar 'sahih'ti... Her şey göründüğü gibi masum muydu? HOLLYWOOD DEMOKRAT DEĞİL! Hollywood hakkında pek gündeme gelmeyen hususlardan birisi sektörün ABD' de deki mevcut siyasi yapıyla olan ilişkisidir. Öyle ya Hollywood'u biz hep muhteşem filmleri, parıltılı hayatlar yaşayan yıldızları ve başarılı yönetmenleriyle biliriz. Peki bu sistem ne kadar siyasete angajedir ya da siyasal anlamda bir dünya görüşü var mıdır? Evet Hollywood 1920'lerde kurulduğundan bu yana hep demokrat-liberal- ilerici çizgiyi izlemiş,muhafazakar ( Cumhuriyetçi) çizgiye hiç bir zaman rağbet etmemiş, muhafazarlığı ve muhafazarları hep dışlamış bir sanayidir. Hatta o kadar liberal- demokratik ilerecidir ki çok istisnalan hariç cumhuriyetçi yıldızlara mesleki ayrımcılık yapmış, bunlara iş kapılarını dahi kapamıştır. Ünlü Yıldız Bo Derek, Cumhuriyetçi bir yıldız olarak tanınıyor. Bo Derek geçen yıl gazeteciler yaptğı açıklamada Hollywood'un kendilerini açıkça Cumhuriyetçi olarak ilan eden aktör ve aktrislere iş kapılarını kapattığını ve ayrımcılık yaptığını söylemiş, Hollywood'un iç yüzünü iyi bilen eski yapımcılardan Jack Abramoff'da muhafazakar görüşlerini açıkça ortaya koyanların Hollywood'ta kabul görmediğini belirterek, " Ben kendilerini Cumhuriyetçi olarak tanımlayan kişilerin işe alınmadığını biliyorum ancak çoğu bu konuda konuşmaktan korkarlar, çünkü aynı şeye bir daha muhatap olmak istemezler" diye konuşmuştu. (1) Hollywood böyle gizli bir şekilde Cumhuriyetçi çalışanlara ambargo uygularken, Demokrat partiye olan açık desteğini her zaman gösteriyordu. Bunun en bariz örneği de son ABD Başkanlık seçimlerinde yaşandı. Demokrat Partinin adayı Al Gore, ünlü yıldızlardan binlerce dolar bağış aldı. Bunların arasında Robert De Niro, Harrison Ford,Gwynet Paltrow, Sharon Stone, Kevin Costner, Tom Hanks, Jack Nicholson, Gore'un Harvard üniversitesinden oda arkadaşı Tommy Lee Jones gibi çoğu Oscar kazanmış yıldızlar var. Bunlar Gore 1000'er dolar bağış yapmışlar. ABD kanunlarına göre şahsi bağışlar bin dolar ile sınırlı olduğu için yıldızlar maalesef bin dolar ile yetinmişler. Ama bu arada yıldızlar başkalarını ikna ederek Gore'un seçim kasasına son iki yılda binlerce doların akmasını sağlamışlardı.Nicholas Cage, Richard Dreyfuss, James Garner gibi isimlerin Gore son iki yılda kazandırdıkları paranın miktarı 880 bin dolara ulaşıyordu. Gore sadece film yıldızlarının değil, aynı zamanda film yapım şirketleride büyük ilgi gösteriyordu.Başta Stephen Spielberg olmak üzere Patronlardan David Geffen, yönetmenlerden Rob Reiner, Oliver Stone ve Walt Disney'in patronu Michael Eisner hem bağışta bulunarak, hem de başka şekilerde Gore destek verdiler. (2) MARSHALL YARDIMINDA HOLLYWOOD İMZASI Hollywood'un bazen açık bazende gizli siyasi desteğini Amerikan yönetimleri de karşılıksız bırakmıyordu. Bunun en bariz örneğini de 1950'lerde Sovyet Yayılmasına karşı ekonomik ve askeri yardımları içeren Marshall yardımlarının şartlarına baktığımız zaman görüyoruz. Yardım şartları arasında yer alan küçük ama önemli bir madde ABD'nin sinemaya bakış açısını ortaya koyuyordu. Buna göre Türkiye her yıl belirli sayıda Amerikan filmi satın alacak bunun dışında da filmler için alınan vergi oranları da aşağıya çekilecekti. Dünyanın en büyük ve parlak endüstrisi olan Hollywood'un da kendine göre kuralları var. Ancak acaba kaçımız kuralları koyanların kimler olduğunu biliyoruz? Kaçımız bu kurallardan haberdarız? Soruları çoğaltabiliriz ancak "biliyorsun yabancı buralarda çok soru soranları sevmeyiz" diyenleri de gözardı etmemek lazım... (1),(2) : Fikret Ertan- 22.07.2000 tarihli yazısı ..oOo..