Cumhuriyet Dönemi:
Cumhuriyetin ilânindan hemen sonra Türkiye'deki mason örgütlerinin adlari degistirildi. Masrik-i Âzam-i Osmanî "Türkiye Büyük Masriki", Sûrayi Âliyi Osmanî de "Türkiye Yüksek Sûrasi" oldu. Bundan sonra, Türkiye'de henüz yabanci mason örgütlerine bagli olarak etkinliklerini sürdürmekte olan localar birer ikiser kapanmaya basladi.
Cumhuriyetin ilânindan bir süre sonra yürürlüge giren Cemiyetler Kanunu uyarinca, gerek Türkiye Büyük Masriki gerekse Türkiye Yüksek Sûrasi birer resmî dernek olarak örgütlendi. 1927 yilinda Türkiye Büyük Masriki resmî olarak "Tekâmül-ü Fikrî Cemiyeti" adini aldi. 1929 yilinda ise bu dernegin adi "Türk Yükseltme Cemiyeti" olarak degistirildi. Türkiye Yüksek Sûrasi ise 1932 yilinda "Türkiye Yüksek Masonluk Cemiyeti" adi altinda kendi resmî dernegini kurdu.
Türkiye Büyük Masriki'nin da üye oldugu Uluslararasi Masonluk Birligi'nin sekizinci genel toplantisi 1932 yilinda Istanbul'da yapildi. Bu toplanti basinda genis ilgi topladi. Ancak bu toplantinin yankilari, bir süre sonra Türkiye'de Masonluga karsit eylemlerin yeniden baslamasina yol açti.
Çesitli nedenler ve gerekçelerle Masonluga yapilan saldirilarin yani sira, isin içine bir de politik etkiler karisti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ileri gelenlerinden olan üç bakan, daha önce Masonluga girmek istemis ve kabul edilmemislerdi. Parti içinde Masonluga karsi bir kampanya açtilar. Localarin kapatilmasi için bir yasa önergesi hazirlamaya basladilar. Bir yandan da bu konuda Atatürk'ün destegini saglamaya çalistilar.
Mason örgütlerinin o tarihlerdeki ileri gelenleri, durumun hayli kritik bir boyuta varmis olmasi nedeniyle 1935 yilinda localarin ve derneklerin kapatilmasina karar verdiler. Bu olaydan önce Atatürk'ün Masonluga karsi hiçbir olumsuz tutumu ya da tavri olmamisti. Bu konuda daha önce hiçbir söz söylenmemis, hiçbir sey yazilmamisti. Ancak, mason localari ve dernekleri kapanir kapanmaz, bu olayin Atatürk'ün istegi üzerine gerçeklestirilmis olduguna dair bir söylenti çikarildi.
Masonluga bambaska gerekçelerle birtakim saldirilarda bulunanlar, bir yandan Atatürk devrimlerine ve Atatürkçülüge karsi çikarlarken, diger yandan da Atatürk'ün Masonluga karsi oldugunu ve 1935 yilinda Türkiye'deki mason localarini onun kapattirdigini dillerine dolamislardir.
Türk masonlari 13 yil süreyle hiçbir örgütsel etkinlik göstermedi. Buna Türk Masonlugu'nda "uyku dönemi" denir. Gerçi masonlardan birçogu özellikle Istanbul'da aralarindaki kardesçe iliskileri koparmamislar, sik sik bir araya gelmekten geri kalmamislardi. Hatta 1939 yilinda evlerinde loca toplantilari yapmaya bile baslamislardi. Fakat bunlar, Türk Masonlugu'unun uyanmasi degil, yeniden uyanis hazirliklari sayilir.
1948 yilinda önce Türkiye Yüksek Sûrasi yeniden etkinlige geçti. Masonlugun yüksek derecelerinde çalisan birimleri yöneten bu örgüt, aslinda bir büyük locaya bagli olarak çalismasi gereken localarin da kurulmasini saglayip kendi yönetimi altina aldi.
Masonlugun standart üç derecesinde çalisan localarin, "yüksek sûra" ya da "süprem konsey" olarak anilan yüksek dereceler otoritesinin yönetimi altinda olmasi, Masonlugun dünya çapinda benimsenmis olan örgütlenme kurallari ve yöntemine aykiri düsüyordu. Istanbul, Ankara ve Izmir'de kurulmus olan localarin bir araya getirilerek, yeniden bir ulusal büyük loca kurulmasi için yogun çabalar harcandi.
Bu arada yüksek sûranin yönetiminde olmak üzere üç büyük kentte ayri ayri olmak üzere her biri "granloj" olarak anilan üç büyük loca kurulmustu. Bunlarin bir araya getirilmeleri hayli zor olmakla birlikte basarildi. 1957 yilinda Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi adi altinda yeni bir ulusal büyük loca olusturuldu. Adinin uzunlugu nedeniyle, çogu zaman kisaca Türkiye Büyük Locasi olarak da anildi. Buna paralel olarak yasalar uyarinca kurulan resmî dernege de, önceden oldugu gibi Türk Yükseltme Cemiyeti adi verildi.
Bundan böyle, Masonlugun yüksek derecelerindeki çalismalari düzenlemeyi sürdüren Türkiye Yüksek Sûrasi da Türkiye Süprem Konseyi adini aldi. Yasal olarak yeniden kurulan dernegine de Türkiye Mason Dernegi dendi.
1960'li yillarda artik Türk Masonlugu'nun artik hizla gelismesi bekleniyordu. O tarihe kadar Türkiye'de Masonluk hep distan gelen birtakim etkiler sonucunda yipranmisti. Bu kez ise, kendi içinde yeni bir olay patlak verdi.
Türkiye'de Masonlugun Bölünmesi
1964 yilinda Adalet Partisi'nin genel baskanligina adayligini koyan Süleyman Demirel'i yipratmak ve seçilmesini engellemek amaciyla "mason" oldugu ileri sürülmüstü. Demirel'in 1956 yilinda Masonluga girmis oldugu dogruydu. Fakat sonra ilgisini yitirmis ve locasiyla iliskisi kesilmisti. Istek üzerine, Ankara'daki Büyük Üstat Yardimcisi Enver Necdet Egeran, Demirel'in Türk Yükseltme Dernegi'nde kaydinin olmadigina dair bir yazi vermisti.
Böyle bir belgenin verilmis olmasi çogu masonlarca "Türk Masonlugu'nun politikaya âlet edilmesi" olarak nitelendirildi. Bundan ötürü büyük loca genel kurulunda yogun tartismalar çikti. Ertesi yil Enver Necdet Egeran'in bir de büyük üstatliga seçilmesi, büyük locayi daha da karistirdi. Öte yandan Türkiye Süprem Konseyi de bu konuya karisip sert bir tutum ortaya koyunca, büyük loca yönetimiyle arasi açildi.
Türk Masonlugu bir buçuk yillik bir süre boyunca masonik çalismalari bir yana birakti; hep bu konuyu tartisir oldu. Sonunda kimi masonlar localarindan ayrilip kendi baslarina bagimsiz 6 yeni loca kurdu. Izmir'deki localardan biri tüm üyeleriyle birlikte büyük locadan koptu. Iste bu 7 loca 1966 yilinda bir araya gelerek Türkiye Büyük Mason Mahfili adi altinda yeni bir büyük loca olusturdu. Ayni adi tasiyan bir de dernek kuruldu.
Böylece Türkiye'de Masonluk ikiye bölünmüs oldu.
Türkiye Süprem Konseyi, Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi ile iliskilerini keserek, yeni kurulan Türkiye Büyük Mason Mahfili'ne kucak açti. Türkiye Büyük Mason Mahfile'nin Istanbul'daki localari Süprem Konsey binasinda çalismaya basladi. Bundan ötürü Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi, yüksek dereceli üyelerinin o binaya giderek Masonlugun yüksek derecelerinde yapilan çalismalara katilmalarini yasakladi.
