|
NOSTRADAMUS'UN
YAŞAMÖYKÜSÜ
Kaynak: Nostradamus, The end of the
Millenium - PETER LORIE-V.J.HEWITT
İnsanoğlu
her çağda geleceği görenlere ilgi duymuş, bu konuya her zaman önem vermiştir.
Günlük hayatımızda, hava durumunu dinlerken bile aslında gelecegi bilme
isteğini taşırız. Kehanet, içimizdeki maceraperestligi ve hayalgücümüzü
harekete geçirir.
Birçoğumuz rüyaların geleceği gösterdiğine inanırız ve bilimadamları da
beynimizin bir bölgesinin olacakları önceden tahmin etme işine ayrıldığını
söylerler. Belki de kehanet dediğimiz şey aslında hepimizde meydana gelen
basit bir kimyasal reaksiyondan başka
bir şey değildir.
Geçmişte bu beceriyi bir sanat haline getirebilen bir avuç büyük yetenekli
insanın arasında bir tanesinin özel yeri vardır. Bundan dört yüzyıl önce
Güney Fransa'da yaşamış, daha çok ismininin Latince'ye çevrilmiş hali
olan Nostradamus adıyla tanınan Michel de Nostredame özellikle içinde
bulunduğumuz yüzyılda büyük bir ün kazanmıştır.
Simya bilgini,
kahin, tıp doktoru, şifalı bitkiler uzmanı, kozmetiklerin ve meyveleri
korumakta kullanılan maddelerin mucidi, bu 16. yüzyıl Rönesans adamı yüzyılımıza
kadar olağandışı ve esrarengiz bir kişi olarak kalmıştır. Bin kehaneti
içeren on ciltlik "yüzyıllar" adlı eseri günümüze dek defalarca
basılmış; ve sakladığı sırlann açıklanacağı günü beklemiştir. Bir insanın
geleceği nasıl bu kadar kesin bir şekilde görebildiği bilinmiyor.
Nostradamus 14 Aralık 1503 tarihinde Renee ve Jacques de Nostredame'ın
oğlu Michel de Nostredame olarak dünyaya geldi. St.Remy şehrinde noter
olan babası sayesinde Provence'ın zengin mutfağı ve babasının arkadaş
sofralarındaki iş konuşmaları arasında oldukça varlıklı bir çocukluk dönemi
yaşadı.
Michel'ın gelecegi görme yeteneği ilkönce büyükbabaları Jean de St.Remy
ve Pierre de Nostredame tarafından desteklenmişti. Jean ve Pierre, Kral
Rene ve oğlunun fizikçileriydiler; ve bir bilginler ve sanatçılar grubu
ile beraber tüm Batı Avrupa'yı dolaşmış, bu arada da iyi iki arkadaş olmuşlardı.
Büyükbabası Jean'ın yanında oturduğu süre içinde Eski Yunanca'yı, Latince'yi
ve İbranice'yi öğrendi. Jean'ın bu istekli öğrencisi özellikle Matematik
ve Simya Bilimi konusuyla çok ilgiliydi. Jean torununa hemen her konuda
ders veriyordu: Klasik edebiyat, tarih, tıp, astroloji ve şifalı otlarla
tedavi. Nostradamus ilk defa Hıristiyan dünyasında yasaklanan sanat ve
bilimin tadını Yahudi Kabbalah'ını ve Simya'yı öğrenerek almış oluyordu.
(Simya adı verilen bu bilim kolu "baz metalleri altına çevirme yöntemi"
olduğu maskesi altında gizlenmiş ve yasaklanmıştı). Jean ölünce Nostradamus
eve döndü ve diğer büyükbabası eğitimine devam etti. Michel Provence'da
o sıralarda bütün Avrupa'yı kasıp kavuran savaştan uzak bir çocukluk yaşadı.
