Bugün :   


     7. TARIMSAL MÜCADELE İLAÇLARININ ZARARLARININ GÖRÜNÜMÜ

     7.1. Tarla Ve Meyveliklerdeki Görünümü

     Tarım ilaçları, çiçekte bulunan meyve ağaçlarına veya tarlaya ekilen ürüne, arıların gıda toplamadıkları gece veya sabahın erken saatlerinde uygulandığı zaman, sabah ve öğle arası ağaçlar ve tarlalar genellikle sessizdir. Çiçeklerde arı ve çalışmadığı görülür. Hiçbir arı sesi duyulmaz. İlaçlanan alanda gıda toplamaya alışmış olan arılar mevcut değildir. Eğer kullanılan ilaç arılar için çok kısa sürede etkili oluyorsa belki de arıların çoğu ölmüş olacaktır. Eğer fazla sayıda arı ölmüşse, tarlada veya ilaçlanan tarla ve arılık arasında bir çok ölü veya can çekişen arı görmek mümkündür.

     İlaç uygulaması sonucu tarlacı arıların tamamen veya bir kısmının ölmesi ve hatta kalan tarlacı arı kadrosunun düzeninin bozulması sonucu, bitkileri dölleme faaliyetleri de ortadan kalkar.

     Bazen arılar tarladaki değişik koku nedeniyle tarladan uzaklaşırlar. Fakat kullanılan ilaçlar, arıların tarladan gıda toplamalarına pek seyrek engel olurlar. Yeterli bir koruyucu etkiye sahip değildirler. Tarlacı arı kadrosu bir ilaçla öldürüldüğü zaman diğer arıların tarlaya cezbetmeleri birkaç gün alabilir. Zaman aralığı tarım ilaçlarının artık bırakma karakterlerine ve ölümün şiddetine bağlıdır. Dört günden daha az zehirli kalıntı bırakan ilaçlarla yapılan tarla ilaçlamaları, bal özü ve bazı durumlarda da çiçek tozu üzerinde birikinti yaparlar ve dölleyiciler için öldürücü olurlar. İlaçlamayla birlikte tüm dölleyiciler için çok öldürücü olurlar. İlaçlamayla birlikte tüm dölleyiciler ölmüşlerse ve bölgede de bol dölleyici yoksa ilaçlanan alanın dölleyici kadrosunun tamamlanması gecikir. Çevredeki ilaçlanmamış tarlalar arılar için çok cezbedici olurlar. Gıda toplayıcıların öldüğü alana hiçbir arı yeniden yerleşmez. Bu durumda eğer döllenme bir ürün için önemliyse ilaçlanan alana yeni arı kolonileri yerleştirilir. Aksi halde yeni keşfedici arıların çiçekleri yeniden keşfedip bilgileri tekrar kovana taşımaları gerekecektir. Eğer keşfedici arılar, ilaçlanan tarlaya alışmış arılar gibi ölürlerse tarla veya meyveliğin yeniden böcek kadrosuna kavuşması uzun zaman alır. Tarlacı arılar gibi kovan içi hizmetleri gören arıların büyük kısmı ölmüşse yeterli döllenme yapacak arı kadrosunu sağlamak için ilaçlanmış tarlaya normal kolonilerin nakledilmesi zorunludur.

     Tohum ve meyve teşkili doğrudan doğruya dölleyicilerin gayretleriyle ilişkilidir. Bitkiler tohum veya meyve bağlamak için özel fizyolojik yapıda olduğunda ve hava şartları da uygunsa, uygun dölleme faaliyetinin olmadığı 10 günlük veya 2 haftalık bir sürede, ürünün özelliğine bağlı olarak ekonomik kayba veya hasat zamanında gecikmeye neden olur.

