Hürriyet, 24 Aralik Pazar, 1989
 
Masonlar Büyük Üstad-i Muhteremi Prof. Dr. Orhan Alsaç ile bir söylesi

Masonluk yaslandi mi?

Röportaj: Ayse ÜNAL

Masonluk bugüne kadar üzerinde müthis tasarimlarin, spekülasyonlarin gelistirildigi gizemli bir isim olarak sunulmustur. Gerek cemiyete katilanlar, gerekse disardan ilgiyle izleyenler, bu esrarli perdenin altindaki gizi aramanin her türlü serüvenini yasamislardir. Oysa "Masonluk", dernekler yasasina göre çalisan, sadece toplantilarinda izledigi ritüel ve simgeler sistemi ile farklilik gösteren, ancak ritüellerindeki kapalilik nedeniyle perde arkasinda kalan bir sosyal örgütlenmedir.

Efsanesi Hiram'a, Sultan Süleyman'a dayandigi ve 1600'lü yillarda "Duvarci ustalarinin" mesleki örgütlenmesi ile baslayan ve sonralari agirligini en çok Fransiz Ihtilali sirasinda hissettiren bir siyasi ve fikir örgütü haline dönüsen Masonluk, ülkemizde de 1900'lü yillarin basindan bu yana temsil edilmektedir.

SABAH "En Muhterem Büyük Üstat" olan Prof. Orhan Alsaç'la söylesti.

Masonluk, yüzyillardir son derece güçlü bir örgüt olarak varligini gerek siyasi alanda, gerekse sosyal alanda hissettirmis olmakla birlikte, artik daha kendi halinde bir örgüt gibi görünüyor. Bunu Masonlugun yaslanmasina yorumlayabilir miyiz?

Derebeyleri kendi yaptirdiklari yapilarin insasi için kendi sinirlari içerisinde çalisan duvarci ustalarina serbest dolasim hakki veriyorlar. Hür Mason denmesinin sebeplerinden bir tanesi budur. Çirak kalfa ve usta kademelerinde ayri ayri bu seviyeye ulasip ulasamadigini belirtecek semboller kullaniliyor.
Daha sonralari, hür Masonlar aralarinda noksan olduguna inandiklari düsünürleri de aralarina aliyorlar ve onlara da kabul edilmis Mason diyorlar. Böylece Masonluk bir meslek örgütünden bir fikir örgütü haline dönüsmüs oluyor...
Masonlugun yaslandigi gibi bir tezi kabul edemeyiz. Çünkü insanligin yüce idealleri nasil hiç yaslanamiyorsa, bu yüce idealler çerçevesinde insan yetistirmek amaci tasiyan bu örgüt de yaslanamaz.

Ama, Fransiz ihtilali sirasinda Robespiyer'le, Danton'la Masonluk neredeyse çaga damgasini vurmus. Oysa simdilerde derin bir sükûnet görülüyor?

Büyük insanlar kolay yetismiyor. Bizde de çok önemli fonksiyonlari olmus büyük insanlar var. Namik Kemal gibi, Sinasi gibi. Ama bu saydiginiz insanlar Mason olarak bu isleri yaptik demiyorlar. Onlar kendi düsünceleri dogrultusunda eylemlerini gerçeklestiriyorlar. Ama, elbette düsünce yapilarinda Mason olmalarinin büyük payi vardir.
Yasadigimiz çagda da Kizilay kurumunun kurulmasi, Insan Haklari Bildirgesi'nin hazirlanmasi gibi bir çok soylu eylemin altinda imzasi olanlardan pek çogunun Mason oldugunu biliyoruz.

Ülkemizde Galatasarayli, Mülkiyeli ve bir de Mason olursaniz sirtiniz yere gelmez derler. Neden?"

"Bizim prensiplerimizden birisi insana yardim etmektir. Bu yardimi evvela çok tabii olarak kardeslerimize yapiyoruz. Baskalarina yardim yapmiyoruz anlaminda degil bu. Üniversitelerde çocuk okutuyoruz, örnegin. Ama yine çok önemli bir sözümüz vardir, bu dogrultuda yapiyoruz. Yardim, yapani magrur, yapilani magdur etmemeli diye...
Kim bilir, bu söz de, bu anlamdaki bir yardimlasmanin bir sonucu olarak kullaniliyor olabilir.

Masonluk kuruldugu çaglarda büyük bir baskiya ugradigi için üyeleri birbirlerini bir dizi simgeler ve isaretler araciligi ile tanimak zorundaydi. Ancak artik bu baskilar çok gerilerde kaldigina göre niçin hâlâ bu teatral hava devam ediyor, ritüeller, törenler sürüyor. Artik bunlarin çagdas dünyaya uygun biçimde sadelesmesi gerektigine inaniyor musunuz?

En azindan çagdas olmadigini kabul etmiyoruz. Deneyimlerimiz bize gösteriyor ki, semboller sözden daha etkilidir. Her an gözümüzün önünde olan sembol bize ifade ettigi pek çok seyi hatirlatiyor, iyi insan yetistirmek töresine hizmet ediyor. Semboller geleneklerimize sadik bir topluluk oldugumuz için de ayrica halen devam ediyor.

Doksanli yillara baktigimizda üye profili olarak yirmi yil öncesine göre daha mazbut ve maddi olarak daha az güçlü insanlarin bulundugunu görüyoruz. Daha bir halktan insanlar mi Mason olmaya basladi?

Bunu tespit etmek mümkün degil. O dönemin ve simdiki üyelerin profilini almak gerekli. Bunu toplantilarimizda kardeslerimizle tartisiyoruz. Acaba böyle miyiz, diye. Bunu birkaç misalle anlamak mümkün degil. Bir oran elde etmek lazim. Bu oran ancak bir arastirma ile anlasilabilir.
Biz, ekonomik durumu dikkate alarak, üye almiyoruz. Bizim için önemli olan insanligin yararina olmasi ve bir araya geldigimizde konustuklarimizi anlayacak düzeyde olmasi. Aksi halde bizim aramizda cani sikilir.

Bütün insani örgütlere insan yetistirdiginiz iddiasindasiniz. Bunu gerçekten yerine getirebiliyor musunuz?

Masonluk görevi hiçbir zaman bitmeyecek, iki yüz elli seneden beri bir sürü çag degisimine ragmen kalici olmasini böyle ispatlayan bir cemiyettir.

Gelenekler, prensipler disardan görüldügü kadar siki degildir. Kabul ettigimiz prensipler yeni çaga uyan prensiplerdir. Insan sevgisi yirmi birinci yüzyilda da yirmi ikinci yüzyilda da mutlaka korunmasi gereken, korunamamasi halinde çok vahim sonuçlar yaratacak kutsal bir prensiptir. Biz birbirimize bunu ögretmeye çalisiyoruz. Bunu ögretirken de iyi insan olmayi ögreniyoruz.

Kadinlar iyi insan olamaz diye düsünüp mü araniza almiyorsunuz?

Biz, hemsirelerimizi daima aramizda telakki ediyoruz. Zamanla cemiyete dogrudan üye alinirlar mi, alinmazlar mi, bilemiyorum ama bu bizim geleneklere bagliligimizin bir sonucudur. Tasvip etsek de, etmesek de uymaya mecburuz.

Zaman zaman üyeleriniz arasinda çok önemli isimlere rastlaniyor. Gücünüz konusuluyor. Bir örnek var ki, sasirtici, Fatin Rüstü Zorlu bir Masondu. Ancak cemiyetiniz bir Masonun idam edilmesinde gücünü kullanmadi veya kullanamadi.

Biz kardeslerimize teker teker idamin bir insanlik suçu oldugunu söyleriz ancak dernek olarak politikanin içinde asla olmayiz. Her konuda tavrimiz böyledir. Ayrica Fatin Rüstü'nün kardesimiz olup olmadigini bilmiyorum."

Bu kadar çok dayanisma ve kardeslikten bahsettiginiz halde niçin iki ayri örgüt olarak faaliyetinizi sürdürüyorsunuz? Zannederim, ayrilmaniz kitlelerin gündemine Süleyman Demirel'in Mason olup olmadigi tartismasiyla sunulmustu.