14 yaşına geldiğinde dedesi tarafından eğitimini sürdürmesi için bir önceki
yüzyılda Papalığın başkenti olan Avignion'a gönderildi. Boş zamanlarını
yenilenen Papalık kütüphanesinde büyü ve astroloji ile ilgili kitapları
okuyarak geçiriyordu. Bu ilahi bilimlere olan aşırı ilgisi yüzünden arkadaşları
arasında "küçük astrolog" lakabı ile çağrılır oldu. Michel'ın
astrolojiyi ve Kopernik'in görüşlerini açıkça savunduğu haberi Nostradamus'un
ailesinde endişeye yol açtı. Zira büyükbabaları eskiden Yahudiydi. Avrupa'da
sofu Hıristiyanların İsa'nın katlinin sorumluluğunun Yahudilere ait olduğunu
ileri sürmesi ile İspanya'dan Yahudiler kovulmuştu. Avrupa'nın geri kalanındakiler
de Hıristiyan olmamaları halinde aynı akıbete uğrayacakları tehdidi altındaydı.
Bu sebeplerden ötürü de bazı Yahudiler Hıristiyan olmayı tercih etmek
zorunda kalmışlardı. Nostradamus da bu nedenle hem Yahudi geleneklerine,
hem de dış dünyadaki Hıristiyan yaşayışına sahip bir çifte kültür içerisinde
yetişmişti. Babası oğlunun bu konulara olan ilgisinden endişelenince büyükbabası
simyanın yanında fıziği de beraber götürürse fazla tepki görmeyeceğini
söyledi. 1522'de Montpellier üniversitesine tıp okumaya gitti. Ondokuz
yaşındaki bu öğrenci dedelerinden aldığı eğitimle öylesine doluydu ki
kısa süre sonra öğretmenlerini yetersiz bulmaya başladı. Bu arada dedesinden
ağzını sıkı tutmayı da öğrenmişti. O zamanlar gözde tedavi yöntemleri
olan kan akıtmaya, müshil kullanmaya ve temizliğe dikkat edilmemesine
karşı olmasına rağmen karşılaştığı dogma duvarını görünce sesini çıkartmamayı
tercih etti.
Tıp diplomasını aldıktan sonra, mesleğini yürütmek için taşraya, meraklı
gözlerden uzağa gitmeyi tercih etti. Kısa süre sonra köy köy dolaşarak,
tüm ülkeyi kasıp kavuran şarbon illetiyle savaşmaya başladı. Fransızlar
karşılarında görmeye alışık olmadıkları bir doktorla tanıştılar. Kısa
boylu, çevik ve kuvvetli, ciddi bakışlı, pembe yanaklı, genç, sakallı
bir adam... Nostradamus alışılmışın dışında hastaların arasında uzun zaman
harcıyor, onlara temiz hava ve suyu tavsiye ediyor, bitki tedavileri uyguluyordu.
Herkesin şaşırdığı bir başka nokta ise, genç doktonın diğerlerinin aksine
hiç kimsenin damarlarinı açıp kan akıtmamasıydı.
Salgının adeta izini sürerek bütün Güney Fransa'yı dolaştı ve hiçbir şehri
hastalık tamamen geçmeden terketmedi.
Nostradamus,
bu çok başarılı doktorluk kariyerinin yanı sıra bir astrolog olarak da
ün salmıştı. Soylular ona gelip burçları hakkında bilgi alırlardı. Soylu
hanımların kendisini ziyaret nedeni ise, kozmetiklerdi. Ünlü klasik eserleri
Fransızca'ya ilk çeviren de Nostradamus'tu. Sık sık doktorlar ve eczacıların
misafiri olur gündüzleri hastaları iyileştirir, geceleri ise büyü konusunda
bildiklerini öğrenirdi. Bu insanlar da onun gibi eski Yahudilerdi. Simya
ve tefsir gibi bilimlerle gizlice uğraşarak, Hıristiyanlarca mutlak kabul
edilen soyut kavramlara açıklayıcı cevaplar arıyorlardı.