     7.2. Kovanın Genel Görünümü

     Tarım ilaçlarından meydana gelen zehirlenmelerin görünümü bir dereceye kadar bitki zehirlenmeleri veya ergin arı hastalıklarının belirtilerine benzer. Şiddetli ilaç zehirlemesinin en açık belirtisi;kovan uçuş deliği önünde, arıların tarafında yoğun ölmüş veya can çekişen arıların görülmesidir. Ölü arı miktarı, ergin arı hastalıklarında ve bitki zehirlenmelerinde görülenden çok daha fazladır. Tarım ilaçları havanın sıcak, kurak ve sakin olduğu zaman daha öldürücü olurlar. Bunun için koloniler tarımsal mücadelenin yapıldığı yerlerden uzak, çiçek açmış ürün bulunan yerlere veya çayırlık alanlara yerleştirilirler.

     Bazı ilaçlar arıları biraz etkiledikleri zaman aşırı hırçınlaştırırlar. Etkilenmiş arılar genellikle huysuz ve rahatsızdırlar. Kovan dışında emekleyerek yürümeye çalışırlar. Kısa mesafelerin dışında genellikle uçamazlar. Büyük kısmı titrer veya emeklerler. Gayesiz şekilde şuraya buraya takla atarlar. Kovanda kalanlarda şiddetli bulaşmış, düzenleri tamamen bozulmuştur. Bulaşık arılar diğerleri tarafından zorla kovan dışına sürüklenerek dışarıya atılırlar. Etkilenmiş arıların bacakları sanki felç olmuş gibi sürünür. Arka kanatlar ön kanatlara takılı değildir, anormal bir açı ile tutulurlar. Her sınıftaki tarım ilaçları genellikle arıları benzer şekilde etkiler.

     7.3. Kolonideki Görünümü

     Zararın kolonideki genel görünümü zehirlenmeyi meydana getiren ilacın etki şekli ve tesirlik derecesine göre değişir. Arı kadrosu azalır. Gömeçler kontrol edilirse gelişmekte olan her dönemde yavru görülür. Ana arı ilaçlamayı izleyen hafta yumurtlamayı keser veya azaltabilir. Koloni kadrosu 2 hafta içerisinde yeni çıkan arılarla desteklenerek normal durumunu alır. Uçuş faaliyeti tedrici olarak artar. Fakat koloni verimliliğini büyük ölçüde kaybeder.

     Eğer zehirlenme şiddetli ise kovandaki kadro aşırı derecede azalır. 1-2 gün içerisinde kadro ana arı, birkaç besleyici arı ve son anda çıkan işçi arı düzeyine iner. Yavrulu gömeçler incelenecek olursa, larvalardan temizlenmiş boş gözler, henüz gözlerden atılmamış ölü larvalar durumu açıkça ortaya koyar. Birkaç gün sonra gözlerde ölmüş pupalara da rastlamak mümkündür. Bazı gözlerin mühürleri kısmen açılmıştır. Larvaların bir kısmı veya tamamı açlıktan yahutta bakımsızlıktan, diğerleri de kovanda yavrulara bakacak veya yavru yuvalarının sıcaklığını sürdürecek yeterli arı bulunmamasından veya aşırı sıcaklıktan ölürler. Çok şiddetli zehirlenmelerde ana ile birlikte sadece bir avuç dolusu arı ve mühürlenmiş yavru kalır. Besleyici arılar bulaşık bal ve çiçek tozuyla beslenirlerse ölürler. Ana hayatta kalır. Çünkü ana arı yiyeceğinin tamamını besleyici arılardan alır. Bulaşmış yiyeceklerle doğrudan doğruya yemlenmez (Öztürk ve Öder, 1983).

     8. TARIM İLAÇLARININ OLUMSUZ ETKİSİNDEN KORUNMA YÖNTEMLERİ

     Bal arılarının hem arı yetiştiricilerine hem de bitkisel üretimle uğraşanlara büyük faydalar sağladığı tartışılmaz bir gerçektir. Bu yüzden arı varlığının korunması, her iki üretim grubu için de önemlidir. Tarımda kullanılan ilaçların zehirli etkisinden korunmak için arıcıların ve bitki üreticilerinin birlikte ahenk içinde çalışmaları ve önlem almaları zarureti vardır.

