Bugün :   


ARI HASTALIK VE ZARARLILARI:

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ:

     Amerikan yavru çürüklüğü bal arısı larvalarında görülen, larvaların ölümüne ve kokuşmasına yol açan çok tehlikeli salgın bir hastalıktır. Her üç arı bireyinin larvasını da hastalık etkilemektedir. Hastalığın etmeni Bacillus Larvae adlı sporlu bir bakteridir. Bakteri sporlarıı hafif iğ biçiminde olup 1.2 N boyunda 0.5 N genişliğinde. Bacillus Larvae sporları erginler için tehlike yaratmazken Larva ve Pupalar için patojendir. ABD yavru çürüklüğünün etmeni olan sporlar 100 Co kadar ısıtılmış balda en az 30 dk., 116 C o sıcaklıkta 20 dk., Kovanda 33 yıl, toprakta 60 yıl, temel petekte 45 yıl yaşayabilmektedir.

BULAŞMA VE YAYILMA:

     Hastalık sporları petek gözlerindeki larvalara, bu larvaların beslenmesi sırasında kontamine olmuş besinler yoluyla bulaşır. Ancak larvalar ilk üç günlük dönemlerinde aldıkları arı sütü nedeniyle bağışık durumundadır. Bal ve polenle beslemenin yapıldığı yaşlı arılarda etkili olmaktadır. Hastalığın taşıyıcısı olan ve besleme sırasında gözlerdeki larvalara bulaştıran arıların kendisi etkilenmez.

     Hastalığa yakalanan larva pupa döneminde zayıflar ve ölür. Bu nedenle bakteriler sporlara dönüşürler. Üretilen spor sayısı larvaya bulaşan sayıdan çok çok fazladır. Enfekte olmuş pupa 2.5 milyar pupa taşıyabilir. Ölü larvalar işçi yavrularca temizlenmeye çalışılır. Bu sırada sporlar kovan içinde her tarafa yayılırlar. Koloniler arasındaki bulaşma ve yayılma da arıcının kullandığı bulaşık malzeme, bulaşık bal, petek ve kolonilerin sağlıklarında kullanması, oğul alma, şaşırma, yağmacılık, arı ve çerçeve nakli gibi çok değişik yollarla bulaşabilir.

     Kendisine verilen besinle larvaların sindirim sistemine giren besinle sporlar bir gün sonra bağırsağa ulaşarak gelişirler ve kan dokusuna geçerek çoğalırlar ve bağırsak şekerini tahrip ederek tüm vücuda yayılır. Hastalık, yavru yumurtadan çıkıştan 9-10 gün sonra prepupa ve ya pupa dönemindeyken ölür.

BELİRTİLERİ:

     1-Güçlü kolonilerde yeni bulaşmış hastalığın farkına varmak çok güçtür. Hastalık ilerledikçe sürekli azalma görülür. Önceleri istekli ve canlı olarak çalışan işçi arılarda tembellik ve hastalık başlar. Güçlü kolonilerde açık veya hasta yavrular işçi arılarca kovanın dışına atılır.

     2-Sağlıklı kolonilerde, kuluçka alanlarında yavru dağılımı düzgün ve sık olduğu halde hasta kolonilerde dağınık ve düzensizdir. Ölü larvaların atılmasıyla terk edilmiş bir durumdadır. Açık, kapalı ve boş gözler birbirine karışmıştır.

     3-Kapalı yavru gözlerine, göz kapakları içine doğru çökmüş ve bazı kapalı yavru gözlerinin göz kapakları delinmiş ve ya renk solmuş ve içerisindeki yavru ölmüştür.

     4-Yavru ölümleri daha çok kapalı yavru gözlerinde yavru prepupa veya pupa döneminde iken ölür.

     5-ölen yavrular gözün yan yüzeyine uzunlamasına yapışarak çürümeye başlamıştır. Ölü yavruların rengi başlangıçta donuk beyazdır.daha sonra açık kahve ve nihayet koyu kahve rengini alır.

     6-ölü yavrular, sulu kıvamda ve biraz yapışkandırlar. Çürüme ilerledikçe renk koyulaşır, yapışkanlık artar, üzeri delik gözlere bir çöğ sokup yavru kalıntısı çekilecek olursa kalıntının 5-10 cm. uzadığı görülür. Bu dönemde ölü yavru kalıntısı gözün alt yüzeyine yapışmış uzantısıdır. Arılar bu tip ölü yavrularını gözlerden temizleyemezler.