Ayrilma, bahsettiginiz olaydan iki sene sonra olmustur. Sanki ilgili gibi gösteriliyor. Bu iki kurulusun arasindaki farklardan biri, onlarin ateistleri kabul etmeleri, bizim ise asla kabul etmememizdir. Bir de felsefi dereceler dedigimiz Masonlugun felsefesi ile ugrasan bir görüsün ayriligidir."

Cemiyetinizden ayrilmak mümkün müdür?

Bütün derneklerde oldugu gibi bizde de bir istifa müessesesi vardir. Maddi ve diger mükellefiyetlerini yerine getirmis kardeslerimiz aramizdan ayrilabilirler.
 
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Bu sayfalar 2 Mayis 1999 Pazar günü Istanbul'da Aya Irini'de açilan "Dogudan Batiya Insanlik Köprüsü Masonluk" sergisini takdim için yayinlanmistir.

Begenildigine inandigim bu sergi yetenekli pek çok kardesimizin müsterek çalismalarinin ürünüdür. Olaylar kamuoyumuzun Masonlugun böyle bir tanitimini bekledigini kanitlamistir.

Bununla hem ülkemize, hem de candan bagli oldugumuz Masonlugumuza hizmet ettigimize inaniyoruz.

Bu serginin hazirlanmasinda emekleri olanlarla, bu sergiyi gezerek sözleriyle ve anketlerimize verdikleri cevaplarla takdirlerini bildirmis olan ziyaretçilerimize candan tesekkür ederim.

Sahir Talat AKEV
Büyük Üstad

9 Agustos 1909 tarihinde kabul edilen Türkiye Büyük Locasi Tüzügü, o zamanki adiyla “Mesrik-i Azam Umumi Nizamnamesi” söyle basliyordu: “Evrensel ve ileri bir kurum olan Masonlugun konusu, hakikaten aranmasi ve insanligin tekâmülüdür. Özgürlük ve hosgörü üzerine bina edilmistir. Hiçbir dogmayi ilke olarak kabul etmez ve ondan destek bulmaz. Katilmak için basvuracak kimsenin namuslu olmasini ve Masonik ilkeleri anlayabilecek ve yayabilecek kadar zeka sahibi olmasini ister. Mensuplarindan kanaatlerinde samimi, ögrenmeye istekli ve sadik olmalarini bekler. Böylece masonluk, özgürlük, esitlik ve kardeslik duygulariyla birbirlerine bagli, bireysel ve birlik olarak toplumsal gelisme için çalisan ve en genis ölçüde hayirseverligi uygulayan bir dernektir”

O günden bu yana geçen 90 yil içinde Türk masonlugu ilk gün ortaya konan ilkelerinden bir an bile uzaklasmadi. Bünyesine kabul ettigi üyelerini titizlikle seçerek , sessiz sedasiz ama kararli bir biçimde bütün insanlarin özgürlük içinde ve kardesçe yasayacagi bir dünya olusturma çabalarini sürdürdü.

Masonlugun bagnazliga, kör inançlara, karanliga karsi ilkeli tavri, aydinlik düsmani bazi çevrelerin boy hedefi haline gelmekte gecikmedi. Bütün dünyada oldugu gibi, ülkemizde de ayni vatansever ve kisilerin toplulugu olan Masonluk için zaman zaman akla hayale gelmeyen isnatlarda bulunurdu. Masonluk hakkinda adeta efsaneler üretildi. Bu gibi akil ve mantik disi yakistirmalarin bazi çevrelerde ilgi uyandirmasinin ardinda, Masonlar ve Masonlukla ilgili yeterli bilgiye sahip olmayis yatmaktaydi kuskusuz.

Türkiye Büyük Locasi, Kurulusunun 90.yildönümünde, polemige girmeden , Masonlugu tanitacak bir dizi etkinlik düzenleme karari aldi. Büyük Üstat Sahir Talat Akev tarafindan 2 mayis 1999 tarihinde Istanbul’da Aya Irini ’de açilan ve 13 mayis tarihine kadar devam eden “Dogu’ dan Bati’ ya Insanlik Köprüsü , Masonluk” konulu sergi ve multivizyon gösterisi bu etkinliklerin ilkiydi ve kamuoyunda büyük ilgi uyandirdi. Serginin, çesitli illerde tekrarlanmasi planlaniyor.

“Dogu’ dan Bati’ ya Insanlik Köprüsü, Masonluk “ baslikli bu kitabinda , masonluk hakkinda Türkiye’de ilk kez düzenlenen serginin anisini gelecek yillarda yasatmasi amaçlaniyor.

Merhaba

Bugüne kadar, Masonluk hakkinda, bir çok sey yazildi, konusuldu. Bunlarin sadece küçük bir bölümü dogruydu. Büyük bir kismi ise dogrulari yansitmanin bir hayli uzagindaydi. Türkiye Hür ve Kabul edilmis Masonlar Büyük Locasi’nin 90’inci kurulus yili kutlama etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sergi ve bu serginin kitabi Masonluk ve Masonlugun kökenleri hakkinda, en dogru ve en yalin bilgileri vermek amaciyla hazirlandi.

Mason, insanlik yolunda çalisir

Masonlugu , “insan sever bir kurum” diye tanimliyor ansiklopediler. Masonlugun ne zaman , nerede ve nasil basladigi tam olarak bilinmiyor.. Aslinda buna sasmamak gerek . Çünkü Masonluk, kökü çok eskilere dayansa bile , tarihin ilk insan sever kurumu degil hiç kuskusuz. Insanin, her açidan kendini olgunlastirmasini hedefleyen Masonlugun ortaya çikmasina yol açan , onu besleyen nice kurum ve aydin insan gelip geçti bu dünyadan. Iste bu yüzdendir ki, Masonlugun ilk izlerini sürmek için yapilacak bir yolculuk, tarih boyunca insanin insan olmak için astigi yollardan geçmek zorundadir.

Isik Dogudan yükseldi

Hatirlayalim. Söylenceler, mitolojiler, tek tanriya inanma düsüncesi, tanrisal olani etrafindakilere aktaran peygamberler. Yazi, kagit, mürekkep, pusula. Felsefe, tip, matematik, geometri, mimarlik, astronomi. Insani insan kilmaya yardimci olan nice ilkler, hep dogu’ dan yükseldi. Çin’den Misir’ a dek uzanan bu cografyada yeseren aydinlanma , insanlik tarihine damgasini vurdu.

Dogu’ dan yükselen isik Bati’yi aydinlatti

Hepimiz biliriz. Insanlar ölümlüdür . Ancak tasidiklari isik ölümsüzdür. Tarih boyunca her uygarlik, devraldigi isiga, yeni mesaleler ekledi. Sümer’den ski Misir’a, Misir’dan Antik Yunan’a, Antik Yunan’dan Roma’ya ve Islam Medeniyeti’ne, onlardan da Haçlilar ve Endülüs Emevileri araciligiyla Bati’ ya. Iste bugün dünyayi, ilk kez dogu’ da parlayan bu isik aydinlatiyor.

Masonluk, Dünyayi kucakladi

Dogunun önemli düsünce irmaklarinda serpilip gelisen Masonluk, en son ve en önemli dönüsümünü Bati’ da gerçeklestirdi. Ve bütün dünyaya Bati’ dan yayildi. Bu özellikleri nedeniyle Masonluk, bilge Dogu’ da yakilan isigin Batiya aktarilmasinda en önemli kavsaklardan biri hiç kuskusuz. Bati, Dogunun önemli bilgilerini ve erdemini Masonlugun açtigi irmaklar araciligiyla ögrendi.

Simdi önümüzde iki yol var. Dogu ve Bati. Bu iki yolda, Masonlugun ortaya çikmasina yardim eden, onu etkileyen ve besleyen önemli düsünceler, olusumlar ve atilimlarla karsilasacaksiniz. Her iki yol da sizi Masonluga götürecek.