     8.1. Bitki Yetiştiricilerinin Alması Gereken Önlemler

     1.İlaçlamaya gerçekten ihtiyaç varsa yapılmalı, plansız ve programsız rast gele ilaç atılmamalı.

     2.Kış mücadelesine ağırlık verilmeli.

     3.İlaç seçerken, arılara tehlikesiz veya en az zararlı gruptaki ilaçlar göz önüne alınmalıdır. İlaçlamalar, meyve ağaçları ve diğer kültür bitkilerinin çiçeklenme döneminde kesinlikle yapılmamalıdır.

     4.Çiçek tozları ile birlikte kovana taşınması kolay olan toz ilaçların yerine mümkünse sıvı ve granül ilaçlar kullanılmalıdır.

     5.Bahçe veya tarla sahipleri, ilaçlamadan önce çevredeki arıcılara haber vermelidir.

     6.Arıcılar da koloniyi korumak için önlem alabilirler. İlaçlamalar mümkünse hava karardıktan sonra veya gece yapılmalı, etki süresi ve kalıcılığı kısa olan ilaçlar kullanılmalıdır. Kullanılan ilaçların çevredeki su kaynaklarına karışmamasına dikkat etmelidir (Tutkun ve İnci, 1992).

     8.2. Arıcıların Alması Gereken Önlemler

     1. Daha az risk taşıyan bir arılık yeri seçilmelidir.

     2. Kolayca taşınabilecek, göçer arıcılık için uygun tipte kovanlar kullanılmalıdır.

     3.Kısa süre etkili ilaçlar kullanarak sıcak havalarda yapılan ilaçlamalarda her kovan içerisine su emdirilmiş sünger bırakmak, boş peteklerle kolonilere su vermek, kovanlara gölgelik sağlamak ve kovanların üstüne ıslak çuval, bez, vs. örtmek suretiyle arılar2-3 gün kapalı tutulabilir.

     4.Arılıkta suluk bulundurularak arıların başka kaynaklardan su almaları en aza indirilmelidir(Genç, 1994).

     5.En önemli ve etkili tedbir mümkünse arıları tarımsal mücadele alanının 5-7 km. dışına çıkarmaktır. Buna imkan yoksa, kovanların giriş kapıları kafes telle kapatılarak arıların birkaç gün dışarı çıkması önlenmelidir. Böyle bir kapamada dikkat edilecek husus arıların havasızlıktan ölmelerine meydan vermemektir. Bunun içinde uçma deliklerini boydan boya açıp tel kafesle kapatmakla dahi yetinmeyerek, üst ve yan kısımlardan da arıların hava alabilmelerini sağlayacak tedbirler almalıdır. Yalnız uçma deliklerine tel kafes geçirilmekle yetinilen arı ailelerinin sıcak yaz mevsiminde birkaç saatte tamamen söndüğü görülmüştür. Arıların ve sürfelerin su ve besin ihtiyaçları da göz önüne alınarak 3 kısım suya bir kısım şeker katmak suretiyle hazırlanan şuruptan da vermelidir. İlkel kovanlarda bu gibi tedbirleri almanın güçlüğü ve imkansızlığı göz önüne alınarak çerçeveli kovanlarla teknik arıcılığa da yönelmelidir (Kayral ve Kayral, 1984).

     8.3. Devletçe Alınabilecek Önlemler

     1. İlaçlama zamanı, ilaç türü, arılar için taşıdığı tehlikenin boyutu, gibi hususlar ilgili devlet kurumlarınca ve uygun yollarla arıcılara duyurulmalıdır.