1529 yılında Montpellier üniversitesine geri çağrılıp, yaptığı tedaviler
hakkında açıklamalarda bulunması istenildi. Alışılmamış metotlarına karşı
sert tepkiler almasına rağmen, tedavilerinin başarısı onu savunmaya yetti.
Dekan tarafından üniversitede bir kürsü ile ödüllendirilen Nostradamus
üç yıl kadar profesörlük yaptıktan sonra okutulması gereken metinlerin
dışına çıktığı için karşılaştığı baskılar nedeniyle tekrar yola koyuldu.
1534'te Rönesans'ın
en büyük bilim adamı ve düşünürlerinden Jules Cesar Scalinger tarafından
Agen'e davet edildi. Yeni memleketini çok seven Nostradamus burada da
başarılı doktorluğu ile dikkati çekti. Kısa süre içinde şehrin zengin
aileleri kızlarını genç doktorla evlendirmek için yarışa girmişlerdi.
Adını bilmediğimiz genç, güzel ve alımlı bir hanımla evlenen Nostradamus,
üç yıl boyunca mutlu bir evlilik hayatı yaşadı.
1537 yılında şarbon bu şehre de ulaştığında Nostradamus başarılı tecrübelerinin
verdiği güvenle hastalığa karşı mücadeleye başladı. Bir gün zengin ve
güçlü bir hastasını tedavi edip eve döndüğünde eşinin ve iki çocuğunun
yüksek ateşleri olduğunu ve şarbona adını veren kömür rengi lekeleri gördü.
Nedendir bilinmez, ne kadar çabaladıysa da kendi eşini ve çocuklarını
hastalığın pençesinden kurtaramadı. Doktorun bu trajik hikayesi şehirde
hızla yayıldı ve doktora karşı bir güvensizlik hatta kızgınlık başladı.
Bu kadar felaket yetmezmiş gibi, mutlu günlerinde yaptıgı bir şaka başına
bela olmuştu. Bir gün bronz bir Meryem Ana heykelini döken işçiye söylediği
bir cümle, tam üç yıl sonra yaşadığı bu zor dönemde, dine bir hakaret
olarak ortaya çıkartılmıştı. Nostradamus bu masum şakasını savunduysa
da Engizisyon zihniyeti taşıyan kilise olaya büyük kuşku ile baktı. Bunun
üzerine Nostradamus şehri bir gece gizlice terk ederek kaçtı. Kilisenin
baskısından kaçtığı sonraki altı yıl boyunca önce İtalya'ya doğru yöneldi,
sonra Batı ve Güney Avrupa'yı gezdi. Bu arada kendini keşfedip tanımaya
başladı. Kahinlik kabiliyetlerinin geliştiği zaman da bu dönemdir.
1544 yılında yaşanan büyük bir sel felaketi sonrasında her yana dağılan
insan ve hayvan leşleri yüzünden yeniden yayılan salgına karşı tedavilerine,
meslektaşlarının tüm karşı çıkmalarına rağmen, bu sefer Aix şehrinde devam
etti. Bu şehirde büyük itibar gördü ve birçok hediye aldı. Aldığı armağanları
kurtaramadığı hastaların geride kalanlarına verdi. Aix şehrinin kahramanı
bu defa Lyons'a davet edildi. Salon şehrine dönüp hayatının geri kalanını
burada geçirdi. Bu güzel yerde karısını ve çocuklarını kaybettikten on
yıl sonra zengin bir dulla ikinci evliliği yaptı. Artık hayatı daha güvenli
ve stressizdi. Evin en üst katını özel çalışma odası haline getirmişti.
Yıllarca süren Avrupa gezileri sırasında topladığı çeşitli malzemeyi burada
bir araya getirmişti. Usturlaplar,sihirli aynalar, su bulan çatallar,
pirinç kaseler, eski kahinlerin tasarladığı üç ayaklı sehpa Branchus...