 

9 Agustos 1909 tarihinde kabul edilen Türkiye Büyük Locasi Tüzügü, o zamanki adiyla “Mesrik-i Azam Umumi Nizamnamesi” söyle basliyordu: “Evrensel ve ileri bir kurum olan Masonlugun konusu, hakikaten aranmasi ve insanligin tekâmülüdür. Özgürlük ve hosgörü üzerine bina edilmistir. Hiçbir dogmayi ilke olarak kabul etmez ve ondan destek bulmaz. Katilmak için basvuracak kimsenin namuslu olmasini ve Masonik ilkeleri anlayabilecek ve yayabilecek kadar zeka sahibi olmasini ister. Mensuplarindan kanaatlerinde samimi, ögrenmeye istekli ve sadik olmalarini bekler. Böylece masonluk, özgürlük, esitlik ve kardeslik duygulariyla birbirlerine bagli, bireysel ve birlik olarak toplumsal gelisme için çalisan ve en genis ölçüde hayirseverligi uygulayan bir dernektir”

O günden bu yana geçen 90 yil içinde Türk masonlugu ilk gün ortaya konan ilkelerinden bir an bile uzaklasmadi. Bünyesine kabul ettigi üyelerini titizlikle seçerek , sessiz sedasiz ama kararli bir biçimde bütün insanlarin özgürlük içinde ve kardesçe yasayacagi bir dünya olusturma çabalarini sürdürdü.

Masonlugun bagnazliga, kör inançlara, karanliga karsi ilkeli tavri, aydinlik düsmani bazi çevrelerin boy hedefi haline gelmekte gecikmedi. Bütün dünyada oldugu gibi, ülkemizde de ayni vatansever ve kisilerin toplulugu olan Masonluk için zaman zaman akla hayale gelmeyen isnatlarda bulunurdu. Masonluk hakkinda adeta efsaneler üretildi. Bu gibi akil ve mantik disi yakistirmalarin bazi çevrelerde ilgi uyandirmasinin ardinda, Masonlar ve Masonlukla ilgili yeterli bilgiye sahip olmayis yatmaktaydi kuskusuz.

Türkiye Büyük Locasi, Kurulusunun 90.yildönümünde, polemige girmeden , Masonlugu tanitacak bir dizi etkinlik düzenleme karari aldi. Büyük Üstat Sahir Talat Akev tarafindan 2 mayis 1999 tarihinde Istanbul’da Aya Irini ’de açilan ve 13 mayis tarihine kadar devam eden “Dogu’ dan Bati’ ya Insanlik Köprüsü , Masonluk” konulu sergi ve multivizyon gösterisi bu etkinliklerin ilkiydi ve kamuoyunda büyük ilgi uyandirdi. Serginin, çesitli illerde tekrarlanmasi planlaniyor.

“Dogu’ dan Bati’ ya Insanlik Köprüsü, Masonluk “ baslikli bu kitabinda , masonluk hakkinda Türkiye’de ilk kez düzenlenen serginin anisini gelecek yillarda yasatmasi amaçlaniyor.

Merhaba

Bugüne kadar, Masonluk hakkinda, bir çok sey yazildi, konusuldu. Bunlarin sadece küçük bir bölümü dogruydu. Büyük bir kismi ise dogrulari yansitmanin bir hayli uzagindaydi. Türkiye Hür ve Kabul edilmis Masonlar Büyük Locasi’nin 90’inci kurulus yili kutlama etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sergi ve bu serginin kitabi Masonluk ve Masonlugun kökenleri hakkinda, en dogru ve en yalin bilgileri vermek amaciyla hazirlandi.

Mason, insanlik yolunda çalisir


Masonlugu , “insan sever bir kurum” diye tanimliyor ansiklopediler. Masonlugun ne zaman , nerede ve nasil basladigi tam olarak bilinmiyor.. Aslinda buna sasmamak gerek . Çünkü Masonluk, kökü çok eskilere dayansa bile , tarihin ilk insan sever kurumu degil hiç kuskusuz. Insanin, her açidan kendini olgunlastirmasini hedefleyen Masonlugun ortaya çikmasina yol açan , onu besleyen nice kurum ve aydin insan gelip geçti bu dünyadan. Iste bu yüzdendir ki, Masonlugun ilk izlerini sürmek için yapilacak bir yolculuk, tarih boyunca insanin insan olmak için astigi yollardan geçmek zorundadir.

Isik Dogudan yükseldi


Hatirlayalim. Söylenceler, mitolojiler, tek tanriya inanma düsüncesi, tanrisal olani etrafindakilere aktaran peygamberler. Yazi, kagit, mürekkep, pusula. Felsefe, tip, matematik, geometri, mimarlik, astronomi. Insani insan kilmaya yardimci olan nice ilkler, hep dogu’ dan yükseldi. Çin’den Misir’ a dek uzanan bu cografyada yeseren aydinlanma , insanlik tarihine damgasini vurdu.

Dogu’ dan yükselen isik Bati’yi aydinlatti


Hepimiz biliriz. Insanlar ölümlüdür . Ancak tasidiklari isik ölümsüzdür. Tarih boyunca her uygarlik, devraldigi isiga, yeni mesaleler ekledi. Sümer’den ski Misir’a, Misir’dan Antik Yunan’a, Antik Yunan’dan Roma’ya ve Islam Medeniyeti’ne, onlardan da Haçlilar ve Endülüs Emevileri araciligiyla Bati’ ya. Iste bugün dünyayi, ilk kez dogu’ da parlayan bu isik aydinlatiyor.

Masonluk, Dünyayi kucakladi


Dogunun önemli düsünce irmaklarinda serpilip gelisen Masonluk, en son ve en önemli dönüsümünü Bati’ da gerçeklestirdi. Ve bütün dünyaya Bati’ dan yayildi. Bu özellikleri nedeniyle Masonluk, bilge Dogu’ da yakilan isigin Batiya aktarilmasinda en önemli kavsaklardan biri hiç kuskusuz. Bati, Dogunun önemli bilgilerini ve erdemini Masonlugun açtigi irmaklar araciligiyla ögrendi.

Simdi önümüzde iki yol var. Dogu ve Bati. Bu iki yolda, Masonlugun ortaya çikmasina yardim eden, onu etkileyen ve besleyen önemli düsünceler, olusumlar ve atilimlarla karsilasacaksiniz. Her iki yol da sizi Masonluga götürecek.
Bir zamanlar Dogu’ da

 Avrupa’da insanlar, 1000 yilinda kiyamet kopacagina iliskin batil fikirlerle çalkalanirken, Dogu isil isildi. Islam Medeniyeti’nin sinirlari içindeki Bagdat, Basra, Sam, Kahire, Semerkand gibi sehirler ve Ispanya’da Endülüs , bilim ve felsefenin yüceltildigi be önemli merkezlerdi. Dogu; tip, astronomi, kimya, fizik, matematik, felsefe ve ilahiyatta önemli atilimlara öncülük yapiyordu. Nitekim , Amerikali bilim tarihi arastirmacisi Will Durant’in su sözleri bunun en iyi kaniti: “Ortaçag’ da tip yazarlarinin en büyügü Ibn Sina, en büyük hekim Razi, en büyük astronom Biruni, en büyük optik bilgini Ibnü’I Heysem ve en büyük kimyager Cabir’ dir.”

Dogunun bilgileri

Insanoglu ilk günden bu yana sürekli kendini aradi, kim oldugunu merak etti. Felsefeyi doguran, insanoglunun bu arayisiydi. Ilkçag felsefe yapitlarinin Arapça’ya 800‘lü yillarda çevrilmesiyle bu arayis Dogunun en önemli ugrasi haline geldi. Aristo’dan sonra ikinci ögretmen sayilan Farabi... arastirmalarini, insanin kendini ve içinde yasadigi dünyayi anlayabilmesi üzerine yogunlastiran Ibn Sina...Ve onlarin ardillari. Biruni, Ibnü’l Heysem, Razi,Ibn Bacce, Ibn Tufeyl, Ibn Arabi, Ibn Haldun.

Dogunun düsünce okullari

Basra, Bagdat, Sam ve Kahire gibi Islam Medeniyeti’nin merkezinde yakilan mesaleler, buradan dünyaya yayildi. Türklerin yasadigi cografyadan Güney Ispanya’daki Endülüs’e kadar, etkileri bugüne dek süren düsünce okullari olustu. Bunlarin en önemlileri Horasan ve Endülüs okullariydi. Insanin kendini tanima ve olgunlastirma arayisina yeni bir soluk getiren tasavvuf, Türklerin yasadigi Horasan’da sevgi, hosgörü ve nese kimligine büründü. Hikmet kavramina yeni bir boyut katan Ahmed-i Yesevi, ask ve hosgörüyü yücelterek kaleme aldi dizilerini. Onun ardillari Anadolu’ya sevgi ve hosgörü merkezine çevirdiler.. Endülüs okulu ise dünya aydinlanma tarihine Ibn Bacce, Ibn Rüsd ve Muhiddin-i Arabi gibi önemli simalar kazandirdi.