     2. Arılar için daha az zararlı ilaçların üretim ve kullanımına öncelik verilmeli, bitki üreticileri bu yönde teşvik edilmelidir.

     3. Arıcılar ve bitki yetiştiricileri eğitilmeli ve her ilaçlama döneminden bu eğitim tekrarlanmalıdır.

     4. Konuyla ilgili kanun tüzük ve yönetmelikler hazırlanmalı ve arıcı-bitki yetiştiricisi işbirliği sağlanmalıdır.

     9. TARIMSAL MÜCADELE VE ARICILIK BİRLİKTE NASIL YAPILMALIDIR

     Kültür bitkilerinde zarar yapan çeşitli hastalık, böcek ve yabancı otlara karşı tarımsal mücadele yapılmakta ve genellikle kimyasal ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar, hem bal üreten hem de bitkilerin tozlaşmasında önemli rolü olan bal arılarını ve diğer faydalı böcekleri öldürmektedir.

     Günümüzde, ne tarımsal mücadeleden ne de arıcılıktan vazgeçmek mümkün değildir. O halde her iki çalışma birlikte ahenk içinde yürütülmelidir (Yayçep).

     10. SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

     Arıların tarım ilaçlarından etkilenmesi konusunda yabancı ülkelerde çok sayıda araştırma yapılması, bitki koruma ve yetiştiricilerin çok iyi eğitilmelerine rağmen Ülkemizde bu konuda yeterli çalışma ve araştırma maalesef mevcut değildir.

     Bütün Dünyada hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadelede bitki korumacıların ilaçlı mücadele dışındaki yöntemlerine ağırlık vermelerine ve tarımsal ilaçları minimum düzeyde kullanma çabaları içerisinde olmalarına rağmen yinede kısa ve orta vadede tarımsal ilaçlar uygulamadaki yerini ve önemini koruyacaktır.

     Bu açıdan, tarımsal savaşın içerisinde özellikle kullanımı en fazla olan insektisitlerin hemen hepsi arılara genelde zehirlidir. Fungusit ve herbisitler ise arılara genelde zehirli olmayan pestisitlerdir. İnsektisitler arasında endosülfan'ın düşük dozu ile pirimicarb ve phosolone'nun önerilen tüm dozlarının ülkemizde arılar için risk yaratmayacağı söylenebilir. Özellikle organik fosforlu ilaçların fiziko-kimyasal özelliklerinden yararlanarak ekolojik selektivite kazanmak mümkün olacaktır. Ayrıca, sentetik pyrethroitlerin düşük dozlarının çiçeklenme dönemlerinde yapılan uygulamalarının arılara toksik olmadığı birçok araştırmayla ortaya konmuş ve bazı ülkelerde ilaç etiketlerine bu husus ilave edilmiştir. Bu nedenle bu grup ilaçlarla ülkemiz koşullarında denemeler yapılmasında yarar görülmektedir. Bu ilaçların ULV formulasyonlarıyla geniş alanlarda uçakla ilaçlama yapılması nedeniyle EPPO tarafından geliştirilen (Anonymous, 1992)standart metoda göre araştırmalar yapıldıktan sonra bu grup insektisitlerden yararlanabilmek mümkün olacaktır. Ancak bu çalışmalarda arı ölümlerinin yanı sıra, arının beslenme aktivitesi, polen toplama, kovan kondüsyonu polen, bal ve balmumundaki ilaç kalıntıları gibi çok yönlü ekip çalışmalarıyla sağlıklı sonuçlar alınabileceği gerçeği unutulmamalıdır. 3. Nesil pestisitler olarak bilinen bio preparatlar arılara toksik olmayan gruplardır. Ancak, ülkemizde halen tavsiye edilen bazı büyüme düzenleyicileri arılarda toksisite oluşturmamasına rağmen uzun sürede kovan içerisinde bazı olumsuz etki yaratabileceği riski nedeniyle bu konun da araştırılmasından sonra doğayla uyumlu olan bu preparatların kullanılmasını teşvik etmek için eğitim çalışmalarının yürütülmesi yararlı olacaktır.

