| |
Bir Ahbap
Kuzey
Carolina'da bir eyalet otoyolunun kenarına çekilmiş siyah bir limuzin,
içinde büyük bir patron olduğu anlaşşılan bir kişi ve dışarıda motor kaputu
açılmış limuzinin motoruna bilinçsizce bakan, çaresizlikten yüzü kıpkırmızı
olmuş, üniformalı, başı kasketli bir şoför... Arkadan çok eski model A tipi
Ford bir otomobille gelen çiftçi görünümlü bir adam otomobilinden iner. -
Hayrola ahbap, halledemediğin bir şey mi var? diyerek limuzine yaklaşır.
Bakar ki, işin içinden çıkamayacak; - Benim Ford'la senin arabanı kasabaya
kadar çekeyim. Zaten kasaba bir sigara içimlik yerde, der. Adamın bir sigara
içimlik dediği yer 15-20 km. uzaklıkta. Limuzini kasabanın tamircisinin
önüne çeker. - Haydi ahbap, bana izin verin, gidip şu mektupları dağıtayım.
Adam hem çiftçilikle uğraşmakta, hem de kasabanın posta idaresinde
çiftliklere mektup dağıtarak ek kazanç sağlamaktadır. Limuzindeki şoför
otomobilden iner ve patronunun verdiği çeki adama uzatır. Fakat adam çeke
bakmadan eliyle iter ve; - Şu üç günlük dünyada bir ahbap, bir ahbaba yardım
etmezse bu dünyanın hali nice olur? deyip oradan uzaklaşır. Limuzindeki
patron hafifçe kızarır; fakat sesini çıkartmaz. Aradan bir süre geçer;
çiftçi bir gün evine döndüğünde yolun kenarına park edilmiş son model bir
otomobil görür ve kimin geldiğini görmek için otomobile yaklaşır. Otomobil
boştur, yalnız direksiyona iliştirilmiş, üzerinde kendi adı yazılı bir kart
bulunmaktadır. - Ahbap, duydum ki araban tamir edilemeyecek durumdaymış. bu
arabayı sana armağan olarak yolladım. Şu üç günlük dünyada bir ahbap, bir
ahbaba yardım etmezse bu dünyanın hali nice olur?
Henry FORD
|
|