Bugün :   



     GİRİŞ

     Bal arıları koloni adı verilen topluluklar olarak yaşayan sosyal böceklerdir. Bir arı kolonisi yakından incelendiği zaman, bu sosyal yapı içerisinde, morfolojik ve fizyolojik olarak birbirinden farklı üç değişik tipte birey bulunduğu görülür.

     Bunlar ana arı, işçi arı ve erkek arıdır. Ana arı ve işçi arılar dişi bireyler olup döllü yumurtalardan gelişirler. Erkek arılar ise, erkektirler ve bilinen parthenogenesis yoluyla dölsüz yumurtalardan gelişir. Koloni adı verilen topluluk içinde farklı gruplar ve bu gruplar arasında da iş bölümü göze çarpmaktadır. Bir arı kolonisinde bir tane ana arı birkaç yüz erkek arı ve binlerce işçi arı vardır. Bal arıları içgüdüleriyle hareket eden, canlılar olduğundan aynı çevre koşullarında benzer davranışlar gösterirler. Arı ailesinde kışın genellikle sadece dişi bireyler vardır. Erkek arılar ilkbaharda yeni sezonla görülmeye başlarlar.

     Koloninin en önemli ferdi ana arıdır. Koloninin bütün karakterlerinden ana arı sorumludur. İşçi arılar ancak ananın varlığında, koloninin tamamlayıcı bir öğesi olarak fonksiyonlarını yapmaya muktedir olabilirler. Kolonide biyolojik ihtiyaçların işleyebilmesi ana arıya bağlıdır. Ana arısız bir kolonide; gömeç yapımı sona erer, tarla faaliyetleri, normal koloni koruması ve koloni içindeki birlikte ahenkli çalışma azalır. Bundan ötürü, işçi arılar ile ana arı arasındaki ilişki, koloni faaliyetlerinin devamı için gerekli faktörlerin en önemlisidir.

     2. ANA ARININ GÖRÜNÜŞÜ VE DAVRANIŞLARI

     Ana arılar vücut ölçüleri bakımından işçi ve erkek arılar daha uzun fakat vücut genişliği erkek arılardan daha azdır. Çiftleşmemiş ana arıların abdomenleri henüz tam gelişmemiştir. Kanatları işçi arı kanatlarından daha uzun olmasına rağmen kanat uzunluğu/vücut uzunluğu oranı diğer arılardan daha küçüktür. Çiftleşerek yumurtlamaya başlayan ana arıların abdomenleri irileşir. Abdomenin büyümesiyle kanat/ vücut oranı daha da azalır. Bu nedenle yumurtlayan ana arılar güçlükle uçarlar. Ana arıların mum salgı bezleri, polen sepetçikleri, nasanof salgı bezleri gelişmemiştir. Dileri işçi arıların dillerine göre daha kısadır. Petek gözlerindeki facet sayısı da diğerlerine oranla daha azdır. İğnesi düz olup iğnesini insanlara karşı değil, kovandaki diğer ana arılara karşı defalarca kullanabilir Tekik, Korkmaz (1992).

     Ana arı ömründe bir dönem çiftleşir ve bu çiftleşmeden aldığı spermaları hayatının sonuna kadar saklar fakat bu demek değildir ki ana arı bir erkekle çiftleşir. Ana arı birkaç erkekle çiftleşir fakat bu çiftleşmeler bir dönemde bir veya birkaç gün içinde tamamlanır.

     Ana arının çiftleşme uçuşu saat 12-17 arasında olmakla beraber ekseriyetle saat 14-16 arasına rastlar. Çiftleşme zamanı kadar havanın sıcaklığı da burada rol oynar. Ana arının hemen bütün çiftleşmeleri hava sıcaklığının 20°C 'nin üstüne olduğu zamanlarda meydana gelir Balcı (1977).

     Ana arı yüksükten çıktıktan sonraki ilk 3-5 gün içinde 2-5 dakika çevreyi tanıma uçuşu yapar. Bu uçuşun ardından ana arı 5-6.günlerde çiftleşmek için kovanı terk eder. Çiftleşme uçuşunda hava rüzgarsız olmalıdır. Çiftleşmeler arılıktan belirli uzaklıklarda gerçekleşmektedir. Arılık ile çiftleşme yeri arasındaki uzaklık 2 km den fazladır ve maksimum uzaklık 5 km 'dir. Erkek arıların uçuş uzaklığı ise 6 km civarındadır.