Nostradamus şehirde dindar bir Hıristiyan olarak tanınıyordu. Güneş battıktan
çok sonra doktor, karısına iyi geceler diler, yukarı, meraklı gözlerden
uzaktaki odasına çıkıp kendisini kilitlerdi. Halk zaman içinde her dini
bütün Hıristiyan uyurken niye doktorun üst kattaki ışığının yandığını
ve neler yaptığını merak etmeye başlamıştı.
O koca pencerenin ardında, titrek mum ışığında Astronomik takvimlere danışır,
burçların rotasını çıkartırdı. Bu denizcinin kullandığı yıldızlar ve güneşler
onu bambaşka bir denize, zamanın sularına götürüyordu. Durumun uygun olduğunu
görürse, bu sefer, ağzına kadar doldurulmuş pirinç kaseyi karşısına alıp,
pirinç üç ayaklı sehpa üzerinde çalışmaya başlardı. Kendisini bütün düşüncelerden
arındırır ve ince bir aleve yoğunlaşırdı. Daha sonra bir transa girer
ve kasede kaynayan suyun sihirli kabarcıkları arasında yüzler şekiller
ve yerler görürdü. Bu gördükleri Fransa'nın yaşayacağı dini bir savaşın
gölgeleriydi. Bu uğursuz işaret, kahinin hayatında, kaderin sularına atılmış,
gittikçe büyüyen dalgalar yaratan büyülü bir taş etkisi yaptı.
Nostradamus'un içinde, gördüklerini başkalarıyla paylaşmak için dayanılmaz
bir istek vardı. Bunu gerçekleştirmek için 1550'de ilk almanakını yazdı.
Bu kitapta on iki tane manzum dörtlük bulunuyordu. Her bir dörtlük gelecek
yılın bir ayı ile ilgili genel bir kehanet içeriyordu. Kitap yayımlanır
yayımlanmaz büyük ilgi gördü ve hayatının sonuna kadar her yıl bir almanak
yazdı. Kısa zaman içinde, tüm ulaşım güçlüklerine ve tehlikelere rağmen,
Fransa'nın her yerinden kendisine danışmaya gelen insanlar kapısında kuyruklar
oluşturmaya başlamışlardı.
Jean-Aymes de Chavigny adında bir delikanlı parlak bir politika ve hukuk
kariyerinden vazgeçip kahinin asistanı olmak için yanına gelmişti. Nostradamus'un
kehanetlerini basılmadan önce redakte eden ve daha sonra ustasının biyografısini
yazan odur.
Belli bir
süre sonra Nostradamus almanakları yetersiz bulmaya başladı ve kıyamete
kadar insanoğlunun karşılaşacağı her olayı içine alan bir eser fıkrini
Chavigny'ye açtı. "Yüzyıllar" adını taşıyacak olan bu eser her
biri bin dörtlük, dolayısıyla bin kehanetten oluşacak ciltlerden meydana
gelecekti. 1554 yılında yazmaya başladığı bu eserinin ilk bölümleri 1555'te
yayınlanmaya başladı. Çok büyük bir tepkiyle karşılaşmışlardı. Kibar ve
soylular Nostradamus'u bir deha olarak görürken, sade halk ve köylüler
kendisini cehennemin akıl çelen karmaşık dörtlükleriyle insanları etkilemeye
çalışan, şeytanın bir uşağı olarak görüyordu. Meslektaşları için ise,
bir utanç kaynağıydı. Düşünürlerin bazıları onu övüyor bazıları da hakaret
ediyordu. Şairler ise bu Provence Fransızcası, Latince, Yunanca ve İtalyanca
karışımı ile yazılmış bu bilmece ve kelime oyunları karşısında şaşırmışlardı.