Dogu’ dan Bati’ ya uzanan köprüler

Bati, Dogunun araladigi kapidan sizan isigin yardimiyla aydinlandi. Dogunun kapisi Bati’ ya iki defa açildi. Müslüman Endülüs’te ve Haçli Seferlerinde.

Dogu Bati’ ya ilk kez kapiyi Endülüs’te araladi. Bati, klasik eserlerin çoguna, Endülüslüler araciligiyla ulasti. Latince’ye çevrilen Aristo’nun, Ibn Sina’nin , Farabi’nin, Ibn Rüsd’ün eserleri, aydinligin Avrupa’nin içlerine dogru yayilmasina yardimci oldu.

Bati’ ya kapi ikinci kez, Haçli Seferleri sirasinda aralandi. Kutsal topraklari ele geçirmek amaciyla yapilan seferler arasinda Dogunun kültürü ve sanatiyla karsilasan Haçlilar, elde ettikleri bilgileri Bati’ ya aktardilar . Sövalyeler, Dogunun sirlarina bu seferler sirasinda ulasti. Kiliçlarin gölgesi altinda gerçeklesen bu bilgi akisi, rakip iki kamp arasinda hümanizmanin yesermesinde yardim etti. Öyle ki, Kudüs’ü yeniden ele geçiren Selahaddin Eyyubi, Haçlilarin silahsiz olarak kutsal yerleri ziyaret etmelerine izin verdi. Ve semavi dinlere mensup insanlar Kudüs’te asirlar boyu baris içinde bir arada yasadilar.

Anadolu’yu aydinlatanlar

Aydinlik Dogu’ dan söz edilir de, Anadolu unutulur mu hiç? Tasavvufa ayri bir renk katan Horasan Okulu’na bagli Türklerin göçüyle , Anadolu da kisa bir süre sonra, sevgi ve hosgörünün yurdu oldu. Öyle ki, Mogol akinlari yüzünden Selçuklu Devleti’nin yikilmaya yüz tuttugu kaos döneminde bile, Anadolu ümit, sefkat, sevgi ve hosgörüden mahrum kalmadi. Bunda en önemli paylardan biri, Anadolu’da sosyal düzeni koruyan Ahi teskilatiydi. Köylere kadar yayilan Ahilerin dört ilkesi vardi: Galip durumdayken affetmek, hiddetliyken yumusak davranmak, düsmana iyilik etmek ve kendisi muhtaç durumdayken bile baskasina vermek. Osmanli’nin kurulusunda da etkin rol oynayan Ahiler, kendilerine has kiyafetlere ve derecelere sahipti. Teskilata set, yani kusak kusanma töreniyle girenler, bir meslege “çirak” çikarlardi.

Hosgörünün sembolü Mevlana

13. yüzyilda Mogol akinlari yüzünden sarsintiya giren Anadolu’nun acisini, yaktiklari mesaleyle karanliklari aydinlatan gönül insanlari sardi. Örnek mi? Mevlana Celaleddin Rumi, sadece Anadolu’nun degil, tüm insanligi, sevgi, anlayis, hosgörü ve birlige çagiran Mevlana’ nin yazdigi Mesnevi, dünyayi aydinlatmaya devam ediyor hala.

Mevlana, yegane sevgilisine, 1273’ün bir kis gecesi kostu. O günden beri, bu geceye, “dügün gecesi” , yani “Seb-i Arus “ denir.

Bir Yunus var, Anadolu’dan içeri

Mevlana gibi, Yunus Emre’de, ruhunun derinliklerinden gelen sevgiyle seslendirdi tek olana duydugu aski. Bu öylesine derin bir asktir ki, tüm insanligi içine alir. Yunus bu derin felsefeyi, “Yaratilani severiz, Yaratan’dan ötürü” nefesiyle ölümsüzlestirir. Yunus’ göre en önemli bilgi, kendini bilmektir.

Kendini bilmenin, gerçek bilginin kitabi gönüllerde yazilir: “Alimler kitap düzer, karayi aka yazar / Gönüllerde yazilir, bu kitabin suresi”. Bu kitabi okuyan Gönüller Sultani Yunus , 1320 yilinda göçtü. Ardinda, her asigin, “yunus” diye adlandirildigi, hosgörülü bir Anadolu birakarak.

Horasan’dan gelen bilge

Anadolu’nun, hosgörü yurdu olmasina yol açan diger mesale de Haci Bektas-i Veli’ydi. Horasan’dan göçen bu bilge, derin hosgörüsü sayesinde Anadolu’daki Müslümanlarla Hiristiyanlarin birbirlerine kaynasmasinda köprü görevi gördü. Öyle ki, Haci Bektas-i Veli’yi kendilerinden kabul eden Hiristiyanlar, ona Aziz Charalambos adini verdiler. Ve Anadolu insani, Haci Bektas-i Veli’yi öylesine kutsallastirdi ki, adi efsanelerle birlikte anilir oldu. Bu efsanelerde Haci Bektas-i Veli, kah güvercin donuna bürünüp Horasan’dan Anadolu’ya uçar, kah, yaptigi nice kerametle Anadolu’nun en büyük evliyasi olur. Söylenceler bir yana, Haci Bektas-i Veli, Anadolu’yu sevgi ve hosgörünün yurdu yapan bir mesaleydi. Ardinda biraktigi su nefes de bunun iyi bir kaniti degil mi?

Yeni bir çag doguyor

Osmanli, Ahilerin, Mevlana’ nin , Yunus’ un, Haci Bektas-i Veli’nin ve nice gönül insaninin sagladigi hosgörü ve sevgi ortaminda kuruldu. Devlet çatisindaki degisik milletlerin ve dinlerin bir arada yasadigi Osmanli’nin kurulusunda Ahilerin ve Haci Bektas-i Veli’nin halifesi olan velilerin agirlikli bir payi var. Anadolu’yu dag , tepe gezen Yunus da, Mogol istilasindan kaçanlara, Osmanli’ya gitmelerini ögütlemiyor muydu zaten?

Böylesi bir zenginligi bir araya getiren Osmanli’nin 1453 ‘te Istanbul fethi, tarihe Yeniçag’ in baslangici olarak geçti. Fransiz Ihtilali’ne dek sürecek olan bu dönemin “ Yeniçag” diye adlandirilmasi bosuna degildi. Dogu Roma’nin yikilmasi, yeni bir zihniyetin ve yeni atilimlarin baslangiciydi. Bu atilim esas olarak Bati’da gerçeklesti. Ancak bunda, Istanbul’un fethi yüzünden Bati’ ya göçen bilim adamlari, sanatkarlarla, yanlarinda götürdükleri eserlerinde ciddi bir payi vardi. Böylece Bati, bir kez daha Dogu’ nun bilgisiyle tanismis oldu.

Mimar Sinan : Duvarci ustalarinin büyük üstadi

Yeniçag sadece Bati’ da degildi, Dogu’ da da basladi. Fatih Sultan Mehmet’ le merkezi bir devlet yapisina bürünen Osmanli, II. Bayezid döneminde önemli kurumlara, torunu Kanuni’ nin sultanligi sirasinda ise ihtisamli yapilara kavustu. Bu ihtisamli yapilarin hepsi, Osmanli dönemindeki operatif masonlarin, yani duvarci ustalarinin büyük üstadi Mimar Sinan’in imzasini tasiyordu. Koca Sinan, 99 yillik ömründe; 84 cami, 51 mescit, 57 medrese, 7 mektep, 22 türbe , 17 imaret , 3 hastane, 5 su kemeri ve yolu, 8 köprü, 18 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen ve 46 hamam insa edildi. Çiraklik döneminde Istanbul’daki Sehzadebasi Camii’ni, ustaliginin ilk döneminde Süleymaniye Camii’ni, 80 yasinda ise Selimiye Camii’ni yapti. Dogu’ yu Bati’ya baglayan körüler de insaa eden Mimar Sinan, bugün eserlerinin yani sira, Masonlarin da akil ve gönüllerinde yasiyor. Türk Masonlari’nin, 1966’da yayinlamaya basladiklari arastirma dergisi , “Mimar Sinan” adini tasiyor.