Derken, Türkiye Süprem Konseyi'nden ayrilan kimi yüksek dereceli masonlar Türkiye Yüksek Sûrasi adi altinda bir diger örgüt olusturdular. Eski ve Kabul Edilmis Iskoç Riti'nin Türkiye'deki bu ikinci yönetsel organi, T.C. Dernekler kanunu uyarinca "Türkiye Fikir ve Kültür Dernegi" adini aldi.
Böylece Türkiye'de Masonlugun bölünme olgusu yüksek dereceleri de kapsar oldu.
Bölünme Sonrasi
Türkiye Büyük Mason Mahfili, çalismalarini Türk Masonlugu'nda öteden beri benimsenmis olan Liberal Masonluk anlayisi dogrultusunda yürüttü. Pek az sayida masonun katilimiyla kurulmus oldugundan, ilk birkaç yilda hayli agir bir gelisim saglayabildi. 1970'li yillarda üyelerinin sayisi belirgin bir artis gösterdi ve yeni localarin kurulmasina baslandi.
Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi ise, dünya çapinda Masonlugun en büyük niceliksel gücünü olusturan Anglosakson Masonlugu topluluguna katilmaya yöneldi. Zaten bu amaçla yillar öncesinden baslatilmis birtakim girisimler vardi; bunlarin basini da gene Enver Necdet Egeran çekiyordu. Nitekim, 1965 yilinda Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi yukarida sözünü etmis oldugumuz kaynasma içindeyken, Türk Masonlugu'unun Anglosakson Masonlugu toplulugundaki mason kuruluslari tarafindan "düzenli bir büyük loca" olarak taninabilmesi bakimindan gerekli görülen ve Masonluk'ta "konsekrasyon" olarak anilan bir tören, genel kurul toplantisi sirasinda bir "oldu bitti" ye getirilerek uygulanivermisti.
Anglosakson Masonlugu toplulugunun önderi niteligindeki Ingiltere Birlesik Büyük Locasi, konsekrasyon uygulamasini, Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi'nin "düzenli bir büyük loca" olarak taninmasi için yetersiz buldu. Büyük locanin tüzük ve ritüelleri üzerinde yer yer birtakim degisiklikler yapildi. Bu da yetmedi. Ingiltere Birlesik Büyük Locasi'nin Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi'ni "düzenli bir masonik örgüt" olarak taniyabilmesi için, kökeninde daha önce kendisinden patent almis bulunan bir locanin bulunmasi gerekiyordu. Bunun üzerine, 1909 yilinda daha önce Misir obediyansina bagli iken Masrik-i Âzam-i Osmanî'ye katilmis olan "Resne" adli loca, Türk Masonlugunun kökeni olarak gösterildi. Bunun üzerine Ingiltere Birlesik Büyük Locasi 1970 yilinda Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi'ni düzenli bir mason örgütü olarak tanidi.
Böylece Türkiye'deki Masonlugun bölünmesi, yalnizca 1965 yilinda patlak vermis birtakim iç olaylara bagli kalmadi. Ortaya biri Liberal Masonluk, digeri Anglosakson Masonlugu kanadinda olmak üzere iki ayri mason büyük locasi ve gene bu kanatlarda yer alan iki ayri yüksek dereceler otoritesi çikti.
Türkiye Süprem Konseyi Liberal Masonlugu benimseyen Türkiye Büyük Mason Mahfili ile, 1968 yilinda kurulan Türkiye Yüksek Sûrasi ise artik Anglosakson Masonlugu kanadinda yer alan Türkiye Hür ve Kabul Edilmis Masonlari Büyük Locasi ile iliski kurmayi sürdürdü.
1973 yilinda T.C. Dernekler Kanunu'nda yapilan bir degisiklikle derneklerin adlarinin basinda yer alabilen "Türk" ya da "Türkiye" sözüne kisitlama getirildi. Bunun üzerine Türkiye'deki tüm mason örgütlerinin adlarinin basinda yer alan "Türkiye" sözü kaldirildi.
1980'li yillarin sonlarinda, Büyük Mason Mahfili'nin kimi üyeleri, birçok Bati ülkesinde oldugu gibi Türkiye'de kadinlarin mason olabilmelerinin saglanmasi bakimindan baslatilan girisimleri desteklediler. Bu baglamda 1989 yilinda önce "Çagdas Kardeslik Dayanisma Dernegi" adi altinda bir dernek kuruldu. 1991 yilinda bu dernegin üyelerinin Masonluga girebilmeleri amaciyla bir geçici loca olusturuldu. Masonluga giren kadinlar dört ayri loca kurdular. Ayni yil bu localar bir araya geldi ve "Kadin Büyük Mason Locasi" adini alan bir büyük loca olustu. Kadin masonlar sonradan hem bu örgütün hem de dernegin adini Kadin Masonlar Büyük Locasi olarak degistirdiler.
Gene 1991 yilinda Büyük Mason Mahfili Dernegi, uluslararasi nitelikli bir mason örgütü olan ve kisaca CLIPSAS olarak anilan kurulusa üye olabilmek için T.C. Bakanlar Kurulu'na basvurdu. Bunun için Masonluk'taki tutumunu açiklayan bir "evrensel bildirge" yayimladi. Bakanlar Kurulu'nun izniyle bu uluslararasi örgüte üye oldu.
Büyük Mason Mahfili, 1993 yilindan bu yana Özgür Masonlar Büyük Locasi adini kullanmaya basladi.
Günümüzde, Türkiye'de üç ayri mason büyük locasi vardir. Masonluk'taki yüksek dereceler büyük locadan ayri bir örgüt çatisi altinda yürütüldügünden, böylece yurdumuzda su anda bes bagimsiz mason dernegi bulunmaktadir.
Türkiye çapinda Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi'nin 154 locasi ve 10,700 kadar üyesi, Özgür Masonlar Büyük Locasi'nin 36 locasi ve 2,300 dolayinda üyesi, Kadin Masonlar Büyük Locasi'nin ise 9 locasi ve 550 üyesi bulunmaktadir.
Türkiye'de Masonluga saldirilarda bulunanlar, hep Masonlugun "kökü disarida beynelmilel bir örgüt" oldugunu, bu örgütün Türk halkinin törelerine ve T.C. yasalarina oldugunu ileri sürmüslerdir. Türkiye'de mason localarinin kapatilmasini saglamak için her türlü karalamayi yapmislar, yasal yaklasimlarla baskida bulunmuslardir.
Oysa siz, bu sitede anlatilmis olanlarin sonucunda gördünüz ki:
Çesitli ülkelerdeki mason örgütleri
ortak amaç ve ülküde birlesme bakimindan evrensel,
kendi yurtlarindaki yönetsel kuruluslarinda ise
tümüyle bagimsiz ve ulusal birer kurumdurlar.
Kadin Masonlar
Kadinlarin da "mason" olup olamayacaklari, kadinlari Masonluga kabul eden kuruluslarin birer gerçek mason örgütü sayilip sayilamiyacagi, Masonluk'ta öteden beri bir sorun olagelmistir. Bu konudaki tartismalar daha 18. yüzyil ortalarinda baslamis, günümüzde henüz sona ermemistir.
Dünyadaki mason kuruluslarinin büyük çogunlugu, kadinlarin da "mason" olabilmelerini benimsemez. Buna gerekçe olarak, Masonlugun geleneklerine bagli bir kurum oldugu, eski geleneklerde kadinlara yer verilmedigi gösterilir.
Eskiden, kadinlarin Masonluga alinmayislarinin gerekçesi olarak söyle bir açiklama yapilirdi: «Kadinlar zayif ve duygusal yaratiklardir. Masonlugun ögretimini anlayamaz ve kaldiramaz, çalismalarina uyum gösteremezler.»