     7-Yavru pupa döneminde ölmüş ise arının dili sertleşerek yukarı kalkmış gözü ikiye ayıracak şekilde göz kapağına doğru uzanmıştır. Hastalığın ileri dönemlerinde tipik bayat tutkal kokusundadır.

HASTALIKTAN KORUNMA :

     1- Hastalıklı kovanlardan alınana bal diğer kolonilere verilmemelidir.

     2- Hastalıklı kolonilerden sağlıklı kolonilere arı, petek ve yavru verilmemeli birleştirme yapılırken çok dikkatli olmalı ve arılıkta yağmacılığa teşvik edici yanlış uygulama yapılmamalıdır.

     3- Hasta kolonilerden oğul alınmamalı ve kullanılmamalıdır.

     4- Bulaşık olmayan dezenfekte edilmiş temel petek kullanılmalıdır.

     5- Hastalıklı kolonilerde kullanılan malzemeler aleve dayandırılmalı ateşe dayanıksız olanlar %10 sodalı suyla yıkanmalı, eller sabunlu suyla yıkanmalı.

     6- Güçlü koloniler ile çalışılmalı diğer koloniler ile ve parazitler ile mücadele edilmeli.

     7- Hastalık çok ilerlemiş, ilaçla tedavisi yapılmayacak durumda ise kolonideki petekler ve arılar yakılmalı, kovan içine de alev tutulmalıdır.

ABD YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ İLE MÜCADE

Kolonilerin Yok Edilmesi:

     ABD yavru çürüğü çok tehlikeli bir hastalıktır. Çünkü hastalığın etmeni değişik koşullara uzun süre ayak uydurabilmekte ve hızla yayılabilmektedir. Bu yüzden hasta koloni arılarını ve bütün peteklerini yakarak imha etmek ve kalan artıkları gömmek en doğru yoldur.

     Kovan malzemesi ve gövdesi dezenfekte edilerek kullanılır. Bunun için arıların akşam saatlerinde uçuş deliği kapatılarak arılıktan uzak bir yere alınır. İçine benzin dökerek arıların ölmesi sağlanıp, ölü arılar, yavrular, petekler ve kovandan alınan diğer artıklar yakılarak yok edilir.

Bulaşık Malzemelerin Dezenfeksiyonu:

     Eğer hastalık başlangıç döneminde teşhis edilebilmişse hasta koloniyi tedavi etmek mümkün olabilmektedir. Bu durumda arılar temiz bir kovana aktarılarak bulaşık petekler yakılarak yok edilmeli ve diğer bulaşık malzemeler dezenfekte edilmelidir. Uygulama için hasta koloni yerine temiz bir boş kovan konur, içine kabartılmış boş petekler verilir ve arılar bu peteklerin üzerine silkelenir. Hasta koloninin petekleri üzerine benzin dökülerek arılıktan uzakta bir yerde yakılmak üzere yok edilir. İşlemler sırasında kullanılan malzemeler Potasyum Hipoklorat (Çamaşır Suyu), petekler ise Formaldedit edilerek dezenfekte edilir ve kullanılır.

UYGULAMA:

Potasyum Hipoklorit Uygulaması:

     Anarı ızgarası, yemlik, körük, el demiri, eldiven ve maske gibi malzemelerin dezenfekte edilmesinde kullanılır. Kullanılışı: 450 gr. Çamaşır sodası 4,5 lt. sıcak suda çözülür. 225 gr. Calsiyumklorit ilave edilir. Dinlendirilerek çözeltilir. Dinlenti üzerindeki berrak sıvı ayrı kaba alınır. Fırça ile bu suya batırılarak tüm malzemeler dezenfekte olur. Eriyik yakıcı olduğu için cilt ve elbiseler korunmalıdır.