Insaat ustalarinin piri Hz. Süleyman

Çogu ilk gibi, insaat ve duvarci ustalari, yani masonlar da, ilk kez Dogu’da çikti tarih sahnesine. Ilk insaatçilar loncasi, yani mason loncasi da Hazreti Süleyman döneminde Dogu’da kuruldu. Kutsal kitaplarda da belirtildigi gibi, inandigi Tanrisi için Kudüs’te bir mabet yaptiran Hz. Süleyman, o günden bu yana, bütün dünyada insaat ve duvarci ustalarinin piri olarak kabul edilir. Bu, öylesine görkemli bir mabeddir ki, efsaneler ve söylenceler ondan bahseder asirlar boyunca. Bugünkü Masonluk, sembollerini ve ögretilerini , kutsal kitaplarda bahsedilen Hz. Süleyman Mabedi’nin insaasindan ve bununla ilgili efsanelerden alir.

 

Bir zamanlar Bati’da...

Dogu’dan gelen isikla 12.yüzyilda Bati uyanmaya basladi. Paris Üniversite 1180 yilinda faaldi. Aristo’nun “ Süphecilik Felsefesi” egitimi yapiliyordu. Kilisenin dogmalari tartisiliyordu. 1200 yilinda Üniversite mühür sahibiydi. 1215 ‘te Ingiltere’de Magna Carta kabul edildi.

Bati Bilimi

Dogu’nun buluslari Bati’da pratik uygulamaya konuldu. Barut, atesli silahlari; usturlab ve pusula, bilinmeyen kitalarin kesfini; kagit, kagit sanayiini ve pesinden matbaanin gelisimini sagladi. Tip kitaplarinin Latince’ye çevrilmesiyle Montpellier, Paris, Bologna ve Salerno Tip Fakülteleri 12. Yüzyilda kuruldu. Katarat ve ilk doku nakli ameliyatlari gerçeklestirildi.



Zamana hükmetmek...

Fransa KraliV. Charles’in 1370 yilinda günesin gökyüzündeki yeri ile ayarlanan kilise saatinin yerine, altmis dakikalik devlet saatini empoze etmesi üzerine Bati’da günlük yasam yeniden düzenlendi. Böylelikle devlet ve kilise isleri birbirinden ayrildi. Bankacilik, sanayi ve ticarette önemli atilimlar yapildi. Ebedi saatin yerine geçen beseri saatin küfür oldugunu kabul eden Ortodoks dünyasi ise sanayi devrimini yakalayamadi .

Loncalar ve Kardeslik Örgütleri

11’inci yüzyildan itibaren Anglo-Sakson ve Germen ülkelerinde kent yönetimlerine bagli loncalarin ve kardeslik örgütlerinin kuruldugunu görüyoruz. Kilisenin verdigi ayricaliklarla mesleklerden bazilari serbest dolasim hakkini kazandilar.

Haçli seferleri ile Dogu’dan aldiklari tohumlarla, Templier, St. Jean, Hospitalier Sövalyeleri gibi, ezoterik sövalye sistemleri gelisti.

Katedral Insaatlari

12 ile 15. Yüzyillar arasinda büyük katedrallerin insa edildigini ve mesleki Masonlugun yani tasçi ve duvarci ustalarinin geleneklerinin olustugunu görmekteyiz. Mimari tarzlar, hesap yöntemleri, lojistik olanaklar, çiraklarin egitimi ile ilgili kurallar gelistiriliyordu. Bu arada ahlak, kardeslik, sosyal dayanisma ve tolerans ilkelerinin olusmasiyla hümanizma felsefesinin tohumlari atiliyordu. Bir yandan da mesleki sirlar gizlilik perdesi arkasinda koruma altina aliniyordu.

Rönesans

12’inci yüzyilda ortaya çikan felsefi Rönesans, 14. Yüzyilin sonunda baslayan (sanatsal) Rönesans olanak taniyacakti.




Reform hareketleri

Luther’in Incil’i Almanca’ya çevirmesiyle halk dua metinlerini anlayarak okumaya basladi. Bu da dinde reform hareketine ivme kazandirdi. Protestanlar ile Katolikler arasinda kanli savaslar oldu. Din adina nice iskence ve katliamlar yapildi. Anitsal manastir ve katedral insaatlarinin yapimi yarida kaldi.



Mason Localari’nda dinsel hosgörü fikri gelisiyor

Din savaslarina karsi tolerans fikirlerinin yayildigi operatif mason localarinda, Protestanlar ile Katolikler yan yana oturabiliyorlardi. Bu nedenle Papa XII. Clement 1738 yilinda Masonlugu dinsizlikle suçlayarak aforoz edecekti. Iste bu aforoz fermani günümüze kadar masonluk aleyhtarlarinin kullandigi bir sav olarak kaldi. Dinsel zulme ugrayanlar, Masonlugunun tolerans ortamina siginmaktaydilar. Böylece fiilen meslekte olmayanlar fahri üyelik seklinde Masonluga kabul edilmeye basladilar.

1717...

Artik operatiflikten çikip da, tüm üyeleri “kabul edilmis” olan 4 loca , bir araya gelerek federatif bir anlayisla 1717’de Londra’da ilk Büyük Loca’yi kurdular. Anderson adindaki Protestan rahibine, Büyük Loca’nin tüzükleri ve Masonlugun efsanevi tarihi hatirlatildi. Din savaslarindan bikmis Ingiliz halki toleransi getiren Masonlugu benimsedi, halktan kisilerin yaninda asilzadeler de localari doldurmaya basladi. Masonluk kit’a Avrupasi ile Ingiliz sömürgelerine de yayildi.

Masonluk, Aydinlanma Çagi’ni baslatiyor

Masonlukta çirak , kalfa ve üstad derecelerinin üzerinde yer alan derece sistemlerini baslatan Sövalye Ramsay, Ingiltere’den Fransa’ya geçti. Ingiltere Kraliyet Akademisi Üyesi Ramsay, daginik bilgilerin insanligin hizmetine toplu olarak sunulabilmesi için ansiklopedi çalismalarini tesvik eden Paris’teki ünlü nutkunda , hiçbir akademinin onun öngördügü “ Liberal Sanatlar ve Faydali Bilimler Evrensel Lügati” nin gerçeklesmesini saglayamayacagini belirterek, Avrupa’daki tüm mason bilim, sanat ve zanaat erbabini bu çalismaya katilmaya çagirdi. Yalnizca teoloji ve politika, çalismanin kapsami disinda tutulacakti. Ramsay ‘in bu sözleri dogrultusunda Fransa’da Aydinlanma Çagini baslatan Helvetius, Voltaire, Diderot, Benjamin Franklin gibi Ansiklopedistler, “Les Noeuf Soeurs” Locasinda bir araya geldiler.

A.B.D.’ nin kurulusunda görev alan masonlar

George Washington’in ordularindaki subaylarin çogu masondu. Beyaz Saray’in bitisigindeki Lafayette Meydani’nda bes mason generalin bronz heykelleri bulunmaktadir. Bunlar; Andrew Jackson, Lafayette, Comte de Rochambeau, Thaddeus Kosciuszko, Baron von Steuben’dir. Aralarinda Benjamin Franklin’in de bulundugu kurucu meclisin büyük çogunlugu da masondu. Amerikan Anayasasinin insan haklari bölümü dogrudan Les Noeuf Soeurs locasinin ahlak ilkeleri beyannamesinden esinlenmisti.

Fransiz Ihtilali ve Insan Haklari Beyannamesi

Ansiklopedistlerin çalismalari ile “Özgürlük – Esitlik – Kardeslik” ilkelerinin öne çikarilmasi büyük Fransiz Devrimi’ne yol açti ve insan Haklari Beyannamesi’nin uygulanmasina olanak sagladi. Devrimi yapan Robespierre, Danton, Marat, Camille Desmoulin, Montequieu gibi ünlü kisiler masondu. Devrimin Ilkeleri Napoléon Harpleri ile Ispanya’dan Isveç’e kadar tüm Avrupa’ya yayildi.