Kadinlari küçümseyen bu "erkekçi" yaklasim, gerek birçok tarihsel gerçekle, gerekse bilim ve akil ile bagdastirilamaz. Kaldi ki, 20. yüzyilda artik bu tür bir anlayis çoktan çag gerisinde kalmistir. Kadinlar tarihte "operatif mason" olamamistir; ama "spekülâtif mason" olabileceklerini savunarak, görüslerini kabul ettirmek için yogun çaba göstermislerdir.
18. yüzyilin ikinci yarisinda kadinlarin (özellikle mason eslerinin) Masonluga girme istemleri hayli yogunlasmistir. Bunun üzerine masonlarin önderliginde yalnizca kadinlar için Masonluga benzer (paramasonik) birtakim örgütler kuruldugu, böylece kadinlarin oyalanmasina girisildigi görülmüstür. Bu yeterli olmayinca, sadece kadinlarin üye olarak alindigi ve erkeklerin güdümü altinda tutulan birtakim localar kurulmus, bunlara "adopsiyon localari" denmistir. Bu localarda, sadece kadinlar için olmak üzere, erkeklerin katildiklari localardan farkli yöntemler ve ritüeller uygulanmistir. 19. yüzyil baslarinda bunun farkina varan kadinlar bu kez insan haklari pesinde kosmaya baslamislar, artik adopsiyon localarinda çalismayi istemez, bunu asagilayici bulur olmuslardir.
Kadinlarin bu didinmelerinden olumlu bir sonucun alinabilmesi, nesiller sonra gerçeklesebilmistir. Ancak 19. yüzyilin sonlarina dogru Fransa'daki büyük localar kadinlari da Masonluga kabul etmeye baslamislardir. Bunu Ingiltere disinda Avrupa'daki diger bazi ülkelerdeki büyük localar da izlemistir.
Bu gelismenin ilginç yani, önceleri kadin masonlarin kendi localarini kurup kendi büyük localarini olusturmalarina firsat taninmamis olmasidir. Dünyada yalnizca kadinlarin üye olabildikleri mason örgütlerinin kurulmasi 20. yüzyil ortalarinin ürünüdür. Bundan önce, hem erkek hem de kadin üye kabul eden "karma" localar ve büyük localar olusturulmustur.
Kadinlarin "mason" olup olamayacaklari gibi, Masonluk'ta "karma" bir loca ve büyük locanin olup olamayacagi da yüz yildan bu yana tartisilagelmektedir.
Basta Anglosakson Masonlugu toplulugu olmak üzere, Masonlugu tutucu bir yaklasimla tanimlayip benimseyenler, günümüzde bile kadinlarin "mason" olamayacagi görüsünde diretmektedir. Hatta kadinlari Masonluga kabul eden kuruluslar ile herhangi bir nedenle masonik iliskilerde bulunanlari bile Masonlugun disina iterek "düzensiz" olmakla suçlamaktadirlar.
Masonluk'ta "düzen" çok önemli bir kavramdir. Fakat bu kavramin dünya yüzündeki tüm mason kuruluslarinca ortaklasa benimsenmis tek bir tanimi yoktur. Dolayisiyla bir mason örgütü bu kavrami kendine göre tanimladiktan sonra, "düzenli" saymadigi mason örgütlerinin aslinda bir mason örgütü sayilamayacagini, bunlarin yalnizca Masonlugu taklit ederek yozlastirdiklarini ileri sürebilmektedir. Böylece, yalnizca kadinlari üyeligine kabul edenler degil, kadinlarin "mason" olabilecegini benimseyen örgütler de düzensiz olarak nitelendirilmektedir.
Oysa,
Masonlugun evrensel amaçlarina ve dünyanin her yerinde benimsenen temel ilkelerine bakilacak olursa, kadinlari Masonlugun disinda tutmaya çalismanin hiçbir akla yatkin gerekçesi gösterilemez.
Bugün dünyada kadinlar her meslegi edinebilmekte, yüksek rütbeli asker bile olabilmekte, hükümetlerin ve devletlerin basina geçebilmektedir.
Masonluk, devlet organlarindan ve toplumun diger birçok kurumundan daha üstün bir örgüt degildir.
Kadinlarin da erkekler gibi "mason" olabilmesi insan haklarinin kaçinilamaz bir zorunlulugudur.
Buna karsin, dünyadaki mason örgütlerinin büyük çogunlugu kadinlarin "mason" olmasina karsi direnis göstermeyi sürdürmektedir. Türkiye'de ise, kadinlarin da Masonluga alinmalari daha 1930'lu yillarda gündem konusu edilmistir. Fakat bu ancak günümüzden sekiz yil önce gerçeklesebilmistir.
Türkiye'de 1991 yilinda olusturulan bir özel locada Masonluga giren kadinlar, ayni yil içinde kendi localarini kurmayi basarmistir. Kadin mason localarinin bir araya gelmesiyle Kadin Masonlar Büyük Locasi olusturulmustur.
Kadin masonlarin localarinda, tümüyle Masonlugun amaçlari dogrultusunda, Masonlugun ilkeleri ve örgütlenme sistemi ile çalisma yöntemi bakimindan erkek masonlarin localarindan farksiz çalismalar yapilmaktadir.
Günümüzde dünyanin birçok ülkesinde yalnizca kadinlarin üye olabildikleri mason örgütleri vardir. Ancak, gerek kadinlarin gerekse erkeklerin birlikte çalisabildikleri "karma localar" ve bu tür localarin olusturduklari mason örgütleri, Masonluk'ta hiçbir suretle cinsiyet ayirimi yapilmamasini öngören masonlar tarafindan daha çok tutulmaktadir.
Karma mason localari yer yer Anglosakson Masonlugu'nun etkin ve yaygin oldugu ülkelerde bile görülebilmektedir. Nitekim Anglosakson Masonlugu'nun odagi olan Ingiltere'de bile karma mason localari vardir.
Yurdumuzda henüz "karma localar" kurulamamistir. Sadece, hem erkek hem kadin masonlar birbirlerinin localarina "konuk" niteligiyle katilabilmektedir.
"Kadin Masonlar" konusu üzerinde
daha uzun boylu durmanin gerekmedigi görüsündeyiz.
Çünkü Özgür Masodnlar Büyük Locasi olarak ilkelerimiz,
insanlar arasinda hiçbir nedenle ayirim gütmemeyi,
her türlü ayirimciliga karsi durmayi gerektirir.
Yüksek Dereceler
Masonluk'taki çalismalar, geleneksel olarak, bir asamalar silsilesi içinde, birbirini izleyen derecelerde yapilir.
Bu, Masonluk'ta uygulanan "ezoterik sistem"in kaçinilamaz bir geregidir.
Masonluk'taki daha üst dereceler, masonlara, bazi kurumlarda görülebilen "rütbeler" gibi bir üstünlük saglamaz. Masonluga giris ya da bir dereceyi alis tarihinin, yani kidemli olusun da getirdigi bir ayricalik (imtiyaz) yoktur.
Masonluk'ta "dereceler" seklindeki asamalar, zamana, bilgiye, deneyime, ilerleme yetenegine ve masonik erdemler yolundaki gelismeye dayanan bir olgunlasma zincirinin halkalaridir. Ilerleyen dereceler, bir masona daha agir sorumluluklar yükler.
Uygulanmakta olan bir rit ya da sistemdeki derecelerin toplam sayisi her ne olursa olsun, Masonluk'taki çalismalar öncelikle ilk üç derecede (çirak, kalfa ve üstat) yogunlasmis olarak yürütülür.
Birçok meslek ve sanat dalinda günümüzde de görülen bu ilk üç standart dereceye Masonluk'ta "simgesel dereceler" denir. Bundan sonra gelen dereceler ise "yüksek dereceler" ya da "filozofik dereceler" olarak anilir.
Masonlugun "simgesel" olarak anilan ilk üç derecesinde Masonlugun temel çalismalari, yüksek derecelerde ise daha ayrintili düsünsel çalismalar yapilir. Simgesel derecelerde Masonlugun temel kavramlari ve ögretimi incelenir; yüksek derecelerde bunlarin felsefesi yapilir.