Formalit Uygulaması:

     Formalit çözeltisi hazırlanarak yapılan bir dezenfeksiyon çalışmasıdır. Ancak fazla zaman ve emek isteyen ve pratik olmayan bir çalışmadır. Formalin ballı peteklere uygulanmamalı ve formalin uygulanmış petekler, ballar arılara verilmemelidir. Bal formalini absorba eder ve arılar için zehirleyici olur. Ballı petekler süzüldükten sonra dezenfekte edilmeli ve bulaşık ballar yem olarak verilmemeli. Uygulama için suyla seyreltilerek hazırlanan %2 ve ya daha yoğun formalin eritilmiş olarak kullanılır. Boş petekler eriyik içerisinde 4 saat süre ile tutulur. Sonra çıkarılarak bol su ile yıkanır. Kurutulup tekrar kullanılır. Boş peteklerin, boş kovanların ve diğer malzemelerin dezenfeksiyonu da %21 Hidrojen Preraksit çözeltisi ile %4 Kloromin çözeltisi kullanılarak yapılır.

Bulaşık Arıların İlaçla Tedavisi:

     Temiz bir kovana konulan kabartılmış boş peteklere silkelenen arıların hemen ilaç tedavisine başlanılır. ABD yavru çürüklüğü için kullanılan en etkili ilaç Sulfamit' lerden Sodyum Sulfathiazol ve bir antibiyotik olan Terramycin kullanılır. Sodyum Sülfathiazol ABD yavru çürüklüğüne karşı yavaşlatıcı ve önleyici olarak 1944 ABD ' de kullanılarak çok iyi sonuçlar alınmıştır. Toz ve ya tablet olarak satılmaktadır. Fazla dozun arılara fazla etkisi yoktur. ABD yavru çürüklüğüne etkili değildir. Sonbaharda bal hasatından sonra kullanılmalıdır. İlaç önce ılık suda ezilir. Şeker su oranı 2/1 olarak hazırlanan şurubun4 litresine 1 gr. İlaç katılır ve hazırlanan ilaçtan hasta koloniye 4 günde ilaçlı su verilerek arılar tedavi edilir. 450 gr. pudra şekerine 4 gr. ilaç katılarak hazırlanan karışımdan 4-5 günde 3 defa ve her defasında koloni başına 2-4 sofra kaşığı olmak üzere peteklere püskürtülerek ilaçlama yapılmalıdır.

TERRAMYCİN UYGULAMASI:

     İlk kez 1951' de ABD' de kullanarak başarılı sonuçlar alınmıştır.ilk ve sonbaharda kullanılabilir ve şurupla verilir. Uygulama için 1/1 oranında hazırlanmış şeker şurubuna şurubun her 4 litresine bir dolu çay kaşığı Terramycin katılır. Eğer ilaç tablet halinde ise 250 mgr, bir tablet bir fincan suda eritildikten sonra 1 lt. şurup için kullanılır. Her hasta koloni için 3-4 gün 3 defa 1 lt. ilaçlı şurup verilir. Terramycin sıcak şuruba katılmamalı, ilaç yapılırken şurup en fazla 30 Co bulunmalıdır. Homojen bir karışım sağlanmalıdır. İlacın aktif maddesi çok çabuk bozulduğundan ilaçlı şurup bekletilmemeli ve ışıkta, açıkta tutulmamalıdır. Terramycin pudra şekerine karıştırılarak bir pudriyer toz halinde doğrudan arılar üzerine püskürtülerek verilebilir. Bu amaçla 900 gr. pudra şekerini 450 gr. Terramycin TM-10 karıştırılır ve bu karışıma bir pudriyelle koloni başına 4-5 gün ara ile 3 defa verilir. Her defasında 2,8 gr. karışım arılar ve petekler üzerine püskürtülür.

NEO TERRAMYCİN UYGULAMASI:

     Son yıllarda geniş spektrumlu bir antibiyotik olan Terramycin ABD yavru çürüklüğüne karşı olarak kullanılmaktadır. Neo Terramycin, Oxytetrasiklin ve Neomycin içermekte olup bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkili bir korunma ve tedavi sağlamaktadır. İlacın tedavi dozu 1,5 gr. olup hazırlanan ilaçlı şurupla 4-5 gün ara ile 3-4 defa yemleme yapılmalı ve bir koloniye verilen ilaçlı şurup miktarı 1 litreden fazla olmamalı ve Neo Terramycin arılar için rahatsız edici olduğu unutulmamalıdır.