     Çiftleşme uçuşlarının süresi ortalama 25 dakikadır. Birinci çiftleşme uçuşu ile sonraki uçuş arasındaki süre ne kadar uzun ise ikinci uçuş o kadar kısa sürmektedir ve sürenin kısalmasıyla birlikte ikinci çiftleşmenin etkinliği azalmaktadır. Ana arının aynı gün içinde birden fazla yaptığı bu uçuşlarda gerçekleşen çiftleşme sayıları 7-17 arasında olabilir. Ana arı yön belirleme ve çiftleşme uçuşunun dışında ayrıca 2 dakika süren çiftleşmeler arası uçuş yapar Tekik, Korkmaz (1992).

     Ana arıların ortalama yaşam süreleri 3-5 yıl olmakla beraber 7 yıla kadar yaşabilmektedirler. Fakat yaşlanan ana arıların feromen üretimleri ve yumurta verimleri azalır. Artan yaşla birlikte giderek daha az yumurtlarlar ve daha fazla oranda dölsüz yumurta yumurtlamaya başlarlar. Bu nedenle 1 veya 2 yılda bir değiştirilmesi gerekir. Çünkü bir ana arı yılda 250.000 - 300.000 yumurta bırakmakta ve çiftleşme uçuşu sırasında 2 yıl içinde büyük ölçüde tüketerek daha çok dölsüz yumurtlamaya ve az yumurtlamaya başlar Genç (1994).

     Bir ana arı yavru üretiminin bol olduğu ilkbahar ve yaz aylarında günde 1500-3000 yumurta bırakır Tekik, Korkmaz (1992).

     Arı ailesi içerisinde çok güzel bir işbirliği vardır. Ve bu düzenin sağlanmasında ana arının rolü önemlidir. Ana arı bu görevini genellikle ağız çevresindeki bezlerden ve vücutlarından meydana getirilen feromen denilen kokulu bazı salgılarla yapmaktadır. Bu feromenler den en önemlileri, 9 oxodec -2 enoic ve 9 hydroxdec -2 enoic asitlerdir. Bunlara "cinsel feromenler" veya toplanma feromenleri " de denir. Bu salgıların çıkarttığı kokular, işçi arıları cezp etmekte ve dolayısıyla arı ailesinin bir araya toplanmasına yardımcı olmaktadır. Bu fenomenler, ayrıca ana arının erkek arıyı çekmesini sağlamakta, işçi arıların yeni bir ana arı yetiştirmelerinin önüne geçmekte ve aynı zamanda işçi arıların yumurtlamalarına mani olmaktadır Akbay (1995). sekil

     3. İŞÇİ ARI GÖRÜNÜŞ VE DAVRANIŞLARI

     Koloni popülasyonunun en büyük bölümünü işçi arılar oluştururlar. Döllenmiş yumurtalardan oluştukları için diploid yapıdadırlar. Dişi cinsiyette olmalarına rağmen üreme organları gelişmemiştir. Spermetechaları körelmiştir. Yavru üretimine doğrudan değil de, onları beslemek suretiyle dolaylı olarak katkıda bulunurlar.

     Ana arının bulunmadığı ve uzun süre anasız kalmış kolonide bazı işçi arıların yumurtalıkları gelişir ve döllenmemiş yumurta bırakırlar Tekik, Korkmaz (1992).

     Yapıca kolonideki diğer bireylerin en küçüğüdür vücut uzunlukları 14-15 mm. Kadardır. Kanatları karını kapatacak kadar uzundur.

     Vücutlarının her yanı, özellikle göğüs kısımları, çiçeklerin erkek organları tarafından üretilen çiçek tozlarını kapan çatallı kıllarla örtülüdür. Bir çiçekten diğerine böylece taşınan çiçek tozları, döllenmeyi sağlar Akbay (1995).

