FARKLI KÜLTÜRLERDE KALİTE YAKLAŞIMI Her ulusun kendine özgü sosyal ve kültürel geçmişinden kaynaklanan kalite yaklaşımları arasında farklılıklar bulunmaktadır. Kalite faaliyetleri sosyal ve kültürel bir ortamın yokluğunda yürütülemez. Farklı toplum ve kültürlerin çizdiği çerçeve içinde gelişir. Uzmanlık Belli sahalarda uzmanlaşmaya önem veren sistem uzman yetiştirmek için çok etkilidir ancak şirket açısından düşünüldüğünde dar görüşlü insan yetiştirilmesi olasılığı daha fazladır. Uzmanlaşmaya az önem veren sistemlerde ise şirkete bir mühendis girdiğinde, üretim ve Kalite Kontrol gibi farklı bölümlerde sıra ile görev yapmaktadır. Bu sistem en yetkin uzmanları yetiştirmiyor olabilir, ancak insanların sahip olduğu yetenekler, uzmanlığın onlara verdiğinden çok daha fazladır. Dikey Toplumlar Dikey toplumlarda astlar ve üstler arasındaki ilişkiler oldukça güçlüdür. Aynı seviyedeki insanlar arasındaki ilişkiler ise oldukça zayıftır. Kendi bölüm ve kısım yöneticilerini dinlemeye alışmış olan çalışanlar, kurmay bölümlerden yapılan önerilere sağır kalabilirler. Taylor Yönetimi Taylor Metodu, uzmanlar yönetiminin bir örneğidir. Mühendisler ve uzmanların teknik standartları ve iş standartları formüle etmesini önerir. İşçilerin yapması gereken ise yalnızca kendileri için konan standartları izlemek ve söyleneni yapmaktır. İşçilerin eğitimsiz ve mühendislerin çok az olduğu bir toplumda 50-60 yıl öncesi bir dönemde Taylor Yöntemi etkin olabilir. Bu günün dünyasında iyi yetiştirilmiş ve kendini bilen bir işçi toplumuna bu yöntemi benimsetmek olası değildir. Taylor Yönetimi işçilerin sahip olduğu gizli yetenekleri ortaya çıkaramaz. İnsanlığı bir yana iter ve işçilere makineler gibi yaklaşır. Kuşkusuz ki işçiler bu tür bir yaklaşımdan hoşnut kalmayacak ve işlerine ilgi göstermeyeceklerdir. 4. Seçkincilik Avrupa’da özellikle İngiltere ve Fransa’da belli üniversiteleri bitirenler arasında yerleşmiş olan ve onları kendileri kadar şanslı olmayanlardan ayıran bir çeşit sınıf bilinci vardır. Bu kişiler hiç tecrübe sahibi olmadan hemen müdür olmak ister ve ellerini kirletmekten hoşlanmazlar. 5. Ücret sistemi Toplumlarda kıdem ve işin önemine göre ücret sistemi olduğu gibi, yetenek ve başarı üzerine de kurulabilir. Her iki sistemde de bazı sorunlar çıkabilir. Ama bilinmesi gereken insanların sadece para için çalıştırılabileceğini sanmanın yanlış olduğudur. Sevinç istek ve zevkin çok farklı boyutu vardır. Öncelikle bu temel insan dürtülerini anlamak gerekir. Parasal istekler ve onlara eşlik eden sevinç aşağıdaki gereksinimleri karşılar. Yaşayabilmek için asgari koşullar İnsanın zenginlik için sürekli arayışı Maddi doyum ( örneğin bir araba almayı istemek ) Bunun alternatifleri ise, Bir işi yapmanın sağladığı doyum. Bir projeyi tamamlamanın yada amaca ulaşmanın zevki Kendine meydan okuyan bir işi başarmanın zevki Başkaları ile işbirliği yapmaktan ve başkaları tarafından takdir edilmekten gelen mutluluk Başkaları tarafın dan takdir edilmek Başkaları ile bir grup ortamında çalışmak ( İ.T.K. ) İyi bir iş kolunun, iyi bir iş yerinin vb. saygın