VARRAO JACOBSONİ GUDEMAN (Arı Akarı):

     Bal arısı kolonilerinde 125' e yakın akar türü tespit edilmiştir. Bunların % 8.5 bal arılarında yaşarken %16.5' i hem arılarda hem de bitkilerde yaşamakta, %77.7' si ise silo ve ambar zararlısı olarak bilinmektedir. Arı akarı arıların larva, pupa v erginleri üzerine kan emerek yaşayan tehlikeli bir dış parazit akardır. Hem kapalı yavru gözlerine ve hem de ergin arılarda yaşaması ve ve koloni yaşamına olumsuz etki yaratmaktadır. Bu nedenle bugün bile arıcılığın gündeminde önemli bir türü olmasına rağmen Varrao Jacobsoni Apicerena ve Apismelifera kolonilerinde yaşayabilmektedir. Arı akarının konukçusu olan bal arısı türleri kovanlar içinde yaşayanlardır. Arı akarlarının gerçek konukçusu Hindistan arısı diye bilinen Apiscerena' dır. Uzun yıllardan beri akarları ile birlikte yaşayan Hindistan arısı yetiştirdiği adaptasyonlar ve savunma mekanizmalarıyla parazite karşı kendisini korumaktadır. Koloninin çoğalmasına zarar vermesini önlemektedir. Arı ırkı savunmayı öğrenmiştir.

APİSCERANA:

     Apiscerana, akara karşı oldukça duyarlıdır. Apiscerana kolonisi, kovan içinde temizlik dansı yaparak kovan içindeki arı akarının varlığını diğer arılara haber verirler. Diğer arılar ise dans eden arıyı parazitten temizler. Ayrıca arı akarı Apiscerana işçi arı gözlerinde gelişimini tamamlayamamakta ve sadece erkeke arı gözlerinde üreyebilmektedir. Apismelifera' da ilk defa 1958' de Güney Çin' de fark edilmiştir. 1960' lardan itibaren bu akar çok geniş bir alana yayılarak dünya arıcılığını tehdit eden bir sorun haline gelmiştir.

     Yurdumuzdaki araştırmalar bu zararlının Bulgaristan üzerinde 19756 yılından itibaren doğal yollar ile Trakya' ya geçtiği bu bölgeye giden Ege Bölgesi arılarının bu zararlıyı aldığı ve taşıdığı göz önünde bulundurulmalıdır.

AKARIN VÜCUT YAPISI:

     Ergin yaştaki dişi arı akarı kahverengi ve ya koyu kahverengi olup vücut enlemesine kitin tabakası ile kaplıdır. Vücut sırt karın yönünden basık olup sırt kısmı hafif dış bükedir. Enlemesine oval şekildedir. Üstten bakıldığında sert sırt kabuğu vücudu önemli ölçüde kaplar. Ergin dişiler 1.1 ve 1.2 milim uzunluğunda ve 1.5-1.6 mm. Vücudu 15-20 mikron uzunluğunda olan birbirine paralel kıllar ile kaplı olan kıllar ile kaplıdır.6 parçalı 4 çift çok güçlü bacağa sahiptir. Birinci çift bacaklar anten görevi görür. Ön bacaklar üzerinde bir dizi duyu organı bulunur. Vücut şekli bal arısına kolayca tutunacak yapıdadır. Çok iyi gelişmiş bir trake sistemine sahiptir. Solunumu sağlayan solunum sistemi, akarın değişik gaz yoğunluklarında yaşavabilmesi için çok iyi gelişmiştir. Nitekim kapalı gözlerde ki hava CO2 iken ve uçan arı gözlerindeki bol oksijen ortamında da rahatlıkla yaşayabilir. Delici ve emici bir ağız yapısına sahiptir. Ağız parçaları üzerinde ileri doğru uzanmış birkaç çengelli küçük iğne şeklindeki çıkıntıları ile larva pupa kolayca tutunabilmektedir. Anüs valfi yoktur. Anüs iki kılla kapatılır, sindirim artıklarının pupa ile dar kısma bırakır. Erginleri dişilerden daha küçük olup büyüklüğü 0.8-0.97 ve 0.93 beyaz, gri, sarımtırak renktedir. Eklemler daha yumuşak kitinden yapılmıştır.