Bir masonun gerektigince ve kendisinden beklendigince olgunlasip yetkinlik dogrultusuna girebilmesi için yüksek dereceleri de edinmis olmasi gerekmez. Nitekim, felsefesel düzeyde çalismalar yapmak istemeyen bir mason simgesel derecelerle yetinebilir.
Özgür Masonlar Büyük Locasi, dünyadaki diger tüm büyük localar gibi yalnizca simgesel derecelerde çalisir. Türkiye'de yüksek derecelerde yapilan çalismalar öteden beri sadece Eski ve Kabul Edilmis Iskoç Riti'ne uyularak düzenlenmistir. Bu derecelerdeki çalismalari "Süprem Konsey" adini tasiyan bir diger mason örgütü düzenler ve yürütür.
Masonlugun yüksek dereceleri üzerinde açiklamalar yapmak
Süprem Konsey'in yetki alanindadir.
Sitemizin bu sayfasinda yüksek dereceler ile ilgili olmak üzere
yalnizca ansiklopedik nitelikli bilgiler verilmektedir.
Dünya yüzünde Masonluk'ta uygulanmakta olan bir takim degisik sistemler vardir. Bunlarin her biri ayri bir "rit" olarak anilir. Genelde herhangi bir mason riti "Masonlugun anlatimlarini bir dereceler silsilesi içinde toplayarak belirli bir yöntemle verilmesini saglayan sistem" olarak tanimlanabilir.
Mason ritleri arasinda yer yer önemli boyutlara varan farkliliklar görülür. Bu farkliliklarin çogu Masonluk anlayisinda, ögretimin içeriginde, örgütlenme ve yönetim tarzindadir. Çalisma yöntemi bakimindan ise, degisik ritler arasinda pek önemli bir fark yoktur.
18. ve 19. yüzyillarda, Masonlugun yayginlastigi hemen hemen her ülkede ve toplumda, o ülkenin ve o toplumun kendine özgü inançlarinin, geleneklerinin ve göreneklerinin, düsünü biçimlerinin, bilgi düzeyi ve kültürünün özelliklerine göre ayri ayri mason ritleri olusmustur.
Bazi mason ritlerinde birkaç, bazilarinda ise çok sayida derece vardir. Ancak, herhangi bir ritin derecelerinin sayisinin bir digerinden çok olmasi, o ritin ögretiminin daha genis kapsamli oldugunu göstermez. Bir ritte birkaç ayri dereceye dagitilmis olan konular, bir diger ritte tek bir derecenin kapsaminda toplanmis olabilir.
Her ritin ögretim kapsami bir digerinden yer yer farklidir, ama her ritte asagi yukari birbirinin ayni olan konular da vardir. Bununla birlikte, yalnizca tek bir ritte islenen, digerlerinden hiçbirinde görülemeyen, "benzersiz olarak tek rite özgü" konularla da karsilasilabilir.
Yüksek dereceleri olan bir masonik sistemde, "üstat" derecesinde yeterli görülen bir süreyi doldurmus (genellikle bir ya da iki yil), Masonlugun amaç ve ilkelerini iyice kavrayarak benimsemis, temel bilgilerini edinerek kendini yeterince yetistirmis bir mason, yüksek derecelerdeki çalismalara da katilma hakkini elde eder. Fakat yüksek derecelerde çalismaya baslayabilmesi için, önce kendisinin bunu istemesi, simgesel derecelere oranla çok daha agir sorumluluklar üstlenmeye hazirlanmasi, sonra da yüksek dereceleri yöneten yetkili organin ilgili masonun bu konudaki dilegini kabul etmesi gerekir.
Masonluk'ta yüksek derecelerin yönetimi ile simgesel derecelerin yönetimi arasinda önemli bir fark vardir: Simgesel derecelerde çalisan bir büyük loca, yönetsel yapilanmasi bakimindan "demokratik" bir örgüttür. Buna karsilik, hangi ritte olursa olsun, yüksek dereceleri yöneten organ ise, genellikle ilgili ritin en üst derecesindeki masonlarin toplulugundan olusur; Bu nedenle de "otokratik" nitelikli bir kurumdur.
Her yüksek derece otoritesinin en az bir büyük loca ile düzenli iliskiler kurmaya gereksinmesi vardir. Çünkü, yüksek derecelerde çalismak üzere seçilecek masonlarin, önce simgesel derecelerde çalisan bir locada ilk üç dereceyi almis olmalari gereklidir. Bu nedenle bir yüksek derece otoritesinin birden çok büyük loca ile de iliskisi olabilir.
Ayni sekilde, bir büyük locanin da birbirinden farkli ritleri uygulayan birden çok yüksek derece otoritesi ile iliski kurmasi (ender görülse bile) söz konusu olabilir. Burada önemli bir noktayi bir kez daha vurgulayalim:
Bir büyük loca ile bir yüksek derece otoritesi ayri ayri kuruluslardir; her biri bagimsiz bir dernektir.
Masonlugun yüksek derecelerindeki çalismalar da, bir büyük locanin yönetimi altindaki simgesel derecelerde oldugu gibi, localara pek benzer birimlerde yürütülür. Fakat bu birimler genellikle "atölye", "sapitr" (bölüm), "kurul" ya da "konsey" gibi adlarla anilir.
Simgesel derecelerde çalisan büyük localardan farkli olarak, bu birimler bir federatif örgütlenme olusturmaz. Hepsi, ilgili ritin yetkili organinin yönetimi altinda çalisir. Ancak, kendi baskanlarini ve görevlilerini üyeleri arasindan kendileri seçer, çalisma programlarini düzenlemekte serbest birakilirlar.
Türkiye'de, öteden beri uygulanmis olan Eski ve Kabul Edilmis Iskoç Riti, dünya çapinda en yaygin olan mason ritidir. Bu ritin "Iskoçya" ya da "Iskoçluk" ile herhangi bir ilgisi yoktur. Bu adla anilmasinin nedeni, ritin özgün temelinin 18. yüzyil ortalarinda Fransa'da yerlesmis Iskoç asilli masonlar tarafindan atilmis olmasi, sonra çesitli evrelerden geçmesi, 19. yüzyil baslarinda kabul edilen birtakim eklemelerle yapisal bakimdan son halini almis olmasidir.
Günümüzde, dünya yüzünde yaygin olarak uygulanan diger mason ritleri arasinda "Ingiliz Masonlugu Sistemi", "York Riti", "Modern Fransiz Riti" ve "Insan Haklari Karma Riti" sayilabilir.
Eski ve Kabul Edilmis Iskoç Riti'nin, simgesel dereceler de dahil edilecek olursa 33 derecesi vardir. Ritin yönetsel organi olan Süprem Konsey, 33. derecedeki masonlarin toplulugudur. Ritin ilk üç derecesi (simgesel dereceler) büyük localarin yönetimi altinda yürütülür. Süprem Konsey, bu derecelerdeki çalismalarin düzenlenmesine karismaz. Dolayisiyla, bir süprem konseyin yönetimi altindaki çalismalar 4. dereceden baslar.
Masonlugun yüksek derecelerinde çalismakta olmak, bu derecelerde ilerlemis bulunmak, hatta 33. dereceye ulasarak süprem konsey üyesi olmak, bir masonu simgesel derecelerdeki çalismalardan bagisik tutmaz ve localarda ona herhangi bir yetki ya da ayricalik saglamaz. Bir diger deyisle, gerek büyük locada gerekse büyük locaya bagli olarak çalisan localarda, yüksek dereceli bir mason yalnizca "üstat" niteligini tasiyan bir masondur. Kaldi ki, yüksek derecelerdeki bir mason, simgesel derecelerde çalisan bir locanin düzenli bir üyesi olmak, locasindaki yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadir. Bunu yapmazsa, yüksek derecelerdeki çalismalara da katilamaz.