     Kolonideki işçi arı miktarı mevsimlere göre büyük farklılıklar gösterirler. Kuvvetli kolonilerde kışın 15.000-20.000 yazın ise 50.000-60.000 dolayında işçi arı bulunabilir. Zayıf kolonilerde ise kış aylarında işçi arı miktarı 2.000-3.000 civarına kadar inebilir. Bir kolonin,n kuvvetliliği içerisindeki işçi arı sayısıyla ölçülür. İşçi arı sayısı ne kadar çok ise koloni o kadar kuvvetli demektir. Kolonideki bütün işleri işçi arılar yaparlar. Bu nedenle fizyolojik ve morfolojik yönlerden ana arı ve erkek arılardan farlılıklar gösterirler. Larvalar ve ana arının beslenmesi için hypopharengeal ve mandibular salgı bezlerinde arı sütü salgılarlar, nektarı bala dönüştürebilmek için invertaz enzimi salgılarlar. Morfolojik olarak ise nektar taşımalarını sağlamak için geniş bir mideleri, polen taşıyabilmek için polen sepetçikleri, balmumu üretmek için balmumu salgı bezleri, nektar, polen, su ve oğul verme sırasında oğulun konaklayacağı yerin belirlenmesinde kullanılan feromonları salgılayan Nasanof salgı bezleri gelişmiştir. İğneleri iyi gelişmiş olup testere şeklindedir. İğnesini kovanı ve kovan içerisindeki yavru, ana ve balı korumak için kullanır. İğnesi testere ağzına veya balık oltasına benzer bir yapıya sahip olduğundan bu iğne battığı yerden geri çıkmaz.

     Arının gayretleri sonucu iğneye bağlı olarak iç organlarını da orada bırakarak uzaklaşır ve birkaç saat içerisinde yaşamını yitirir.

     Yeni erginleşerek gözden çıkan işçi arılar ilk 1-3 günde diğer işçi arılar tarafından temizlenir ve beslenirler. Bu işçi arılar erginleştikleri petek gözlerini temizlerler. İçinde yavru bulunan gözlerin üzerinde durarak bu bölümlerin ısıtılmasını sağlarlar.

     3-6 günlük devrede genç işçi arılar bakıcılık görevini üstlenerek yaşlı larvaların beslenmesi için kovanda depolanmış bal ve poleni alır ve ergin arılara verirler. 6. Günden itibaren genç larvaları arı sütü ile beslerler. Bu işi 13. Güne kadar sürdürürler. 13. Gün sonunda keşif uçuşuna çıkarlar. Ancak kovanda yeterli bakıcı arı yoksa keşif uçuşu geciktirilebilir. 13-18 günlük devrede ise işçi arılar mum salgısı yapmaya başlayarak petek örerler. 18-20 günlük olduktan sonra bekçilik, havalandırma gibi çeşitli hizmetlerde bulunurlar. 21. Günden sonra ise kovan dışı hizmetlere başlarlar (Çizelge 1).

     İşçi arıların ömrü de mevsime göre değişir. İlkbahar ve yazın işlerin yoğun olması, düşmanların fazla olması nedeniyle 30-35 gün yaşarlar. Fakat kişi kovan içerisinde bal yiyerek geçirdikleri için 5-6 ay canlı kalırlar.

     Çizelge 1; İşçi Arıların Ömrü Boyunca Yaptığı İşleri,

     Tekik, Korkmaz (1992).

      Arılar saatte ortalama 20-25 km. süratle uçarlar, bu kovandan gitme veya kovana dönme durumuna göre değişir. Rüzgarlı havada uçmaları güçleşir. Böyle hallerde alçaktan uçmaya çalışırlar. Hızları en fazla saatte 40 km. 'yi geçmez. Bitki kaynağının sakin ve rüzgarsız yerlerde olmasını tercih ederler. Mecbur kalınca hava şartlarına rahatça uyum gösterirler. Arılar günde 4-110 sefer yapabilirler, fakat bu ortalama 10-15 arasında değişir. Arılar kovanlarından 12 km. 'ye kadar uzağa gidebilirler.

      Arıların oğul vermesi, haberleşme ve yer tespitleri de kendine has özelliklerindendir Balcı (1977).