Italya Birligi

Italya Birligi’ni kuran Giuseppe Garibaldi, Giuseppe Mazzini gibi asker ve devlet adami masonlar, Güney Amerika’ya bagimsizlik tohumlarini atan mason Simon Bolivar’dan aldiklari esinle eylemlerini genellestirdiler. Özetle ; Fransiz Ihtilali, Insan Haklari Beyannamesi, Italya birliginin Kurulmasi, Güney Amerika’nin bagimsizligina kavusmasi gibi demokrasi, özgürlük ve laiklik hareketlerinde masonlar öncü rol oynadilar.

Ittihat ve Terakki içinde masonik ilkeler

Ittihat ve terakki cemiyeti, kurulusunda Italyan Birligi’ni gerçeklestiren Italyan Masonlugunun etkisinde, “Özgürlük- - esitlik- Kardeslik” ilkelerini kabul ederek istibdada karsi mücadele verdi. Ittihat ve Terakki özellikle Selanik’te bulunan ve kapitülasyonlar nedeniyle dokunulmazliklari olan Italyan, Ispanyol ve Fransiz localarinda toplandilar. Talat Pasa, Cavit Bey, Doktor Nazim, Bahattin Manastirli, Emanuel Karaso gibi ünlü ittihatçilar, Selanik’te Macedonia Risorta locasinin üyesiydi.

Ikinci Mesrutiyet

Ikinci Mesrutiyet’in getirdigi ilerici fikirler, 31 Mart Vak’asi diye bilinen karsi devrim hareketini baslatti. Karsi devrim hareketini bastiran Mahmut Sevket Pasa komutasinda Trakya’dan gelen Hareket ordusu subaylarinin çogu masondu. Ittihat ve Terakki Hükümetleri, dis islerinde hariciyeci masonlardan yararlandi. Fransa, Italya ve Macaristan’a giden Osmanli Heyetleri’ni karsilayanlar arasinda ev sahibi devlet erkaninin yani sira mason localarinin görevlileri de bulunuyordu.

Cumhuriyet Dönemi

Atatürk’ün yakin çalisma arkadaslarindan, Sükrü Kaya, Hasan Ali Yücel, Mim Kemal Öke, Kazim Özalp gibi isimler masondu. 1935 yilinda günün politik sartlari nedeni ile masonluk, faaliyetlerini durdurmayi uygun gördü. Bu tarihte Meclis Baskani Kazim Özalp, 6 bakan ve 60’tan fazla milletvekili masondu.

1948’den bugüne

Cumhuriyet Kanunu 1948 yilinda degistiginde ikinci Cumhurbaskaniniz Ismet Inönü’nün özel doktoru Mim Kemal Öke’ nin baskanliginda Türk Masonlugu yeniden faaliyete geçti. Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi 1956 yilinda yeniden örgütlendi. O tarihteki Basbakanlik Müstesari Ahmet Salih Korur, Büyük Üstat seçildi. 1965 yilinda da dünyada mevcut 100’ü askin tam bagimsiz ve esit muntazam milli büyük localar toplulugunda saygin yerini aldi. Böylece Anglo Sakson Masonlugunun Ilkeleri’ni benimseyen Hür ve Kabul Edilmis Masonlar büyük Locasi 1965’ten bu yana siyasetten kesinlikle uzak kalmistir. Masonlar, bireysel olarak demokratik ve laik herhangi bir siyasi partiye mensup olabilirler. Ancak Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi, dernek olarak politika yapmaz.

Masonlugu bugüne bu erdemler ve ahlak ilkeleri tasidi. 2000’lere yine bunlar tasiyacak

Akil ve hikmet, kuvvet, güzellik iyilik, Dogruluk, Dürüstlük Ilim, Bilgi, Irfan, kendini bilme , Nefis Hakimiyeti Samimiyet , Tevazu, Özveri, Güven, Sabir, Gayret, Mutluluk Seref, Namus, Fazilet, Saygi, Sadakat, Ketumiyet, Itaat Kardesçe Sevgi, Hosgörü, Hayir, Hasenat, Yardim, Hakikat Itidal, Metanet, ihtiyat, Akli Selim, Basiret, Cesaret Insaf, Merhamet, Hakkaniyet, Adalet Iman , Ümit, Sefkat.

 

Masonluk Denilince

Masonluk denilince, genel anlamda, ulusal bir temel üzerinde Büyük Localar olarak organize olmus,

  • Insancil yani insani ve insanligi seven,
  • Felsefi yani akil ve hikmetin pesinden giden,
  • Gelisimci yani geleneklerini koruyarak gelecege bakan Dernekler anlasilir.

    Baslica amaçlar

  • Hakikati aramak,
  • Toleransi yerlestirmek,
  • Dayanisma, baris, birlik ve beraberligi saglamak.
  • Bilgiyi aramak,
  • Kendini tanimak,
  • Aklini ve gönlünü gelistirmektir. Mason olmak isteyenlerde asagidaki sartlar aranir
  • Inançli olmak,
  • Tolerans sahibi, aydin fikirli olmak,
  • Kendini gelistirme ihtiyacini duymak,
  • Ritüel ve sembolleri kavrayacak kültür seviyesinde olmak.
  • Adalet, hakkaniyet, insanlik duygularina sahip olmak.
  • Insanlari; hangi kökten geldiklerine, irklarina bakmadan sadece insan olarak kabul edilmek.
  • Kendi inanci ne olursa olsun, baskalarinin inançlarina saygili olmak,
  • Onurlu bir yasam içinde olmak

    Masonluk ve Dostluk

    Bir çok insan kendine uyan insan bulmak, arkadas, dost edinmek için çesitli derneklere üye olur. Masonluk içinde bir araya gelmis insanlar ve aileleri birbirlerini tanimaktan, temiz ve dürüst dostluklar kurmus olmaktan mutluluk duymaktadirlar.

    Masonluk ve Esitlik

    Toplum içinde sifati, unvani, maddi olanaklari ne olursa olsun, Masonlukta insanlar ayni düzeydedir. Çünkü burada hepsi sadece Mason Kardestir.

    Masonluk ve Uluslar arasi Iliskiler

    Masonluk uluslar arasi bir kurum degildir, bir dünya yönetim ve otorite merkezi yoktur. Masonluk, bulundugu her ülkede, bagimsiz ve ulusal bir büyük Loca çatisi altinda örgütlenir. Büyük Localar, aynen devletlerin birbirlerini tanimalari gibi, isterlerse birbirlerini taniyabilirler.

    Masonluk ve evrensellik

    Dilleri, dinleri, irklari, memleketleri, toplumsal gelisimleri, siyasal egilimleri ne olursa olsun, dünyadaki milyonlarca Mason, ayni yapinin üyeleri olmaktan dolayi, birbirleriyle Kardes olmaktan keyif alir, mutluluk duyarlar.

    Masonluk ve Ulusallik

    Masonluk bulundugu ülkenin insanlarinin inançlarina , duygu ve düsüncelerine, geleneklerine, örf ve adetlerine, folkloruna, kültürüne, ulusal degerlerine, sosyal yapisina uyar.

    Masonluk ve Din

    Mason olabilmek için ilk sart inançli olmaktir. Masonluk kimsenin dinine, dini vecibelerini yerine getirme biçimine karismaz. Ateistleri ve hiçbir inanci olmayanlari kendi bünyesine almaz. Toplantilarda, Kur’an, Tevrat ve Incil mutlaka açik bulundurulur.

    Masonluk ve Hayir Isleri

    Masonluk bir hayir kurumu degildir ama hayir yapan. Ancak bunu “Vereni magrur, alani mahcup” etmeyecek biçimde yapar.

    Masonluk ve Vatanseverlik

    Masonluk üyelerinden vatanlarinin birligi, bütünlügü, dirligi ve düzenine candan bagli olmalarini ister.

    Masonluk ve Gizlilik

    Masonluk, yalniz demokratik ve laik ülkelerde görülür. Yasalara uygun olarak ve yasalarin denetiminde faaliyette bulunur. Ilkeleri, amaçlari, yeri, üyeleri bellidir. Sadece her dernek gibi üye olmayanlara kapalidir.

    Masonluk ve Is Iliskileri

    Masonluk is iliskilerinin gelistirildigi, bir takim menfaatleri temin edilebilecegi bir yer degildir. Böyle niyet ve tesebbüs sahipleri Masonlukta barindirilmaz.,

    Masonluk ve Özgürlük

    Masonlukta herkes tam bir vicdan ve düsünce özgürlügüne sahiptir. Masonluk her türlü bagnazligi reddeden bir kurumdur..