Kimileri, Masonlugun ilk üç derecesinin masonlar içen sadece bir "hazirlik" niteligini tasidigini, Masonlugun asil gizlerinin yüksek derecelerde oldugunu ileri sürer.
Böylesine bir sav ya bilgisizligin ya da yanilgili kaynaklara güvenerek yanlis kanilar edinmis olmanin ürünüdür.
Masonlugun her bir yüksek derecesinin elbette kendine özgü bir ögretimi vardir. Fakat bu ögretimler, Masonlugun simgesel derecelerindeki ögretime oranla üstün ya da çok farkli degildir. Birtakim gizli bilgiler, bu derecelere yükselmis masonlar için özel anlatimlar ya da yönlendirmeler içermez.
Bir diger deyisle,
Masonluk'taki yüksek dereceler,
sadece istege bagli olan
felsefesel çalisma asamalaridir.
Nasil Mason Olunur?..
Bu soruyu birkaç ayri anlama çekebiliriz:
1. Masonluga girecek kisinin ne gibi bireysel nitelikleri olmalidir?
2. Masonluga girebilmek için ne yapmak gerekir?
3. Masonluga alinacak olan bir kisi ne gibi islemlerden geçer?
4. Masonluga giris islemi nasil ve ne gibi bir yöntemle gerçeklesir?
Birtakim ön yargilarla ve art niyetlerle Masonluga saldirilarda bulunulan kaynaklarda, yalnizca genelde "Masonluk" üzerine degil, özelde Masonluga nasil girildigi, nasil mason olundugu üzerine de bir sürü mesnetsiz lâf edilmis, uydurma seyler söylenmistir.
Belki sizin de Masonluk üzerine bildikleriniz bu siteye girmeden önce pek az, pek sinirliydi. Hatta belki siz de Masonluga saldirilarda bulunmus olanlardan, masonlari kötüleyenlerden etkilenmis, yanlis kanilara kapilmistiniz.
Oysa bu sitede islenen bölümleri incelemisseniz, simdi artik "Masonluk" hakkinda hayli bilgi edinmis sayilirsiniz. Hatta baskalarini da bu konuda aydinlatabilecek düzeye gelmis olabilirsiniz.
Fakat,
Mason olmak için gerekli bireysel nitelikler nelerdir?
Masonlarin mutlaka en iyi, en dogru, en akilli, en bilgili, en erdemli, en seçkin, özetle "en üstün" kisiler olmalari gerekmez.
Zaten hiçbir masonun da böyle bir savi yoktur.
Demek oluyor ki, her mason ne gibi bireysel nitelikler tasiyorsa, Masonluga girmek isteyecek kisi de o nitelikleri tasimalidir. Masonluga girmek isteyen kisilerde baskaca bir nitelik aranmaz.
Bununla birlikte, her isteyen, salt istedigi için Masonluga giremez ve alinamaz.
Bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar, yalnizca daha önce mason olmus kisilerce, basvurunun yapildigi locanin uymak zorunda oldugu geleneksel kurallar ve örgütsel tüzükler uyarinca verilebilir. Herhangi bir kisinin mason olabilecegi ya da Masonluga alinamayacagi konusunda yargiya varabilecek bir baska kurum ya da yetkili organ yoktur.
Masonluga saldirilarda bulunanlar, Masonluga girisin masonlarin onayina bagli oldugunu, oysa demokratik ülkelerde kisilerin her istedikleri dernege üye olma haklarinin bulundugunu, Masonlugun bu tutumunun T.C. yasalarina aykiri oldugunu ileri sürer.
Bu yanlistir!
Dünyanin hiçbir yerinde hiç kimse salt kendi istemi uyarinca elini kolunu sallayarak hiçbir dernege üye olamaz. Her dernegin, üyelerini alirken gözettigi belli kurallar vardir. Bunlar dernegin tüzüklerinde yazilidir.
Masonluga girmek isteyen bir kisinin, bu isteminde mutlaka bir kararliligi bulunmalidir. Masonlugun ne oldugunu ve ne olmadigini iyice anlayip ögrenmeden, gerçek bir istek tasimaksizin, salt merakini gidermek amaciyla, ya da bir dostun önerisi üzerine sadece onu kirmamis olmak için Masonluga girmek anlamsiz ve gereksizdir.
Masonluga girmek isteyen bir kisinin, gerçekten de istekli olmasi durumunda, tasimasi gereken belirli birtakim bireysel nitelik vardir. Bu bireysel nitelikler sunlardir:
- Ergin yasta bulunmasi (21 yasini tamamlamis olmasi);
- Özgür düsünceli olmasi;
- Uygar haklara sahip olmasi (yani yargi organlarinin karariyla diger yurttaslarin kullanabildikleri haklardan yoksun birakilmis olmamasi);
- Masonlugun ögretimi anlayabilecek düzeyde yeterli egitim ve ögrenim görmüs bulunmasi;
- Loca çalismalarina katilmasini engelleyecek bir bedensel ya da bir ruhsal sakincasinin olmamasi;
- Dernege giris ödentisini verebilecek, yillik ödentileri sikinti çekmeksizin karsilayabilecek ölçüde yeterli ekonomik gücünün bulunmasi;
- Üyesi olacagi locanin toplantilarina düzenli bir sekilde katilma olanagina sahip olmasi;
- Masonlugun ilkelerine, çalisma kurallarina ve yöntemlerine, dernegin tüzüklerine, localarin ve yetkili organlarin kararlarina uymayi kabul etmesi.
Masonlugun çok eskiden kalma geleneklerinden biri uyarinca; bir kimsenin yalnizca "mason" sifatini almasinin düsünülmesiyle yetinilmez. Kisinin, Masonlugun amaçlari dogrultusunda ve tüm ilkeleriyle uyumlu bir sekilde gelisip ilerleme yetenegini göstermesi de öngörülür.
Fakat bu göreli bir degerlendirmedir. Tüzüklerde tanimlanarak belirtilemez.
Bunlarin ötesinde, "mason" olacak kiside bir de "töresel nitelikler" aranir. Fakat bu nitelikler, ne bir kisiye söyle bir bakmakla, ne bir takim belgeleri gözden geçirmekle, ne de mason olmak isteyen kisiye birkaç soru sormakla anlasilabilir.
Bunun için de, Masonluga girmek isteyen bir kisi, basvurdugu locanin üyelerince incelenir.
Bu noktada önemli bir açiklama yapmak gerekiyor:
Masonluga girme basvurusu dogrudan bir büyük locaya degil, belli bir locaya yapilir.
Gerçi büyük locanin bu islemde bir islevi yok degildir. Çünkü basvuran kisinin Masonluga alinmasi uygun görülecek olursa, ilgili kisinin asil üye olacagi yer dernektir. Loca ise dernegin bir koludur. Bunun için, büyük locanin yetkili organi, söz konusu kisinin Masonluga alinmasinda kagit üzerinde bir engeli bulunup bulunmadigini inceler. Bir engel görünmüyorsa, ilgili locaya islemi sürdürmek üzere onay ve yetki verir. Ancak bu, bir adayin basvurdugu locada Masonluga girisi ile ilgili olarak yürütülen islemlerin sadece bir asamasidir.
Masonluga girme isteminde bulunan kisi hakkinda ilgili locanin üyelerince bir arastirma yapilir. Töresel niteliklere yeterince uyum saglayip saglamadigi konusunda, olanaklar ölçüsünde bir görüs olusturulur. Isterseniz bunu "Masonluga girmek isteyen kisinin karakteri hakkinda bir yargiya varmak" olarak niteleyebilirsiniz.