Kraliçe Catherine de Medici en sadık okuyucularından biriydi. İtalyanlara
yakışır bir merak ve entrikacılığa sahip bir insan olan kraliçenin Katolik
Kilisesi'ne olan bağlılığı mevkisinin gerektirdiği bir formaliteden başka
bir şey değildi. Kendine ait dairesinde farklı bir dinin büyü ayinlerini
düzenlerdi. Beraberindeki genç rahibeler ve astrologlarla sihirli aynasının
ardından tanrılarına danışır, yasaklanmış sanatların yardımıyla geleceğe
ışık tutacak işaretleri görür, bu şekilde ihtiraslarına hizmet ederdi.
Kendinden önceki Mediciler gibi o da çocuklarının doğru kişilerle evlenmelerini
sağlayarak Avrupa'ya hakim olma sabit fıkrine sahipti.
Bir gün işaretlerin eskisi gibi iyi olmadığının farkına vardı. Kocası
kral Henry II'nin geleceğinde kara bulutlar görülüyordu. Kocasının başına
gelecek bir felakeç dört oğlu ve üç kızı için de tehlikeli olabilirdi.
Kraliçe "yüzyıl"'ın 35. dörtlüğünde bahsedilen yaşlı aslanın
kocası olduğuna inanıyordu. Kral karısının büyüye olan merakı ile pek
ilgilenmese de bu sefer kehanetten ötürü içine bir şüphe düşmüştü. Saray
müneccimi krala hiçbir turnuvaya katılmamasını, kendini tehlikeye atmamasını
söylemişti. Bunun üzerine Nostradamus saraya davet edildi. Normal şartlarda
en az iki ay sürmesi gereken yolculuk, kraliçenin emri ile her durakta
arabanın atlarının yenileri ile değiştirilmesi ile bir ayda bitmişti.
Hiç durmadan yol alan Nostradamus 15 Ağustos 1556'da Paris'e ulaştı.
Kraliçe kendisini büyük bir heyecanla karşıladı. Kral ise kahine sadece
kibarlık çerçevesi içerisinde, gereken ilgiden fazlasını göstermedi. Nostradamus'un
kendisini rahatlatmak için yaptığı açıklama ile yetindi. Kraliçe ise kahinle
özel olarak saatlar boyu, astrolojiden büyüye, kehanetlere kadar birçok
konuda uzun uzun sohbet etti. Kraliçe bu konudan fazlasıyla etkilenmişti.
Nostradamus'un laboratuvarını, Sens Başpiskoposu'nun Paris'teki muhteşem
sarayına taşımak için faaliyete girişti. Burada kendisinden kraliçenin
çocuklarının yıldız haritalarını çizip geleceklerini anlatmasını istemişti,
oysa onların gelecekleri hakkında Nostradamus zaten her şeyi biliyordu.
Kraliçe'ye tam olarak ne söylediğini bilmiyoruz ama kraliçe bundan yeterince
tatmin olrnuş ve gerekli önlemleri almıştı.
Nostradamus kendine tahsis edilen saraya döndüğü bir sırada yanına gelen
bir hanım, Paris adliyesinin çalışmalarıyla ilgilendiğini ve dikkat etmesi
gerektiğini söyledi. Bu uyarıyla engizisyonun nefesini yeniden ensesinde
hissetti ve derhal Salon şehrine geri dönmeye karar verdi. 1558'de "yüzyıllar"
adlı çalışmasını tamamlamıştı. Son üç "yüzyıl"ın sağlığında
basılmamasına karar vermişti. Kralın ölümünü haber veren, birinci yüzyılın
otuzbeşinci dörtlüğü 1559 yılında gerçekleşiyor ve Nostradamus'un ününü
tüm Avrupa'ya yayıyordu. Bir yıl sonrasında ise tutuculuğun zulmü ile
karşı karşıya kalacaktı. Bazı kitaplar onu şarlatanlık ve asilikle suçladılar.