    Masonluk ve Politika

    Masonluk içinde, din konusunda tartisma yasak oldugu gibi, politika konularinda da tartisma yasaktir. Masonluk, hiç kimsenin politik görüsüne karismaz, bunu etkilemez ama kisinin politik görüslerini Dernegin içine sokmasina da izin vermez.

    Masonluk ve Yapi Sanati

    Bugün masonluk tas bina etmiyor ama hedef ideal insanlik binasi kurmak uzak bir hayal gibi görünse de, her masonun hakikati arama yolunda , bu hakikati önce hiç durmadan kendi içinde aramasi esasina dayanir. Her mason , her türlü siyasal, dinsel ve felsefi dogmadan uzak kalarak özgüce bu yolda çaba gösteri. Her mason kendini ham bir tas olarak görür ve bu ideal binanin bir tasi olabilmek için bu tasi, yani kendini isler.

    Masonluk ve Egitim

    Masonluk, daha iyi insan olabilmek için çaba ve gayret gösterilen bir ahlak okuludur. Burada düz bir ögrenim ve ögretim yoktur. Ahlak ilkeleri ve erdemler, insa ustalarinin avadanliklari ile sembolize edilmistir. Amaç sembollerden ahlak, erdem dersini çikartabilmektir.

    Masonluk ve Inisiyasyon

    Inisiyasyon, Masonluk idealini gerçeklestirme yol ve yöntemidir. Bu bilgiyle özgürlügü; çalismayla bilgiyi yakalama yöntemidir. Onun için gayret ister, çaba ister, çünkü mason , hayati boyunca kendini asmaya çalisir. Her yeni gün, yeni bir çiraklik demektir.

    Masonluk ve Gelecek

    Masonluk, bilgi çagini karsilamaya hazirdir. Çünkü, artik insan ve insanlik önemlidir, bunlar Masonlugun özünde vardir. Bilgiyi kavramak için yeni yöntemler gereklidir, insiyasyon da bunu saglamaktadir.

    Masonluga Girmek

    Aranilan sartlara uygun olanlar aday olabilirler. Teklifi bir masonun yapmasi sarttir ama kendisini teklif ettirecek bir mason tanimayan bir kimse de, pekala dogrudan Dernege müracaat edebilir.

    Masonluktan Çikmak

    Dernege kendi istegi ile üye olan bir kimse kendi istegi ile ayrilmakta da serbesttir. Bu güne kadar ayrilan pek azdir ama kardeslik sevgisi ile birbirlerine baglanmis insanlardan birinin kopmasi yürekleri sizlatir.

    Loca

    Loca Masonluk düzeninin temel yapi elemanidir. Her Mason mutlaka bir Locanin üyesidir. Localar birleserek bir Büyük Loca kurarlar ve bu çati altinda yasamlarini ettirirler.

    Dereceler

    Masonluk bilginin yavas yavas, çaba ve gayretle kazanildigi bir egitim ve gelisme sistemini benimsemistir. Ayni insacilarda oldugu gibi, üyeler çirak, kalfa ve üstat olmak üzere üç derecede toplanirlar. Bu dereceler birer sinif degildir, sadece kendilerini gelistirme çaba ve gayreti içinde olan Masonlarin hakikati aramada geçirdikleri evrelerdir.

    Dünyada Masonluk

    Bugün dünyada 150 kadar Büyük Loca ve toplam 4,5 milyon kadar Mason bulunmaktadir.

    Türkiye’de Masonluk

    Büyük locamiz merkezi Istanbul olmak üzere; Ankara, Izmir, Bursa, Eskisehir, Adana, Bodrum, Yakacik, Marmaris ve Antalya Subeleriyle faaliyet göstermektedir. Loca sayisi 160, üye sayisi ise 12.000’dir.

    Temel Ilkeler

    Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi, asagidaki hususlari,temel ilkeleri olarak kabul eder;

    Masonluk , yüce varlik’ a inanan bir kardeslik kurumu’ dur. Masonluk, çalisanlarini, hakikat yolunda yogunlastirir.

    Bütün insanlar arasinda, sevgi, hosgörü ve kardesligin kurulmasini hedefleyen Masonluk , tüm insanlarin özgürlük , baris, adalet ve huzur içinde gelismesini amaçlar.

    Masonluk tüm insanlar için ortak bir insanlik Ülküsü’nün gerekliligini kabul eder. Bu ülkünün gerçeklestirilmesi için su noktalari önemli sayar:

  • Insanlar arasinda sevgi, saygi ve hosgörü,
  • Insanin temel hak ve özgürlüklerine saygi,
  • Insanin ahlaki sorumlulugu,
  • Insanlar arasinda hak ve vazife esitligi,
  • Insanlar arasinda evrensel kardeslik,
  • Bilimsel gelisme.

    Masonluk, vicdan, inanç ve düsünce özgürlügünü temel hak olarak kabul eder.

    Masonlar, birer vatandas olarak ülkelerinin yasalarina uymak ve vatanlarina sadakat ve serefle hizmet etmek zorundadir. Masonlar için ülkelerinin bagimsizligi kutsaldir.

    Masonlar için çalismak, bir hak ve bir görevdir. Masonlar, insanliga yararli eserler meydana getiren beden ve fikir isçiligini ayni derece onurlu sayarlar.

    Masonlar, loca adi verilen birimler halinde çalisirlar. Loca , insan hirslarinin giremeyecegi tarafsiz ve huzurlu bir ortamdir. Localarda din ve politika tartismalari yapilamaz. Masonluk , üyeleri arasinda din, mezhep, irk, dil, inanç, unvan ve makam ayrimi yapmaz. Üyelerini, inançli, özgür, iyi, ahlakli, namuslu, serefli, haysiyetli ve aydin erkekler arasindan seçer. Hiçbir inanci ve ülküsü olmayanlari arasina kabul etmez. Masonun amaci her bakimdan gelismis bir insan olmaktir. Her Mason bu amaca, aklin rehberliginde ve sevgi, hosgörü, güzellik ve kardeslik duygularini arindirarak ulasmaya çalisir.

    Masonluk hiç kimseye Mason olmasi için hiçbir zaman ve sekilde zorlamaz. Mason sifatini kazananlar, gerek duymalari durumunda üyelikten ayrilmakta serbesttir.

    Masonlugun amaci her masonun kendini gelistirebilecegi ideal bir ortam yaratmaktir. Bu çerçevede Masonluk, toplumsal degil, bireysel bir ögretidir. Üyelerini toplu ya da tek tek, bir kanaat veya fikri kabul etmeye ve açiklamaya asla zorlamaz. Her Mason , bu temel ilkeler isiginda izleyecegi yolu, kendi akli ve vicdaniyla saptar. Masonluk, bu ilkeleri benimseyip kabul eden ve bu amaçlara kendini adamak isteyen insanlarin çabalarini bir araya getirir.

    Büyük Üstat Regalyasi


    Hür ve Kabul edilmis Masonlar Büyük Locasi Görevlilerinin regalyalari yesil renklidir.

    Üstad-i Muhterem Regalyasi

    Görevlilerin toplantilarda taktiklari kiyafetin tamamina “Regalya” denilir. Loca görevlilerinin önlük kapaklarinin üzerinde görevlerini belirten semboller vardir. Regalyalarin rengi her Büyük Loca kendisi seçer. Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi, Localarin görevlileri için koyu mavi rengi tercih etmistir. Daha önceleri kullanilan renk kirmiziydi.

    Önlük ve Eldiven

    Masonlukta özel bir kiyafet zorunlulugu yoktur. Ama toplantilara koyu renk takim elbise, beyaz gömlek , siyah ya da gümüsi kravatla katilmak tercih edilir. Ancak hiçbir mason önlüksüz ve eldivensiz toplantiya giremez.

    Önlük ve eldiven, tas ustalarinin , bedenlerini ve ellerini tas parçalarindan korumak için kullandiklari örtüdür. Günümüzde , önlük ve eldivenin sembolik anlamlari vardir.