     4. ERKEK ARILARIN GÖRÜNÜŞÜ VE GÖREVİ

     Boyları ana arı kadar uzun olmayan erkek arılar ana arı ve işçi arılardan daha iri ve tıknaz yapılıdırlar. Döllenmemiş yumurtalardan çıktıkları için genetik olarak habloiddirler. Bir savunma aracı olan iğneden yoksun oldukları gibi dilleri nektarı emmeye uygun olmadığından bal yapımında ve kovana bal taşımada hiçbir göreve sahip değildirler. Kovanda hazır yiyici durumunda olan erkek arıların tek görevi ana arıyı döllemektir. Ömürleri, ortalama 4-5 aydır. Fakat görevleri bitince yaşamalarına işçi arılar tarafından izin verilmez ve öldürürler. Hayatta kalanları ise sonbaharda kovandan atılarak açlığa terk edilir

     5. İŞÇİ ARILARIN KOVAN İÇİNDEKİ GÖREVLERİ

     İşçi arılar 21 güne kadar kovan içinde bir çok görevde çalışırlar. Arıların bu dönemde nektar ve polen depolama, larvaları besleme, mum salgılama, petek örme, temizlik, bekçilik görevleri gibi görevler üstlenirler.

     5.1. Yavru Bakımı

     Kolonideki 3 günlük işçi arılar bakıcılık işlerini yürütürler. Beslenme ve yavruların ısıtılmasında bir sıra mevcuttur. Önce bal ve poleni alarak yaşlı larvaları beslerler. Zira bu larvaları beslemek fazlaca tecrübe istemez. 6 gün yaşına ulaşan genç işçi arılarda arı sütü salgılama bezi gelişir. Bu dönemden itibaren 13. Güne kadar genç larvalara arı sütü vermeye devam eder. 13. Günü dolduran bu arılarda gıda bezleri yerine başka görevleri yapacak ek bezler gelişir Tekik, Korkmaz (1992).

     Yavru yetiştirme için kuluçka sahasında en uygun sıcaklık +34° C 'dir. Süt salgı bezleri gelişen işçi arılar 1-3 günlük genç larvaları beslerler Genç (1994).

      Petek gözüne yumurta bırakılmadan önce gözler temizlenir, propolis ile cilalanır. Ana arı yumurta bıraktıktan sonra işçi arılar bu gözleri devamlı kontrol ederler. Açılan yumurtadan oluşan larvalara hemen arı sütü verilerek besleme işlerine başlarlar. İlk günlerde larvalara ihtiyacından fazla gıda verilir. Larva verilen bu arı sütünün üzerinde yüzer durumdadır. 3. Günden itibaren larvalar aralıklı gıda verilmesi azalır ve 4. Günden itibaren larvalar ağırlıklı olarak beslenir. 4.5-5 günlük larvalar başlangıç ağırlığına göre 1500 kat daha fazla ağırlığa ulaşmıştır. Bu ağırlık görünen işçi arılar arı sütünü salgılamakla meşguldürler. Ana arıların beslenmesi de tamamen arı sütü ile olmaktadır. Tekik, Korkmaz (1992).

     Yapılan araştırmalar göstermiştir ki her bir larva petek gözü kapayıncaya kadar tarafından 10.000 defa ziyaret edilir Balcı (1977).

     5.2. Mum Salgılama ve Petek Örme

     Kovan içi hizmetlerinde çalışan genç işçi arılar 12-18. Günleri arasında mum salgılama ve petek örme işiyle uğraşırlar. Mum salgılama işlemi genellikle kovan içi sıcaklığın 33-36°C 'ler arasında olmasıyla mümkündür. Bal mumunu salgılayan arılar sürekli olarak bal yerler ve balı balmumuna dönüştürürler. Yapılan çalışmalar, bu işte çalışan arıların 1 kg. bal mumu üretimi için 5 kg. 'dan 25 kg. 'a kadar değişen miktarda bal tükettiklerini ve bu değerin ortalama 1 kg. muma karşılık 10 kg. olduğunu göstermektedir.

      Mum salgılayan ve petek ören işçi arılar yeterince bal tükettikten sonra bir süre dinlenerek aldıkları gıdayı sindirirler. Daha sonra ayaklarıyla birbirlerine kenetlenerek bir zincir oluştururlar ve bu zincirin açılıp kapanmasıyla bal mumu bezlerinden mum salgılayıp ; salgıladıkları mum pulcuklarını petek olarak işlerler Genç (1994).