     1990 yılında Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'mızın yayınlamış olduğu "Arıcılık Yönetmeliği " nin 4. Bölümü Tarımsal mücadele Tedbirlerini içermektedir. 15.- 18. Maddelerde ise uygulayıcı kuruluşların, arıcıların ve yetiştiricilerin yapması gereken hususlar yer almaktadır. Bu hususlara uyulmasıyla pestisit kullanımından doğabilecek riskler asgari düzeyde kalabilecektir.

     Özellikle son yıllarda Tarımsal Mücadele Enstitülerince Entegre Zararlı Yönetimi çerçevesinde bitki bazında araştırmalar yoğunlaşmıştır. Bilindiği gibi bu stratejinin hedeflerinden birisi de doğada mevcut faydalı organizmalar ile polinasyon sağlayan böceklerin en az düzeyde zarar görmesini sağlamaktır. Böylece önümüzdeki yıllarda bu projeler sonuçlandırılarak uygulayıcı kuruluşlarla işbirliği halinde üreticiye intikal ettirilerek mücadele programları çevreyle uyumlu olarak daha sağlıklı olarak yürütülebilecektir.

     Sonuç olarak, pestisit kullanımından doğan riskin en aza indirilmesi ancak kontrollü ve akılcı kullanımla mümkün olacaktır. Entansif tarımda, arıcının arısının çalışması için üreticiye, üretici ise daha fazla ve kaliteli ürün için arıcıya bağımlıdır. Arıcı- yetiştirici işbirliği sağlandığında, zaman zaman pestisit kullanımından doğan sorunlara birlikte daha rasyonel çözüm bulabileceklerdir. Bu konuda, en büyük görev tarımsal mücadele konusunda çalışan araştırmacı ve uygulamacılara düşmektedir. ( Teknik Arıcılık, Sayı:61, 1998).

     11. SONUÇ

     Akdeniz ve Ege bölgelerinde ilkbaharda başlatılan turunçgil mücadelesi ve yazın sürekli tekrarlanan pamuk ilaçlamaları, Karadeniz bölgesinde Fındık kurdu (Balaninus nucum L.)'na karşı yapılan ilaçlamalar, Güneydoğu Anadolu'da ilkbaharda uçakla atılan Süne(Eurygaster integriceps Put.) ilaçları, sabit ve gezginci arıcılarımızı en çok huzursuz eden uygulamalar olarak bilinmektedir.

     Antalya, Mersin ve Adana'da kışı getiren gezginci arıcılar, erken ilkbaharda turunçgil mücadelesinin başlayacağı günlerde bölgeyi süratle bölgeyi terk etmekte ve kuzeye doğru çekilmek zorunda kalmaktadırlar. Karadeniz sahil şeridinde, ilkbaharda başlatılan Fındık kurdu mücadelesinden önce de pek çok arıcı yöre dışına çıkmaktadır.

     Ancak Güneydoğu Anadolu da 8-10 ili kapsamında alan ve havadan yapılan ilaçlamalar arıcılarımızın yer değiştirmesine pek imkan vermemektedir.

     Özellikle Ordu ve Giresun'da fındık kurdu mücadelesi sırasında bölgeyi terk etmeyen arıcılar, kullanılan Karbamatlı toz ilaçların etkisiyle zarar görmektedirler. Mücadelede bu ilaçların sıvı formülasyonlarının kullanılması ve düşük dozların tatbik edilmesi arı Ölümlerini asgari düzeye indirecektir. Ülkemizde geniş çapta yapılan hububat meyve, sebze, endüstri bitkileri de tarım ilaçlarının arılara olan zararlı etkileri gözden uzak tutulmamalıdır (Teknik Arıcılık, Sayı:6, 1986).


          

ANA MENÜYE DÖN