Söz konusu töresel niteliklerin en önemlilerini de söyle siralayabiliriz:
- Iyi ahlâkli, yumusak huylu, dürüst ve erdem sahibi olmasi;
- Ailesi içinde, dost ve arkadaslarinin arasinda, isinde ve sosyal çevresinde, iyi ve olumlu iliskiler kurmus olmasi;
- Baskalarinin kazançlarina göz dikmekten, üstünlük taslamaktan, kibir ve gururdan, olumsuz tutkulardan sakinir, haksever, alçak gönüllü olmasi;
-Bireysel inançlari her ne olursa olsun; dogmalara saplanmamayi, kör inançlara kapilmamayi ve bagnazliktan sakinmayi öngörür, açik ve ileri düsünceli olmasi;
- Bilimsel bilgilere ve akil verilerine güvenir olmasi; çok genis çapta bilgi sahibi olsa bile, ögrenmeye ve yanilgilarini gidermeye egilimli olmasi; kendini daha da yetistirerek olgunlasma istek ve yetenegi göstermesi;
- Yurtsever olmasi; yurduna ve yurttaslarina gönülden bagli, onlara karsi olan görevlerinin bilincinde olmasi;
- Insansever olmasi; insanlar arasinda, onlarin çesitli farkliliklari nedeniyle ayirim gözetmemesi;
- Insanlara, elinden geldigince ve herhangi bir karsilik beklemeksizin, iyilikte ve yardimda bulunmaya gönüllüce istekli olmasi;
- Masonluk'ta bireysel yararlar ve çikarlar aramamasi; bu kuruma ne oldugunu ve ne olmadigini kavramis bir sekilde, önce kendisine ve sonra diger insanlara ve Insanliga yararli olabilmek üzere bilinçle girmeyi ister olmasi.
Tüm bunlar böyle ardi arkasinca siralaninca, bir kimsenin "mason" olabilmesi için olaganüstü bireysel nitelikler arandigini sanip, böyle giderse hiç kimsenin Masonluga giremeyecegi izlenimini edinebilirsiniz.
Oysa hiç de öyle degil!... Toplum içinde, su saymis oldugumuz töresel niteliklerin hemen hemen tümüne sahip olan kisilerin sayisi, ayni toplumdaki masonlarin sayisindan çok daha fazladir. Bu nedenle de saymis oldugumuz bu nitelikler hiç de asiri degildir.
Aslinda Masonluga girmek isteyen kisilerde birtakim üstün nitelikler aranmakta degildir. Yukarida sayilmis olanlar, yalnizca kisinin gelismeye, olgunlasmaya ve giderek yetkinlesmeye elverisli bir yetenek göstermesini gerektirir. "Simgeler ve Simgecilik" basligi altindaki bölümde belirttigimiz simgesel dille söylenecek olursa, "kendi hamtasini yontabilme yetenegini göstermesi" beklenir.
Her mason, çevresini söyle bir alici gözle incelediginde, mason olabilecek, Masonluga çoktan girmis olmasi gerekli birçok insan görebilir. Bunlarden kendisine yeterince yakin gördüklerine Masonluga girmesini önerebilir.
Böylece, yukarida ortaya attigimiz ikinci soruya geliyoruz:
Masonluga girebilmek için ne yapmak gerekir?
Masonluga girebilmek için gerekli olan basvuruda bulunmanin yöntemi, herhangi bir mason derneginin adresini ögrendikten sonra oraya gidip kapiyi çalarak «Ben mason olmak istiyorum. Lütfen gerekli islemleri yapar misiniz?» demek degildir.
Gerçi buna benzer basvurular, pek seyrek de olsa yer yer ve zaman zaman görülmüstür; ama bu olagan disidir. Böyle bir basvuruyla karsilasilmasi durumunda bile geleneksel yöntemlere uyulur. Kendisini bir locaya önerecek, "mason" oldugunu bildigi hiçbir tanidigi olmayan bir kisi Masonluga girmek isteyecek olursa, kimi masonlarla tanisip yakinlik kurmasi saglanir.
Demek oluyor ki, Masonluga girebilmek için önce en az bir mason ile tanismis olmak gerekir. Bu ise, siradan, gelisigüzel bir tanisma degildir. Masonluga girmek isteyen ile ilgili masonun, herhangi bir yerde karsilasmis, birbirlerinin adlarini ve ne is yapmakta olduklarini ögrenmis, birkaç saat bir arada bulunmus, belki hosça vakit geçirmis, birbirlerinin bazi olumlu niteliklerini ögrenip begeniyle karsilamis olmalari yetmez. Hatta bir zamanlar ayni okulda sinif arkadasligi etmis olmak, epeyden beri ayni isyerinde çalisir ya da sürekli bazi is iliskilerinde bulunur olmak, ayni sosyal kurum ya da dernegin üyelerinden olmak bile yetmez. Bu tanismanin daha ileriye gitmis olmasi, karsilikli olarak birbirinin karakterini bilmeye varmasi, bir takim tinsel ögeleri paylasabilme asamasina gelmis bulunmasi gerekir.
Masonluga girmek isteyen kisinin eregi, "mason" oldugunu bildigi kisilerle bir arada bulunmak degil, Masonluga girmek olmalidir. Masonluga girmek isteyen kisi, bir ya da birkaç masonun kisilik yapisi ve karakteriyle genel olarak Masonluk hakkinda bir yargiya varmaktan da sakinmalidir. Tanimadigi masonlarin da tanidiklari gibi oldugunu sanmamalidir. Diger masonlarin, tanidiklarindan farkli yanlari olabilecegini bilmelidir.
Bu iki kisinin, birbirlerini yeterince, özellikle mason olanin digerini gerektigince iyi tanidiklarini varsayalim. Bu durumda, Masonluga girisin ilk adimi iki sekilde gerçeklesebilir:
1. Bir mason, Masonluga girmesinin uygun olacagini düsündügü kimseye, bu konuda bir niyeti olup olmadigini sorar. Eger bu soruya olumlu bir yanit alirsa, onu bir mason locasina "aday" olarak önerir.
2. Mason olmak dileginde bulunan kisi, "mason" oldugunu bildigi bir kisiye bu dilegini bildirir. O da dilekte bulunan kisinin Masonluga girmesini uygun ve yararli görecek olursa, bu konuyla ilgilenecegini belirtir ve onu bir mason locasina "aday" olarak önerir.
Her iki durumda da önce önerecegi kisiye gerekli ön bilgileri verir. Böylece bir kisinin Masonluga girisi ile ilgili islemler baslar.
Masonluga girmek, mason olmak isteyecek kisilerin mutlaka bilmeleri gereken çok önemli bir konu vardir:
Hiçbir mason, hiç kimseyi kendi basina "mason" yapamaz; ona bu konuda garanti veremez. Ancak ona Masonluga girmek üzere kendi özgür buyrultusuyla dilekte bulunmasini önerebilir ve yol gösterebilir.
Bir mason, herhangi bir mason locasina yeni bir mason adayi önerdiginde, gerek ilgili büyük locanin tüzükleri gerekse masonik gelenekler uyarinca bu konudaki islemlerin yürütülmesine baslanir.
Böylece üçüncü konuya geldik::
Bir kisinin Masonluga girerken geçtigi islemler nelerdir?
Önce bir mason, adayi bir locaya önerir. Bu önerinin en az bir diger mason tarafindan desteklenmekte olmasi gerekir.
Öneri yazili olarak yapilir. Ilgili locanin gündemine alinir ve okunur. Oturuma katilanlara öneri hakkinda söz verilir; sonra da oylarina sunulur. Öneri kabul edilirse, adaydan istegini belirten dilekçesinin alindigi ikinci asamaya geçilir.
Adaya, üzerinde belirli sorularin bulundugu ve açiklamalarin yapildigi bir dilek formu iletilir. Aday isterse bu formu doldurur ve imzalar. Adayin mason olma istemini gösterdigi bu form da locanin oturumlarindan birinin gündemine alinarak okunur. Katilanlara söz verilir. Sonra oya sunulur. Adayin istegi loca tarafindan kabul edilirse bir sonraki asamaya geçilir.