      Peteklerin çoğu 25 mm. Kalınlıktadır. Petekler iki esas üzerine inşa edilir. Bunların birisi 25 mm. 'de 5 göz bulunan işçi arı gözlü petek ;diğeri 25 mm. 'de 4'ün biraz üzerinde göz bulunan erkek arı gözlü petektir. Bir petek üzerinde erkek arı gözleri daha ziyade yan ve alt taraflarda bulunurlar. Bu halde işçi arı gözleri ile erkek arı gözleri arasında geçit gözler bulunur. Her iki şekilde de petek gözleri altıgen şeklinde ve yukarıya doğru 9-14 derece meyillidir. Bu meyil balın petek gözlerinden akmasını temin eder. Arıların petek gözlerini inşasındaki matematiksel ustalıkları üstten yapılmaya başlanır. Her başlangıç noktasında bir grup arı çalışır. Peteklerin yapımı dairesel olarak sağlandığı için asılı noktadan aşağı veya çevreye doğru genişler. Petek yapmada bir grup arı mum salgılayarak mum pulcuklarını imal ederken bir kısım arıda pulcukları alarak petek örme işini yaparlar. Petek gözlerinin sağlamlığının temini için petek gözü taraftaki gözün köşe noktasına denk gelecek biçimdedir. Koloni düzeninde petek yapımı ihtiyaca göre düzenlenir. Normalde işçi arıların gelişebileceği petekler yapılır. Oğul mevsiminde yada koloni ana arının yaşlı olması halinde erkek gözleri yapılır Tekik, Korkmaz (1992).

     Arıların çıkardığı bal mumu pulcuklarının ağırlığı 0.8 mg. 'dır. Yoğunluğu 0.96 olup sudan hafiftir. Erime derecesi 65° C 'dir. Arılardan henüz çıkan bal mumunun rengi beyazdır. Sonraları kovanda beliren gazların, bal ve çiçek tozunun, propolis ile pupaların bıraktıkları gömleklerin etkisiyle rengi değişir. Sarı, kırmızı, esmer ve siyah bal mumları birkaç defa yağmur suyunda yıkamak, yada güneşte eritmekle beyazlatılabilir Kayral (1984).

     5.3. Kovanın Havalandırılması ve Su İhtiyacı

     Özellikle yaz aylarında aşırı sıcak geçen günlerde kovan içi sıcaklık gereğinden fazla yükseltir. Bu durumda arılar kanatlarını bir vantilatör gibi kullanarak kovan içinde ısınan havayı dışarı atmaya ve aynı zamanda dışarıdan içeriye hava pompalamaya başlarlar.

     Böyle günlerde kovana normalin üzerinde su taşınır. Su kovan içinde damlacıklara ayrılarak buharlaştırılır ve böylece kovan içi sıcaklık ve nemi ayarlanır. Peteklerin aşırı sıcaktan eriyip akmaması, larvaların yumurtadan çıkışlarının kolay olması ve yavruların kuruyup ölmemesi için bu şarttır.

      Arıların kanat çırparak kovanı havalandırmaları özellikle nektarın bol geldiği dönemlerde, nektarın fazla suyunun uçurularak olgunlaştırılması içinde başvurdukları bir yöntemdir. Böyle bol nektar taşınan ve özellikle geceleri, güçlü kolonilerde daha çok olmak üzere yapılan bu işlemi uğultu şeklinde hissetmek her zaman mümkündür.

      Havalandırma yapan arılar kovan deliğinde iki grup halinde yan yana dizilerek kanatlarıyla yelpazeleme yaparlar. Gruplardan biri uçuş deliğinin dış tarafında ve uçuş tahtası üzerinde, başları kovan giriş deliğine dönük olarak kanat çırparken ; Diğer grup deliğinin iç tarafında ve başları dışarıya dönük olarak kanat çırparlar. Böylece içerdeki sıcak hava dışarı sürüklenirken ; Aynı zamanda içeriye hava pompalayarak sürekli bir hava akımı salgılanır. Bu yoğun çabaya rağmen sıcaklığın düşürülmesi ve kovanın havalandırılması başarılamazsa, arılar bu defa kovanın dış yüzeyini sararak yuvalarını güneşin etkisinden korumaya çalışırlar Genç (1994).