    Masonun bir hayir kurumu degildir ama hayirsever bir kurumdur. Masonlukta yardim “vereni magrur, alani mahcup etmeden” yapildigindan, açiklanmaz. Skiden beri gelen bir adet vardir; toplantilarda hayir ve hasenat için para toplamak üzere bir torba dolastirilir. Bu torbaya “dul kesesi” veya “Hasenat Kesesi “ denir. Bu keseye para atildigi gibi, ihtiyaci olanlar, kimseye belli etmeden içinden bir miktar para alabilirler.

    Görevli Esarbi

    Loca görevlileri, toplantilarda, önlük ve eldivenden baska, üzerlerinde Localarinin adi yazili “esarp” veya “kordon” adi verilen bir atki takarlar. Bunlarin ucunda “görevli Bijusu” denilen ve görevleri belirten madeni plaketler bulunur.

    Diploma- Kimlik Belgesi

    Masonlukta diploma; sahibinin derecesini, sifatini bildirir. Kimlik belgesi de hemen hemen ayni seydir; ancak ebadi daha küçüktür. Bir de, kimlik belgesi, genel olarak, üzerinde verildigi tarihi ya da son geçerlilik tarihini tasidigi için, sahibinin Masonlukla iliskisinin devam edip etmediginin de anlasilmasina olanak saglar.

    Masonlugun baslangicinda bu tür belgeleri Localar verirken, simdi artik bu konuda yetki yalniz Büyük Locada bulunuyor.


    Berat ve Diploma

    Bir Büyük Locanin kendisine bagli bir Locaya verdigi sertifikaya “Berat” denilmektedir. Hiçbir Loca berat almadan çalismalarina baslayamaz. Bugün, Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasindan berat almis 160 Loca bulunmaktadir.

    Bir Masona, bulundugu derecesiyle ilgili bir diploma verilir. Bu diplomanin pratikte yalnizca hatira degeri vardir.

    Damgalar ve Kaliplar 

    Türk Masonlugu hazir antetli kagitlar yerine bir dönem basliklar için kaliplar kullanmisti. Mühürler ve damgalarin ise masonlukta herhangi bir sembolik özelligi yoktur.

    Loca Bijulari



    Masonluk'ta biju (mücevher) bir çok anlamda kullanilmaktadir. Loca bijusu, bir Locayi tanitan veya br esarbin ucuna asili olarak boynuna ya da gögüse takilan madalyadir.

    Masonik Yayinlar

  • Büyük Sark (1931-1935)
  • Türk Mason Dergisi (1951-1965)
  • Arastirma Locasinin yayin organi “Mimar Sinan .” Yayini 1966 ‘dan beri devam ediyor.
  • Sakul Gibi (1988-1993)
  • Tesviye (1992 ‘ den beri yayinlaniyor)

    Dünyadaki hemen hemen bütün Büyük Localarin yayinlari vardir. Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasinin Yayinlari da küçümsenmeyecek miktardadir.

    Masonluk Aleyhtarligi

    Masonlugun ortaya çikmasindan hemen sonra suçlamalar da baslamistir. Bu suçlamalar halen de devam etmektedir.

    Çirakligi bile geçemeden Masonluk’ tan atilmis Léo Taxil’ in durumu ilginçtir.Katolik Kilisesinin siparisi üzerine kaleme aldigi ve Masonlugu seytani bir tarikat olarak gösterdigi kitaplar her dönem satis rekorlari kirmistir. Taxil ölümünden önce herkesi aldattigini itiraf ettiyse de , bu itirafi unutulup gitmis ama Masonluk düsmanlari onun kitaplarindan yola çikarak bugüne dek Masonlugu karalayan yayinlarini sürdüre gelmisler dir. Orijinali Fransizca olan Taxil’ in kitaplari , çesitli dönemlerde Türkçe’ye de çevrilip yayinlanmistir.

    Sölenler

    Masonlugun eskiden beri süregelen adetlerinden biri de yillik sölenlerdir . Türk Masonlugunun düzenledigi gezilerin, balolarin akisleri gazetelere geçmis , günlerce konusulmustur. Balolar zamanin büyük otellerinde tertip ediliyordu. O dönemdeki Mason balolarinda mutlaka piyango vardi ve gecenin sonuna dogru Balo gazetesi yayinlaniyordu. Birden fazla orkestranin çaldigi balolarda , taklit, hokkabazlik ve karagöz programin unsurlariydi.

    Masonlar sadece yemek ve balo degil, geziler de tertipliyorlardi.


    Basinda Masonluk

    Masonluk, dünyada oldugu gibi ülkemizde de basindan beri basinin ilgi odagi olmustur. Masonlukla ilgili ilk gazete haberi 27 aralik 1862 tarihinde Tasvir-i Efkar gazetesinde yayinlanmistir.



  • Türkiye Büyük Locasi 90 Yasinda

    Türkiye Büyük Locasinin kurulus tarihi 1909, Ama Türkiye' de Masonlugun izleri çok daha eskiye gidiyor. Osmanli Imparatorlugu içinde 1730' lardan itibaren yabanci jüridiksiyonlara bagli localarin var olduklari biliniyor.

    Türk Masonluk tarihine baktigimizda, karsimiza hep aydin insanlar çikiyor. Osmanli' nin ilk Paris büyükelçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi' nin oglu babasi gibi diplomat olan Sait Çelebi, Türkiye' de ilk matbaayi kuran Ibrahim Müteferrika, Osmanli' nin bu aydinlik beyinleri, Türkiye' nin ilk masonlari.

    Osmanli' da Masonlugun gelisiminde önemli bir kilometre tasi, 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermani, Osmanli tebaasinin hiçbir din, dil, irk ayrimi yapilmaksizin tek toplum olarak birlestirildigi bu yenilesme hareketinin mimari, Londra' da mason oldugu sanilan Mustafa Resit Pasa' dir.

    1856 Kirim Savasi, Osmanli Devleti ile Avrupa'nin ilk defa yakinlastigi tarihi dönüm noktasidir. Türkiye' ye gelen yabanci asker ve politikacilarin bir çogu Masondur. Böylece Osmanli topraklarinda Masonluk için uygun bir zemin olusmus, Istanbul, Izmir, Selçuk ve Beyrut' ta bir çok yabanci loca kurulmustur.

    Yabanci localarda mason olanlar, 1861' de Surayi Aliyi Osmani' yi kurarak Türkiye' de Masonlugun ilk temellerini atarlar. Bu yil 90. yildönümünü kutladigimiz Türkiye Büyük Locasi, o zamanki adiyla Masrik-i Azam-i Osmani, 1 Agustos 1909 yilinda bu kardesler tarafindan kurulur. Ilk büyük Üstadliga, daha sonra Sadrazam olan Talat Pasa seçilir.

    Osmanli devlet yönetiminde bakan, meclis üyesi, diplomat, ordu komutani ve yüksek din görevlisi olarak bir çok mason görev alir.

    Türk masonlari, 1923'ten itibaren, modern Cumhuriyet Türkiye'sinin kurucu kadrosunda da etkin görevler üstlenirler.

    1935 yilinda, dünyanin ve ülkenin içinde bulundugu siyasal konjonktür sebebiyle çogu sosyal derneklerin kapatilmasini öngören yaptirim gündeme gelince, Türkiye Büyük Locasi Kapatilmasini beklemeden uykuya girer. Ama bu tarihte Meclis Baskani, 6 Bakan ve 60'dan fazla milletvekili de Masondur.

    Türk Masonlugu, 1948 yilinda uykudan uyandiktan sonra iki önemli evreden geçer. Birincisi, 1956 yilinda yeniden organize olur. Ikincisi ise 1965 yilinda gerçeklesir. Bu tarihte Iskoçya Büyük Locasi'nin, Türkiye Büyük Locasi' ni tanimasiyla, Türk Masonlugu dünya masonlugu içindeki yerini alir.

    Türk Masonlugunun tarihi, aslinda Türkiye'nin çagdaslasmasinin tarihidir.

    Türkiye Büyük Locasi, 90.yilinda tasidiklari isigi bir sonraki kusaklara aktaran...

    Yasadiklari topraklarda ve tüm dünyada, kardeslik, sevgi, hosgörü ve barisin sonsuza dek hüküm sürmesi için çaba gösteren...

    Türk Masonlugunu bugünlere ulastiran bütün insanlari ve kardeslerini saygiyla anar.
     
    http://www.mason.org.tr/

    HOME - Turkish Masons Worldwide - Turk Masonlar - Site Giris