Adayin istek formu loca tarafindan büyük locanin "Büyük Sekreterlik" olarak anilan organina gönderilir. Büyük Sekreterlik, adayin durumunu büyük locanin kayitlarinda inceler; bir sakincasi olup olmadigina bakar. Hiçbir sakinca yoksa adayin kimlik bilgilerini tüm dernek binalarinda bir süre için askiya çikarir. Herhangi bir olumsuz görüs bildiren çikmazsa, süresi doldugunda ilgili locaya adayin islemlerinin sürdürülebilmesi için bir onama yazisi gönderir.
Onama yazisini alan locanin baskani, aday hakkinda sorusturma yapmak üzere daha önce onu tanimayan en az üç masonu görevlendirir. Bu kisiler aday hakkinda sorusturma yapar, gerekli görürlerse kendisiyle de görüsürler. Bulgularinin sonucu locanin baskanina yazili bir rapor ile bildirirler.
Sorusturma raporlari da ilgili locanin gündemine alinir. Tek tek okunur. Katilan masonlara söz verilir. Sorusturmalarin üzerinde oylama yapilir. Bu asama da olumlu sonuçlanirsa adayin Masonluga Kabul Töreni'ne çagrilmasina karar verilmis olur.
Tüm bu islemlerden herhangi biri sirasinda adayin Masonluga girmesine karsi çikanlar ya da daha ayrintili inceleme yapilmasini isteyenler olursa, önce adayin islemleri belli bir süre için (en az alti ay) ertelenir. Bu süre içinde daha ayrintili incelemeler yapilir. Sonra, islemler kalmis oldugu yerden sürdürülür. Ikinci kez karsi çikanlar olursa, adayin Masonluga girmesi reddedilmis sayilir. Bu konuda Büyük Sekreterlige bilgi verilerek islemler durdurulur.
Masonlar, genellikle Masonluga girmesinde bir sakinca bulunan kisileri aday olarak önermez. Bu nedenle, yukarida sözünü ettigimiz karsi çikma olgusu ender olarak görülür.
Bununla birlikte, localar yalnizca Masonluga girmek isteyen adaylarin yönetsel islemleriyle ugrasmadiklarindan, bir adayin önerisinin yapilmasi ile Masonluga girisi arasinda bir yil kadar bir süre geçer.
Masonluga Giris Töreni nasil yapilir?
Masonluga çesitli saldirilarda bulunulanlar, bu konuyu da dillerine dolamislardir. Kimileri Masonluga Giris Töreni'nin uygunsuzlugu üzerinde durmus, kimisi bu töreni küçümseyerek alaya almistir. Kimileri de bu törenin "çok gizli" oldugunu belirterek, Masonlugu "bilinmezlerle dolu bir örgüt" gibi göstermeye çalismistir.
Masonluk ezoterik bir kurumdur. Diger tüm ezoterik kurumlarda oldugu gibi, törenlere ve törensel uygulamalara Masonluk'ta da çok önem verilir. Gene diger tüm ezoterik kurumlarda oldugu gibi Masonluga giris bir ritüelik törene uyularak gerçeklestirilir.
Masonluga kabul edilmesine karar verilmis olan adayin Masonluk hakkinda yeterince bilgi edinmis olmasi gereklidir. Özellikle üyesi olacagi bu dernegin tüzüklerini önceden incelemis bulunmasi zorunludur.
Bu nedenle, adayin Masonluk hakkindaki bilgileri yetersiz bulunmussa, kabul edilmezden önce bu bilgileri edinmesi saglanir. Kendisine dernegin tüzükleri verilir ve bunlari okuyup incelemesi söylenir.
Adayi öneren kisi, tören için belirlenmis olan gün adayi alip locanin çalistigi yere getirir. Burada adayi görevlilere teslim eder.
Aday alaca karanlik bir küçük odaya alinir. Bu odada, Masonlugun ögretim kapsamiyla baglantili birçok simge bulunur. Burada adaya önce simgeleri incelemesi ve bunlarin üzerinde düsünmesi söylenir. Özlü açiklamalar da yapilir. Sonra daya üzerinde birtakim sorular bulunan bir kagit verilir; bunlari yanitlamasi istenir.
Bu sirada locada masonlar toplanmis, o günkü oturum baslamistir. Adayin alaca karanlik odada kendisine sorulanlara verdigi yanitlar locaya getirilip okunur. Bir kez daha oturuma katilanlara söz verilerek oya sunulur. Olumsuz görüsler belirtilecek olursa, adayin Masonluga girme istemi bu asamada bile durdurulabilir.
Bundan sonra adayin gözleri baglanarak locanin bulundugu yere götürülür. Masonlugun ögretiminin büyük bölümünü içeren özdeyisler ve animsatmalarla dolu bir ritüelik tören yapilir.
Adayin gözlerinin baglanmasinin gerekçesi nedir?
Sik sik sorulan bu soruyu söyle yanitlayabiliriz:
Bu geleneksel uygulamanin gerekçesi "tören sonuna kadar adayin çevresini görmemesini saglamak" degildir; tören boyunca kendisi için yeni olabilecek çevresiyle degil, törenin ritüelik kapsamiyla ilgilenmesini saglamaktir. Görmesi degil dinlemesi önemlidir.
Bu uygulamanin bir de simgesel anlami ve degeri vardir. Böylelikle mason adayinin daha henüz karanliklar içinde oldugu, yeterince isiga kavusamamis bulundugu simgelenir. Buradaki "karanlik" kavrami "bilgisizlik" kavramiyla özdeslesir; "isik" kavrami ise "bilimsel bilgi"nin karsiligidir. Böylece adayin bindan böyle bilgisizlikten kurtularak bilimsel bilgiler edinecegi simgesel bir yöntemle vurgulanmis olur.
Bundan sonra törene baslanir.
Adaya, tören sirasinda da birtakim sorular yöneltilir. Ancak bu sorular artik onun hakkinda daha ayrintili bilgi edinmek amacini tasimaz. Her bir soru ritüelde yer alir. Bu sorular bir sinav da degildir; çünkü her bir sorunun yaniti alindiktan sonra, adaya Masonlugun o konu üzerindeki görüs ve yaklasimi da özdeyislerle anlatilir.
Bundan sonra aday loca içinde birkaç kez dolastirilir. Bu dolastirmalardan her biri "yolculuk" olarak anilir ve simgesel bir nitelik tasir. Her bir simgesel yolculugun ardindan adaya Masonlugun ögretimiyle baglantili özdeyislerle animsatmalarda ve ögütlemelerde bulunulur.
Yolculuklardan sonra adaya, Masonluga girme istemini sürdürmekte olup olmadigi son bir kez daha sorulur. Töreni yadirgayarak kapsamini görüslerine aykiri bulan aday, Masonluga girmekten cayarak gidebilir. Gitmeyecek olursa, ant içmesi istenir.
Masonluga Giris Töreni'ndeki andin kapsami da sik sik sorulagelmistir. Bunda kisinin inançlarina, ailesel ve ulusal baglantilarina hiçbir aykirilik yoktur. Aday, Masonlugun amaçlari dogrultusunda ve ilkelerine uyarak çalisacagina, tutum ve davranislari bakimindan "Mason Töresi"ne uyacagina, "masonik yükümlülükler"i yerine getirecegine, üyesi olacagi locanin bagli olarak çalistigi büyük locanin tüzüklerine uyacagina söz verir.
Masonluga Kabul Töreni'nin en önemli asamasi sonudur. Törenin sonunda adayin epeyce bir süre görmesini engellemis olan göz bagi çikarilir. Buna "aydinlanma" denir. Bu uygulama, ancak birkaç saniye gibi kisa bir süre tutmasina karsin, simgesel olarak adayin "dogmalari ve batil inançlari atip, bilgisizlikten kurtularak, bagnazliga düsmekten sakinarak, olumlu ve yararli bilgiler edinerek dogrulara varma ve gerçeklere yönelme" olayini temsil eder. Söyle bir simgesel deyis kullanilarak da dile getirilir:
"Karanlik'tan Aydinliga Geçis"
Masonluga Kabul Töreni'nde bundan sonra yapilan ritüelik islemler pek önemli degildir. Önemli olan sudur: Masonluga ilk adimini atmis olan yeni mason için "gerçek aydinlanma" bundan sonra baslar ve yasami boyunca sürer.