ÜREME VE GELİŞME:

     Bal arısı kolonilerinde V. J' nin üremesi koloninin faaliyeti ile sınırlıdır. Üreme ilkbaharda yavru yetiştirme ile başlar ve sonbaharda kuluçka faaliyeti sona erinceye kadar sürer. Kışın döllenmemiş dişiler vardır. Arı akarı üreme için özellikle erkek arı gözlerini seçerler. Bunda da erkek arı larvalarının kapalı gözde kaldıkları sürenin daha uzun olması, kovanda erkek arı gözlerinin daha çok alt ve kenarlarında bulunmasının etkili olduğuna dair görüşler vardır. Kışı ergin arılar üzerinde geçiren, döllü dişi parazitler ilkbaharda gelişmekte olan 5-6 günlük olan larvaların bulunduğu yere gözler mühürlenmeden girerler. Dişi akar larvaya geçer ve larvanın kanı ile beslenmeye başlar. Ergin arıların kanı ile beslenen dişi larvaların yumurtlama yeteneği yoktur. Parazitin yumurtlayabilmesi için mutlaka larvaların hemolenfi (kan sıvısı) gereklidir. Beslenme sırasında hemolenfinde bulunan Juvenil hormonu alan dişi akarın yumurtalıkları gelişmekte ve ve yumurtlamaya hazırlanmaktadır. Not: Juvenil hormonu Apiscerana arılarında düşük, Apismelifera arılarında yüksektir.

     Yeterince juvenil hormonu alarak yumurtalıkları gelişen akarı gözler mühürlendikten sonra 60 saat sonra yumurtlamaktadır. Son yapılan çalışmalara göre dişi akarların 6.2 gün erkeklerin ise 6.9 günde ergin geldiği ilk yumurtanın döllenmemiş (n=7 kromozom) daha sonra döllenmiş ise (2n=14 kromozom) yumurtaların ortaya çıkarmış olduğu gözlenmiştir. Bu durumda ilk yumurta erkek diğeri ise akar olarak gelişmektedir. Genel olarak işçi arı gözlerinde 3, erkek arı gözlerinde ise 5 dişi akar ergin hale gelmektedir. Erkek arıların kapalı gözlerdeki gelişme süreleri daha fazla olduğu için bu gözlerde daha fazla sayıda dişi akar ergin hale gelebilmektedir.

     Varoa' nın çıkış günleri petek gözlerinde kapalı kalma süreleri en fazla erkek arı gözlerinde bulunur. Sebep ise gözlerin kapalı kaldığı günlerdir. Buna karşılık ana arı yüksüklerindeki yavru akarlar erginleşmeden ana arı kuluçka süresini tamamlamakta dolayısıyla arı akarının anaarı yüksüklerinde çoğalma şansları kalmamaktadır. Genellikle petek gözünün tabanına ve doğrudan larva üzerine bırakılan yumurtalar kuluçka sürelerini tamamlayarak kuluçka devrelerini tamamlarlar. Erginleşen akarlar kuluçkalık devresini tamamlayan akar kapalı göz içerisinde çiftleşirler. Çiftleşmeden sonra erkek akarlarkapalı göziçerisinde öldükleri için arılar üzerinde erkek akar bulunmaz. Çiftleşmiş genç dişiler ve yaşlı dişi akarlar göz içerisinde genç arılara tutunarak beslenirler ve dışarıya çıkarlar. Genç arıların kuluçka süresinde gelişmesini tamamlayamamış akarlar ise göz içerisinde ölür. Döllenmiş olarak dışarıya çıkan dişi akarlar. 5 gün süre ile laboratuvar koşulları altında ise 4-13 gün süre ile yumurtlamaya başlar. Bu akarlar tekrar yavru gözlerine geçerek çoğalmalarını sürdürür. Erginleşmemiş akarlar yazın 3 ay kışın ise 5-6 ay yaşamlarını sürdürürler.

VAROA' NIN HAYAT SAFHALARI:

     Safha I:erginlerin petek gözlerinden çıkışı, enfeksiyon yapabilecek olgunluğa gelmiş , döllenmiş veya döllenmemiş dişi varoa akarı petek gözünü terk eden veya petek gözünü terk ettikten sonra kendi kendine dışa çıkar. Çevrede dolaşarak erkek ya da işçi arıya geçer. Segmentler arasındaki yumuşak doku olan bölgeye ağız parçalarını sokarak arının kanını birkaç gün emer. Bu safhanın süresi ilgili olarak yapılan araştırmalarda Varoa' nın petek gözüne girmeden önce 4-6 gün arılar üzerinde dolaştığı belirtilmektedir.