Bu kadar olumlu ve mizah anlayışına sahip bir insanın bu kadar karanlık
bir gelecek çizmesi herkesi şaşırtıyordu. Nostradamus kendi yazdığı savunmasında,
gelecekte gördügü bu şiddetin bugünü daha olumlu yaşamayı gerektirdiğini
ileri sürmüştü. Bu sırada hiç bitiremediği ekstra iki cilt olan onbirinci
ve onikinci "yüzyıl"ı yazmakla meşguldu. Genç ve dindar katolikler
tarafından sık sık camları taşlanıyor, giderek daha fazla şiddete hedef
oluyordu. Bu öylesine aşırı bir noktaya geldi ki, kendi isteği ile ailesiyle
beraber hapishanede korunmaya başladı. 1559'da bu kızgınlık Nostradamus'un
ünü ile aynı anda başlamıştı.
Henry II kızkardeşi Margarite ile Savoy Dükü'nün ve kızı ile İspanya Kralı
Philip'in çifte düğünleri onuruna düzenlenen eğlenceler sırasında, kehanetlere
kulak asmayıp, turnuvalara katıldı. Kalabalık, büyük bir aslan resmiyle
süslenmiş altın renkli zırh içindeki krallarını seyretmek için toplanmıştı.
Üç yıl öncesinin kehanetine önem veren tek kişi kraliçeydi. Kral her galibiyetinden
sonra halkı selamlıyordu. Bu seferki rakibi kralın İskoç muhafızlarından
aslan amblemi taşıyan, genç bir yüzbaşıydı. Kehaneti bilen yüzbaşı affını
istediyse de kralın ısrarı üzerine çarpıştılar ve yüzbaşının mızrağı kralın
miğferinin arasından gözüne saplanıp onu öldürdü. Haber hızla Paris'te
yayıldı, sinirli kalabalık Nostradamus'un tasvirlerini yakıp, Engizisyonun
da onu yakmasını istediler.
Genç aslan yaşlı olanı yenecek
Savaş meydanındaki bir tek döğüşte
Altın bir kafesin arasından gözünü oyacak
İki yara bir olacak ve o acımasız döğüşte can verecek
("yüzyıl 1" 35. Dörtlük)
Henry'nin ölümünden sonra saray mensupları onuncu "yüzyıl"'ın
39. dörtlüğünü gizlice birbirlerine aktarmaya başladılar. Birinci satırda
bahsedilenin, İskoç prensesi Mary Stuart ile mutsuz bir evliliği olan,
çekingen ve zayıf bünyeli Francis II olduğunu artık herkes biliyordu.
Sözü geçen dul ise şimdiki Ana Kraliçe Catharine de Mediciden başkası
değildi.
Francis'in sağlığı kötüleşince Tuscany elçisi Floransa Düküne bir mektup
yazıp Nostradamus'un onun öleceğini haber verdigini hatırlatır. Bu mektup
yerine ulaştıktan üç gün sonra, yani onsekizinci doğumgününden kısa süre
sonra Francis öldü.
Büyük oğul, bir dul, talihsiz bir evlilik ki
çocuk sahibi olamadılar
Birbiriyle anlaşamayan iki ada
Onsekizinden önce, henüz reşit değilken, diğeri daba da gençken nişan
olur.
Dörtlük, ileriki yıllarda kendi kendini açıklamaya devam edecekti. "Çocuksuz"
Mary Stuart İskoçya'ya dönüp kraliçe olur. Bu, iki ada krallığı arasında
sürtüşmeye neden olur. Yani Mary ile "çocuksuz" Kraliçe Elizabeth
I arasında. Charles IX, Fransa tahtının bir sonraki varisi, dördüncü satırda
bahsedilen "diğeri"dir. Ölen kardeşinden daha genç yaşta, onbir
yaşındayken Avusturya hanedanından Elizabeth ile nişanlanmıştı.