«Nasil mason olunur?» basligi altinda anlatmis olduklarimiz üzerine birçok sorunuz bulunabilir. Burada yerimizin sinirli olusu nedeniyle pek özetleyerek anlatmis oldugumuz Masonluga Giris Töreni'ni tüm ayrintilariyla birlikte anlatabilirdik.
ÇÜNKÜ MASONLUK GIZLI DEGILDIR.
Nitekim Masonluga Giris Töreni'nin ayrintilari
piyasada bulunabilen
KITAPLARDA ANLATILMISTIR.
Önceki Büyük Üstadin Mesaji ...
Özgür Masonlar Büyük Locasi (Büyük Mason Mahfili Dernegi) olarak biz; evrensel, hümanist, özgürlükçü, barisçi, çagdas, laik ve evrimsel bir Masonluk anlayisini benimsiyoruz.
Bu anlayisimizin dogal sonucu olarak; erkek olsun, kadin olsun, neye isterse ona inansin ya da inanmasin, hangi "izm"e bagli olursa olsun ya da izm’ler ile hiç bir ilgisi olmasin; aralarinda renk, din, dil, irk, cinsiyet, ulus, sosyal sinif, ekonomik düzey ayriligi gözetmeksizin, tüm insanlari kardes olarak benimsiyor ve seviyoruz.
Kendini asabilmis ve yetkinlesmis insanlarin sürekli olarak kendi iç yolculuklarini öz elestiri anlayisi içinde yaptiklarini ve gerçekleri aradiklarini biliyoruz. Bu insanlarin toleransli, alçak gönüllü, saygili, özetle erdemli olduklarini; birbirlerini ve bir parçasi olduklari dogayi sevdiklerini ve koruduklarini görüyoruz.
Her seyin en iyisini ve en dogrusunu bildigini sananlarin, kendi bilgilerinden en ufak bir kusku duymayanlarin, ödün vermeyenlerin, soru sormayanlarin, uyandirilmalari ve aydinlatilmalari gerektigini savunuyoruz.
Bu dogrultudaki aydinlanma söyle bir süreç izliyor:
ARASTIRMA VE ÖGRENME > BILGILENME > BIRIKIM > ÖZ ELESTIRI > ÖZGÜR DÜSÜNCE > DÜSÜNCE ÖZGÜRLÜGÜ > ÖZGÜR DÜSÜNCE - DÜSÜNCE ÖZGÜRLÜGÜ ETKILESIMI > BILIMSEL YÖNTEMLERLE DOGRULAMA > ERDEMLILIK > BILGELIK VE YETKINLIK > YENIDEN BILGILENME > YENIDEN BIRIKIM > YENIDEN ÖZELESTIRI.
Bu sürecin bir sonu olmadiginin, tekrar tekrar baslanilan noktaya dönüldügünün, tüm insanlarin bu sürecin içine girmesi gerektiginin bilincindeyiz. Bu döngü içinde; en bilgili ve kültürlü insanin bile, küçük bir çocugun içten davranislarindan ve bilgisiz fakat dürüst bir insanin deneyimlerinden bile ögrenebilecegi seyler oldugunun da bilincindeyiz.
Bizim bu degerlendirmelerimiz ve niteliklerimiz, özellikle gerçegi arayan özgür ve bilimsel düsüncemiz, insanlar arasinda ayirim yapmayisimiz bazi çevrelere ters gelir. Zaman zaman bizimle ugrasirlar. Gerçegi arayan özgür düsünceden rahatsiz olanlar ve tüm insanlar arasinda olusacak bir yakinlasmadan tedirginlik duyanlara kimi bagnaz yazarlar, güdümlü medya kuruluslari, tutucu politikacilar da katilmistir. Bunlarin içinde kendilerini ileri görüslü ve bilimsel düsünceli olarak niteleyen bazi aydinlar (!!) da görülür. Bu insanlar, gerçek anlamdaki bilimselligin, özgürlügün, barisin, ileri görüslülügün, insan ve doga sevgisinin ne oldugunu anlayamamaktadirlar. Farkliliklara katlanamamaktadirlar. Degisik düsüncelerin bir zenginlik oldugunu bilmezler. Bilmediklerini de bilmezler... Bilseler bile, kendi izm’lerine ve inanislarina, ya da tutumlariyla edindikleri çikarlara öylesine körü körüne baglidirlar ki, bilmezden gelirler. Tolerans gibi, saygi gibi, alçak gönüllülük gibi, gerçekleri aramak gibi erdemlerden, sefkat gibi, sevgi gibi duygulardan genellikle pay alamamislardir.
Bu insanlarin arasinda, az sayida da olsa; Türk edebiyatinin taninmis isimleri, arastirici köse yazarlari, hatta bilim adamlari bile vardir.
Biz bu insanlarla polemige girmeyiz. Çünkü bu kimseler, ya kemiklesmis bazi inanis ve dogmalarin etkisi altindadirlar, ya da güdümlüdürler. Dogrulara, gerçeklere, insanlarin kardesligi’ düsüncesine, bilimsel ve hümanist güzelliklere kapalidirlar. Onlarla ugrasmayiz... Her insanin iyi ve güzel yönleri oldugunu bildigimiz için, onlarin da bir gün dogrulari bulabileceklerini umarak, onlari kendi vicdanlari ile basbasa birakiriz.
Bizim amacimiz; yalniz bizim için degil, tüm insanlarin baris ve mutlulugu için olumlu bir ortamin olusabilmesini saglayabilmektir.
Böyle bir ortamin olusabilmesi ancak bireylerin kendilerini yontmalari ile olanaklidir.
Masonlugun insanlardan bu konudaki bekledikleri özetle sudur:
*
Kiskançliklarindan, asiri hirslarindan, söylentiler çikarip yaymaktan, insanlar arasinda ayirim yapmaktan, insanlari hor görüp küçük düsürücü davranislardan, ölçüsüz tutkularindan, baskalarina zarar verecek nitelikteki çikarlarindan, bos inançlarindan, geçebildigince vaz geçmek;
* Özgürce ürettigi ve bilimsellikle dogruladigi düsünceleriyle yasamak;
*
Tüm bilge ve yetkin insanlarda oldugu gibi; alçak gönüllü, saygili, gerektiginde kendi kendisiyle alay edebilen; hiç kimsenin, hiç bir düsüncenin, hiç bir IZM ve ögretinin kölesi ve tutsagi olmadigi gibi, kendi kendisinin de tutsagi olmayan, kendisinden kurtulabilmis, sürekli olarak gerçekleri bilimsellikle arayan, insanlari incitmeyen, dedikodulardan uzak duran, ayirim yapmadan tüm insanlari ve dogayi seven ONURLU, DÜRÜST ve ÖZGÜR BIR INSAN OLMAK.
Biz; Özgür Masonlar Büyük Locasi (Büyük Mason Mahfili Dernegi) olarak, insanlardan beklediklerimizin bir ÜTOPYA olmadigina inaniyoruz... Amacimiza ulasabilmek için var gücümüzle ve özveriyle çalisiyoruz... Kendimizi sürekli olarak yontuyoruz... Yasam sürecimizin, sonuca ulasabilmek için yeterince uzun olmadigini biliyoruz... Ama hepimiz ilk adimi atmaktan ve bu yolda yürümekten mutlu oluyoruz.
Dileriz tüm insanlar bu mutlulugumuzu paylasir.
Büyük Üstat
Necip ARIDURU
ÖZGÜR MASONLAR BÜYÜK LOCASI BÜYÜK ÜSTADI
YUKARIDAKI MESAJINI SIZE YAZDI.