     Safha II:: Larva gıdasına geçiş ve durması. Varroa akarı ergin arı üzerinde bir süre durduktan sonra arıyı terk eder ve larva gözüne girmek için çaba sarf eder. İşçi arı gözlerindeki larvalar 5, erkek arı gözlerindeki larvalar ise 5-7 günlük olduklarında ise en uygun an olmaktadır. Bir erkek arı gözünde 21 akar sayıldığı bilinmektedir. Akarların gözlere girişinde göz içinde arı larvasının olduğu karbondioksit ve bazı kimyasal maddelerin cezvedici etkisi olmaktadır. Akar hücreden gittikten sonra larvanın gıdası muhtemelen oksijen azlığı ve karbondioksit fazlalığı nedeniyle uyuşuk vaziyette kalmaktadır.

     Safha III:Akarın yeniden aktivite kazanması ve ilk iki yumurtanın konması arı gözü mühürlendikten sonra gö içerisinde bulunan larva burada bulunan gıdaları yer ve prepupa devresine girer. Buradaki akar da larvayla birlikte bu gıdalardan sınırlı bir şekilde yer. Ancak bu beslenmenin akar için akar için olan önemi bilinmemektedir. Eğer larvanın gıdası tümüyle bitmezse akar uyuşuk halini devam ettirmekte ve nihayet ölmektedir.normal olarak hücre içerisindeki gıda bittiğinde hücre içerisindeki oksijen miktarı yükselmekte ve akar yeniden aktivite kazanmaktadır. Larva ve ya prepupa üzerine geçen akar, ağız parçalarını konukçunun derisi içine sokarak heomlenf emmeye başlamaktadır. Yeterince beslenen akar cinsel olgunluğa gelmekte ve hücre mühürlendikten 60-64 saat sonra dişi akarı meydana getirecek olan ilk döllenmiş yumurtayı koymaktadır. Daha sonra tekrar beslenmeksizin mühürlenmeden 94-96 saat sonra da döllenmemiş yumurtayı koyar ve bundan da erkek Varroa meydana gelmektedir. Yumurtalar pupayı saran dokunun üzerine tek tek konursa da nadiren larva ve ya prepupa üzerine de konduğu bilinmektedir. Muhtemelen 3 ve 4. safhalarda akar yeterince beslenmez ise yumurtlama olmaz ve yumurta sayısı 1-2' yi geçmez.

     Safha IV:Son Yumurtanın Konması Ve Embriyo' nun Gelişmesi:Dişi Varoa akarı arı gözünde olduğu zaman en az 5 (4 dişi 1 erkek). Erkek gözünde ise 7 yumurta koyma kapasitesine sahiptir. Varroa erkeği oluşturacak yumurtayı koyduktan sonra bir süre beslenir ve 3 yumurtayı yapar. (2. dişiyi meydana getirecek olan...). Gözün mühürlenmesinden 120-124 saat sonra vuku bulur. Beslenme ve tekrar yumurta koyma en az iki defa daha meydana gelir ki bunlarda sırasıyla mühürlenmeden itibaren 148-154 ve 190-192 saat sonra meydana gelir. İşçi ve erkek arı yumurtalarını gözleri siyahlaştığı zaman Varroa son defa beslenir ve yumurta koyma son bulur. Bu esnada işçi pupası ise 19 günlüktür ve ya işçi arı pupa olduktan itibaren 216-220 erkek arı ise 240 saatlik bir zamana ulaşmıştır. Varroa meydana getirdiği yumurta sayısı geğişiklik göstermekte bu da arı gözlerinin mühürlenmesinden itibaren ergin arının çıkışına kadar geçen zamana bağlı olmaktadır. Bal arısının çeşitli ırklarında bu süre farklı olmaktadır. Avrupa ırkı olan apismelifera Corsica' da süre 12.1 gündür. Bu üzerinde beslenen akar normalde normal de 5 yumurta koyar. Fakat bunlardan sadece 1 dişi ve 1 erkek gelişmek için zaman bulur. Böylece iki yavru gelişmiş olur. Apismelifera Cepropin ısrkında ise bu süre biraz daha uzun olduğu için 5 yumurtadan 2 dişi 1 erkek meydana gelmektedir. Afrika ırkı olan Apismelifera Capensis arısında bu süre 11.1 gündür. Bulaşık gözlerin sadece 1.50' si birer dişi meydana getirmektedir. Erkek arılarda bu süre 14 gün olduğu için bunlarda 5 dişi akar meydana gelmektedir.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     


          

ANA MENÜYE DÖN