     Kolonideki suyu taşıyan arı grubu devamlı olmamakla beraber bu işi yaparlar su taşıyan bir arının getirdiği su miktarı 18 civarında arıya yeter. Kovana gelen arılar kovana getirdikleri suyu 2-3 arıya aktardıktan sonra diğer taşıyıcı arılara yaptıklar danslarla suyun sıcaklığının arıların kaynak tercihi açısından önemli olduğunu ortaya koymuştur. Arıların % 85 'ine yakın ılık suyu, soğuk suya tercih etmişlerdir. Su kaynağının sıcaklığı 10-45 °C arasında olduğu sürece kaynak ayrımı yaptığı izlenmiştir. Arılar kovana gelen nektarı bal olarak depoladıkları gibi suyu depolayamazlar. Nektar ile kovana gelen su koloni ihtiyacı 200 gr. civarında tespit edilmiştir. Hava sıcaklığının çok yüksek olduğu dönemlerde kovanda su depolandığı tespit edilmiştir. Suyun depolanması peteklerin en üst kısmında yapılmış olan petek gözleri yada propolisten yapılmış gözler içerisinde depolarlar. Burada sıcak hava ile temas eden su buharlaşır ve soğuyan hava ile rutubet aşağıya iner ve kovan soğumuş olur. Arının su alma süresi 1 dakikadır. Su taşıyıcı arılar günde 50-100 sefer yaparlar. Her seferde 20mg. Su taşırlar Tekik, Korkmaz (1992).

     5.4. Polen ve Nektar Depolama

      Polenin bitkiden alınması ağız parçaları yardımıyla ön ayakla polen keselerinin açılmasıyla olur. Bazen olgunlaşmamış polen keseleri açılır ve arının gövdesi polen tozu ile bulaşır. Çiçekten serbest hale gelen polen, çiçeğin nektarı ile yada bal kabarcığı ile ıslatılır. Böylece polen tanelerinden polen topakları oluşur. Polen topakları arka, iki bacakta bulunan polen sepetçiklerine bir çok çiçek dolaşarak oluşur.

     Kırlardan toplanan polen kovana getirildikten sonra kovan içi hizmetleri yapan genç işçi arılar tarafından petek gözlerine bırakılan polen topakları mandibular ile parçalanır. Bu polenlere bal ilave edilerek petek gözlerine başları yardımıyla sıkıştırılır. Polen muhafazası için bal en ideal maddedir.

      Arıların polen taşıma işi nektar taşıma kadar fazla zaman almaz. Yapılan bir araştırmada mısır poleninin kovana taşınması ve boşaltılması gibi işleri polen toplayıcıların %98'i tarafından 30 dakikada tamamlandığı görülmüştür. Arılar polen taşımak için 5-20 sefer yapmaktadırlar. Polen kaynakları cinsine göre her seferde kovana taşınan polen miktarı da değişmektedir. Bir kovana 500 gr polen taşınması için 4500-6500 arının sadece polen taşıyıcılık görevi yapması gerekir. Bir arı her seferinde 12-29mg polen taşır Tekik, Korkmaz (1992).

      Arıların topladığı ve depoladığı diğer bir besin kaynağı da nektardır. Bitkilerden akan tatlı sıvıya nektar veya bal özü denir. Bal, nektar denilen tatlı sıvıdan yapılır. Nektar bitkilerin çiçeklerinde bulunur. Bitkilerin çiçeğinden başka kısımlarından çıkan tatlı sıvılar çiçekte meydana gelen nektar kadar nefis değildir. Nektar çiçeklerin dip tarafındaki küçük nektar bezleri vasıtasıyla teşekkül eder Balcı (1977).

      Arılar balı oluşturmak için civarda bulunan çiçeklerden nektar toplarlar. Bu olayı pek çok faktör etkiler. Bir arının nektar topladığı mesafe 3- 4 km 'yi bulur. Ekonomik mesafe 1.5 km. altındadır. Nektar kaynağının kovana uzak olduğu mesafelerde arılar daha çok nektar ya da bal çiği alırlar. Bunun bir bölümünü yolda harcarlar ve ilk başlangıçta yükü ağır olduğu için yavaş uçarlar.

     Nektar miktarı bitki çeşidine göre değişir. Ayrıca bitki çiçeklerinin tek olması veya bileşik yapıda olması ya da tabla çiçek yapısında olması da etkilidir. Arılar kırmızı üç gülde 7.5 milyon, akasyada 5 milyon, tekil çiçek ziyaret ederek 1 kg nektarı kovana getirebilir.