bir üyesi olmak Kişisel gelişmenin zevki İnsanın yeteneklerini sonuna kadar kullanmasının verdiği doyum Kendine güven duymak ve kendi kendine yeterli olmak İnsanın kendi zekasını kullanması, gönüllü çalışması ve bu yolla topluma katkıda bulunması 6. İşgücü Devir Oranı, İşten Çıkarma ve Yaşam Boyu Aynı İşte Çalışma İşgücü devir oranı yüksek olan yerlerde verim ve kalite beklenemez. Deneyime daha fazla gereksinim olan yerlerde bu durum daha kötüdür. Japonya’da çalışma şekli aile gibidir, pek çok yerde ömür boyu çalışma görülür. Fabrikalar iyi yönetildiğinde işçilerin bir iş yerinden diğerine geçmelerine ender olarak rastlanır. Eğer uygun biçimde ele alınırsa, ömür boyu aynı işte çalışma sistemi, insanlık ve yönetim açısından arzu edilen bir sistem olabilir. 7. Yazı Sistemlerindeki Farklılık Eğitim ile insanların çalışma gücü arasında bir ilişki vardır. Yazı sistemleri zor olan uluslar bunu öğrenebilmek için çok daha fazla çaba harcamak zorundadırlar. 8. Homojen Uluslar, Çok Irklı Uluslar ve Yabancı İşçiler Farklı etnik gruplardan oluşmuş ve çok fazla yabancı işçi çalıştıran fabrikalarda sözcüklere bağlı olmayan bir iletişim sistemine güvenmek zorunludur. 9. Eğitim Eğitime önem veren ülkelerde, çalışabilecek duruma gelen insanlar iyi eğitilmiş ve matematiğe yatkındır. Bu nedenle, böyle insanları kalite kontrol ve istatistiki yöntemler üzerine eğitmek çok daha kolaydır. Kalite Yönetimi eğitimleri, genel eğitim düzeyi yüksek olduğunda daha kolay verilecektir. 10. Din Konfiçyüs ve buda öğretilerine göre, insanlar yaratılış olarak iyidir, eğitim ile de herhangi bir insan iyi insan olarak yetişebilir. Hiristiyanlığın temel öğretileri insanşların yaratılış olareak kötü olduklarını söyler. Bu düşünceye göre üretim bölümündeki işçilere güvenilmez. Bundan dolayı, kalite kontrol bölümleri bağımsız olmalı ve büyük bir güç verilmelidir. Esas olarak, her şey kusursuz üretilirse, denetime gerek kelmaz. Üretim bölümünde çalışan işçilere kalite kontrol eğitimi en iyi şekilde verildiüinde, denetim doğrudan işçiler taraından yapılır. Ve üretim bölümü kendi kalitesinin güvenilirliğinden sorumlu olur. 11. Yan sanayii İle İlişkiler Kaliteyi üretmek ancak kaliteli girdi kullanmakla mümkündür. Eğer satın alınan parçalar kusurlu ise üretici nekadar iyi çalışırsa çalışsın, iyi ürünler elde edilmesi olanaksızdır. Eğer bir fabrikada üretilen ürünler iyi olarak nitelendiriliyorsa, bu başarının bir kısmı da yan sanayiicilerindir. Tersine, üretimi için gerekli parçaların hepsini kendi üreten fabrikalar, diğer işletmelerle rekabet edemezler. Parçaları kendi üreten fabrikalar üretim hacmi küçük olduğundan verimli çalışamazlar, aynı zamanda teknisyen ve mühendisleri de orada tutamazlar. 12. Sermayenin Demokratikleşmesi Daha çok batı ülkelerinde görüldüğü üzere şirket sahipleri şirketi doğrudan işletir. Şirket başkanını seçer ve kısa dönemde kar etmesi beklenir. Kar birazcık düşse işten çıkarılma olasılığı vardır. Patron yöneticisi olmayan şirketlerde ise uzun dönemli amaçlara yönelik ve 1. Derecede Kaliteye önem vererek çalışmaları mümkün olmaktadır.