Kesin olarak önceden bildirilen bu talihsizlikler kraliçenin Nostradamus'a
olan saygısını bir kat daha arttırdı. Belki de onun kendisine, kocasının
ölümü ile başlayan bu felaketler zincirini önleyebilmek için bir çare
bulmasını umuyordu. Nostradamus saraya çağrılarak burada saray bilgini
ilan edilmiş, bu şekilde kendisine maaş bağlandığı gibi kral tarafından
ikiyüz altın, ana kraliçe tarafından da yüz altın ile ödüllendirilmişti.
Böylece Nostradamus kahinlik kariyerinin en üst noktasına erişmiş oluyordu.
Haziran 1566'da, ilk kez saraya davet edildiğinde yaptığı yorucu yolculuk
sonrası yakalandığı Gut hastalığı, bir kez daha ve daha ciddi olarak yakasına
yapışıyordu. Yaklaşan ölümünü hisseden Nostradamus 17 Haziran'da vasiyetini
yazdırdı. Serveti üç bin dört yüz kırk dört altın olarak kayıtlara geçti
(o zaman için bu
oldukça büyük bir servetti). Mirasını eşi, üç erkek ve üç kız çocuğu arasında
eşit olarak paylaştırdı. Bu arada her ihtimal vasiyette gözönüne alınmıştı.
Kızlardan birisinin evlenmeden önce beklenmedik ölümü halinde ne yapılacağı
bile ayarlanmıştı. Yatağını üst kata, çok sevdiği çalışma odasına taşımıştı.
Hasta ve yorgun vücudunu rahatça hareket ettirebilmesi için özel bir sıra
bile yaptırılmıştı. Ayın yirmi beşinde artık doktor Nostradamus, hastalığının
su toplama safhasına geçtiğinin farkına vardı. Son duasını yapmak üzere
Franciscan Manastırı'ndan çağırılan Rahip Vidal Nostradamus'un günah çıkartmasını
tek duyan insan oldu. Tanıkların anlattıklarından öğrenilene göre, büyük
bir ıstırap çekmesine rağmen sakin ve sessizdi. Geceyi yalnız geçirmek
istediğini söyleyip ertesi sabaha kadar kimsenin odaya gelmemesini istedi.
Yardımcısı Chavigny'nin "Niye yarın sabaha kadar?" sorusunu
ise "Beni gün doğuşunda canlı bulamayacaksınız" diye cevaplandırmıştı.
Chavigny alt kata inerken ustasının gri gözlerinde gördüğü pırıltının
bir haylazlığın işareti olmasından şüphe ediyordu. Bu denli şakacı bir
insan acaba ölüm döşeginde de bir şaka mı hazırlıyordu.
Nostradamus son almanakındaki son kehanetinde şöyle diyordu:
Elçilik görevinden dönüp kralın hediyesi yerine konunca,
Artık lıiçbir şey yapamayacak, Tanrı'ya gidecek
Yakın akrabalar, dostlar, kardeşler
Onu yatağın ve sıranın yanında ölü bulacaklar.
Ertesi gün güneş doğarken, Chavigny Nostradamus'un ailesi ve dostları
ile beraber üst kata çıktı. Gelmiş geçmiş en büyük kahini yatağı ve yaptırdığı
sırası arasında cansız yatarken buldular.
Dul eşi Anne, eşinin son isteğini yerine getirtti ve tabutunu dik biçimde
Cordeliers de Salon kilisesinin duvarına gömdürttü. Böylece hiçbir şaşkın
mezarının üzerine basmayacaktı. Ayrıca şu sözleri de Latince olarak, tabutunu
örten 2.5 metre boyundaki mermer duvara yazdırttı:
"Burada bütün ölümlülerden farklı olarak, yıldızların etkisiyle geleceği
gören kalemiyle olayları kaydetmeye layık bulunmuş meşhur Michel Nostradamus
yatıyor. Altmış iki yıl, altı ay ve yedi gün yaşadı. 1566'da Salon'da
öldü. Gelecek nesiller onun istirahatını bozmasınlar. Anne Posart Gemelle
eşine gerçek mutluluk diler."
|
|