      Günlük sefer sayısı nektar kaynağının yakınlığına ve zenginliğine göre değişir. Ortalama uçuş süresi 27 dakikadır. Arılar günde 10- 17 arasında sefer yaparlar. Günlük çalışma süresi 7-10 saat arasında değişir. Bir arı ortalama olarak her seferinde 50 mg. nektar taşıyabilir. Orta derecede bir kolonide 60.000 işçi arı vardır. Bunların 1/3'ü yani 20.000 adedi tarlacıdır. Günde sefer sayısı ortalama 10 kabul edilirse, günde toplam 200.000 sefer yapmış olurlar ve toplam 10-20 milyon çiçeği ziyaret ederler. Bu süre zarfında da 10 kg nektar veya balçığı toplarlar ve bundan 5 kg bal yaparlar. Bu balın 1kg'nı kendi ihtiyaçları için kullanırlar Tekik, Korkmaz (1992).

     Tarlacı arıların getirdikleri nektarı alan genç işçi arılar bunu ağızlarında yoğurup bala çevirir, daha sonra petek gözlerine doldururlar. Balın petek gözlerine depo edilmesi bir seferde yapılmayıp önce peteğin ¼ ü doldurulur ve bu esnada kovan havalandırılarak nektarın suyunun uçması sağlanır. Bu iş nektarda şeker oranı %20'den az değilse üç gün, %30 'dan az değilse 2 gün alır. Peteğin ¾'üne kadar doldurulması için %60 şekerli nektar için 2,5 gün daha zaman gerekmektedir. Böylece ¾'üne kadar ve daha sonra da tamamı doldurulur. Bu işler 5gün içinde sonuçlandırılır. Evcil arılar nektarı bala çevirirken onun fiziki ve kimyevi bileşimini değişikliğe uğratmaktadırlar. Petek gözleri içerisine doldurulmuş fakat henüz olgunlaşmamış bal petek silkelendiği zaman peteğin gözlerinden kolayca boşanır.

     Bal olgunlaştığı zaman işçi arılar tarafından üstü bal mumu ile sırlanır Balcı (1977).

     5.5. Bekçilik Görevleri Ve Sokma Davranışı

      18-20 Günlük genç arılar kovanı dış tehlikelere karşı korurlar. Bekçilik yapan arılar kovanın uçma deliğinin hemen iç tarafında hazır beklerler. Örtü tahtası altında da görülürler.

      Herhangi yağmacı arı veya yabancı arı kovana girmek istediğinde bekçiler hemen üzerine hücum eder gerekirse sokarlar. Bu nöbet aynı yaştaki arılar tarafından sıra ile tutulur. Arılarda haberleşme son derece gelişmiştir. Ani bir sert hareket veya taarruzu şiddetle diğerlerine iletirler, şöyle ki bu hareket bir elektrik akımı gibi hızla geçer. Bir anda kovan içerisindeki arılar hücuma kalkar ve bekçilik yapanın yardımına koşarlar.

     Bekçilik yapan arıların önemi büyüktür. Şöyle ki yan yana konmuş iki kovanın her birisinde mevcut on binlerce işçi arıdan birisi yanlışlıkla diğerine girecek olsa nöbetçi arılar bırakmazlar, derhal bu arının üzerine birkaç tane nöbetçi hücum eder, ağız parçaları gerektiğinde iğnelerini de kullanarak yabancıyla amansız bir mücadeleye koyulurlar. Bu hal yabancı arının kaçıp kurtulması veya ölümü ile son bulur. Bu bekçilik özellikle kovanın yağmacılığa karşı korunması bakımından önem taşır Balcı (1977).

         Arıcı tarafından arıları sokma davranışına iten nedenler de vardır. Bunların en önemlileri;
         
  • Körük kullanmadan kovan açmak,
         
  • Kovanın uçuş deliği önünde durmak,
         
  • Kovanlara çarpmak veya kovanları sarsmak
         
  • Açıkta bal bırakmak ve yerlere şurup dökerek yağmacılığa sebep olmak,
         
  • Kovan bakımı yaparken arıları ezmek
         
  • Petekleri çıkartırken yavru gözlerini bozmak
         
  • Rüzgarlı ve kapalı havalarda kovan açmak
         
  • Kovanı gereksiz yere açıp kapatmak
         
  • Parfüm, kolonya v.s. sürerek kovan yanına gitmek Teknik Arıcılık

     İŞÇİ ARILARIN KOVAN DIŞI GÖREVLERİ

     Kuluçkadan çıkan işçi arılar yaşamlarının ilk 21 gününü kovan içi görevlerde geçirirler ve tarlacı arı olarak çalışırlar. Bu dönemde arılar kovana nektar, polen propolis ve su taşırlar ve bu işler için arılar mükemmel bir haberleşme sistemi kullanırlar Genç (1994).

     6.1. Arılarda Haberleşme (Arı Dansları)

      Bal arılarında haberleşmenin esasını ses, ışık gibi fiziksel uyarılar, koku, tat gibi kimyasal uyarılar ve kesin olmamakla birlikte elektriksel uyarılar teşkil etmektedir. Bütün bu uyarılar diğer bireylerin özel duygu organları tarafından algılanabilmektedir örneğin bir tarlacı işçi arı çevresinde polen yan da nektar kaynağı bulduktan sonra kovana döndüğü zaman, bu besin kaynağının yerini ve uzaklığını diğer arılara haber vermek için belirgin şekillerle işaret verici özel hareketler yapmaktadır. Arıcılık terimleri arasında buna "arı dansı adı verilmektedir.

     Tarlacı işçi arıların kovan içerisinde yaptıkları bu hareketler, arıcıların uzun yıllar önce dikkatini çekmiş ancak bunun bilimsel bir açıklaması 1970 yılında bu konuda yaptığı araştırmalarla nobel ödülü kazanan ünlü alman bilgini Von Frish, her özel hareketin ayrı bir anlam taşıdığını açıklamıştır. Bu araştırıcı 1967 yılında ilk defa iki tip arı dansının varlığını ortaya koymuştur. Bunlardan birincisi dairesel dans (dönme dansı), ikincisinin ise kuyruk sallama dansı (kuyruk dansı)'dır.

     Keşif uçuşu yapan arılar herhangi bir kaynağı buldukları zaman taşıyıcı arılara haber vererek onları kaynağın bulunduğu yeri haber vererek onları kaynağın bulunduğu yere yöneltirler.

     Bilgiler dans hareketleriyle şu şekilde aktarılmaktadır:

     Vücut kıllarına sinmiş olan ve ayrıca koku bezi adı verilen bezlerde tutulan kokudan veya taşınan nektar ve polenden, kaşif arının bulunduğu besin kaynağının ne olduğu anlaşılır.Besin kaynağının yeri, yönü ve verimliliği, dansın süresi, şekli ve sayısıyla ilgilidir.

     Şekil 1; Bal arısı danslarının diyagramı: 1 ; Dairesel dans 2; Yarım ay dansı 3-5; Dairesel dans ile kuyruk sallama dansı 7; Çekme dansı .

     Dans süresi içinde dansın şekli, ahengi ve hızı, yerçekimi ve güneşin bulunduğu yere göre değişir ve gerekli mesajlar iletilir Teknik Arıcılık (1986, sayı: 8).

     6.2. Dairesel Dans

     Dairesel dans kovana uzaklığı 100 m. Yarıçaplı bir daire içerisinde olan besin kaynaklarının yerini tanımlamada kullanılan oldukça hızlı ve ani hareketlerle yapılan bir danstır (Şekil 2). Dairesel dans petek üzerinde çok dar bir alanda yapılır. Dans için kullanılan alanın yarıçapı işçi arının boyundan biraz fazladır. Dans eden arı ara sıra petek üzerinde dans yerini değiştirir ve genellikle kendisini izleyen 1-6 kadar işçi arı vardır. İzleyici arılar antenleriyle dansçıya dokunarak dansı uygulamaya çalışırlarsa da hiçbir zaman aynısını yapamazlar. Dairesel dans daha çok 100m. Etrafındaki nektar kaynaklarının varlığını bildirmek için kullanılır, uzaklık ile yönü tanımlamaz. İzleyici arılar,kaynağının cinsini dansçıyı antenleriyle yoklamak suretiyle üzerine bulaşık materyalden anlarlar Genç (1994).



          

ANA MENÜYE DÖN